Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 9 ŞUBAT 2020 Dünya dalış rekortmeni Şahika Ercümen, Antarktika’ya dalan ilk kadın Van Gölü’nü kurtarmalıyız ARİF KIZILYALIN u Sahillerimizde suyun altı söylendiği kadar kirletilmiş miş mi? Evet, maalesef tüm dünyada durum çok vahim. Yüzeysel kirlilik bunun sadece yüzde 15’i. Asıl atıklar denizlerimizin dibine çöküyor. Dalışlarda bu sahne ile karşılaşıyoruz. Bir de görmediğimiz ancak denizleri hızla kirleten, ayrışıp mikrop lastik olarak doğaya hatta yediğimiz deniz canlılarına karı şan plastik sorunu var. Suyun altı Bir insan; hava, su ve deniz ürünleri yoluyla haftada 1 kredi kartı büyüklüğünde plastik tüketiyor. u Doğal dengesi en fazla bozulan deniz hangisi? Yurtdışında denizleri nasıl koruyorlar? Hem Türkiye de hem dünyada denizlerin durumu çok kötü. Denizler ve okyanuslar öyle bir ekosistem ki birbirinden ayırmak mümkün değil. üstünden kötü! İtalya’da atılan bir poşet, Türkiye’ye kadar geliyor. Belki inanılması zor ama insan yaşamayan adaların sahilleri plastik dolu. Atıklardan oluşmuş kıta büyüklüğünde alanlar var. Yani düşünülmeden atılan bir atık, deniz akıntılarıyla dünyayı dolaşabiliyor veya daha kötüsü bir balinanın ya da denizkaplumbağasının ölümüne neden olabiliyor. Van Gölü’ndeki Sualtı dünyası gizemlidir, bazıları için de korkutucu. Gittikçe koyulaşan mavi derinlik ürkütür insanı... Ne var ki Şahika Ercümen, o korkuyu yaşayanlardan değil, bilakis hayatı denizin fersah fersah altında geçiyor. O Türkiye’nin “Dünya dalış rekortmeni”, üstelik de tüpsüz iniyor onlarca, yüzlerce metreye! Hani dalmadığı sahil yok desek abartmış sayılmayız. Bir bakıyorsunuz Van’da, Van Gölü’nün temizlenebilmesi adına farkındalık dalışı yapmış, ertesi ay Morto Koyu’nda Çanakkale Zaferi için dalmış. Bir ayağı Antarktika’da, bir ayağı Japonya. Üstelik de dünya rekorları ile adeta oyun oynuyor. Düşünsenize “dünyanın sonu” olarak adlandırılan gemilerin havalar iyiyse 6 aya yakın bir zamanda erişebildiği Antartika’ya gitmekle kalmayıp buzdağlarının altına dalmışlığı var. Hani eskiler niş bir vizyon katıyor. Eğitimin spora katkısı da çok oldu. Çünkü her şey, doğru beslenmeyle başlıyor. İki branşım da birbirini çok besleyen alanlar. u Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında dalışlarınız var. Sizi en çok etkileyen dalışlarınız hangisiydi? Türkiye’de Çanakkale Savaşı batıklarına yaptığımız dalışların bende yeri ayrı. Bir Çanakkaleli olarak 105 yıl önce büyük zorluklarla kazanılan zafere derin mavide şahitlik etmek çok özel. Dünyada ise sıklıkla antrenman yaptığım Kızıldeniz’in yeri çok ayrı; çöllerin uzantısı rengârenk canlıları barındıran rüya gibi bir suyla buluştuğu için beni çok etkiliyor. Bir de Meksika’da Cenote denilen çukurlarda ve sualtı mağaralarında dalmak sıra dışı. PENGUENLERLE DALMAK Fotoğraf: Jonathan Sunnex kirlenmeye dikkat çekmek için de dalış yaptım, orayı da kurtarmamız gerekiyor ülkece önlem alıp. PLASTIĞI HAYATINDAN ÇIKAR u Denizlerimizi ve özellikle denizin altını temiz tutmak için ne yapabiliriz? Öncelikle tüketimi azaltmalıyız. Plastik tek kullanımlıkları hayatımızdan çıkarıp matara, bez çanta, kese kâğıdına geçmeliyiz. Pipet elzem bir ihtiyaç değil. Kâğıttan bile olsa bence pipet hiç kullanılmamalı. Bir plastik üretildikten sonra ondan kurtulmak çok zor. Yaksanız bile dumanı atmosfere zarar veriyor, üretim ve tüketim azaltılmalı. Şu anda Deniz Temiz Turmepa’yla denizlerdeki atıkları topluyoruz. Bunların hiç olmaması için ise WWF ile önleyici çalışmalar yapıyoruz. Derneklerin web sitelerinden de daha detaylı bilgi edinilebilir. der ya “7 denizin kralı” diye, Ercümen de 7 denizin kraliçesi. Ve şu sıralar o bir hayli üzgün. Dünyanın bozulan doğal dengesinin, sualtındaki görüntüsü onu geleceği dair endişelendirmiş. Öyle ki, artık tamamen sosyal sorumluluk u Dünyanın ucu (fin del mundo) olarak bilinen Antarktika dalışınızdan söz eder misiniz? Antarktika’da dalış yapmak şüphesiz bu işin en uç noktası. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank, “Bu projede yer alır u Şahika Ercümen’i 2020’de nerede görece ğiz ya da 10 yıl sonra kendinizi spor dünyasının neresinde görüyorsunuz? En büyük hayallerimden biri benim gibi başka gençlerin de yaşamının sporla değişmesi. Bu yüzden çocuklar için bir kitap yazdım. Yakında bası projelerine ve “temiz deniz”e adamış hayatını. mısın?” dediğinde hiç düşünmeden “Evet” lıyor ve sualtı belgeselimiz için çalışmalara baş Kirlenme bu hızla devam ederse ekolojik fela dedim. Aslında bilim üssü kurulması amacıyla ladık. İlham vermek ve sevdirmek çok önemli. ket hiç de uzak değil Ercümen’e göre. u Niçin sualtı? Dalış tutkunuzu ne zaman keşfettiniz? Sualtı, nefes aldığım gizemli bir dünya. Aslında bir okul gezisinde tamamen tesadüfen tanıştım suyun altı ile. Kafamı suyun altına sokup ilk dalış denememi yaptıktan sonra her şey değişti. Astımlı bir çocukluktan bir anda nefes alabilen, anlamını bulmuş bir çocuğa dönüştüm. u Hem spor hem eğitim zor olmadı mı? Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü sonrası yine aynı üniversitede yük bilim insanlarıyla yapılan bir ekspedisyon. Ben de milli dalgıç olarak hem ekibe sualtı örnek alımlarında destek oldum hem de orada ülkemiz adına tarihi bir dalış gerçekleştirdim. Ulaşmak tam 5 gün sürdü ve dünyayla iletişimin olmadığı, 30 gün boyunca hareketli ve çoğu zaman çok büyük fırtınaların hâkim olduğu bir yolculuktu. Su 2 derece civarıydı; her an balina, fok, penguen ile karşılaşıyordunuz. Doğa, özellikle buzdağları çok etkileyici. Hani buzdağının altı üstü derler. Antarktika kıtasında ilk tüpsüz dalış yapan kadın olmak ve tarihe geç Sportif hedeflerim zaten var. En son Dünya Kupası’nda şampiyonluğu almıştık. Bu unvanı devam ettirmek istiyorum. 10 yıl sonrayla ilgili pek çok hayalim olsa da akışa da bırakıyorum bazı şeyleri. O hayalleri şimdi anlatmayayım ama ileride tüm dünya ile paylaşmayacağıma eminim. Birçok aile, çocuklarının benden ilham alarak su sporlarına, yüzmeye başladığını yazıp teşekkür ediyorlar ki bu beni çok mutlu ediyor. Belgeselle daha çok gence ulaşmak istiyorum. u Birçok ilke imza attınız. Sizi en heyecanlandıranı hangisiydi? Gilindire Mağarası’nda (Mersin) yaptığımız Guinness Rekorlar Kitabı’na giren dalışımızdı. sek lisans yaptım. Belki sadece spor olsa da mek de ayrı gurur vericiydi. Benim için ina Paletsiz olarak o mağarada 100 metreye inen ilk ha zor olurdu. Farklılıklar insana çok daha ge nılmaz bir deneyimdi. kadın sporcu oldum. Bİ DÜNYA İNSAN Fotoğraf: Koray Erkaya Mahalle bakkallarına gidip borçluların veresiye defterlerindeki hesapları kapatıyor vs. Şu bizim ‘yerli Robin Hood’ Bir süredir, sessiz sedasız yaptığı yardımlarla medyamıza konu olan bir yardımseverimiz var. Neden saklanıyor bilmiyoruz ama yardımlarını gizli yapan bir hayırsever bu. Bir bakıyorsunuz mahal le bakkallarına gidip borçluların veresiye defterlerin deki tüm hesabı kapatıyor, bir bakıyorsunuz Fatih’te intihar eden kardeşlerin borçlarını ödüyor. Dep rem felaketinin ardından Elazığ’da da hayli borç ka pattığını okuduk. Ülkemiz hayırsever lik tarihinde, yardımları nı kimselere göstermeden yapan onlarca kişi var kuş MUSTAFA K. ERDEMOL kusuz. Ancak şu son gizli hayırsevere nedense Robin Hood, adını takıverdi medyamızın çok bilmişleri. Herkesin bildiği gibi Robin Hood 12. yüzyıl İngiliz edebiyatının kurgusal karakterlerinden biridir. Zen ginlerden aldığını fakirlere veren bir kahraman yani. Oysa bizim gizli hayırseverimizin zenginden alıp fa kire verdiği konusunda bir bilgimiz yok. Neden Ro bin Hood’a benzetildiğini anlamış değiliz. Ya bu yardımseverin zenginden alıp fakire veren biri olduğunu çok iyi biliyorlar ya da yüzlerce yıl lık Robin Hood hikâyesini yanlış biliyorlar. İkin cisi sanki daha muhtemel. Toplumun ya da dünyanın refahına az da ol sa katkıda bulunma mutluluğu yaşar insan bu tür yardımlar yaparak. Sakıncası var mı bunun pe ki? Bu yardımı yapana bağlı biraz da. Örneğin Kolombiya’da uyuşturucu imparatorluğu Me dellin Karteli’nin lideri Pablo Escobar’ın böl ge halkına yardımları meşhurdur. Bu yardımlar, Escobar’ın kendi lehine “rıza” oluşturma çaba sı olarak da değerlendirilebilir ki mafyoz tiple rin çoğu bunu yapar. Dünyayı zehirlemeyi sür dürürken kitle desteğine sahip olmak, cid Ortaya çıksa hayırseverliği hayli övmüştür örneğin. di bir koruma da sağlar bunlara. Dolayısıyla sakıncası var tabii ki. hem paraların Ünlü İngiliz popçu George Michael’ın nedenini bilemesek de kendini saklayan bir GEORGE MICHAEL YARDIMI Bizim hayırseverin tarzı “anonim hayırseverlik” diye tanımlanacak bir da kaynağı konusunda kuşkular olmaz hayırsever olduğu 2016’da yaşamını yitirdiğinde ortaya çıktı. İki kez Grammy Ödülü almış olan bu iyi yürekli sanatçının AIDS’le mücadeleye katkıları biliniyordu yanışma türü. Bu tür yardımın anonim hem de kendisi ama ölümünden birkaç gün sonra, istismar liği erdemli, saygılı olmayı içerdiği gibi yardım edilenin “minnetkârlığını” da gibi zenginlere edilen çocuklara hizmet eden bir hayır kurumuna, kanser araştırmaları yapan kuru ortadan kaldırıyor. Alıcıyı utandırmadı örnek olmuş luşlara, zor durumda kalmış yüzlerce kişi ğı da bir gerçek. Alıcının borçluluk duyacağı bir birey de yok karşısında ayrıca. Yardım edilenin duygularına herhal olur. Kimliği bilinsin ya da ye milyonlarca sterlin yardımda bulunduğu, ayrıca evsizlere ait barınaklarda kimliğini gizleyerek, düzenli olarak gönüllü ça de önem veriyor olmalı ki bizim gizli bilinmesin lıştığı da ortaya çıktı. hayırseverimiz bu nedenle kendini saklıyor. Gizlilik çok işe yarıyor bence. Pa yapılan yardımı NEDEN GİZLİ? rasını sessiz bir şekilde dağıtan, herhal kabul etmeye Bizim gizli hayırseverin yardımları kendi de farkındadır, son derece kırılgan sosyal çatlakları iyileştirmeye de yardımcı oluyor dolaylı olarak. Anonim yardım hazır bir kitle ni göstermeden yapmasının, Hıristiyan hayır var zaten. severler gibi dini gerekçeleri olabilir. Sonradan bağışçı oldukları ortaya çıkan çok sa severlik “en eski ve saygın hayırsever yıda Hıristiyan hayırsever, İsa’nın “doğru uygulamalardan biri” olarak değerlen eylemlerinizi yaparken görülmemeye çalışın” uyarı dirilir zaten. Martin sı doğrultusunda kendilerini saklıyorlardı. İslamdaki Luther, anonim “sol elinizle yaptığınızı sağ eliniz görmemeli” öğüdü de bu gizli (muhtemelen) dini bütün Müslüman hayır sever için yönlendirici olmuş olabilir. Son derece dünyevi nedenleri de vardır belki. Ki şisel güvenlik endişeleri bunlardan en önemlisi. Pek âlâ bir soyguncunun hedefi olabilir. Ya da yaptığı yardımın kaynağının sorgulanmasından da kaçınıyor olabilir gizli hayırsever. J. P. Morgan’dan söz ederler, I. Dün ya Savaşı öncesinin en büyük girişimcile rinden biri olan Amerikalı banker ve sa nayicidir malum, çoğunlukla Amerikan Do ğa Tarihi Müzesi olmak üzere birçok kuru ma hayli bağış yapmıştır, kimsenin haberi ol madan. Kodak’ın kurucusu George Eastman da Boston Tech olarak kurulmuş olan küçük bir okulu, yaptığı yardımlarla, dönemin parasıyla yarım milyar dolar denir, şu ünlü üniversite MIT’e dönüştürdü. Bunları “bakın ne kadar da iyi kapitalistler var” anlamında hatırlatmıyorum elbette, bunlar bir vicdan rahatlatma amacı da taşıyabilir. Ama yöntem olarak “gizliliği” seçmeleri dikkat çekici hepsinin. Bunu bir PR malzemesi olarak da kullanabilirlerdi. Bizim gizli hayırseveri anımsatan bir örnek var aklımda: 2007’de 100 milyon dolarlık bir yardım yapılmıştı. Gizli bir yardımsever bağışladığı bu parayla düşük ya da orta gelirli binlerce öğrenciye ağır borç yükü altına girmeden Chicago Üniversitesi’nde okuma olanağı yaratmıştı. Hâlâ kimliği bir sırdır. ARTIK SAKLANMIYORLAR Gerçi son dönem hayırseverleri artık pek de gizli kapaklı değiller. Adlarını biliyoruz çoğunun. Bill Gates, Warren Buffett, Oprah Winfrey, Michael Jordan, Mark Zuckerberg, Serena Williams, J.K. Rowling, Diane von Furstenberg bunların en ünlüleri. Yardımlarını sosyal sorumluluk çerçevesinde yapıyor hepsi. Gizli yardımın gerekçelerinden biri olan “kaynağı” ele vermeme endişeleri yok bunların belli ki. Hesap verebilir durumda olmalarının avantajıyla, örnek de olmak amacıyla özellikle kimliklerini açıklıyorlar. Şimdi, bizim gizli hayırsevere Robin Hood demek doğru değil. Zenginden alıp fakire verip vermediğini bilmiyoruz çünkü. Yaptığı kuşkusuz iyi bir şey. Ama kimliğini keşke açıklasa. Mütevazılığı saygıya değer ama ya organize bir suç örgütünün lideri, daha sonra “o yardımları yapan bendim” diye ortaya çıkarsa ne olacak? Ya da öyle olmadığı ne malum? O da bu yardımlar yoluyla “rıza” kazanma çabası içinde olamaz mı? Eğer gerçekten Robin Hood gibi zenginden alıp yoksula veren biriyse, bakın bu daha da önemli bir durum. Bir toplumda Robin Hood ya da benzerleri varsa o toplumda sosyal değişim ihtiyacı ziyadesiyle baş göstermiş demektir. Ben bundan memnun olurum da, düzenseverler ne der merak içindeyim.