Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 12 OCAK 2020 Kışı hasta olmadan atlatmak için doğru beslenmeyle bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz Bu mevsimin doktoru soğangiller u En güçlü antioksidanlardan biri olan C vitaminini beslenmenizden eksik etmeyin. Zengin C vitamini kaynakları: Limon, portakal, mandalina, kivi, ıspanak, biber, maydanoz. H avalar soğudu, hastalıklara da bir bir yakalan tedir. Özellikle balık mevsimi olan kış aylarında haftada 23 gün ızgara, fırın veya buğulama balık tüketerek grip ve maya başladık. Güçlü bir nezleye karşı vücut direncinizi bağışıklık sisteminin te artırabilirsiniz. melinde yeterli ve den u Grip ve diğer enfeksiyon geli beslenme, antioksi lara karşı vücut direncini artır danlardan zengin besin MERVE SAATÇİ mak için, en iyi E vitamini kay tüketme var. Sofranızda dikkat edebileceğiniz bu püf noktalarla kışı has Türk Kalp Vakfı Beslenme Uzmanı naklarından olan yeşil yapraklı sebzeler, fındık ve ceviz gibi yağlı tohumlar, kuru baklagil talanmadan geçirmeniz ler gibi besinleri her gün tüket mümkün. meye özen gösterin. 20 DAMLA PROPOLIS u Arıların bitkilerden ürettiği, kovan içi temizlikte ve kovanın yalıtımın u Omega 3 ve proteinden zengin ba da kullandıkları bir madde olan pro lık, içerdiği A ve B grubu vitaminler polis aynı zamanda doğal bir antibi sayesinde bağışıklığı güçlendirmek yotik olarak görülmektedir. Bağışıklık sistemini güçlendiren propolis genelde damla şeklindedir. Yetişkinler için günde 20 damla, çocuklar için ise 10 damla kullanılması önerilir. Ancak arı ürünlerine karşı herhangi bir alerjiniz varsa dikkatli tüketmelisiniz. u Yoğurt, peynir, kefir gibi probiyotik besinler bağırsak florasını besleyerek vücudun savunma mekanizmasını destekler. Düzenli olarak probiyotik tüketin. u Güçlü bir antioksidan içeriği olan zencefil bağışıklık sisteminin güçlenmesini destekler. Yapılan çalışmalar taze zencefilin kuru zencefile göre enfeksiyonları önlemede çok daha başarılı olduğunu ortaya koymuştur. Zencefili bitki çaylarına ekleyeceğiniz gibi yoğurt ve çorbaların içine de katabilirsiniz. BIR TARIF u Üst solunum yolları tedavisinde zengin C vitamini ve antioksidan içeriğine sahip olan ekinezya çayını, boğaz ve ağızdaki iltihaplanma için ise adaçayını tercih edebilirsiniz. Bir tutam ekinezya ya da adaçayını kaynamış suya atıp 5 dakika kapağı kapalı bir şekilde demleyin. Ancak günde 1 fincandan fazla tüketmemeye dikkat edin. UYUYUN u Yeterli uyku, ruhsal ve fiziksel sağlığı koruduğu gibi bağışıklığı da artırır. Araştırmalar, düzensiz ve 5 saatten az olan uykunun obezite, kalp hastalıkları, diyabet gibi birçok kronik hastalığa da zemin hazırladığını göstermiştir. u Özellikle griple birlikte gelebilecek olan yüksek ateş, ishal gibi durumlarda yüksek sıvı kayıplarına karşı günlük 22.5 litre su tüketmeye özen gösterin. Ayrıca bol su içmek vücudunuzdaki toksinlerin daha kısa sürede atılmasını sağlar. u Soğangiller, içeriklerindeki sülfürlü bileşikler sayesinde antioksidan görevi görerek vücuttan toksinlerin atılmasına yardım eder. Soğan, sarmısak, pırasa gibi besinlerin yapısında bulunan allisin isimli madde, hem antiviral hem de antibakteriyal etki gösterir. Psikolog Nazım Serin’le üç soruda çalışma yaşamı Başarı için şeffaflık şart K işilerin zamanının önemli bölümünü geçirdiği mekân olan işyeri, insan odaklı yaklaşımlarla daha huzurlu bir ortama dönüşebiliyor. Kurumsal şirketler, son yıllarda çalışanlarının motivasyonunu artırıcı yöntemler arıyor. Yoga molasından kültür sanat gezilerine, yemek ya da kişisel gelişim atölyelerine dek pek çok etkinlik organize ediyor. Uzman iş psikoloğu, yönetim ve kurumsal gelişim danışmanı Nazım Serin, eski tip alışkanlıkları terk etmeyen şirket yöneticilerinin başarıya ket vurduğunu düşünüyor. Serin’e, çağa uygun iş yönetiminde dikkat edilmesi gerekenleri sorduk. 1 ÜBir işyerinde ücret yönetimi nasıl olmalı? cretlerin ve yan hakların belirlenme şekli mümkün olduğu kadar objektif kıstaslara dayalı olmalı. Genellikle, çalışanın psikolojisini olumsuz etkileyen şey, sözgelimi müdürünün veya bir muadilinin ondan daha fazla ücret alması değil, bu kişilerin neye göre daha yüksek ücret aldıkları konusunda ikna olmamasıdır. Mesele bir üst pozisyon olduğunda ikna olmak kolay da aynı pozisyondakine farklı ücret verilecekse bunun mutlaka makul bir nedeni olmalı. Aksi takdirde adalet algısı zedeleneceği için işyerine duyulan güven ve bağlılık ciddi düzeyde zedelenir. “Ücret yönetimi”, objektif kıstaslar üzerine kurulu bir sisteme göre yapılırsa ve çalışanlara iyi anlatılırsa, başarıya da pek çok olumlu etkisi olacaktır. 3 İşe ve işyerine yabancılaşmaya, soğumaya, kendini verimsiz hissetmeye karşı neler yapılmalı? B ir işi uzun süre ve özellikle yoğun şekilde yapanlarda mesleki deformasyon görülebilir. Bu problemi yaşama olasılığı yüksek olan bir diğer kesim de hayatına mesleki uğraştan başka anlam katamayan insanlardır. Unutulmamalı ki meslek, hayatın sadece bir boyutu. Meslekleri uğruna ailelerini, dostlarını ve hatta kendilerini ihmal eden, zaman ilerledikçe kendini hayatı ıskalamış hisseden ve mutsuzluğa sürüklenen kişi sayısı oldukça fazla. Günümüzde insan psikolojisini ve fiziksel sınırlarını fazlasıyla zorlayan hızlı tempo karşısında iş ve iş dışı yaşam dengesini gözetmeye dikkat etmeliyiz. Bunun anlamı, ailemize, sosyal ilişkilerimize, hobilerimize, yaşamı bizim için daha anlamlı ve zengin kılacak gezme eğlenme gibi faaliyetlere mümkün olduğu kadar zaman ayırmalıyız. KÖTÜ YÖNETİM SOĞUTUR İşe veya işyerine yabancılaşmanın, isteksiz ve verimsiz hissetmenin çok sayıda nedeni var. Bu nedenlerin başında işin aşırı stres yaratan koşullarda yapılması gelir. Aşırı mesai, yoğun talep baskısı, korku veya tehdit oluşturan kötü yönetim, çatışmalı ilişki ortamı gibi nedenler stresi fazlasıyla artıran, çalışanı kendi işine ve işyerine karşı soğutan faktörlerdir. Terfi alma, değer görme, kendini geliştirme gibi işiyle ilgili beklentileri açısından hayal kırıkılığına uğrayan çalışanların da zamanla motivasyon kaybına uğradıklarını ve işlerine eski hevesle sa rılmadıklarını görebiliyoruz. SORUMLULUK KİMDE? Bu konuyla ilgili sorumluluğun büyük kısmının çalışana ait olduğunu söylemek pek de yanlış sayılmaz. Kişi, işi ve yaşamıyla ilgili planlamayı yapmalı ve beklentilerini yönetmeli. İşyerinin koşullarını bildiği halde başka seçenekler oluşturmaya yönelmeyen ve gittikçe kendini o işyerine “mıhlanmış” gibi hisseden çalışan sayısı çoktur. Belli bir konfor alanı oluşturmuş ve körelmiş, kendini geliştirememiş, konfor alanından çıkmasını gerektiren zorlayıcı koşulların oluşması karşısında gitme kararı almaya cesaret edemeyen, çareyi işyerine küsmekte veya işini isteksizce yapmakta bulan çalışan sayısı da çok fazladır. Çalışanın bir işyerinden beklenti seviyesi arttıkça hayal kırıklığına uğrama ve mutsuz olma olasılığı artar. Dolayısıyla herkes işinden ve işyerinden elde edebileceklerine, elde edemeyeceklerine gerçekçi bakmaya çalışmalıdır. Özellikle genç çalışanların kafasındaki özlemler ile gerçekler arasındaki makas, yaşı olgun olanlara kıyasla daha fazla açık olmaktadır. Kariyeri ve parayı kolayca elde edeceğini uman, işyerini bir stres ve performans ortamı değil de daha çok eğlence, isteklerini yaptırma ve şefkat içinde çalışma ortamı gibi görmek isteyen genç çalışanların kısa zamanda isteksiz ve verimsiz hale gelmesi fazlasıyla olasıdır. 2 İşverenin, işyerindeki huzur ortamını sağlarken dikkat etmesi gereken temel kural nedir? İşveren, kanundan gelen yükümlülüklerini işçinin beklenti ve haklarına uygun olacak şekilde yerine getirip algıyı doğru oluşturmalı. İş ortamında dikkat edilmesi gereken temel kurallara bakarsak, işverenin işyerindeki tüm uygulamalarında mümkün olduğu kadar adil, şeffaf ve objektif olmaya dikkat etmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Türkiye’nin ilk ve tek yerli aroma üreticisi, en iyi yönetilen şirket ödüllü Aromsa, çalışan odaklı bir yönetim anlayışını benimsemiş. Aromsa tiyatro kulübünün “Kadı” isimli yeni oyunu Cuma günü prömiyer yaptı. Fotoğrafçılık kulübü de sergi açtı. Şirkette haftada iki gün plates dersi var. Kandilli, sabah ayrı akşam ayrı güzel Boğaz’da balık keyfi FÜSUN SAKA 1 972 yılından bu yana İstanbul Boğazı’nın en güzel lokasyonlarından biri olan Kandilli İskelesi’nin hemen yanı başında bir restoran var: Kandilli Suna Abla’nın Yeri. Adını pek çok kişi biliyor ama hâlâ gitmemiş olanları da duyuyorum. Tahta masaların üzerine örtülmüş bembeyaz örtüleri, salaş ama tertemiz olduğunu hissettiren ortamı, taze, hemen o gün denizden çıkmış boğaz balıkları, yemyeşil otlarla sunulan beyaz peynirli salatası ve tabii ki mezeleri... Bir zamanlar Suna Abla’nın sahibi olduğu mekânı 1998’den bu yana Yıldız ailesi işletiyor. Mekânın yöneticisi hatta her şeyinden sorumlu Yılmaz Yıldız, bir zamanlar Suna Abla’nın yanında çalışmaya başlamış. Şimdi mekâna dair duygularını şöyle anlatıyor... “Bir varmış Kandilli Suna’nın Yeri, bir olmuş Kandilli Yılmaz Kandilli İskelesi’ne bir sofra kurulmuş, gelen âşık olmuş giden vurulmuş.. Masal gibi başladık ya, burası zaten bir masal ! Elli yılı bırakmış arkasında, önünde nice lezzet, keyif, kahkahalar. Baştan çıkarıcı bir İstanbul köşesi, huzur, doğa, sadelik... Burası Kandilli İskelesi İstanbul’un sevgilisi... Kandilli Suna’nın yeri” Yılmaz Bey’in Instagram hesa bından mekânı izleyenler bilir, izlemiyorsanız da mutlaka bakın. Ulaşım kolay, arabanızı park etmek için otopark var. Üsküdar’dan dolmuş veya otobüsle de çok rahat uyaşılıyor. Tabii ki tekne ile gitmek ayrı bir keyif olmalı. Öğle rakısı için de mükmmel olan mekânın manzarası akşamları insanı büyülüyor, belirtmek isterim. Rakı, taze balık arada çay ve sonrasında ev baklavası mükemmel. Bu mevsimde erken gidin, içeride deniz gören masalara kurulun... Yıl maz Bey’i sürekli olarak masaların etrafında olmasa da sizinle bir şekilde ilgilenirken göreceksiniz. İstanbul’da değil de sakin bir Anadolu kasabasında deniz kenarında oturuyormuşsunuz kadar huzurlu hissettiğiniz Kandilli Suna’da sofra oldukça sade ve damağınızı karmakarışık etmiyor. Taze balığın yanında fava, kalamar, tereyağında karides ve tatlı isterseniz bence baklava ama şimdi tam da kabak zamanı olduğu için kabak tatlısı da önerebilirim. Kandilli, Üsküdar’ın kuzeyinde Boğaziçi kıyısında, Anadoluhisarı ile Vaniköy arasında. Semtte sahil boyunca uzanan yalılardan tutun da, boylu boyu ağaçlarla dolu tepeleri ve eski İstanbul evleri hep Kandilli’nin yerlileri. Suna’nın Yeri ise Kandilli İskelesi’nin hemen yanında, boğazı dik kesen harika bir yerde denize sıfır konumda salaş bir balıkçı. Bırakın İstanbul’u, dünyaya ün salmış. İletişim: 0216 308 45 12