Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 26 MAYIS 2019 Fotoğraflar: Dibanur Küfrevi ÖZNUR OĞRAŞ Bir müzedenGidin... görün...ÇOLAK Gerçekten tam bir aşiyan... çok fazlası... u Hoff İstanbul’da... A kbank Sanat Caz günleri kapsamında 29 Mayıs’ta Norveç’in önde gelen caz/füzyon piyanist ve klavyecilerinden olan Jan Gunnar Hoff Türk müzisyenlerle gerçekleştirdiği yeni projesi ile Akbank Sanat’ta olacak. u Ara Güler Galeri Işık’ta I şık Üniversitesi ile Ara Güler Müzesi’nin düzenlediği “Ara Güler’le Göz Göze: Türkiye’den Sanatçı Portreleri” sergisi, Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü’nde 29 Ağustos’a kadar açık. u Bir oyun, bir film... Bergüzar Korel’in tek kişilik oyunu Kızlar ve Oğlanlar, 27 Mayıs’ta saat 21.00’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde sahnelenecek. u Burada Olan Burada Kalır Oyuncu Zafer Algöz ve sosyal medya paylaşımları ilgiyle takip edilen Can Yılmaz’ın aynı sahneyi paylaştıkları “Burda Olan Burda Kalır” standup gösterisi, Türkiye turnesine çıktı. İkili 27 Mayıs’ta Mersin’de, 29 Mayıs’ta Aydın’da, 30 Mayıs’ta ise İzmir’de olacak. u Caz’lık Sinema... Country müzik yıldızı Johnny Cash’in hayatını kronolojik olarak perdeye yansıtan Walk The Line, 28 Mayıs’ta saat 20.00’de Caz’lık Sinema programında izleyiciyle buluşuyor. l Etkinlik ücretsiz. u Kadıköy’de ‘Satranç’... İpek Taşdan’ın yönettiği Satranç oyunu, 28 Mayıs’ta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde saat 21.00’de sahnelenecek. 1942 yılında sürgünde Brezilya’da hayatına son veren Avusturyalı yazar Stefan Zweig’ın eseri sahneye uyarlanıyor. u 120 tasarımcıdan ‘Tolerans’ Çeşitli ülkelerden, dünyaca tanınmış 110 grafik tasarımcısının “Tolerance” konulu afiş çalışmalarından oluşan sergide, Türkiye’den davetli 10 tasarımcının işi yer alacak. Sergi, 20 Mayıs16 Haziran tarihleri arasında Yeditepe Üniversitesi 26 Ağustos Yerleşimi’nde izlenebilecek. u ‘Ferhangi Şeyler’ Bodrum’da F erhan Şensoy, 33 yıldır aralıksız oynadığı Ferhangi Şeyler 2400. oyunu ile yarın saat 21.00’de Bodrum Marmara Koleji AKM’de sahnelenecek. Usta oyuncu, politikacılara, iktidara, din algısına ve pek çok konuya ince eleştiriler yapıyor. u Sihirli Boya Çocuk Atölyeleri Borusan Contemporary Sihirli Boya Çocuk Atölyeleri miniklerle buluşuyor. 2 Haziran’da saat 10.30 12.30 saatleri arasında yapılacak atölye, çocuklara yönelik yapılan 30 dakika süren müze turu etkinliğiyle başlıyor. Ö yle bir yer düşünün ki, en hayati soruları bile en kısasından iki ya da üç cümle ile yanıtlayan lise hazırlık öğrencisi bir ergene iki sayfa yazı yazdırsın. Hem de ne duygular, şillikler içinde Göksu manzaralı bir tablo... Burası zamanı unutacağınız, kendinizi dönemin içinde bulacağınız kuş ve cırcır böceği sesleri içinde bir yuva... Çalışanlar çok kibar Giriş katta iki küçük oda ve bir salon var. Odalarından biri babası için düzenlenmiş... Diğerinde Tevfik Fikret’in resimlerinden yola çıkılarak yapılmış son derece şık bir balmumu heykeli, eşyaların büyük bölümü orijinal. Olmayanlar ne düşünceler ne hislerle... Bakımlı bir bahçe, orta arka kısım da resimlere göre yapılmış. İlk kez tek başına karşıya geçecek ve da mermer bir taş ve Fikret’in kabri var. Hayatına dair bugüne kadar hiç duy uzak sayılabilecek bir yerdeki müze Müzeyi gezerken öğreniyoruz ki, Fikret madığımız, bilmediğimiz bir dizi şey yi ziyaret edecekti. Yol tarifi aldık ama vefat ettiğinde Eyüp’teki aile kabrista öğreniyoruz, hayretler içinde... Mesela ana yüreği işte, gönlüm elvermedi. Düş nına defnediliyor ancak ev müzeye dö evde çalışırken giyinmeyi tercih ettiği tüm oğlumla yola..Onu bırakıp işe dön nüştürülünce, kabri de taşınıyor. kısa dik yaka gömlekleri Tolstoy’dan mekti niyetim ama gördüğüm tablo her Herhangi bir eve girer gibi kapıyı ça esinlenerek kendisinin tasarladığını, iyi türlü şeyi ertelenir kıldı. Bebek sahilinden uygun noktadan tır manmaya başlıyorsunuz önce asfalt larak giriyorsunuz, danışmada son derece kibar bir bey galoş giymenizi ve müzeyi anlatacak cep telefonu büyüklü bir ressam olduğunu, mutsuz bir çocukluk, gençlik ve yalnız 48 yıl süren bir hayat yaşadığını... sonra parke taşlar, yolun iki tarafı yeşil ğünde sesli rehber isteyip istemediğini Erken yaşta öksüz kalan ve babasının bir duvar, üstü yapraklarla kapanmış... zi soruyor. Müzeye giriş ücretsiz, ama uzakta sürgünde olmasından dolayı me Latif bir boğaz esintisi ve yaprak hışırtı müze bakımı için istenirse bir bağış ku lankolik bir yapısı olduğunu, ancak dö ları... Sonrası bir başka âlem... tusu var. Sesli rehber için kimlik kartı nemin sanat ve edebiyat hayatı içinde Biraz soluklanmak için evi yani Tev veriyorsunuz, başlangıç için danışmada haklı bir yere sahip olduğunu anlatıyor fik Fikret’in müzeye dönüştürülmüş ki bey ilk noktanın neresi olduğunu da sesli rehber. kuş yuvasını arkanıza alarak boğaza ba söylüyor çünkü giriş biraz yanıltıcı. Balmumu heykelin hemen yanın kıyorsunuz... Son da Sis şiirden etki ra buraya Tevfik lenerek çizilmiş ve Fikret’in neden Fars en az Sis şiiri ka ça ‘kuş yuvası’ anla dar İstanbul’un si mına gelen ‘aşiyan’ sini hissettiren Şeh adını verdiğini anlı zade Abdulhamit’in yorsunuz. Tepeden aynı adlı bir tablo sahile kadar gördü su yer alıyor. Ge ğünüz yeşillikler ara zerken onu en mutlu sında az sayıda ya eden şeyin oğlu Ha pı ki o dönem büyük luk olduğunu, ancak ihtimal bunlar da eğitim için gittiği yoktu ve bu mevsim Amerika’dan dön de yeşilin türlü çeşit mediğini dinliyoruz. li tonu, büyükçe bir Ancak niye dönme dereyi andıran boğaz diği bir alt kattaki ve karşıda yine gö mutfak ve kiler kıs zün alabildiğine ye Uzun entelektüel sohbetlerin yapıldığı yemek odası ve masası. mında anlatılıyor. Üst katta ‘doğu odası’ da dediği çalışma odası, onun hemen karşısında içinde Darvin’in resminin de yer aldığı ‘batı Evin odası’, yatak odası ve dönemin başka edebiyat ve sanat insanlarının eserlerinin yer aldığı odalar da var. Ancak evin büyük bir ev olduğunu düşünmeyin. Bu kadar küçük ve iyi di çizimleri zayn edilmiş bu evde Fikret’i Fikret yapan tüm detaylar anlatılıyor. Çalışma masasında, kendi tasarladığı ve çizidiği evin planları sergileniyor. Yine dolaşırken öğreniyoruz, zorla evlen ona ait dirilen ablasının, çok içki içen eşi tarafından dövülerek öldürüldüğünü. Belki de bu nedenle evin alt katındaki yemek odasında bol sohbetler ve kahkalarla geçen uzun yemek lerde neden içki içilmediğini... Destek ver diği İkinci Meşrutiyet dönemi ve ittihatçıların zaman içindeki dönüşümlerinden rahatsız olarak bu kuş yuvasında iyice inzivaya çekildiğini, isyan eden ve başkaldıran eserlerine yoğunlaştığını. Galatasaray Spor Klübü’nün ilk şampiyonluk kutlaması.. Sokrates penceresi, çalışma odasından ders verdiği Robert Koleji’ne uzanan tahta köprü ve anlatamadığım birçok ayrıntı sizleri bekliyor. 1915 yılında vefat ediyor Tevfik Fikret, eşi yıllarca bu evde oturuyor. O da bu dünyadan göçünce Robert Kolej evi almak istiyor. Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Lütfi Kırdar, duruma müdahale ediyor, evi alıyor ve müze olarak kente kazandırıyor. OLCAY BÜYÜKTAŞ Bir proje ödevi için çıktığımız yolda, sözcüklerle anlatılamayacak güzellikte bir manzara, bildiğimi sandığımdan çok fazlası olan bir sanat ve düşün adamı, olağanüstü bir ev/müze ve devlet adamlığı payesini haketmiş vefalı bir belediye başkanı buldum... Satı Kadın’ın anısı Kazan’da... SAVAŞ SÖNMEZ K adınlara, belediye seçimlerine katılabilme hakkı 1930’da, muhtarlığa seçilebilme hakkı ise 1932’de tanınır. Kadınlar 5 Aralık 1934 günü yürürlüğe giren 8 Ekim 1934 günlü kanunla da bu kez milletvekili seçilebilme olanağına kavuşurlar ve bu seçimlerden gelen 17 kadın milletvekili TBMM’nin V. döneminde (19351939) Meclis’te yer alırlar. ÖNCE MUHTAR OLDU TBMM’nin 19351946 arasındaki dönemlerinde kadın milletvekili oranı yüzde 4.5 ile yüzde 3.7 arasında değişirken, 1946’dan sonra gelen çokpartili dönemlerde bu oran yüzde 1’in bile altına düşer. İki dünya savaşı arasındaki devrede Türkiye’nin dışında G.Afrika 1930’da, İspanya 1931’de, Brezilya, Siyam, Küba, Seylan ve Uruguay 1934’te, Burma ve Romanya 1935’te, Filipinler 1937’de bu hakkı kadınlara tanımışlar; Fransa ve 1935’te ilk kez Meclis’e giren 17 kadının arasında Satı Çırpan, daha çok tanınan adıyla Satı Kadın da var. İtalya gibi birçok gelişmiş ülke ise savaş sonrasına ertelemişlerdi. Satı Kadın 1890’da, Emine hanım ile Kara Mehmet beyin kızları olarak Kazan’da dünyaya gelir. Çiftçilikle uğraşır, evlenir, 6 çocuğu olur. Eşi Sakarya Savaşı’nda yaralanır. 1 Ocak 1929’da açılan Millet Mektepleri’nde okumayazma öğrenir. Muhtar olan babasının mührünü devralarak muhtarlığa başlar. Kadınların muhtar olabilmeye hak kazanmalarının ardın dan 26 Ekim 1933’te yapılan seçimi de kazanır. Atatürk, Kazan’a muhtemelen 16 Temmuz 1934 günlü Kızılcahamam ziyareti sırasında uğrar. Bu geçişi önceden Halkavun Nahiye Müdürü Tevfik beyden öğrenen Satı Kadın, köyü temizletir ve evleri badanalattırır. Geçiş sırasında arabası duraklayan Atatürk’e yanaşıp ayran ikram eder. Satı Çırpan’ın, kadınların yükselmesi konusundaki düşüncelerini de sorduğu söyleşiden etkilenen Atatürk, yeni dönem için Meclis’e sokmayı düşündüğü kadın milletvekillerinden birini bulmuştur. Süreç, Satı Kadın’ın, ilk köylü kadın milletvekili(Ankara) olarak Meclis’te yer almasıyla sonuçlanır. Satı Çırpan, bir ara Atatürk’ün isteğiyle Hattiler’den gelen “Hatı Öz” adını da kullanır. Milletvekili dönemi 1939’da sona erince Kazan’a döner, 21 Mart 1956’da ölene değin Kazan’da yaşar. MÜZE EVİ GEZDİK... Cumhuriyet tarihimizin ilk köylü kadın milletvekilini çıkarmış olan Kazan, bu önemli hemşerisini unutmamış, onun adını bir mahalleye ve parka vermiş, evini onartarak müzeye dönüştürmüş, bitişiğine de bir anıtmezar yaptırmıştır. Ne var ki yakınlarda gezdiğimiz, Satı Çırpan’a ait kimi objeler ve dönemin etnografik eşya ve malzemelerinin benzerleriyle süslenen bu müzeev, daha profesyonel ve adını aldığı kimliğe yakışır daha nitelikli bir sergilemeyi gerektirmektedir.