Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ÖZNUR OĞRAŞ Gidin... görün...ÇOLAK u İstanbul Film Festivali “Lolita”, 38. İstanbul Film Festivali kapsamında, 9 Nisan’da saat 16:00’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Film, orta yaşlı üniversite hocasının, ergen bir kız çocuğuna duyduğu saplantılı tutkuyu anlatıyor. Jean Christophe Grangé 7 NİSAN 2019 En sevdiğimEMRAHKOLUKISA 1ünyaca ünlü Fransız polisiye yazarı D 2 5JeanChristophe “Vahşi Koşu” / “Marathon Man” (y: John Schlesinger1976) “Ejderin Yılı” / “Year of the Grangé, Türkçe’ye Dragon” (y: Michael yeni çevrilen kitabı Ölüler Diyarı’nın tanıtımı için İstanbul’daydı. Boğaz kıyısında buluştuğumuz yazara, Cumhuriyet Pazar için en sevdiği 5 polisiye filmi sorduk: 3Cimino1985) “Kuzuların Sessizliği” / “Silence of the Lambs” 4(y: Jonatham Demme1991) “Zehir Hafiye” / “Maigret tend un piege” (y: Jean 5Delannoy1958) “Kod 999” / “Triple 9" (y: John Hillcoat2016) Festivallere çıkamasalar da, festival düzenliyorlar. Redd, bildiğimiz gibi... Susmuyoruz, çünkü... u ANKARA’DA FESTİVAL A nkara Müzik Festivali’nde, Compania Flamenco Manolo Carrasco’nun gösterisi 12 Nisan’da 20.00’de MEB Şura Salonu’nda yapılacak. Flamenkoyu piyano ile bütünleştiren piyanist ve orkestra şefi Manol Carrasco, İspanya ve Fransa’da ödüllere değer görülmüş bir besteci. u Yıkım üzerine... İ BB Şehir Tiyatroları’nın oyunu “Nora (Bir Bebek Evi)” 11 Nisan’da saat 20.30’da Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde sahnelenecek. Henrik Ibsen’in yazdığı oyun, birey olarak kadının varolamadığı bir yuvanın nereye savrulacağını gösteriyor. u 62. Yunus Aran Konferansı Buluşma, Prof. Dr. Jana Revedin’in Alman mimarlık ve tasarım okulu Bauhaus’un 100. yılına ithafen yapacağı “Bauhaus’un Reformist Etiğinden Yaygın Sürdürülebilir Tasarıma” başlıklı konuşması ile 9 Nisan Salı günü 14.30’da MSGSÜ Sedat Hakkı Eldem Oditoryumu’nda. u Cennet, cehennem üzerine... Galeri Diani, 13 Nisan4 Mayıs tarihleri arasında son yılların figüratif resimdeki genç ve güçlü temsilcilerinden Feyzan Alasya’nın “Biraz Cennet, Biraz Cehennem ” adlı sergisine ev sahipliği yapıyor… uBavulla yolculuk M ehmet Erbil’in yazdığı, yönettiği “Bir Bavul Masal” adlı çocuk oyunu, bugün saat 14.00’te Oyuncak Müzesi’nde sahnelenecek. Modern bir meddahın anlatımıyla açılan oyun, ahşap bavul ile bir masal yolculuğuna çıkarıyor. u Soleil’in yıldızları... Cirque du Soleil’in baş solisti, “Alegria” adlı şovuyla tanınan Francesca Gagnon; yıllarca Cirque Du Soleil gösterilerinin müziklerini bestelemiş Rene Dupéré ile 11 Nisan Perşembe akşamı İş Sanat Konser Salonu’nda bir araya gelecek. u‘Tiyatro Müzesi Gerek’ ENKA Kültür Sanat, kuruluş aşamasındaki Türkiye Tiyatro Vakfı’nın ilk etkinliğine ev sahipliği yapacak. “Bize Bir Tiyatro Müzesi Gerek” başlıklı panel 9 Nisan Salı günü saat 13.30’da ENKA Oditoryumu’nda... ORHUN ATMIŞ Güneş Duru R ock grubu Redd’in yedinci albümü “Yersiz Göksüz Zamanlar”, tüm dijital platformlarda yayımlandı. Grup, 3 sene önce çıkan “Mükemmel Boşluk” albümünün devamı olarak nitelendirdikleri yeni parçalarını bir müzik şirketinden bağımsız olarak hayranlarıyla buluşturdu. Grup üyeleri Berke Özgümüş, Doğan ve Güneş Duru ile bir araya geldik. Yeni albümlerini, festivallerde neden yer alamadıklarını ve pek çok konuyu konuştuk. u Bu albüm bir serinin sonu mu, eğer öyleyse duygusal olarak uzun bir seri mi oldu? Doğan Duru: “Mükemmel Boşluk”la başladı. Duygu olarak onun devamı gibi. Tabii ki farklılıklar var ama his olarak devamı. O duyguyu bitirmiş olduk. Bir sonraki albüm yeni bir dünya olacak. Bambaşka şeyler deneyeceğiz. “Mükemmel Boşluk”ta biz güzel bir şey yarattık, çok keyifliydi, çok da başarılı oldu. Berke Özgümüş: 3 sene bizim için normal, insanlara çok uzun geliyor. Her ay yeni “single” çıkaran insanlar var. Albüm yapan zaten çok azaldı. ‘Bakkallar hep vardı’ u Herkes tekli çıkarıyor... D.D: “Single” mantığı Türkiye’de şöyle; her seferinde haber yaptırabiliyorsun, yeni bir şeymiş gibi sunabiliyorsun. Türkiye’de müzik tüketimi ya da okuması çok tuhaf. Albüm yapıyorsunuz, radyo çıkış şarkınızı çalıyor sadece, popüler değilseniz. B.Ö: Ya da klip şarkısını çalıyorlar. D.D: Diğer şarkılar güme gidiyor. Dolayısıyla yaratan da “Her şarkım güme gidiyor, o zaman ben ‘single’ yapayım” diye düşünüyor. Ama onun da bize göre bir değeri yok. Daha önce albüm yapmış ve yapabilen gruplar için bir şarkı yapmak amiyane tabirle utanç verici geliyor bana. Bazen o bile “cover” oluyor. Dinleyicin sana sormayacak mı: “Niye bir şey veremiyorsun?” Biz bir şey verebildiğimiz için devam ediyoruz, yoksa devam etmezdik. D.D: Bir “single” yapıyor, arkasından 23 tane Ahmet Kaya ekliyor, 4 tane MFÖ şarkısı, 5 tane Barış Manço şarkısı söylüyor, konsere çıkıyor. Bu sektörde her zaman bakkallar var Doğan Duru dı, her zaman da olacaktır. Bakkalları tenzih ediyorum... ‘Kapitalist dünya...’ u Bu tüketim kültürüyle mi alakalı? B.Ö: Ulaşması bedava, dinlemesi çok kolay... O müziği dinlemek için de eskiden insanlar çaba harcıyordu. D.D: “Ne tüketilecek, ona göre sanat yapayım” diye bir şey olmaz. Eskiden 200 bin albüm satılıyordu. Bir o kadar da korsan vardı. Kapitalist dünyada hangi üreten karşılığını alıyor? u “Yersiz Göksüz Şehirler” albümünün ilk şarkısı, ne anlatıyor? D.D: Çok yabancılaştık ve yalnızlaştık. Neye yabancılaştık; artık aygıtlarla o kadar çok vakit geçiriyoruz ki içinde kaldık. Dünya değişiyor, zaman değişiyor. İnsanlar başka şehirlere sürüklenmek zorunda kalıyorlar çeşitli nedenlerden dolayı. Aidiyet duygusu bir şehirle ilişkilendirilmekten çok uzaklaştı bence. Eskiden “Memleketin neresi” diye bir soru vardı, şimdi nerede hayatta kalabiliyorsan orası senin memleketin haline geliyor. Ne yeri, ne göğü kaldı dolayısıyla. Siberle insan arasında sıkışmış bir dünyada yaşıyoruz artık. u Bu albümü bağımsız çıkardınız... B.Ö: Bütün masrafları biz karşılamış olduk. D.D: Plak şirketimiz bu albümü bizimle yapmayı çok istedi ama biz istemedik. Çünkü işin her tarafına hâkim olmak istiyoruz. Kendi istediğimizi yapan bir gruptuk. Daha da bağımsız olduk. Güneş Duru: Örneğin bu röportajda istediğimiz her şeyi söyleyebiliriz... B.Ö: Sanki daha önce istediğimiz her şeyi söyleyemiyormuşuz gibi oldu. (Gülüyor) G.D: En azından plak şirketinden “Keşke bunları söylemeseydiniz” gibi bir şey duymayacağız mesela. u Bu bağımsızlığın, müzikten kazandığınız parayı albüme harcamanın tatmin edici tarafı olmalı... B.Ö: Biz onu her zaman yapan bir grubuz. u Sözünüzü sakınmadan konuşabiliyorsunuz, hiç tedirgin oluyor musunuz? D.D: Vicdanı olan herkesin konuşması gerektiği gibi konuşuyoruz. Benim fikrimle senin fikrin aynı olmayabilir ama tartışabiliriz bunu. G.D: Biz adalet yürüyüşünde Kılıçdaroğlu ile yürüdük, ne onun taraf ‘Bir şarkılık gruplar var’ Berke Özgümüş tarıyız ne CHP fanatiğiyiz. Orada adalet diye bir kavram vardı. Türkiye’nin içinde bulunduğu ortam belliydi, onunla birlikte yürüdük. Şimdi onun yanında fotoğraf vermemizin bize faydası mı, zararı mı olur? Biz onu hesaplayarak gitmedik oraya. Biliyorduk ama ne olacağını, bunun üzerinden gelir hesabı yapmıyoruz. D.D: Ben başka bir şey daha söyleyeyim, bir festival yapılıyor. Festivaller tekelleşiyor, biz o festivallerde yokuz. Festivali yapan Twitter’da “Yeni Türkiye gençliği” diyor. Sonra bunu muhalif olduğunu hissettiğimiz gruplar o yazıyı sildirmeye çalışıyor. Bunlar da hepimizin bildiği muhalif görünen gruplar. G.D: O adam çıkıp bir de “Benim festivalimde kimse siyasi slogan atamaz” diyor. D.D: O arkadaşlar da o festivalde çalmaya devam ediyor... Doğan Duru: “Biz kendi konserlerimizi, festivallerimizi yapıyoruz. Görürsen Redd niye o festivalde yok, bu festivalde yok. Mutlaka bir nedeni vardır yani.” u Çağrılmadığınız festivaller mi var? D.D: Evet, biz hiçbir festivalde yo kuz. Ayrıca bir de o festivalleri düzen leyenler başka festivalleri arayıp bizim çıkmamamız için ufak tehditlerde bu lunuyorlar. B.Ö: İma ediyor mesela. “Ya onlar sahnede bir şey der. Siz sıkıntıya girersiniz” falan diyor. Daha fazla bir şey G.D: Bazı grup demesine gerek yok zaten. lar hiç ye u Albümle ilgili hükümete ni şarkı yap yakın medyadan röportaj tale maz. Ama hâlâ bi oldu mu? D.D: Bize öyle şeyler gelmez. G.D: Gelirse çok güzel bir röportaj yaparız, yayımlayamazlar... çok konser verir, çünkü popülerdir. Türkiye’de bir kere popüler oldun mu o her şeyi çözer memlekette. Popülerlik bir rütbedir Türkiye’de. O yüzden çok çeşitlilik barındıran bir ülke değiliz. Biz bu üretimi içimizden geldiği için yapıyoruz. D.D: Bir tane şarkısı zamanında tut muş diye hâlâ hayatımızda olan bir sü rü grup var. Yetenekli bir şekilde çalıyor olabilirler ama yetenekli bir üretici değil ler. O zaman bunu yapmak zorunda değilsin, başka bir iş yap. u Sanatçıların toplumu doğruya yönlendirme gibi bir görevi var mı? D.D: Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Ama kaç kişi yapmaya çalışıyor? G.D: Doğru düzgün bir medya kalmadı, insanların okuyacağı gazete, internet gazetesi bile yok. Televizyonun durumu ortada. Herkes telefonların içerisinde yaşıyor. Herkes bir şeyler yapmalı, her şeyin bir arada olması lazım. C MY B