22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 KASIM 2019 Halkla birlikte yönetim benimsenmeli yoksa... Engelliler, sivil toplum ve demokrasi Ü lkemizde engellilerin sorunları yıllar içinde çok birikmiş durumda, AB uyum süreci döne tür kurumları pek kale almamasının temel sebebi de bu. Yani otuz üye ile milyonları yöneten muhataplara gidildiğinde söy minde yapılanlar belli bir kat lenen sözün kimi temsil ettiğini kı yaptıysa da henüz beklenen muhataplar da sorguluyor. Ho noktaya gelinemedi. şumuza gitmese de durum böy Büyük bir nüfusu olan, stra le. Dolayısıyla sivil toplumun tejik konumu yüzünden yüzyıllardır bir türlü huzur bula SEDEF ERKEN bu temsil ilişkisini çok önemsemesi, kendi tabanını çok iyi ta mamış zor bir ülkede yaşıyoruz. Sivil toplum çalışmalarının @SedefErken nıması, onları aktif bir topluluk olarak sürekli kendi akıl ve ener pek çoğu her gün değişen politik ji üreten kaynağı olarak görme gündemin içinde kaybolup gidiyor. Zi si gerekiyor. ra kamuoyunun ve tabanın yüksek ses Tabanındaki vatandaşların görüşlerini le sahip çıkmadığı hiçbir fikrin yalnız sadece teknik raporlar ya da kendi “pro ca bürokrasi ile çözülmesi mümkün gö jeleri” ile değil her fırsatta o bireyler rünmüyor. le birlikte çalışarak, onların aklını en az 20 YILLIK BAŞKAN OLURSA... Temsili demokrasilerde bürokrasinin kendininki kadar değerli bularak, kamudaki ve toplumdaki muhataplarına onların istediği biçimde doğru yansıtabilen varlığı yüzünden, konunun tabanındaki bireyler, aileler, görüşlerini, fikirleri bir sivil toplum başarılı olabilir. Ülkemizde henüz vatandaşlık bilinci ni, ulaşmaya çalıştıkları sonuçlara ya da demokrasi tam olarak haz dair yaklaşımlarını sivil top medilemediği için küçük oli lum kuruluşları üzerinden garşik çoğunlukların ken ilerletmek ve gerçekleştirmek durumunda kalır, bu bir seçenek de Yani otuz üye ile milyonları yöneten di içlerindeki seçim yöntemleri bile “bunu seçtirelim, şunu seçtire ğil yapısal bir zorun muhataplara gidildiğinde lim, ona da biz karar luluk. STK’lerde taban genişliği ve demokra söylenen sözün kimi temsil ettiğini muhataplar da verelim” yöntemiyle işlemeye devam ediyor. tik yöntemlerin işlemesi sağlanamadığı süre sorguluyor. INANMAYA DEVAM ce bu temsiliyet ilişkisi as Özetle sivil toplum her lında sembolik, yani aslında konuda halka rağmen halk kimse doğrudan temsilci değil. Ül için değil, halkla birlikte halkın ken kemizde üç beş kişiyi bir araya getiren disini yönetmesine razı gelerek çalış herkes dernek kurabildiği için de beş mak zorunda. Aksi halde iyi niyetle bi yüz binin üstünde dernek gerçek temsi le hareket edilse “size gerek yok, biz si liyet olmaksızın istediği konuda ahkâm zin için en doğrusunu sizden iyi biliriz” kesebiliyor. Ülkede herkes başkan, her deyip sadece kendi görüşleri üstünden kesin bir dernek kartviziti var, her şe ilerlemek demokratik bir yaklaşım de yi biliyor. Ancak arka planda gerçek bir ğil oligarşik bir topluluk haline gelmek tabanı, altyapısı, planlaması, gerçek bir olacaktır. ekibi bulunmuyor. Yakın bir gelecekte engelli toplumu 20 yıldır yerini korumuş bir başkan içinde demokratik seçim yöntemlerinin olduğu sürece o sivil toplum kurulu işletilebileceğine, böylece sorunların çö şu hayatta gibi görünüyor ama ortak ak zümünde de önemli ilerlemeler olacağı lı doğru çalıştıramadığı için geçen yılla na hatta engelli toplumunun ülkenin ta ra rağmen sonuç alamıyor. mamına bu konuda öncülük edebileceği Aslında kamunun zaman zaman bu ne inanmaya devam edelim. u Sahibi yoğun bakımda, acil yuva arıyor. Ankara 0 312 221 09 44 u Barınaktan çıkarılan, ortaküçük boy terrier ve büyük boy Briard terrier yuva arıyor. Ayvalık 0 542 488 55 55 güPnaltüikleri Sulbiye Hanım ve köpekleri DEN IZ YAVAŞOĞULLARI cdenizy@gmail.com İnanamayacağınız kadar çok hayvanın barınması isimsiz kahramanlar sayesinde mümkün oluyor. Sulbiye Hanım gibi... T ürkiye’deki yoğun sokak hayvanı nüfusu, vicdanen onlara arkasını dönemeyen insanlar için maddi ve manevi çok fazla zorluğa sebep oluyor. Hele de bölgelerinde kendinden başka duyarlı insan yoksa işleri daha da zor. Sulbiye Mumcu, tam da bu durumda. Bilecik’in Bozüyük ilçesinde tek başına 45 hayvanın sorumluluğunu üstlenmiş. Bunlardan 20’si kendi evinde ve bahçesinde yaşıyor, bunlar arasında hem felçli hem de kör olan bir can da var. Beline kemerler takarak, elinden geldiğini ardına koymayıp uğraşarak felçten kaldırdığı, yürüttüğü bir köpek de var. Diğerleri ise düzenli olarak beslediği çevredeki köpekler. ACİL DESTEK İHTİYACI Sulbiye Hanım’dan arkadaşım Deniz Karayazgan vasıtasıyla haberim oldu. Bu tip durumları genelde sosyal medyadan öğreniriz. Onlar destek ister, insanlar da mama yollar. Ancak Sulbiye Hanım’ın interneti dahi yok. Günde 60 ekmek gidiyormuş hayvanlara, ev sahibi kira artırma peşinde, komşulardan biri ise “köpekler çok havlıyor” diye dava açmış, bir de para cezası kesilmiş. Bir yandan köpeklerinden birinde kemik tümörü teşhisi konulmuş, eğer para bulabilirse Uludağ Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nde ameliyat yaptıracak. Ameliyat da 1500 TL. Sulbiye ha nım, “Hayvan acı çekiyor, gözümün içine bakıyor” derken göz yaşlarını tutamadı. Destek için sosyal medya paylaşımları yapıyoruz. Deniz, onun için mama kumbarası hesabı açtı: “www.patifood. com/sulbiyemumcu”. YARDIM NASIL GİDER? Direkt bu adresten sipariş verdiğiniz ürünler, kendisine ulaşacak ve bu adreste kilosu 4.77 TL’lik mama dahi mevcut. İkinci alternatif ise “canlaramama. com” adresine girip sokak canları kumbarasından ürün seçin. Alışveriş seçeneklerinden Bilecik Saraycık Canları’nı işaretleyip teslimat adresi olarak kendi adresinizi yazın (adres kafanızı karıştırmasın, mamalar Sulbiye Hanım’a gidecektir). Bu sitelerde çalışma prensibi şöyle, mamalar birikiyor, 15 kilo olunca seçtiğiniz kişinin adresine ulaştırılıyor. Kargo parası ödemiyorsunuz, yani destek olmayı kolaylaştıran ve ucuzlatan bir sistem. Malum iki kiloluk bir mamayı şehir dışına gönderseniz, mamanın 10 katı ödemeyi kargoya yaparsınız bu sitelerden sipariş vermekle ise bağışlayacağınız bir kahve parasının bile anlamı büyük oluyor. Sulbiye Hanım’ın, 1500 TL’lik tedavi masrafına katkıda bulunmak isterseniz, 10 TL, 20 TL az diye düşünmeden bana mail atabilirsiniz, hesap bilgilerini iletirim. İyi pazarlar... 3 Okul dışı öğrenme sürecine anne baba desteği Çocuklar ne ister? Çocuklar nelerin bitmesini hiç istemezler? Tatiller, teneffüsler, sokaktaki oyunlar, beden sini sağlar, çocuk bu yaşantıdan kopmayı hiç istemez. Okulda, sınıfta, evde ya da sokakta yapılması istenenler bu genetik ihtiyaçların en az eğitimi ya da müzik der birini karşılamıyorsa çocuk si, çizgi film... Bazı şeyle isteneni yapmamak için so rin ise hiç başlamamasını nuna kadar direnir, hiç yap arzularlar. Pazartesi, matematik dersi, sınavlar, ev ödevleri, kuşkusuz isten PROF. DR. ALI EKBER ŞAHIN maz ya da gelişigüzel yapar. Öğretmenlerin önemli bir çoğunluğu anne babalar meyenler listesinin ilk sı dan çocuklarının okulda ka ralarında yer alacaktır. “İyi hisset zandıkları becerilerin pekiştirilmesi mek” en çok arzulananlardan hiç ar ne destek olmalarını bekler. Bu des zulanmayana uzanan bir liste oluştu tek büyük ölçüde okulda verilen ev rurken çocuğun kullandığı en temel ödevlerinin eksiksiz yapılması ile sı ölçüttür. Kendisini iyi hissettirenle nırlıdır. rin bitmesini hiç istemez, kötü his Ancak, annebabaların ev ödevine settirenlerin ise başlamasını. yardım etme çabaları bir süre sonra IYI HISSETMEK ISTERLER tam bir kâbusa dönüşür. Öğretmenin dahi karşılamakta yetersiz kaldığı William Glasser’in denetim kura beş genetik ihtiyacın anne baba tara mına göre tüm insanlar genetik ya fından çalışma masasında karşılan pılarına işlenmiş beş temel ihtiyaç ması neredeyse imkânsızdır. ile doğarlar: Yaşamını sürdürme, Anne babaların ilkokuldaki ço sevgi, güç, eğlence ve özgürlük. Bu cuklarının okulda kazandıkları be ihtiyaçların karşılanma düzeyi ken cerilerin okul dışında kullanılması dimizi iyi ya da kötü hissetmemi na ve geliştirilmesine destek olurken ze yol açar. beş genetik ihtiyacın en azından bir Örneğin çocuklar sokaktaki oyun ya da ikisini karşıladıklarından emin larla ait olma ve sevgi, oyun arkada olmaları gerekir. Aşağıdaki örnekler şını ve oynayacağı oyunu seçmey bu ihtiyaçların birden fazlasını kar le özgürlük, oyuna ilişkin becerile şılar niteliktedir. rini kullanıp sonuca ulaşarak güç ve Marketten alınacakların listesi oyunun verdiği heyecanla eğlence ni birinci sınıftaki çocuğunuza yaz ihtiyacını karşılarlar. dırmanız ve reyonlardaki etiketleri Oyun ve oyun arkadaşlığı çocu okutturmanız öğrenilenlerin günlük ğun belirtilen genetik ihtiyaçları hayatta kullanımına ilişkin olduğun nı en üst düzeyde karşılayan yaşan dan ait olma, güç ve eğlence ihtiyaç tı olduğu için kendini iyi hissetme larını birlikte karşılar. Üçüncü sınıf taki çocuğunuzla yazılı bir tarifi hassasiyetle izleyerek bir yemeği hazırlayabilirsiniz. Böylece Türkçe dersinin “Yazılı yönergelerini kavrar.” Tarife göre kaynayan suyun içine paketin yarısı kadar makarnayı eklemesini isterken matematik dersinin “Bir çokluğun, belirtilen birim kesir kadarını belirler” kazanımına hizmet etmektesiniz. 15 dakika pişirme süresi kullanırken “Zamanı dakika ve saat cinsinden söyler ve okur” kazanımına... Yarım litre su eklemesini isteyerek “Bir kaptaki sıvının miktarını litre ve yarım litre birimleriyle tahmin eder” kazanımına... Çocuğunuzla geçirdiğiniz bu zaman diliminde okulda öğrenilenlerin günlük yaşamla ilişkilendirilmesi fırsatını etkili bir şekilde kullandığınız söylenebilir. Bu süre seçtiği bir yemek tarifi ile onun “özgürlük” ve “yaşamını sürdürme” ihtiyaçlarını ve en önemlisi “sevgi” ihtiyacını karşılayacaktır. GÜNLÜK YAŞAMA DIKKAT Özetle, anne babalar çocuklarının okulda öğrendiklerini, günlük hayatta sıklıkla kullanmalarını sağladıkları sürece okul eğitimine önemli bir destek vermiş olacaklar. Öğretmenler de ev ödevlerinin, günlük yaşamdaki yerinin öğrenci tarafından keşfedilmesine ve kullanımına yönelik olmasına özen göstermeliler. Böylece, öğrencilerin yaşamını sürdürme, sevgi, güç, eğlence ve özgürlük ihtiyaçlarına yanıt verilerek, öğrenmenin sürekliliği sağlanabilecektir. The Badau, mönüde de müzikte de iddialı Akşam yemekte caz var FÜSUN SAKA Bundan dört sene önce, Kadıköy’ün yavaştan ünlü olmaya başlayan mahallesi Yeldeğirmeni’nde bir caz klübü açma arzusuyla çıktılar yola, caz müzisyeni Eren Noyan ve eşi Güliz. Güzel bir konser dinleyip, lezzetli yemekler yiyecekleri bir mekân istiyorlardı. Uzun bir arayışın sonunda başladı The Badau’nun hikâyesi... Eren Noyan’ın anlatımıyla, kapısını açmadığınız sürece içeride insan olduğunu anlayamayacağınız, kirası uygun, sefertası gibi bir yerdi ilk başta. Her şeyi kendileri yaptılar. İstanbul’un en eski modern yerleşim yerlerinden biri Yeldeğirmeni’nde, çalıştıkları nalbur bile Miles Davis seven biriydi... 600 KIŞILIK KONSER ALANI Eren Noyan, “Evimizde birilerini ağırlıyoruz gibi düşündük” diyor. Açıldığında 12 kişinin yemek yediği, konser alanında 30 kişinin müzik dinlediği bir yerdi. Ancak, işler farklılaştı. Bir aydan önce rezervasyon yaptırmadıysanız mekâna gitmeniz mümkün olmuyordu; müzik sesi kimi zaman sıkıntı oluyordu. Yer bulunamayışı, gerçekten mekânın çok fazla ilgi görmesindendi. Böylece daha geniş bir mekan arandı. Eren Noyan, gerisini şöyle anlatıyor: “Bir caz mekânı inşa ederken, ca Badau, beğenme ve hayret uyandıran şey karşısında şaşkınlık ve büyülenmeyle ağzı bir karış açık bakan insan anlamına geliyor. Mutfaktaki şeften servisi sunan garsonlara kadar mekânda herkesi caz müzisyeni. 7 gün açık mekânda, 5 gün konser var. zın bir müzik türünden fazlası olduğun bilmelisiniz. Bölünmemiş, geniş, yüksek tavanlı ve ruhsat sorunu olmayan yer aradık. Akasya’daki Zuhal müzik taşınıyormuş. ‘AVM’de mekân açmam, istesem de parasını karşılayamam, müşteri profilimiz belli’ dedim. Eşim ikna etti. İlk görüşmede kellifelli adamlarla ticari görüşme yapacağız sandım. İki hanımefendi karşıladı, nasıl güzel insanlar. ‘Geldiğiniz için özür dileriz, bizim size gelmemiz gerekirdi...’ dediler. İnanılmaz bir teklif sundular. Alan 420 metrekare. Caz konserleri için mükemmel. Sahneyi, mutfağı kulisi inşa ettik. Mekânı istediğim gibi kurguladım. Oturmalı düzende 200, ayakta 600’ün üzerinde kişi alıyor. Güvenlik problemi yok. Cuma, Cumartesi günleri artık 24 saat metrom var sayın Ekrem İmamoğlu sağ olsun. Anadolu yakasının en rahat ulaşılacak lokasyonu. ‘REÇETELER BIZE AIT’ Akasya, bir kültür sanat ortamı yaratmak istiyor. Ben buraya bir caz festivali tasarlıyorum. Gazeteciler gelsin, sohbet etsinler, oturup konuşalım istiyorum. Akasya’nın yöneticilerine burada gerilla usulü tarım yaptırmak istediğimi söyledim, hazırlıkları başladı. Kalıcı ve geçici sergiler düzenlenecek. Gastronomi buluşmaları yapacağız. Yemekleri ben tasarlıyorum, tüm reçeteler de bize ait.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle