22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 13 EKİM 2019 Gidin... görün...ÖZNUROĞRAŞ ÇOLAK u Rus filmleri İstanbullu ile buluşuyor R usya Türkiye karşılıklı Kültür ve Turizm yılı çerçevesinde, Rusya Federasyonu Kültür Bakanlığı ve Rusya İstanbul Başkonsolosluğu desteği ile 16 22 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da Rus Filmleri Haftası kapılarını açıyor. Çağdaş Rus sinemasından seçkiler, Türkçe altyazılı gösterilecek. u Kadıköy’de şenlik var K adıköy Belediyesi desteğiyle, Kadıköy Tiyatroları Platformu’nun düzenlediği 4. Kadıköy Tiyatro Şenliği 15 Ekim’de başlıyor. Bu yıl kaybettiğimiz usta tiyatrocu Enis Fosforoğlu anısına gerçekleşecek şenlikte 17 yetişkin oyunu, 5 çocuk oyunu 12 seminer ve atölye yer alıyor. “Hayalet Kasaba Antolojisi” u Korku & Fantastik Festivali İ stanbul Modern Sinema’da “Korku & Fantastik Festivali” 1727 Ekim tarihleri arasında sinemaseverlerle buluşuyor. Programda ilk kez izleyiciyle buluşacak yapımlar da yer alıyor. İlk olarak, “KokoDi KokoDa” adlı film 17 Ekim’de saat 17.00’de gösterilecek. u Görsel, işitsel bir dans... Özel bir yazılımla dizayn edilmiş gerçek zamanlı verilerin kullandığı görsel & işitsel bir dans performansı olan ve yaşamın öngörülemezliğinden aldığı ilhamla yola çıkan Dökk; Fuse ve Digilogue desteğiyle, 16 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak. u ‘Hatsukoi’ Ankara’da... Takashi Miike’ın yönettiği “Hatsukoi” adlı film 15 Ekim’de saat 13.30’da Ankara CEPA Cinemaximum Salon 4’te gösterilecek. Tek bir gece boyunca Tokyo’da geçen filmde, beyin tümörü teşhisi konan bahtsız bir boksör, masum bir telekıza âşık oluyor... u Distopik dünya sahnede “1984 Büyük Gözaltı” adlı oyun 14 Ekim’de saat 20.30’da İzmir’de İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde sahnelenecek. İngiliz yazar George Orwell’in 1949 yılında yayımlanan ve kısa sürede kült mertebesine erişmiş eseri 1984, 1949 yılında yayımlanmıştı. Caroline JayaRatnam Charlie Siem u CRR’de konser C harlie Siem (keman) ve Caroline JayaRatnam (piyano) konseri 15 Ekim’de saat 20.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’unda yapılacak. Kelimeler Pek Gereksiz Melih Fereli ile Arter’i enine boyuna konuştuk Sanat hayatın içinde Geçen ay kapılarını açan Arter, İstanbul’un kültür sanat hayatına yepyeni bir hareketlilik getirdi. Dolapdere’deki devasa müze şu sıralar 7 sergiye ev sahipliği yapıyor. Daha önce İKSV’nin de Genel Müdürlüğü’nü üstlenmiş Melih Fereli’nin liderliğinde bir ekip tarafından kürasyonu yapılan Arter, Koç ailesinin 2019’a vurduğu bir damga bir yerde. Fereli ile Arter’deki ofisinde bir araya geldik. u Arter, kapılarını açtı... Sonuçtan memnun musunuz? Çok güzel bir binamız var. Çok şeffaf, son derece davetkâr. Mahalleyle de ilişkisi var. Asla İstanbul’da olduğunu unutmayacağınız bir bina. Binaya girince “Türkiye’ye ait değil” diyorsun, etrafına bakıyorsun ki İstanbul’dasın. Mimarlarımız her galerimizden başka galerilerdeki eserleri başka perspektiflerden görebileceğimiz yarıklar, pencereler, teraslar yaptılar. Bu iç içelik hem insandaki olabilecek yalnızlık duygusunu ortadan kaldırıyor hem de “buraya ait değilim” diyemiyorsun çünkü çok şeffaf bir yer. Son derece ferah... Binamıza girerken ücret ödenmiyor. Ancak belli galerilere girerken bilet satıyoruz. Çağdaş sanatı hiç bilmeyen bir insan bu binaya girdiğinde iki sergiyi ücretsiz görebilecek. Bir fikir edinecek, kütüphaneye gidecek, Divan’da belki bir çay içecek, dinlenme odalarımızda oturacak, ücretsiz WiFi’ya takılacak.. Sonra da diyecek ki ben burada daha çok vakit geçireceğim. O zaman da sembolik fiyatla bir bilet alacak ve diğer sergilerimize girecek. ÜLKEMİZİN AYIBI... u Koç ailesinin koleksiyonu önemli bir yer tutuyor gördüğüm kadarıyla burada... Ömer (Koç) Bey ile mutabakatımız şu oldu, mutlaka sanatsal üretimi özendiren bir kuruluş olmalıyız. Müzikte de bu dert vardı, tiyatroda da bu dert vardı ama müzikte bu daha çok var. Ülkenin önemli bir ayıbı olarak görüyorum, bizim o ilk beşler dediğimiz besteci ağabeylerimiz onların pek çoğunun, özellikle Cemal Reşit Rey’in hala ilk seslendirimi yapılmamış eserleri var. Şimdi böyle bir ayıp hangi toplumda olabilir ki? Biz sahip çıkmıyoruz ve üretim de olmuyor. Daha yazılmış olanları seslendirememişseniz eğer siz nasıl üretime fırsat bulacaksınız. “İnsanlar öykünemiyorlar, özendirecek bir değişim gerekiyor” demiştim. Bunda mutabık kal dık ve dünyaya daha renkli bir perspektiften bakabilmemiz için, hepimizi gıdıklayabilecek unsurlarla karşı karşıya gelmemizi sağlayacak bir mecra yarattık. YILDA 12 SERGİ PLANI u Koleksiyona gelirsek... Koleksiyon 2007’de başlattığı mız biçimde ele alındı. Amacımız uluslararası bir koleksiyon kurmaktı. Pek çok kişi farkında değildir belki ama özellikle 60’lı yıllardan itibaren Türkiye’deki çağdaş sanat üretimi Türkiye’ye çok ters düşmüş. Çünkü daha çok modernist bir anlayışın hâkim olduğu bir toplumda enstelasyonlar, kolajlar, aykırı duruşlar, Altan Gürman’lar, Sarkis’ler, Füsun Onur’lar çok yabancılaşmışlar. Ama dış dünyadaki üretimden hiç aşağı kalmadıklarını bu sergilerde gösteriyoruz. u Toplam 7 sergi var şu anda… 7 sergimizin 4’ü koleksiyondan. Koleksiyon sergilerinin biri Rosa Barba’nın “Gizli Konferans” adlı işi, diğeri Altan Gürman… Gürman’ın neredeyse tüm eserleri bizde. Ayşe Erkmen, BoursierMougenot, İnci Furni’nin sergileri var. Furni’nin sergisi özendirme anlayışımızın bir işareti. Furni’nin güçlü bir sıçrama yapabileceğine inanıyoruz. İleride nasıl gelişecek dersen, yılda 12 sergi yapacağız aşağı yukarı. Sergi sürelerimiz kısa olacak, sabit koleksiyon sergisi yapmayacağız... Hem koleksiyonumuzdan tematik sergiler olacak, hem yenilikçi sergilerimizin sayısını arttıracağız.... EMRAH KOLUKISA Çağdaş sanat müzesi Arter’in açılışıyla hareketlenen kültür sanat ortamı yepyeni oluşumlara gebe. Arter’in ardından sıra Sadberk Hanım Müzesi’ne de gelecek. Saat Kaç? u Tüm bunlar ışığında sunu sormak isterim: Koç ailesi ya da Koç Vakfı bu atılımlarla neyi hedefliyor, en basit tabiriyle, Türkiye’de sanatın lokomotif kurumu olmayı mı? Yeni hayata başlayan bir kurumun yıllar içerisinde ne tarafa evrileceği onu yöneten insanların vizyonuyla alakalı. Ben o vizyona ters çıkmama düşüncesiyle hareket etme sorumluluğunu hissettim. İşin en başına dönecek olursak aslında bu açılış sergilerimiz ve açılış programımız bizim tesir iddiamızın hangi alanlarda olabileceğine ilişkin ciddi ipuçları veriyor. u Nedir o ipuçları? Yani biz Türk çağdaş sanatının ve komşu coğrafyanın, özellikle başka topraklardaki üretimlerde karşılaştırabileceği bir biçimde belleğinin güçlendirmesine talibiz en önce. Koç ailesi biliyorsunuz Sadberk Hanım Müzesi’ni kurduktan sonra Rahmi Koç Müzesi’ni kurdu. Bunlar ülkeye o kulvarlarda çok büyük hizmetler yapmaya devam ettiler. Şimdi Sadberk Hanım’ı tersaneler bölgesine taşırken, bundan sonraki 50 yıla bakan, yani İngilizlerin ünlü Victoria & Albert Müzesi gibi, British Museum gibi veya Almanya’da Bode Museum gibi bu büyük müzeler ölçeğinde iş yapabilecek, Anadolu topraklarındaki zenginliğin, kültür katmanlarının yarattığı zenginliğin mirasçısı ve korumacısı olduğu kadar onun esasında ortak insanlık mirasımız olarak ele alınması gereğine işaret eden bir yaklaşımı benimseyecek. Sanata erişimi sağlama isteği u Bu güçlü bir söylem... İleriye bakan bir söylem, Koç ailesi hep böyle bakmıştır. Biz ilk stratejik planımızı kurarken Ömer Bey bana şunu demişti: “Çok para harcıyoruz ama kültür sanat alanında kuvvetli bir aktör gibi görünmüyoruz nedense. Bir hata yapıyoruz. Bize dışardan bakar mısın? Eleştirel yaklaşımla bir vizyon belgesi hazırlar mısın? Biz ne tarafa evrilmeliyiz?’’diye sordu. Sonuçta Ömer Bey ile Melih Fereli buluşması olmasaydı aslında bugün Arter belki de olmayabilirdi. Belki sadece Sadberk Hanım üzerinden gidilebilirdi, bilemiyorum… Güzellik nedir, o buluşmanın sonucunda ailenin çağdaş sanatın, dünya ölçeğinde büyük önem kazanan bir kulvar olduğuna ikna olmaları ve Sadberk Hanım’la birleştirildiği zaman da bu çizginin aslında insanlık tarihi açısından ne kadar önemli bir hikâye anlattığına inanmaları oldu. u Arter bu inancın parçası mı? Arter bu bütün çizginin içerisinde belli bir alana, çağdaş sanata, özellikle plastik sanatlar üzerinden çağdaş sanatın tüm disiplinlerine ilişkin güzel örnekleri, hayatımızın olmazsa olmaz parçaları gibi gösterebilecek bir alan yaratarak odaklanmayı kendine şiar ediniyor. İstiyoruz ki toplumun her bireyinin sanata erişim hakkını sağlayalım. Toplumun tüm kesimlerini sanatın tüm zenginliği ile buluşturmanın yollarını arayalım. Sanat, tabulaştırılıp da erişilmez bir algı olmaktan çıksın; sanat hayatımızın içinde, yaratıcılık hepimizin içinde var zaten. Bunu keşfetmeye yönelik yolları belli bir davetkârlıkla, insanlara “ben çok bilmezsem sanattan anlamam” engeli diye tanımlayabileceği bir algıyı vermeden, insanların sanatın her katmanıyla buluşabilmesini sağlamak bizim hedefimiz olmalı ve binamız da bu amaca hizmet etmelidir dedik. Melih Fereli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle