22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 13 EKİM 2019 Çoğalmak şart... Fotoğraf: Vedat ARIK Ateşe atılan kadınlar! Ortaçağda, adeta çılgınlık derecesinde tüm Avrupa’yı saran din baskısının boyutların kadın cinayetleri üzerinden sürüldüğü bir harita yayımlandı geçen günlerde. İskoçya’nın saygın üniversitelerinden Edinburgh Üniversitesi’nce yayımlanan haritada, 16. ve 17. yüzyılda cadılıkla suçlanıp sorgulanan, işkence gören ve kazığa bağlanıp yakılarak öldürülen hemen hepsi kadın 3 bin 141 İskoç’un bilgisi yer alıyor. Katledilenlerin yaşadıkları yerler, karşılaştıkları suçlamalar, dava ayrıntıları, idam şekillerine kadar pek çok ayrıntı da var. Aralarındaki arazi ve hayvan sürüleri konularındaki ithilafları çözemeyince sıklıkla ahlaksızlık ve cadılıkla suçlanan bu insanların çoğunluğu komşularınca ihbar edilmiş. Yaygın ihbar gerekçeleri ise şöyle: Anlaşılmadık sözcükleri tekrarlayarak geleneksel dini törenlerin dışında ayinler yaparken görülmek. Büyü yoluyla lanetlemek, kötü ruhları musallat etmek, efsunlamak, sakat bırakmak ve/veya öldürmek. Yine büyü yoluyla haksız kazanç elde etmek. İçkisini paylaştığı bir erkeğin daha sonra hastalanarak ölmesi. Dul kadın olmak. Bir kadının fazla akıllı olması ve kolay korkmaması. Dini anlayışlarının belirsiz olması; kiliseye hiç ya da sıklıkla gitmemek. Ekinlerin o yıl mahvolması, ineklerin sütten kesilmesi. ANNEKIZ YAKILANLAR... Hani neredeyse yoğurdun ekşimesi bile cadılığa ve şeytanla işbirliğine dalalet! Daha da kötüsü somut bir kanıt olmamasına rağmen haklarındaki iddiaların kabul görmesi âdetten. Tecavüz ve işkencelerin ardından kazığa bağlanıp yakılarak öldürülmek de garanti! Jonet Dynneis, 2 Ekim 1616’da, Shetland’da, büyüyle hayvanlarının daha fazla süt vermesini sağlayarak yağ üretimini artırdığı ve haksız kazanç sağladığı iddia edilerek cadılıktan yargılanmış ve kazığa bağlanıp yakılarak öldürülmüş. Aynı yıl Marion Peebles’e atfedilen suç şifacılık yaparken kimilerini iyileştirememiş hatta bizzat öldürmüş olması. Aile boyu suçlanan Jonat Leisk de (1507Aberdeen) hayvanları kullanarak büyü yapmak, hayvan kanlarıyla haneleri lanetlemek ve husumeti olan kişileri öldürecek denli hasta etmek nedeniyle yakılmış. Gelinini zehirleyerek öldürmekle suçlanan Helene Rogie ise yine cadılıkla suçlanan annesi Margaret Bane ile yakılmış! Mahkeme tutanaklarında Rogie’nin, hasta kadının yatağının başına taş ve toprak yığarak mezar görü nümü verdiği, sıra dışı ritüelistik bir tören yaptığı, ihbar eden kişinin kısa süre sonra hastalanıp öldüğü ve dahası da Rogie’nin çantasında, ölen adamın kilden bir suretinin bulunduğu belirtilmiş. Annesi sorgulanırken kaçan kadının üç gün sonra yakalandığı bilgisi de veriliyor. Catherein Thomasdochter ise iki yeminli şahit ve iki gümüş para cezası sayesinde yakılarak öldürülmekten kurtulan istisnai bir örnek. Smythe Bessie de (1623Lesmahagow) şifalı otlarla büyü yaptığı iddiasıyla kilise tarafından sorgulanmış, her nasılsa kınama cezasıylaserbest bırakılmış. Din adamlarını hayli endişelendirdiği not düşülmüş Janet Fraser’ın kayıtlarına. (1691Closeburn) Fraser, savunmasında, kendisine ele geçiren şeytanın gelecekte olacaklara ilişkin birtakım kehanetler ilettiğini söylemiş. Bu tip durumları “beyaz büyü” olarak niteleyen din adamlarından yardım istemiş. Tutanaklara, Fraser’ın bu kehanetleri yazdığı bir kitabının bulunduğu notu da düşülmüş. Mahkemenin sonucuna ulaşılamamış fakat kadının işkence edildikten sonra yakılarak öldürülmüş olması kuvvetle muhtemel. Mahkeme tutanaklarına komşularıyla sürekli tartışan ve öfkeli karakteriyle tanındığı not düşülen ve cadılık gerekçesiyle yine yakılarak öldürülen Elspeth Thomsone’un (1671Glashnoche) yargılanma nedeni: Şeytanla işbirliği içinde olmak. Vaftiz törenine davet edilmediği için öfkelenerek sütünü zehirlediği bir bebeğin ölümüne neden olmak. 1659’da cadılık nedeniyle yakılarak öldürülen Janet Vallen ile arkadaş olmak. İFTİRA EDEN DİNCİYSE 15 yaşındaki kızı Janet ile birlikte sorgulanan Helen Kirkpatrick’in (1706KirkbridePenpoint) talihsizliği ise Kirkbride Kilisesi’nin papazı ve Penpoint Papazevi’nin kâtibi Peter Rae’nin evinde hizmetçilik yapması! Bir gün papaz hastalanıyor ve bir türlü iyileşemiyor. Hastalığından cadılık marifetiyle Kirkpatrick’in sorumlu olduğuna da o kadar inanıyor ki kadına saldırıyor ve alnını kazıyarak damgalıyor. Kayıtlarda bu papazın sicilinin kabarık olduğunu okuyoruz. Daha önce cemaatinden bazı kimselerce hakkında iftira nedeniyle şikâyetçi olunmuş ve kilise meclisine sevk edilmiş. Helen Kirkpatric’in davası hiç değilse yakılarak öldürmeyle sonuçlanmıyor; Kirkpatrick aforoz edilmekle ve alnındaki yara iziyle kurtarıyor canını. Edinburgh Üniversitesi, 16. ve 17. yüzyılda cadılıkla suçlanıp yakılarak öldürülen binlerce İskoçla ilgili bir harita yayımladı. GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir @cumhuriyet.com.tr Üniversite’nin “witches. is.ed.ac.uk” adresinde yayımlanan harita ortaçağda tüm Avrupa’yı saran din baskısını gözler önüne seriyor. Aradan yüzyıllar geçti, kadın cephesinde değişen pek bir şey yok. Cinayet değişmezliğini koruyor. Daha az canavarca sanan varsa yanılır! Shesaid.so İstanbul buluşmaları başladı Cinsiyet klişelerini yıkıyorlar! HİLALKÖSE Müzik sektöründeki kadınlar bir araya geliyor. Shesaid.so hareketi tüm dünyada güçleniyor. Buluşmanın Türkiye’deki öncüleri Melis Yalçın ve Gülşah Görücü’ye böyle bir girişime neden ihtiyaç duyduklarını sorduk. u Shesaid.so İstanbul hareketi nasıl doğdu? Melis: Shesaidso global ağının üyesi olarak topluluğun bir parçasıydık. Diğer şehirlerde ve uluslararası müzik sektöründe yaptıklarını yakından takip ediyorduk. “İstanbul’da neden böyle bir oluşuma başlamayalım” dedik. Global ekibe isteğimizi iletince destekleyici bir yanıt aldık. Başlangıç adımımız, ilk komünite etkinliğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftasına denk geldi, anlamlı oldu. u Amaç ne tam olarak? Gülşah: Shesaid.so’nun İstanbul ayağını kurmanın temel motivasyonu aslında müzik endüstrisinin kadınlarının öncelikli olarak birbirini tanımalarını, birbirlerinin farkında olmalarını sağlamaktı. 10 Mart’ta, Red Bull Türkiye ve Soho House İstanbul’un da desteğiyle gerçekleştirdiğimiz ilk buluşmamız, bir harekete geçişti aslında. Birbirimizle tanıştık, çok büyük ilgi oldu. Sonraki altı aylık süreçte İKSV Caz Festivali’nden Babylon Soundgarden’a birçok festivalde içerik üreticisi olarak yer aldık, buna devam ediyoruz. Ekibimiz büyüyor, yeni işbirlikleri üzerine çalışıyoruz. u Shesaid.so’nun tam Türkçe karşılığı ne? Melis: “O (kadın) böyle dedi” diyebiliriz aslında. Kadınların ne dediğinin duyulması için başlayan bir oluşum ve iş alanındaki söz hakkının artmasını hedefleyen bir topluluk için çok başarılı bir isim seçimi olduğunu düşünüyorum. u İlk buluşmaya yalnızca kadınlar davetliydi. Gülşah: Çok fazla erkek çalışan da başvurmuştu, ancak maalesef erkekler davetli değildi. Melis: Başvurmaları da güzel. Oluşumun kurucusu Andreea Magdalina, “feminizmin geleceği aslında erkekler” diyor. Erkeklerin ayrımcılık eğilimlerini yok etmemiz gerekiyor. u Sektördeki kadın çalışanlar ne durumda? Gülşah: Ortaüst poziyonlarda rol alan kadın emekçilerin sayısı Türkiye kültürsanat endüstirisini düşündüğümüzde hiç de fena değil aslında. Çoğu önemli rolde kadınların gücünü hissedebiliyoruz. Türkiye’deki sorunlu alan biraz daha ilkel bir bakış açısından geliyor, erkek güçlüdür kadın güçsüz, erkek teknik bilgiden anlar kadın anlamaz gibi kalıp yargılar endüstrimizde maalesef ve maalesef hâlâ güncel. Prodüksiyon ekiplerinde kadın sayısı oldukça az. Işık, ses, sahne önü gibi görevlerde kadının rolü yok. Kadın “front of house sahne önü” kadını değil çoğunlukla, ama hâlâ “back of house sahne arkası” kadını. Niye ses masasında, ışık masasında kadını görmüyoruz da kuliste suyu, kahveyi bir kadın hazırlıyor? Gülşah Görücü Melis Yalçın u Siz neler yaşıyorsunuz sahada? Melis: Sanatçılarla turneye gittiğimde sahada zorluk yaşıyorum bir kadın olarak. İstediğimi yaptırabilmek, lafımı dinletmek için bazen sert konuşmak, bağırmak çağırmak zorunda kalıyorum. Maalesef hayatın her alanında olduğu gibi erkekler, muhatap olarak karşılarında erkekleri bekliyorlar. Özellikle teknik ve saha işlerinde karşılarında bir kadın olmasına ya da bir kadından emir almaya alışkın değiller. Biz sektördeki varlığımız ve geleceğimizle ilgili konuştukça, erkekler de bir şeyler öğrenecek. Özellikle sektördeki yeni yetişen genç erkeklerden umutluyum ben. u Hedefleriniz neler? Gülşah: Müzik endüstrisindeki cinsiyet klişelerini yıkıyoruz ve gelecek nesiller için çeşitli rol modelleri havuzu oluşturmayı amaçlıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve katılımın teşvik edildiği politika değişikliği için toplumsal cinsiyet açığı ve lobinin farkındalığını artırıyoruz. Sektörde bir iz bırakan başarılı kadınların profilini geliştiriyoruz. Tüm endüstri sektörlerinde ve seviyelerinde, özellikle yürütme liderliğinde ve teknik rollerde, kadın sayısının artırılmasını hedefliyoruz. Kısaca, müzik endüstrisini, tüm insanla rın eşit fırsata ve ücrete erişebileceği bir pazar haline getirmek için çalışıyoruz. u Sektörde kaç yılı devirdiniz? Gülşah: Küçüklükten beri müziğe ilgim vardı. Sporcuydum aynı zamanda, gülle ve ciritle uğraştım. Uluslararası birinciliğim var. Sosyoloji okudum. Radyo Eksen stajıyla başladı benim hikâyem. Sektörde 12 yılım doldu. Melis: Ben de sektörde yaklaşık 6 yıllığım. İnşaat mühendisliği okudum, bir iki şantiyeye de gittim. Sonra ‘napıyorum ben?” dedim ve kendimi burada buldum. Prodüksiyon menajeri olarak işe başladım. u Bir çağrı yapmak ister misiniz? Dinlemeye ve yönlendirmeye hazırız. Hem çevrimiçi hem çevrimdışı dünyada birlikte olmak, kültürsanat endüstrisiyle dirsek teması olan tüm kadınları ve lbgti+ bireyleri aramızda görmekten mutluluk duyacağız. Çoğaldıkça sesimizi duyuracağımıza inancımız tam. Facebook sayfamız da ve Instagram hesabımızda üyelik formumuz her daim hazırda. shesaidsoistanbul@gmail.com’dan bize ulaşabilirler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle