19 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 TEMMUZ 2014 / SAYI 1476 7 En iyisi hangi okul? Çocuğunuzu özel okula göndermek istiyorsanız işiniz kolay değil! Birinin kampusunu beğeneceksiniz, diğerinin sistemini, bir başkasının yabancı dil eğitimindeki başarısını. “Sınavlarda başarılı olan okullara mı versem? Yoksa küçük, butik bir okula mı?” diye düşünürken, her kafadan bir ses çıkacak, herkes başka tarafa çekmeye çalışacak. Sezin Okulu Kurucusu Gülin Sezin Toroslu, böyle bir durumda yapılması gerekenin, önceliklere karar vermek olduğunu söylüyor ve annebabalara şu önerilerde bulunuyor: “Seçtiğiniz okulun, bakış açınıza uygun olması çok önemli. Çocuğun sağlıklı gelişimi için veli ile okulun aynı yöne bakması şarttır. Okulun önemsediği şeyleri siz önemsemezseniz, çocuğun güven duygusu zedelenir. Hangi yaklaşımın doğru olduğu konusunda ikilemde kalır. Çocuğunuz için en doğrusunu seçmeye çalışırken unutmamanız gerekir ki; her çocuğun gelebileceği bir üst nokta vardır. Bunu fazlaca zorlamak, kişilik bozukluklarına neden olur. ATAOL BEHRAMOĞLU Baku izlenimleri (2) A zerbaycan’a hiç gitmemiş, ya da yakın zamanlarda gitmemiş bir yurttaşımızın bu ülkenin başkenti hakkında bir fikri olabilir mi? Soru şöyle de sorulabilir: Olmalı mı? Kesinlikle evet… Bizim aydınımız, çeşitli nedenlerle, çevresindeki coğrafyaya, bu demektir ki yakın kültürel, tarihsel köklerine karşı ilgisizdir. Baku, yanı başımızda denecek kadar yakınımızda bir Türk ve İslam kenti… Bu nitelemeyi bir değerlendirme olarak değil, kültürel, tarihsel, etnik yakınlığımızı, kimi bakımlardan aynılığımızı belirtmek için yapıyorum… Çünkü bu yakınlık, ülkeler arasında bir karşılaştırma yapmak bakımından da önem taşıyor…. *** Başkentler ülkelerin bütünü hakkında ne ölçüde fikir verebilir? Azerbaycan’da Baku dışında bir başka yerleşim yeri görmedim… Bu nedenle genelleme yapamam. Fakat yine de bir örnek vereyim. Bizde olduğu gibi orada da “şoförden al haberi!” ilkesine uyarak Namık (onlar Namik diyor) adındaki taksi sürücüsüyle söyleşirken, Baku’da başı örtülü tek bir kadın görmediğimi söyleyip Baku dışında da böyle olup olmadığını sorduğumda, biraz da Bakulu kadını eleştirircesine, hayır, Baku dışında böyle değil diye yanıtladı… Şoförden açılmışken devam edeyim. Yıldızı kalabalık bir otelin önünden kalkmasına karşın, araçta taksimetre yoktu. Gideceğim yere epeyce dolaştırarak götürdü beni. Ücretin ne kadar tutacağını az çok öğrenmiş olduğumdan, istediği rakamda ısrarcı olamadı… Bu küçük deneyim, Azerbaycan’ın bu bakımlardan (tıpkı Rusya ya da kimi Balkan ülkeleri gibi) bizim 1950’li yıllarımızda kalmış olduğunu gösteriyor… *** Buna karşılık, yukarıda değindiğim gibi, tek bir tanesinin bile başı kapalı olmayan kadınlarıyla, pırıl pırıl gençleriyle, tertemiz caddeleri ve durmaksızın yenileri yapılmakta olan saray yavrusu konutlar ve modern gökdelenleriyle, Baku herhangi bir Batı kentinden farksız. İstanbul’dan gelen birinin hemen dikkatini çeken bir başka şey, kentin tenhalığı ve sessizliği. Bağırarak konuşan iki kişi ya da klakson sesi duymadığımı söyleyebilirim. Akşamüstü kentin merkezindeki parklardan birinde arkadaşlarla otururken, bebekleri ve küçük yaştaki çocuklarıyla gezintiye çıkmış, ya da kafelerde dinlenmekte olan kadınlı erkekli bir kalabalığa karşın bozulmayan bu barışçıl sessizliğin tadını çıkarmak güzeldi… Çay servisi küçük tabaklarda reçel sunumuyla birlikte yapılıyor… Kars’taki çocukluğumda, neredeyse her akşamüstü evimizin terasında annemiz semaveri kurduğunda, bizde de böyle olurdu… Baku’ya her gidişimde çocukluğuma gidiyor gibi olmam boşuna değil… Fakat asıl önemli olan, Azerbaycan’da günlük yaşam geleneklerinin sürmekte oluşu… *** Karabağ sorunu kapanmamış bir yara olarak kanamaya devam ediyor ve belli ki edecek. Çok değil birkaç on yıl önce bu şehirde kardeşçe yaşayan Ermeni ve Azeri halkının bugün can düşmanı olmaları ne yazık… Hem fiziksel hem yaşama kültürleriyle bu kadar benzeyen iki güzel halkın böylesine düşman kamplara ayrılmış olmalarına hayıflanmamak elde değil. Karabağ’ın Azeri toprağı olduğunu aklı başında Ermeniler de yadsımıyor. Azeri dostlarıma da söylediğim gibi, geçen yıl nisan ayında Ermenistan Yazarlar Birliği’nin konuğu olarak gittiğim Erivan’da Karabağ’daki darbeci, faşist yönetimden sempatiyle söz eden tek bir kişiye rastlamadım… *** Azerbaycan her anlamda, her yönden gelişiyor. Petrol geliri belli ki sadece yeni zenginlerin ceplerine girmekle kalmayıp halkın yararına da kullanılıyor… Ya da, ne bileyim, gönlüm öyle olsun istiyor belki de… Ve diliyorum ki öyle olsun… l [email protected] FİGEN ATALAY P Ninni Makinesi! rofilo annelerin hayatını kolaylaştırmak için kendi ürünü çamaşır makinesi, saç kurutma makinesi, mikrodalga fırın gibi ev aletlerinin çalışırken çıkardığı seslerin kayıtlarından oluşan bir albüm hazırladı. İnternet üzerinden ulaşılabilen ve “Ninni Makinesi” adı verilen albüm, yeni annelerin başa çıkmakta zorlandığı kolik bebek sendromunun giderilmesine katkıda bulunmayı hedefliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan, bu seslerin 35 dakika dinletilmesinin şiddetli koliği olan bebeklerde sakinleştirici etki yaptığını söyledi. l Eğitimi, çocuğun severek, isteyerek dahil olduğu keyifli bir uğraş haline getirmek, çocukları gelebilecekleri en üst noktaya taşımak için altın kuraldır. Ebeveynler olarak önce kendimizle yüzleşmeliyiz. Çocuklarımızı kendi yapamadıklarımızı gerçekleştirecek kişiler olarak değil, kendilerine özgü yetenekleri, hayalleri, amaçları olan bireyler olarak kabul edersek sorun kalmaz ve onlar adına en doğrusunu yapmış oluruz.” Gülin Sezin Toroslu’nun değindiği bir başka önemli konu da, çocuklarımızı çok yönlü yetişmeleri için oradan oraya taşırken bunalttığımız gerçeği! Okuldan sonra, ödev olmasa da, çocuğu her gün bir faaliyete taşımanın bıktırıcı ve yorucu olduğunu söyleyen Toroslu’ya göre, çocuk hiçbir etkinlikte yoğunlaşamadığı için hiçbirini hakkı ile yapamaz. Yapamayınca, cesareti kırılır, bıkar, yarım bırakır. Bu da çocukta “sevmediğim herhangi bir şeyi bırakabilirim” düşüncesini geliştirir, derslerinde çabuk pes etmesine neden olur. Yapılması gereken, çocuğun yeteneklerini keşfetmesine yardım edecek bir okul seçmek ve kendi isteği doğrultusunda toplamda ikiyi geçmeyecek etkinliğe, (biri spor biri sanat dalında olabilir) yönlendirmek. Hatta tek bir konuya odaklanmak ve zaman ayırmak isterse, bunun da engellenmemesi gerekiyor. Yetenekli olduğu bir konuda çaba sarfetmesi ve başarılı olması, ona hayatta büyük bir mutluluk vermenin yanı sıra mücadele etmeyi ve yarım bırakmamayı da öğretmesi açısından önem taşıyor. l [email protected] İ Yaz Sanat Atölyeleri stanbul Modern, 712 yaş grubundaki çocuklar için 30 Haziran 29 Ağustos 2014 tarihleri arasında Yaz Sanat Atölyeleri hazırladı. Her gün farklı bir etkinliğin düzenlendiği Yaz Sanat Atölyeleri’nde çocuklar, resim, heykel, yerleştirme, tasarım, mimari gibi disiplinleri içeren uygulamalar yapıyor. Yaz tatilinde çocuklar için sabah ve öğleden sonraları iki program seçeneği sunuluyor. l Kısık ateş Bugünkü his raporumu veriyorum. “Parçalı güneşli, sağanak hisli!..” A. Zeki Yeşil Ütopiksentır Neil Faulkner Marksist Dünya Tarihi İngilizceden Çeviren Utandırma servisi Evdeki sabit telefon, kaybolan cep telefonunu aramaktan başka bir işe yaramaz oldu! Kemal Ateş Neandertallerden Neoliberallere Tuncel Öncel Lav sıtori ŞİİR nedir ki? kalem ile kağıdın AŞK’ı işte... Mehmet Tuncer Misafir şair Bir karmaşa düzeni şimdi dört yanımız Erdemin kuyusunu kazıyor doymak bilmez aymazlar *** Kendi güneşinden uzaklaşarak Kapının önüne çıkamazsın dostum *** Kapısı kilitli bir sessizlik bu Doldur boşaltla geçiyor günler Mehmet Kıyat Artık o atasözü de değişti. Su küçüğün, söz savunmanın! İbrahim Ormancı Haftanın sanat çizelgesi Müzede en az üç sünnet düğünü yapılacak. Misafir çizer: Seyran Caferli C M Y B Krizşop
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle