Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 13 NİSAN 2014 / SAYI 1464 Şimdi sıra Nobel’de Ahu Arslan Yıldız’ınki hep okumaya alıştığınız başarı hikâyelerinden biraz farklı. O dünyanın en önemli bilim burslarından birinde ödüle layık görülürken projesi için kendisine ilham veren çevresinde gördüğü eksiklikler olmuş. D tamamlayan proteinleri laboratuvar ünya üzerindeki her coğrafyadan koşullarında başarılı bir şekilde ürettikten bilim kadınlarını cesaretlendirmek ve sonra oluşturulan deneysel sistemi çeşitli daha çok kadının bilim alanında yer biyolojik aktivitelerin tayininde ve biyosensör almasını sağlamak için çalışan UNESCOgeliştirilmesinde kullandım. L’ORÉAL Burs Programı’nda bu sene ödüle layik görülen isimlerden biriydi Yrd. Doç. Ahu Bu yarışmaya ilk defa mı Arslan Yıldız. Projesi üzerine çalışmaya katılıyorsunuz? başlarken kendinin de sık şahit olduğu tıp Evet, bu benim ilk başvurum oldu. alanındaki altyapı sistemlerindeki UNESCOL’ORÉAL burs ve ödülleri genel yetersizliklerden ilham almış ve pek çok ağır olarak bilim kadınlarını desteklemeye ve hastanın kendisine teşhis koyabileceği bir geliştirmeye yönelik, bilimsel değeri oldukça sistem üzerinde çalışmaya başlamış. Gelin yüksek ödüller olup son yıllarda bilim hikâyenin kalanını ondan kadınlarının da bilimsel camiada dinleyelim... öne çıkmalarına, isimlerinin Bilim alanındaki duyulmasına ve yaptıkları kariyerinizden bahsederek çalışmaların desteklenmesine söze başlayalım mı? katkıda bulunuyor. Hatta UNESCOL’ORÉAL ödüllerine Lisans ve Yüksek Lisans layık görülmüş bursiyerler eğitimimi Hacettepe ve ODTÜ arasında ilerleyen zamanlarda Kimya bölümünde tamamladım. Nobel Ödülü almış bilim kadınları Sonra bilimsel çalışmalarımı da var. Dolayısı ile projemin sürdürmek üzere Institute DENİZ ödüle layık görülmesi bilimsel of Materials Research and ÜLKÜTEKİN vizyonumu değerlendirmek Engineering (IMRE) enstitüsüne açısından benim için oldukça davet edildim. Şu anda bir önemli bir değerlendirmeydi. yandan Singapur’daki projemi ziyaretçi Araştırmanıza dönersek, görüyoruz araştırmacı olarak devam ettirirken bir ki, tıp alanındaki altyapı eksiklikleri pratik yandan da Okan Üniversitesi Genetik ve şekilde aşmamızı sağlayacak bir projeniz Biyomühendislik Bölümü’nde öğretim üyesi var. olarak görev yapıyorum. Kimya ile başlayan Bu geliştirdiğim sistem sayesinde yapay bilim hayatıma doktora yaptığım sürece hücre zarı şeklindeki deneysel platform moleküler biyoloji ve malzeme bilimini de çeşitli kalp damar hastalıkları ve hatta çeşitli ekleme şansı buldum. Başlarda laboratuvar kanser türlerinin erken teşhisinde önemli ortamında yapay hücre zarı oluşturma fikri rol oynayacak bir cihazda kullanılacak. üzerine yoğunlaştım. Amaç doğal hücre Geliştirilen sistem hastaların evlerinde zarını ve hücre zarının işlevini de taklit kolayca kullanabilecekleri ve hastalık riski edebilen yapay yapıyı oluşturup, hücre taşıyıp taşımadıklarını test edebilecekleri zarı üzerinde olan biyolojik reaksiyonları basit bir sistem olacak. Bu yeni sistem laboratuvar ortamında inceleyebileceğim sayesinde detaylı hastane ve doktor deneysel bir sistem geliştirmekti. Yapay kontrolüne, pahalı laboratuvar testlerine hücre zarını ve hücre zarının işlevini gerek kalmadan kısa sürede ve çok daha az maliyetle hastalık teşhisi yapılabilecek. Kendi projenizi de içine katarak bu teknolojinin tıpta nereye kadar gideceğini söyleyebilirsiniz? Proje dâhilinde geliştirmeyi düşündüğüm “hastayanı” tanı ve teşhis kitleriyle önceki bilimsel çalışmalarımın sağlık alanındaki detaylı uygulamalarına, hastalıkların erken tanı ve teşhisine odaklanmayı planlıyorum. Sonuç olarak tıp ve sağlık alanında önemli bir uygulama olacağını düşünüyorum. Lakin nereye kadar gideceği konusunda yorum yapmak için biraz erken Biraz da bilim ve tıp alanında çalışmanın zorluklarından bahsedersek, sizin projeniz zaten direkt olarak bununla alakalı. Siz ne gibi temel sorunlarla karşı karşıya kaldınız da bu proje için masa başına oturdunuz? Özellikle az gelişmiş ülkelerde, çoğu hastalığın geç teşhis edilmesi veya hiç teşhis edilememesi oldukça önemli bir sorun. Örneğin bazı kanser türleri, kalp damar rahatsızlıkları ve hatta bulaşıcı hastalıkların tıbbi tanısı ve teşhisi erken müdahale ve hayat kurtarma açısından büyük önem taşıyor. Sonuç olarak burada bir eksiklik olduğunu göz önünde bulundurarak projemi yazmaya karar verdim. Bu proje dâhilinde geliştirilecek hastayanı tanı teknolojisi ile detaylı laboratuvar tahlillerine, ileri teknoloji ölçüm ve tanı cihazlarına gerek duyulmadan, en ücra köşelerde bile kolayca kullanılabilecek, maliyeti düşük sistemlerin geliştirilmesini planlıyorum. Bir kadın olarak Türkiye’de bilim alanında yer almak ne gibi sorunları beraberinde getiriyor? Kendimi şanslı görüyorum, çünkü eğitimim ve akademik kariyerim boyunca Türkiye’de bulunduğum üniversite ve kuruluşların hiçbirinde negatif bir olayla veya ayrımcılıkla karşı karşıya kalmadım. Hatta Türkiye’nin bu konuda gelişmiş ülkelerin seviyesine epey yakın olduğunu düşünüyorum. Afrika ve Japonya’dan bir araya geldiğim çeşitli bilim kadınlarından üniversitelerinde veya bölümlerinde ilk ve tek bilim kadını olduklarını duyunca şaşırdığımı belirtmeliyim. Türkiye’de bilim kadını olmak konusunda sorun olarak adlandırabileceğim tek şey toplumun buna biraz negatif yaklaşması olabilir. Ne yazık ki ülkemizde halen daha kadınların çalışmaması, evde çocuklarına bakması çoğunlukla tercih edilen bir durum. Eşin, ailelerin ve çevrenin desteğinin sağlanması önemli. “Ara eleman ülkesi olmalıyız” diyen yetkilileri olan bir ülkeyiz. Bir yanda da sizin örnekler var. Hangisine inanmalıyız? Gelişmiş ülkelerde ara elemana da, konusunda uzmanlaşmış profesyonellere de ihtiyaç duyulduğu kanısındayım. İki grubun da denge içinde olması, ahenkle çalışması bir ülkenin gelişip kalkınması açısından çok önemli bir parametre bence. Ülkemizde yetişmiş çok değerli bilim insanları ve profesyoneller var. Eğitim ve yeterlilik konusunda dünya üzerindeki gelişmiş ülkelerden çok da farklı olduğumuzu düşünmüyorum. Tek eksiklik belki biraz cesaret ve kendine güven diyebilirim. Bunu da artan örneklerle, yeni nesli cesaretlendirerek ve destekleyerek aşabileceğimiz düşüncesindeyim. l denizulk@gmail.com Utandırma servisi Şu yolsuzluklar olmasaydı, biz büyük sayıların yazılışını bile unutacaktık. Kemal Ateş Paul Veyne Tarih Nasıl Yazılır? Nihan Özyıldırım'ın çevirisiyle Paul Veyne'in tarihin epistemolojisi konusunda bugün bir klasik haline gelmiş olan kitabı, tarih yazmanın ne demek olduğunu, tarih yazarken aslında ne yaptığımızı, tarihin bir bilim olup olmadığını, hakikatle ve değerlerle ilişkisini ve tarihsel "yasaları" tartışıyor. Alman tarihselciliği, Annales Okulu ve Max Weber'le kozlarını paylaşan yazar, bilim felsefesi alanında ne kadar donanımlı olduğunu gösterircesine tam bir filozof gibi söz alıyor kitap boyunca. Kitabın sonuna eklenmiş "Foucault Tarihte Devrim Yapıyor" başlıklı kapsamlı makalesinde de Michel Foucault'nun tarihçiliğini değerlendirerek, yirminci yüzyıl için çıkardığı eleştirel tarihyazımı panoramasını tamamlıyor. Bu ufuk açıcı kitabın, resmi / gayrı resmi, doğrucu / yalancı tarih gibi Türkiye'ye özgü meselelerle yetinmek istemeyen, uğraştığı veya merak duyduğu disiplinin daha genel, yöntemsel ve felsefi sorunlarına eğilmek isteyen okurların ilgisini çekeceğine inanıyoruz. Ütopiksentır Çevreşop Misafir şair Dön yüzünü bana bahar güneşi Sevgilim yok *** Bahar bu kadar değil Daha açacaklar kokacaklar var *** Gözlerim yorgun büyümüyor artık İnsanı hayvanı bitkiyi dünyayı gördü *** Uyudum Bahçeyi bahara bıraktım Süreyya Berfe ne zaman seninle denklem kursam hep yalnız kalıyorum... Mehmet Tuncer Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini AVM’ye!.. İbrahim Ormancı Denklem Misafir çizer: Musa Gümüş Off the record İnsan bir milyar farklı kokuyu algılıyor! Artı para kokusu.. metis İpek Sokak 5, 34433 Beyoğlu, İstanbul T 212 2454509 F 212 2454519 E bilgi@metiskitap.com W metiskitap.com Kısık ateş Ülkemizde, aşklık sınırının altında yaşayanların sayısı arttı. A. Zeki Yeşil İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın / cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B