Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 EKİM 2014 / SAYI 1492 7 Kısa... Kısa... Türk kadını kozmetiği seviyor Yves Rocher’in Türkiye’deki kozmetik sektörüne girişi, bir anlamda ülkemizin bu alandaki varlığı açısından bir dönüm noktası niteliği taşıyor. Peki Türkiye kozmetikten ne bekliyor ve bu dünyaca ünlü firma neden Türkiye’yi tercih etti? Soruların cevaplarını markanın Türkiye Genel Müdürü Elif Berker’den aldık. DENİZ ÜLKÜTEKİN yaptık. Türk kadını, öncelikle etkinlik bekliyor. Yani “kırışık karşıtı bir krem kullanacaksam, sonuçlarını gözle görülür şekilde hissedeyim” diyor. İkincisi, ürünün formülünde kalite, bunun yanı sıra ulaşılabilirlik bekliyor. Dördüncü olarak da, büyüyen bir pazarda bilgi ihtiyacı vardır. Türk kadını da kendisine doğru tavsiye verecek insanı arıyor. Bu beklentilere cevap verdiğimiz için Türkiye’nin 35 şehrine yayılmayı başardık. Yves Rocher gücünü bitkilerden alıyor. Çok derin bir botanik birikimimiz var. Brötanya’da dünyanın sayılı botanik bahçelerinden birine sahibiz. Ayrıca 150 kişilik labaratuvar ekibimiz ve dünyanın her yerinde çalışan bitki kaşiflerimiz var. Bunu bilimsellikle birleştirerek çok etkin ürünler yapıyoruz. Kurucumuzun mantığıyla, kozmetik demokratik olmalı, sadece lüks yaşam tarzına hitap etmemeli. Biz de bunu benimsedik ve fiyatları da ulaşılabilir tutuyoruz, Türkiye’de Fransız kültürü aristokrasiye özgü olarak bilinir, Markayı imaj anlamında nasıl pazarladınız? Markamızın algısı, tamamen doğallık ve kalite üstüne. Fiyat politikamızı vitrinlerimizde çok net duyuruyoruz. Bu standart kozmetikte pek tercih edilen bir durum değildir. Ancak mağaza tüketicimizle en sık yan yana geldiğimiz yer. Kaliteli ve güzel bir alışveriş ortamı yaratıyorsanız, bu pahalılıkla bağdaştırılabilir, ama tüketicimiz de aldığı sonuç ve ödediği fiyat arasındaki dengeyi hissedince bize sadık hale geliyor. Tüm şehirlerde varlığımızı sürdürmemizin sebebi, sadık müşterilerimiz. Tüketici dünyanın her yerinde çok akıllıdır. Onlara doğruyla gitmeli ve onların aklına inanmalısınız. Belki kozmetik tüketim kültürünün yeni geliştiği şehirlerde bir yıl sadık müşteri yaratmak için uğraşıyoruz, ama sonrasında çok hızlı büyümeye başlıyoruz. Satış nokatsında doğru bilgiyi vermek de çok önemli. Sadakati getiren de ürünün, beklentiyle uyuşması. Ciltle ilgili bir soruna “al bunu geçer” mantığıyla yaklaşmıyoruz. Çalışanlarımız çok ciddi bir eğitimden sonra sahaya sürülüyor. l Kendine güvenen kadına Cilt dokusuyla muhteşem bir uyum sağlayan Visionnaire Krem, pürüzsüz bir cilt görünümü yaratıyor. Yenilenmiş bir his bırakan krem, güzelliğini korkmadan ortaya çıkaran Lancôme kadınını baştan yaratıyor. Etkin cilt bakımı Sisley, yenileyici komple günlük cilt bakım ürününü lanse ediyor. Black Rose Precious Face Dry Oil ipeksi pürüzsüzlükteki kuru yağ antiaging yararlarıyla cildi bakım için hazırlar. F ransa’nın dünyaca ünlü kozmetik markası pek çok firma gibi Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Ancak onların bir farkı var. Kendi sermayesi ve organizasyonuyla Türkiye’de varlığını sürdüren yegane kozmetik firması olmaları. Fransa’nın kozmetik devinin Türkiye macerasını, Yves Rocher Türkiye Genel Müdürü Elif Berker’le konuştuk. Türkiye maceranız nasıl başladı? Markamız, 2000’de bir mağaza açılışıyla Türkiye macerasına başladı. Fakat bu bir temsilcilikti. 2010’da markanın yavaş ilerleyişi, Yves Rocher’in hoşuna gitmedi ve yüzde yüz Fransız sermayesiyle, Türk piyasasına giriş yapmaya karar verdi. Kozmetik sektöründe, kendi organizasyonunu Türkiye’ye taşıyan markalar enderdir. Genelde temsilcilikle yürüyen bir yapı var. Ancak biz ülke çapında gerçek bir yayılma istedik. Bu Fransa’dan alınan bir karar mıydı yoksa siz buradan mı baskı yaptınız? Yves Rocher Yönetim Kurulu’nda, burayı çok yakından tanıyan insanlar var. Bu yüzden Türkiye’deki potansiyeli görmeleri kolay oldu. Burası genç, dinamik ve büyüyen bir pazar; geleceği var. Şehirleşme çok yoğun, eğitim seviyesi artıyor. Bütün bunlar kozmetik tüketimiyle direkt bağlantılı öğeler. Eskiden Türkiye, elden ele satışla kozmetik ihtiyacını karşılarken, şu anda AVM’lerin hızlı yayılmasıyla kozmetik pazarını yüzde 12 oranında büyüttü. Marka da tüm bunları Radikallere önlem Skin Ceuticals Resveratrol, baicalin ve vitamin E’nin eşsiz uyumu sayesinde Resveratrol B E, yaşlanmayı hızlandıran hücre içi serbest radikalleri nötralize eder. Yaşlanmaya son L’Oréal Paris laboratuvarlarında geliştirilen yepyeni Blur teknolojisi ile; cildi anında pürüzsüz bir görünüme kavuşturan bakım kremi serisi “Revitalift Magic Blur” her kadına özel bir bakım deneyimi geliştirmek için oluşturuldu. Efsane aramızda 60 yıldan fazla, doğa, bilimsel buluşlar ve ezeli ritüellerden ilham alarak eşsiz ürünler yaratan ve mucizevi sonuçlara götüren bilimsel buluş, efsanevi ürün Lipolics Expert ile Talika Markası artık Türkiye’de! Elif Berker gördüğü için kendi başına girmek istedi. Ortaklarla bu işi yapmak zordur. Kendi sermayenizi koyduğunuzda, dilediğiniz kadar agresif olabilirsiniz. İşi doğru yapma adına, yerli bir ekiple ilerledi. Buradaki bütün ekip Türklerden oluşuyor. Türkiye’nin tüm şehirlerindeki potansiyele inanıyoruz. Bugün mağaza sayısı 120’ye varan bir marka grubuyuz. Monomarka anlamında bir numaralı zinciriz. Yatırım konusunda, büyük şehirler bir yana, Anadolu’ya ayrı bir paragraf açmak gerekir sanırım... Pazara girerken önce Türk kadınının kozmetikten beklentilerini anlamaya çalıştık, çok derin pazar araştırmaları Meme kanseri kader değil Urban Care, ekim boyu Meme Kanseri Bilinçlendirme kampanyasında, kişisel bakım marketleri ve parfümerilerle tüketicilere, meme kanseri riskini artıran unsurlarda farkındalık yaratacak bildirimler yapıyor. İstanbul’un renkleri İstanbul’u İstanbul yapan, İstanbul’u bu kadar güçlü yapan, en önemli özelliği rengarenk olması. İstanbul tek bir renkle özetlenemez. Bu fikirden yola çıkan, profesyonel makyajda dünyanın bir numaralı markası Kryolan, sadece İstanbul’a özel yepyeni bir göz paleti geliştirdi. Yaşlanmayan gözler La Prairie’nin son devrimi Cellular Eye Essence Platinum Rare ile tanışma zamanınız geldi. La Prairie’nin her zaman zirvede olan koleksiyonu Platinum ailesinin yeni üyesi cilt yenilenmede devrim yaratan en son teknoloji göz çevresinde yaşsız bir görünüme kavuşmanızı sağlar. İstanbul Modern’de pembe atölye Estée Lauder Companies Meme Kanseri Bilinçlendirme (BCA) Kampanyası, Yönetim Kurulu Üyesi Evelyn H. Lauder tarafından 1992’de başlatıldı. Estée Lauder Companies 30 Eylül’de Meme Kanseri Farkındalığı ayı olan Ekim boyunca İstabul Modern’de. Yazlıkları koruyun Eczacıbaşı’nın haşerelerle mücadelede uzman markası Detan’ın, Güvekovan ürünüyle yazlık giysilerinizi, güvelerden korkmadan güvenle saklayabilirsiniz. Tekin Acar’dan yeni mağaza Tekin Acar Cosmetics’in yeni konseptiyle açılan modern mağazası, ferah ve şık dekorasyonu, güler yüzlü ve eğitimli ekibiyle hizmete girdi. İstanbul Özdilek Park AVM’ye yakışır, birbirinden renkli ürünler, Tekin Acar Cosmetics fırsatlarıyla kozmetik tutkunlarını bekliyor! Sihirli dokunuş Juvena Miracle Boot Essence cilt fonksiyonlarını düzenleyen, cilde nem kazandıran bir iksire sahip. Cildinizin gençliğini destekleyen bu muhteşem iksiri keşfedin ve kendinizi bu yeni cilt bakım rutiniyle şımartın. Safran çayı S Safran safari onbaharın geldiği kavakların en üst dağlardan yabanisinin toplandığı bilinse de tepelerindeki yaprakların safran sarısı artık tarımı yapılan bir bitkidir. Ama tarım rengini almasıyla belli olur. Ormanlar bitkisi de olsa safran hasadı dünyanın en sabır göz açıp kapayıncaya kadar sarı, turuncu, kızıl gerektiren işlerinden biridir. harmanı bir renk cümbüşüne bürünür; artık kış Her bir safran çiçeğinden sadece üç tel geldi geliyor demektir. İşte tam bu zamanlarda safran çıkar. Stigma ya da tepecik denilen bu ormanların keyfine doyum olmaz. Sonbahar, kırmızı telcikler safranın benzersiz aromasını en çok orman demektir. Ormandan taşır. Kırmızı olmayan sarı gelen yaban lezzetleri bambaşka telciklerin ise hiçbir şekilde tat veya bir çekicilik taşır. Yabani mantarlar, aroması yoktur. Gerçek saf safran böğürtlen, ağaççileği, kuşburnu, sadece bu kırmızı stigmalardan karamuk gibi orman meyveleri, ibarettir ama piyasada içine sarı yabani kestane, orman çiçekleri ve tepecik karıştırılmış olanlara da kestane ağacının rayihasını taşıyan rastlanır. Safran, altın gibi gramla acımsı ballar, hepsinin baş satılan değerde olduğu için bu döndürücü bir büyüsü vardır. tür minik gözüken sahteciliklere Tuhaf bir şekilde sonbahar ve çok dikkat etmek gerekir. Türk AYLİN ormanla ilişkilendirdiğim en safranı gibi isimlerle satılan aspir ÖNEY TAN kıymetli lezzet ise safrandır. ise tamamen alakasız bir çiçektir; Safran gerçekten de sonbaharda tadı da ve kokusu da samandan hasat edilir. Oysa ki mor çiçekli safran bitkisinin hallicedir. Tohumlarından yağ elde etmek Crocus, yani çiğdem familyasından olduğu için yetiştirilen papatyagillerden aspir bitkisi düşünülürse tüm akrabası olan çiçekler gibi (Carthomus tinctorius) çiçeğinin taç yaprakları, karlar eriyince baharda açması beklenir. Ama rengi için bir zamanlar saray mutfağına safran bitkisi inadına çiçeğini sonbaharda açar. öykünen yöresel yemeklerde kullanılmıştır. Rengi kadar tadı da, kokusu da sonbaharın Özetle aspir ile safranın her ikisinin de çiçekten topraksı havasına yaraşır. Ancak safran tam elde edilmesi ve sarı renk vermeleri dışında da bir orman bitkisi sayılmaz. Eski çağlarda hiçbir benzerlikleri yoktur. Safran çiçeği. Safran hasadı sabrı zorlayan meşakkatli bir iştir. Çiçekler sabah serinliğinde yeni açarken toplanır, öğle güneşi vurmadan hasat faslı bitirilir. Azıcık bir safran için binlerce çiçek toplanması gerekir. Asıl zorluk ondan sonra başlar. Tepeleme yığılan çiçekler solup gitmeden her birinin içindeki incecik üç tel çıkarılır. Bazen bütün bir günün emeğinin ardından sadece bir tas safran çıkar. Mazallah pencere açık kalıp bir rüzgâr esse bunca emeğin havaya gitmesi işten bile değildir. Türkiye’de safran yetiştirilen yegâne yer olan Safranbolu’da üretim yılına göre sadece 2 kg. kadar olabilmektedir. Gerçi piyasadaki safranın çoğu tonlarca üretim yapılan İran’dan gelir, ancak yapılan araştırmalara göre Safranbolu safranının aroma verici safranal değerleri daha güçlüdür. Safranın bütün kıymeti de bu safranal maddesinde gizli. Safran tarihte sadece lezzeti için kullanılmamış, tarih boyunca safrana pek çok önem atfedilmiş, ilaç olarak kabul edilmiş. Safranın öncelikle afrodizyak olduğuna inanılmış. Gerçi bu noktada safrana sayılan paraların verdiği güç kudret hissinin dolduruşuna gelme durumu söz konusu olabilir. Safranın en önemli özelliği ise güçlü bir antidepresan etkisi olması. Safrana harcadığınız parayı aklınıza getirip ekstra bunalıma girmezseniz sıcak bir safran çayı sizi sonbahar hüznünden çekip çıkarabilir. Safranın gramı kalitesine göre 25 ila 35 bin liraya satılıyor. Safranbolu’da hem daha güçlüsünün hem daha hesaplısını bulmak mümkün. 1 minik çimdik safran (810 telcik), 1 çay bardağı kaynar su, 1 çay kaşığı çiçek balı, birkaç damla gül suyu Safran tellerini çay bardağına döktüğünüz sıcak suyun içine bırakın. Biraz rengini bırakması için bekleyin. Bal ve gülsuyunu ekleyin, karıştırın ve için. Yudumlarken kokusunu içine çekmeyi ve altın sonbahar yaprakları rengini seyretmeyi ihmal etmeyin. l Safranal sayesinde insanı sakinleştiren, ruhunu ferahlatan bir etkiye sahip. Sonbahar elbette hüznün de mevsimidir. Kim bilir, belki de zaman en çok sonbaharda hissedildiği için melankoli alır başını gider. İşte böyle zamanlarda sonbaharın en kıymetli lezzeti safran imdada yetişebilir. Şimdi Safranbolu’da safran hasadı zamanı. Gidebiliyorsanız safran safarisine çıkın, sonbahar hüznünü bahar sevincine çevirin; olmadı 1 gramcık has safran alın ve kendinize güzel bir hüzün kovar çayı yapın! l aylinoneytan@yahoo.com C M Y B