Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 EKİM 2014 / SAYI 1492 3 Shakespeare yanımda 27 yıllık mühendislik yaşamında fizik, logaritma, matematiğin kendisine para kazandırdığını ancak bunların herhangi bir toplulukta, dost meclislerinde yetersiz kaldığını vurguluyor: “Üniversite yılları okuma alışkanlığımız gelişti. Sonradan bir baktım ki sıkıştığımda Shakespeare yardımcı oluyor. Voltaire yardıma geliyor. Dante yanımda. Bakıyorsunuz bin yıl önce bu adamlar aşılması gerekenlere kafa yormuş ve problemleri çözmüş. Aaaa diyorsunuz... Edebiyat, şiir... müzik... Kısacası vizyonunuz gelişiyor. Eksiklikleri algılıyorsunuz... Sanatçılara dünya çok şey borçlu. Çünkü çok özel insanlar. Sanatçı kendi sübjektif dünyasını oluşturuyor. Kendini geliştiriyor. Ardından kocaman bir dünyası oluşuyor. Kendi dünyası üzerine kendi gökyüzünü koyuyor. Kendi gökyüzü içine yıldızlarını koyuyor. Kendine has bir evren yaratıyor. İşte bizim amacımız da bu evrene girebilmek. Ancak bu evrenin yaratılması için önce sanatçıya ihtiyaç var. O evren oluşacak ki kafamızı o evrene sokup aydınlıklarla buluşalım.” l Neyleyim köşkü sarayı... OĞUZ YILDIZ ükselen değerin yalnızca“para”olduğu günümüzde, sermaye sahiplerinin ya paradan para kazanma ya da köşk, malikâne, tekne ve özel uçak gibi lüks yatırımlara yönelmeleri takdir topluyor. Ancak sıra dışı olanlar da var; Sanata ve eğitime yatırım yapanlar yani. Fatma ve Ceyhan Olten çifti, İzmir’de yaşama geçirdikleri Olten Filarmoni’yle, sanatın aydınlık yüzünü toplumla buluşturuyor. Fatma ve Ceyhan Olten, ODTÜ’den mezun iki mühendis. Enerji alanında kurdukları bir şirketle yıllardır piyasada önemli projelere imza atmışlar. Geçen yılın haziran ayında İzmir’de, farklı bir “iş” için kolları sıvamışlar. Bunun için İzmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO) sanatçısı Akgün Çavuş’tan, “Bir orkestra kurma, sanatçıları barındırma ve doyurma, organizasyon, sanatçı davet etme ve salon kiralarının maliyeti” gibi konularda yardım almışlar. Çavuş’un “Bu büyük iş” demesine karşın onun koordinatörlüğünde, keman sanatçıları Zeynep Simge Acunaz ile Gülce Karagözcük, viyolonsel sanatçıları Beste Başçı ile Ercan Ataso’nun yer aldığı “dörtlü” kurulmuş. Ardından bageti Şef İbrahim Yazıcı almış. Yurtiçinde ve dışında konserlere zaman kaybedilmeden başlanmış. Hedefler belirlenmiş... İlk hedef de çocukların, “müziğin evrensel dilini algılayabilen ve kullanabilen bireyler olabilmesinin ve bunun yardımıyla zamanlar ve kültürler arasında ilişki kurabilmelerinin keyfini yaşatabilmelerinin sağlanması”. Y İzmir’deki Olten Filarmoni’nin kurucularından Fatma ve Ceyhan Olten, aile şirketlerinden kazandıklarını yaşam standartlarını yükseltecek alanlara ve mülklere yatırmak yerine müziğe ve müzik eğitimine yatırıyor. Olten çifti, müziğin evrensel ve aydınlık dilini sahiplenmenin gururunu yaşıyor. Quartet’le başladıkları müzikal yatırımlarını, filarmoni orkestrasıyla taçlandırmışlar. Fatma ve Ceyhan Olten, müziğe yatırım yapıyor, çünkü onlar biliyor ki, sanatçının kendine yarattığı evren dünyayı da aydınlığa kavuşturacak. Zarafet büyük ihtiyaç! Olten, müziğin evrensel dili ve aydınlık yüzünü yansıtmak istediklerine dikkat çekerek, “Belki küçük bir adım ama bir yerlerden başlamak gerekliydi” diyor. Yalnız ülkemizde değil dünyada bugünlerde en çok ihtiyaç duyulan şeyin zarafet olduğunu düşünüyor. Zarafetin aklın ve duyguların birlikteliğinden doğduğunu ve en önemli kaynağının da sanatçı olduğuna inandığını vurguluyarak, “Toplumun kumaşı ya da mayasını güzel karmak gerekiyor. İşgücü, üretim, tüketim bunlar gerekli. Ancak zarafeti unutmamalı. Bu yüzden de sanata yatırım yapılmalı. Maya güzel karılmalı, kumaş doğru dokunmalı” yorumunu yapıyor. l İlk konser köyde Kurulduktan bir ay sonra Olten dörtlüsü soluğu Aydın’ın Çine ilçesinde almış. Toplumsal bir bilinçle harekete geçtiklerini belirten Ceyhan Olten, “Çine’de bir bahçede kurulan platform, sahnemiz oldu. Seyircimiz harikaydı. Öğrencisi, köylüsü, tarlasından gelenler. İnsanlar diyor ki bizim insanımız bundan anlamaz. Siz doğru şekilde paketler ve sunarsanız, niye anlamasın? Bizim insanımız pırıl pırıl. Biz kent, köy, kasaba ayrımı yapmak istemedik. Herkese, her kesime ulaşmak için yola çıktık” diyor. Dörtlü, Çine’nin ardından çeşitli illerde konserler vermiş. Fransa’da Türk bestecilerin eserlerini seslendirmiş ve büyük beğeni toplamışlar. İzmir Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi’ndeki (AASSM) konser dönüm noktası olmuş. Çeşitli üniversiteden hocalar oluşuma katkı koymak için dörtlüyle birlikte Saygun’da sahne almış. Geçen yıl aydınlığa atılan “dört kişilik” adım bir yıl içinde Olten Filarmoni Orkestrası’na dönüşmüş. Konserlerin büyüklüğüne göre orkestra üyelerinin sayısı 30’la 90 arasında değişiyor. Bu oluşumun kaynak yetersizliğinden sıkıntıya düşmesini engellemek için de harekete geçen Olten çifti, sanatçıların bilgi ve birikiminden yararlandıkları “Olten Flarmoni Sanat Okulu”nu kurmuş. Sanatçılar, sahne almanın dışında bu çatı altında 7’den 70’e müziğe gönül vermek isteyenlere bilgilerini aktarıyor. Olten Filormoni yeni sezonda çok sayıda konser verecek. Birbirinden seçkin müzisyenleri sanatseverlerle buluşturacak. 5 Kasım’da AASSM’deki konsere Nil Kocamangil de katılacak. 7 Ocak’taysa Gülsin Onay AASSM’de olacak. Daha sonraki günlerde müzikseverler Ferhan ve Ferzan Önder, Nathalia Gutman, Gökhan Aybulus, Alexander Kagan, Alexander Markow’u dinleme olanağı bulucak. l C M Y B