17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 21 NİSAN 2013 / SAYI 1413 Meclis unutsa da tarih unutmaz O Kurtuluş Savaşı’nın çocuk kahramanıdır. Savaş sırasında 12 yaşında olan Nezahet Baysel’in öyküsü hayali değil ispatlı, belgelidir. I. Meclis tarafından ilk İstiklal Madalyası’nın verilmesi karara bağlanmış ancak bu madalyayı göğsüne takmak nasip olmamıştır. Çünkü madalya kararı zabıtlarda olmasına karşın sahibine verilmesi unutulmuştur. Aynı zamanda onbaşı rütbesiyle de ödüllendirilen Nezahet Baysel, diğer belgelerle birlikte onbaşılık mazbatasını da verdiği gazetecinin kaybetmesi yüzünden madalya ümidini tümden yitirmiştir. Ölünceye kadar madalyasını almak için mücadele eden Nezahet Baysel’in öyküsünü kitaplaştıran genç tarihçi Ozan Bodur ve bu konuda TBMM Başkanlığı’na başvuran CHP İstanbul milletvekili Sabahat Akkiraz, madalya için umutlu. TBMM verdiği sözü tutmalıdır Sayın Cemil Çiçek A dı, I. Meclis’in tutanaklarına geçmesine, cephede Atatürk ve İnönü’nün iltifatlarına mazhar olmasına karşın Kurtuluş Savaşı’nın gizli kahramanlarından biri olarak unutulup gidecekti neredeyse. Ama dikkatli bir genç tarihçi sayesinde bu tehlike şimdilik bertaraf oldu. Oysa I. Meclis, onun adı ve kahramanlıkları tarihe malolsun, gelecekte de anılsın diye ona onbaşılık rütbesi ve İstiklal Madalyası verme kararı almıştı. Bu kahramanın öyküsü Kurtuluş Savaşı tarihine vakıf kişiler tarafından bile atlanmıştı. Ancak, Ozan Bodur, “Meclisin Unuttuğu Kahraman Nezahet” adlı kitabını çıkarınca “Türk Jean d’Arc”ının bir ömür boyu süren mağduriyetini öğrenebildik. Onun adı Nezahet Baysel. Kurtuluş Savaşı sırasında 12 yaşındadır. MİYASE Annesini kaybedince İLKNUR ayrı kalmak istemediği için 70. Alay Komutanı olan babası Hafız Halit Paşa ile birlikte Milli Ordu saflarına katılır. Küçük bedenine ilk asker üniformasını ve Kuvayı Milliye kalpağını Geyve cephesinde geçirir. Osmanlıdan kalma silahlar büyük ve ağır olduğundan taşıyamayan Nezahet’e Akhisar’da karşılaştığı Çerkez Ethem tarafından daha küçük ve hafif bir Yunan filintası olan ilk silahı verilir. İlk kurşunu İngiliz İşgal Kuvvetleri tarafından kurdurulan Kuvayı İnzibatiye’ye karşı Adapazarı’nda sıkar. Gediz’de dağılmak üzere olan askerin önüne atını sürerek mutlak bir bozgunu önler. Konya isyanında elebaşı Cin Ali’yi Ilgın’da saklandığı yerde bizzat o yakalatır. İnönü savaşlarında gösterdiği başarılar efsane gibi bütün cephelerde anlıtılır. Küçük Nezahet, 70. Alay’ı kutlamaya Ahu Dağı’na gelen Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da dikkatini çeker. Gazi, 11. Tümen Komutanı Arif Bey’den öyküsünü dinlediği küçük Nezahet’e ve babasına iltifatlarda bulunur. İnönü zaferi nedeniyle yurdun dört bir yanından tebrik telgrafları alan I. Meclis’in 30 Ocak 1921 Pazar günkü 140. oturumunda Bursa Mebusu Emin Bey, 70. Alay’da babası ve askerleri ile birlikte savaşan küçük Nezahet’e ilk İstiklal Madalyası’nın verilmesini teklif eder... Savaşın tam ortasında gelen bu ilginç teklif, oturumu takip eden vekiller arasında şaşkınlık ve hayret ifadeleri ile karşılar. Emin Bey, kendisinden bu konuda açıklama isteyen vekillere teklifinin gerekçesini şöyle sunar: “Efendiler! Bu kahraman çocuk mutlaka ödüllendirilmelidir. Eğer ilk İstiklal Madalyası’nı bu çocuğa verirsek büyük bir kadirşinaslık göstermiş oluruz. Ha, şunu da unutmadan söylemeliyim ki, asker arasında bu kızımıza Türk Jean d’Arc’ı denmektedir.” Gazetemiz eski imtiyaz sahibi, yayın kurulu başkanı ve yazarı İlhan Selçuk’un kayınpederi olan İzmit Mebusu Hamdi Namık Gör de, kürsüye gelerek Emin Bey’in anlattıklarını doğrular, “Hakikaten bu kız, Türklerin bir Jean d’Arc’ı olarak addolunabilir” dedikten sonra bir küçük çocuğa İstiklal Madalyası vermek yerine çeyizini düzmenin daha doğru olacağını söyler. Meclis’teki kadın haklarının yılmaz savunucusu olan Tunalı Hilmi Bey de konuya müdahil olarak, “Hem İstiklal Madalyası hem de çeyiz verelim” önerisinde bulunur. Tunalı Cumhuriyetimizin kurulması ve yaşaması için kadınlarımızın yaptığı fedakârlık ve kahramanlıklar toplumsal zihnimizde taptazedir. Nene Hatun’dan Kara Fatma’ya, Onbaşı Halide’den Yirik Fatma’ya, Gördesli Makbule’den Onbaşı Nezahet’e kadınlarımız en az erkekler kadar mücadele etmiş ve tarihimize adlarını yazmışlardır. Bunların içinde kuşkusuz 30 Ocak 1921 yılında Türkiye Cumhuriyetinin istiklal madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen Nezahet Baysel’in hikâyesi en buruk olanıdır. Babası Albay Hafız Halid ile birlikte çocuk yaştan itibaren çeşitli cephelerde görev alan, Gediz Muharebesinde gösterdiği kahramanlıklar sonucu 12 yaşında Onbaşı rütbesi alan Nezahet Baysel istiklal madalyasına hiç kavuşamadı. 30 Ocak 1921 günü istiklal madalyası verilmesi kararlaştırılan Nezahet hanım istiklal madalyasını hiç alamadı. 1986 yılında dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman tarafından Nezahet hanıma “Şükran Belgesi” verildi. 1993’te vefat eden bu kahraman kadının ölümü haber bile olmadı. Oysa o, çocuk yaşta özgürlük ve halkı için cephelerdeydi. 30 Ocak 1921 günü TBMM bir söz verdi. Hararetle bu kahraman kız çocuğuna İstiklal madalyası verilmesini kararlaştırdı. Ama bu söz hiç tutulamadı. Şimdi bu görev bizlere düşüyor. TBMM üyesi olarak ve bu ülkede kadınların haklarını alması konusunda ısrarcı olan bir kadın vekil olarak söylemek isterim ki; Nezahet Baysel’in İstiklal Madalyasını alabilmesi için desteğiniz çok önemlidir. TBMM başkanları geçici olsa da TBMM baki bir kurum ve devamlılık asıldır. 1921 yılında dahi verilmiş olsa da TBMM verdiği sözü tutmalıdır. Söz bizim namusumuzdur. Ülkemizin kurulmasına ve yükselmesine katkısı olan herkes gibi Nezahet Baysel için verdiğimiz sözü tutmalı ve gereğini yerine getirmeliyiz. Bu söz yerine getireceğinize inancım tamdır. Saygılarımla Sabahat Akkiraz CHP İstanbul Milletvekili Hilmi Bey, bununla da yetinmeyerek, “Bendeniz ilk defa olmak üzere Osmanlı tarihinde bir paşa hanım görmek istiyorum. Bence bu kıza madalya bile yetmez, ben bu kızımızın şahsına miri miran (tuğgeneral) rütbesinin verilmesini teklif ediyorum. Dikkat edin, sadece nişan değil bir de rütbe verilmeli” der. Reis unvanıyla oturumu yöneten Hasan Fehmi Bey, Bursa Mebusu Emin Bey’in önerisini oylamaya sunar ve elleri sayarak dosyanın işleme konulması için Başkanlık Divanı’na gönderir. Kurtuluş Savaşı’nın bu çocuk kahramanına ilk İstiklal Madalyası verilmesi için Meclis karar almıştı. Kararın yanında onbaşılık mazbatası da Kemalpaşa’nın Yunanlılardan alınmasından sonra 70. Alay’ı ziyaret ederek iltifatlarda bulunan 11.Tümen Komutanı Derviş Ahmet Paşa tarafından törenle verildi. Meclis zabıtlarına göre İstiklal Madalyası kendisine verilmiş olmasına karşın bu madalyayı hiçbir zaman alamadı. Türkiye’de asker sivil 90 bini aşkın kişiye İstiklal Madalyası verilmiş, ancak ilk madalya verilmesi mecliste karara bağlanmış küçük Nezahet’in madalyası unutulmuştu. Madalya ile birlikte adı da... Adının yeniden gündeme gelmesi 1944 yılını beklemek gerekir. Samet Ağaoğlu’nun yazdığı bir kitapta adı geçirilen Nezahet Hanım’ı bularak söyleşi yapan ve onun öyküsünü Tasviri Efkâr’da yayımlayan Kadri Kayabal’dır. Ama Kadri Kayabal, Nezahet Hanım’a iyilik yapayım derken istemeyerek de olsa en büyük kötülüğü yapmıştır. Çünkü söyleşiyi yaparken aldığı belgeleri, en önemlisi de onbaşılık mazbatasını kaybetmiştir. Bu tarihten sonra Nezahet Hanım, madalyasını istemek için ne zaman TBMM’ye başvursa kendisinden bu belgeler ve onbaşılık mazbatası istenmektedir. Kadri Kayabal’ın gazetede kendi imzasıyla kamuoyuna, “Nezahet Hanım’a ait belgeleri ve onbaşılık mazbatasını ben kaybettim” açıklaması da hiçbir işe yaramamıştır. Sadece 1985 yılında dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman kendisine bir plaket vererek gönül almaya çalışmıştır. Ozan Bodur’un kitabından sonra CHP İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e gönderdiği bir mektupla Nezahet Baysel’e verilen sözün tutularak madalyanın çocuklarına verilmesini istedi. Akkiraz, gazetemize yaptığı açıklamada da bu söz yerine getirilinceye kadar konunun ısrarlı takipçisi olacağını söyledi. l Ozan Bodur: Madalya verilmek istenirse verilir K urtuluş Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle 1921 yılında İstiklal Madalyası verilmesi yönünde karar alınmasına rağmen hâlâ bu madalyanın sahibine verilmediğini Türk Kamuoyuna duyuran genç tarihçi Ozan Bodur, belge eksikliğini bahane olarak gösteren TBMM’nin, kendi zabıtlarında yer alan madalya kararının verildiği oturumu kanıt göstererek madalyanın verilebileceğini söylüyor. Bu konuda da hayli umutlu. Nezahet Hanım’ın hikâyesini nasıl öğrendiniz ve kitap projesi nasıl doğdu? Kurtuluş Savaşı’nı doğru öğrenebileceğimiz en düzgün kaynaklar TBMM arşivindeki zabıt cerideleridir. Rutin bir okuma yaparken 30 Ocak 1921 tarihli 40. oturumuna geldiğimizde Nezahet Baysel’le ilgili tartışmalara rastladım. 12 yaşında bir kız çocuğuna ilk İstiklal Madalyası verilmesi Bursa Mebusu Emin Bey tarafından teklif ediliyor. Tabii insan düşünmeden edemiyor. Bu çocuk 12 yaşında. Keskin nişancılığı ile yüzden fazla düşman askerini öldürdüğü söyleniyor. Sadece bu Emin Bey’in kendi görüşü değil hemen arkasından söze karışan İzmit Mebusu Hamdi Namık Bey, kürsüye çıkarak, “Ben bu çocuğa kefilim, bu kız çocuğu bir Türk Jeanne d’Arc’ıdır” diyor. Biçim için Jeanne d’Arc tanımlaması çok önemli. Tarihimizde belki böyle kahramanlar çok var ama böyle belgeli kahraman yok. O nedenle dikkat çekmemesi mümkün değil. Ama kitapta da okuduğunuz gibi o karar Meclis’in tozlu raflarında unutuluyor. Bu karar, 92 yıldan beri uygulanmadı. Sonraki Meclisler niye sizin gibi bu zabıtlarda yer alan kararı yerine getirmemişler? Türkiye’de 90 bin küsur kişiye İstiklal Madalyası veriliyor. Tabii bunların içerisinde bu tipte savaşan kahramanlar yok. Şehirler var, alaylar var, PTT memurları, sağlıkçılar var, siviller var. Anımsadığım kadarıyla 90 bini aşkın kişiye Meclis kararıyla bu madalyalar veriliyor. Yalnız TBMM’nin kahramanlığın ispat edilmesi yönünde bir kararı var. Muhtemelen Nezahet Hanım’ın İstiklal Madalyası olması Meclis’te zaten karar altına alındığı için üstüne giden yok. İkincisi; olayı anımsayan yok. Nezahet Baysel’in ismi 1944 yılında ilk kez Samet Ağaoğlu’nun yazmış olduğu “Kuvvayı Milliye Ruhu” kitabıyla gündeme geliyor. Yani Mücadeleden 24 yıl sonra. O kitapta Samet Ağaoğlu bile sadece Nezahet Hanım’ın gösterdiği kahramanlıklar üzere İstiklal Madalyası ile ödüllendirildiğini belirtir. O kadar. Samet Ağaoğlu, o yıllarda Nezahet Hanım’ın yaşadığını bile bilmiyor. Nezahet Hanım’ın yaşadığını kamuoyuna duyuran kişi Samet Ağaoğlu değil, o dönemin Tasviri Efkâr gazetesinin muhabiri Kadri Kayabal’dır. Daha sonra Türk Haberler Ajansı’nın sahibi olan Kayabal, Nezahet Hanım’la bir söyleşi yaparak “Cephenin Kızı” başlığı ile dizi yazı olarak yayımlıyor. Bu ropörtaj Nezahet Hanım’a İstiklal Madalyasının verilmesi amacıyla yapılmış olsa da onu tümüyle bu madalyadan uzaklaştırıyor. Çünkü Kadri Kayabal, Nezahet Hanım’a ait bütün belgeleri alıp kaybetmiştir. Nezahet Baysel’ın babası 70. Alay’ın İstiklal Madalyalı komutanı Hafız Halit Paşa, yine İstiklal Madalyası sahibi eşi Rıfat Baysel ve kızı İnci Üçok’un başvurmalarına rağmen hep duvar gibi bu resmi belgeler istenmektedir. Şu anda eldeki tek belge de Kadri Kayabal’ın THA antetli kâğıda yazdığı ve imzaladığı belgeleri kaybettiğine dair duyurudur. Genelkurmay arşivinde belge bulunamaz mı? Doğrusunu söylemek gerekirse ben Genelkurmay arşivinde ciddi bir çalışma yapmadım. Ama Meclis istenirse bu madalyayı verebilir. Nezahet Hanım’ın onbaşılık belgesi elinde yok ama o belgeyi kaybeden gazetecinin imzalı duyurusu var. Üzerinde durulduğu zaman bu madalya verilebilir. Fransızlar milli kahraman olarak addedikleri Jeanne d’Arc’ı beş yüz yıl sonra azize ilan ettiler. Oysa Nezahet Baysel’e madalyasını verme kararı üzerinden 93 yıl geçmiş. Çok da uzun bir zaman dilimi değil. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle