22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 17 MART 2013 / SAYI 1408 SINIFSIZ VE SINIRSIZ BİR DÜNYA MÜMKÜN “Kamu vicdanını yaralamayan hiçbir konuda eylemimiz yoktur” diyor Redhack üyeleri, “Bir virüs ve isimsiz bir ihbarla karartılan onca hayat var. Herkesin adil ve onurlu bir yargılamayı hak ettiği gerçeğini asla ve asla göz ardı etmeyiz. Bu yüzden yüksek sesle söylüyoruz; ‘Balyoz CD’leri kasıtlı üretilmiş CD’lerdir diyebilenlerin KCK için, Devrimci Karagâh için de aynı duyarlılığı ve onurlu duruşu göstermeleri gerekir!” Korkmaya hakkımız var mı? Sansür yediğiniz de oluyor. Size destek olması gerekenler korkudan otosansür yaratıyor. Buna ne diyorsunuz? Herkesin aynı cesaret ve bilinçle hareket etmesini beklemiyoruz. Diğer yandan sansür mekanizmasını işleten omurgasızlar sıranın ne zaman kendilerine geleceğini bilmiyorlar. Basın özgürlüğü liginde berbat bir sicile sahip bu ülkenin yaklaşık 95 basın emekçisi zındanlarda çürürken, henüz yargılamaya konu edilmemişken kıymeti kendinden menkul bir bakan çıkıp ElCezire’de onları “terörist” olarak nitelendirebiliyor. Bu ülkede bilinenin ve hukukun genel kabulünün aksine “Suçsuzluğunuz ıspatlanana kadar suçlusunuz” dur. Pozantı Cezaevi’nde tecavüze uğrayan çocuklar haber olduğunda adalet mekanizmasının ilk hamlesi haberi yapan muhabiri tutuklamak olmuştu. Hiç kortuğunuz olmuyor mu? Başınızın büyük belada olduğunu düşün müyor musunuz? “Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü demişti” Nâzım ama bu topraklarda ondan yüzlerce evvel söylenilmiş bir şey daha var: “Korkunun ecele faydası yok!” 17 yaşındaki Erdal Eren yaşı büyütülüp darağacına giderken korkmamışken, Deniz “Ve ben 24 yaşında varlığımı bu ülkeye armağan ediyorum” demişken, Mahir alnını kurşunlara siper edip umutlara can vermişken ve aylarca işkencelere göğüs gerip “ser verip,sır vermemişken” Kaypakkaya ve 40 yıl sonra İbrahim Kaypakkaya’nın mezarı başında yaktığı ağıt yüzünden annesi yargılanıyorken neyin korkusu? Korkmaya hakkımız olabilir mi? 35 yıl evladının kemiklerini isteyen Berfo Ana’nın bedeni henüz soğumamışken neyin korkusu? Karakolarda kadınlar dövülürken, sövülürken; ülke karış karış satılmışken; VASAT ülke tarihinde hiç bu kadar yüceltilmemişken neyin korkusuna sarılıp uyuyabiliriz? l Bu bir şaka başlangıcı ise biz varız! “Terörist” kadar “ajan” olduğunuz iddiasını ne diyorsunuz? Espriyi ve hicvi severiz çünkü “Neş’e kavganın müsıkisidir” deriz bizlerde Nâzım Usta gibi. Bu bir şaka başlangıcı ise biz varız! Eğer mevcut siyasal iktidarların baskıcı politikalarına boyun eğmemek ve halkın menfaatlerini gözeterek dijital aktivizm yapmak bizleri “terörist”e ek olarak ajan da yapacaksa evet ajanız. Eğer iki yaşındaki Dilan, vajinal yırtıkla öldürüldüğünde “boncuk yuttu” diyenleri hacklemek ajanlıksa evet ajanız. Anonymous ile aranızda nasıl bir bağlantı var? Redhack yurtdışında da tanınmaya başlıyor bir yandan. Anonymous bildiğiniz gibi homojen bir yapıya sahip değil ve adından da anlaşılacağı üzere anonim bir yapıda ama gözden kaçırılmaması gereken husus onlar da çekirdek kadroları itibarıyla bilginin kolektivizminden hareketle var olmuştur. Bizler için sadece Anonymous değil dünya üzerindeki bir zulme başkaldıran diğer hacker grupları da dosttur. Örneğin pedofili (çocuk istismarı) soykırım vb. konularda işbirliği yapmayacağımız hacker grubu yok. Diğer yandan hepsi bizlerin sosyalist/komünistlerden müteşekkil olduğumuzu bilirler. Jeremy Hammond bizlere California’daki cezaevinden mektup yollayıp: “Tutumunuzu seviyorum kardeşlerim, sizleri seviyorum. Lütfen var gücünüzle devam edin (I like your attitude broş. I Love You. Please keep on sail strong) diyorsa bundan gurur duyuyoruz elbette. l taçlandırmak değil; bedel ödemiş devrimcilerin, mücadele adına binbir cefa çekmişlerin de ideali Nasıl bir örgütlenme olan üretenlerin iktidarı ve hakça politikanız var? paylaşımı tesis etmek. Sınıfsız Bizler şeffaf ve inandığı gibi ve sınırsız bir dünya inşa etmek. yaşayan insanlar olduğumuz Diğer yandan kendisine söğüt için devrimci gelenekten nasibini gölgesi bulmuş ama güneşte almış, bunu cesareti ve direnci kavrulanları eleştiren, devrimci ile harmanlamış kişilerle zaten ALİ DENİZ pratiğini hiçbir yere taşıyamamış, sosyal medyada ve gerçek USLU oturduğu yerden “öğreten abi”, hayatta bir araya gelmekte güçlük “teorisyen”, “bilge adam” tutumu yaşamıyoruz. Amacımız çekirdek gösterenler var karşımızda. Klavye solculuğu kadroyu büyütmek ve REDHACK ismini Baştarafı 1. Sayfada kavramını çağdaş dünyanın dinamiklerinden yararlanıp devrim yararına kullanarak başka bir boyuta taşıyan bizleri eleştirirken fütursuzca haddini aşanlara haddini bildirmek ne hırsımızdır ne de mesaimiz. Hep söyledik yine söyleyeceğiz: Biz kendi söylediklerimizden sorumluyuz , başkasının ne anladığından değil. Eleştiriye doğru mudur gözlüğüyle bakmayız çünkü bir eleştiri nesnel ve bilimsel ise kıymeti vardır. Şunun altını yeniden çizmek gerekir; dine dinsizden, SOL’a sağdan zarar gelmiyor. Hatırlayın 1980 öncesi 254 fraksiyonun oluşumunda da bu yaklaşımların azımsanmayacak payı vardı. Redhack üyesi iddiasıyla tutuklamalar da oldu. O günden sonra neler değişti? Canımız yandı! Bizimle ilgisi olmayan ve yaş ortalaması 18 olan üç genç aylarca haksız yere tutsak edildi. “Tutsak” diyoruz çünkü bizim bu haksızlığa duyarsız kalmayacağımızı devletin adli makamları ve kolluk kuvvetleri de gayet iyi biliyordu. Biz devrimci ahlakıyla tanımlı bir tutum göstermek zorundaydık çünkü söz vermiştik. Bizimle yürüyenleri yalnız bırakmamak adına verdiğimiz sözü hep tuttuk ve tutacağız. Davayı sahiplenmemizin temel nedeni budur. Bu dava bir utanç vesikasıdır. Ülkede yerleştirilmeye çalışılan, terör ve terörist kavramlarından beslenen korku imparatorluğunun amaçlarına hizmet eden bir insanlık ayıbıdır. Ülkenin Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın en krtitik noktasına ABD’li bir siber güvenlikçi yerleştirenlerin devlet sırrı telaşına düşmeleri gülünçtür. Bizlerin nihai hedefi gerçekleşmeden sadece stratejimizde değişiklikler kararlaştırılabilir ancak. l TÜRKİYE ARIYOR! Melih Gökçek bu iktidarın logosudur ’sİNİ 5 Yıldır Mayıs ayında düzenlenen ve artık Keyveni klasiği haline glen “Türkiye Keyveni”sini arıyor yemek yarışması bir kez daha keyvenilerini arıyor ŞÖYLE BİR HATIRLAYALIM: Geçen yıl Citycooks’ta düzenlediğimiz ve Sahrap Soysal, Ali Sirmen, Gülsen Tuncer, Engin Ayça, Gökmen Sözen gibi değerli isimlerin jüri üyeliğini üstlendiği yarışmada Konya, Akşehir’den Saadet Kuşçu “Sazan Balığı Dolma”sı ile 1. olarak 3.000 TL’lik para ödülünün sahibi olmuştu. BÜYÜK ÖDÜL L T 5.000 Başvuru tarihi: 01 MART30 NİsAN 2013 BU SENENİN BAŞVURU TARİHLERİNİ KAÇIRMAYIN: Anadolu tariflerinin ve tatlılarının günümüze uyarlanmış en özgün yorumlarını ortaya çıkarmayı amaçlayan yarışma amatör veya profesyonel tüm Keyveni’lere açık. Çeşitli katogorilerde ödülün verileceği organizasyonda Türkiye’nin Keyveni’si 5.000 TL para ödülünün sahibi olacak. Ayrıca dereceye giren tüm tarifler, Keyveni Catering’in kurumsal dergisi “Keyveni Mutfağı”nda yaratıcılarının ismi ile birlikte yayınlanacak ve çeşitli ödüllerin sahipleri olacak. En son Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek’in telefon numarasını takipçilerine dağıttınız sonra da “Gökçek’in telefonlarına yanıt vermediğini açıklayan Redhack grubu, “Ona ulaşamazsanız korumasını arayın” diyerek Gökçek’in korumasının da numarasını paylaştınız.” Nasıl tepkiler aldınız? Melih Gökçek de sosyal medyada çok konuşulan bir isim. Hem bu sizin ilk atışmanız da değil. Aslında Melih Gökçek ve korumasının telefonlarının yayımlanması Feminist İnisiyatif üyelerine karşı yapılan saldırgan tutum üzerine yayınlamak istediğimiz verilerdi. İnsanlara karşı hasmane ve aşağılamaya çalışan tutumdan ötürüydü. Arada kaynamasın o gün başka belgeler de yayımladınız. Mehmetçik Vakfı, LÖSEV gibi hayır kurumlarındaki yolsuzluklar ve arazi imar rantı hakkındaydı yayımladığımız belgeler. Bunların bilindik Melih Gökçek demagojileri arasında kaynamasını istemiyoruz. Aynı koyunu farklı vakıflara satacak kadar ileri götürmüşlerdi işi. Melih Gökçek sadece bir figür. Hakkında çok şey söyleyebileceğimiz bir figür üstelik. Oğullarının kolejden atılma sebeplerinden tutunuz da, Burhan Kuzu’ya yalvarma sebebine kadar. Aldığı evden tutunuz da , imar yolsuzluklarına kadar... Melih Gökçek bu iktidarın logosudur aslında. Başkent Gaz’ı özelleştiremeyenler, çöken ve bitirilemeyen metro inşaatını bakanlığa devredenler, Ankara’nın imkânlarıyla Yozgat’a asfalt döşeyen bu zatı hâlâ görevinde barındırıyor. İktidara karşı artık elinde ne tür bir kozu varsa ona kimse dokunmuyor. Gerçi hakkını da yememek lazım; kendi seçmenine “ray döşeyen”, “tuz yalatan” biri için son derece eğlenceli bir tutuma sahip. Ankara’daki seçmen musluklarından çamur ve alüminyum akan bir kenti layık görüyorsa kendine denecek bir şey yok. En azından otoyolda balıkadamla ceset arama deneyimine sahip bir “başgan”ları var. New York Belediyesi ve 40 kardeş şehirden daha borçlu olması değil mesele, LivCom’dan parayla aldığı “En Yaşanılır Kent” unvanı da değil, 17 yaşındaki genç kızı yedi polis eşliğinde evinden aldırtması hiç değil! Asıl mesele düzmece ihbarlarla yıllarca hapis yatırılan aydın, sanatçı, gazeteci, devrimci için gösterilen hassasiyetin Ankara Emniyet’i hack olayında ortaya çıkan cinayet ihbarlarının dikkate alınmamasında. l Bir virüs ve isimsiz bir ihbarla karartılan onca hayat var Ele geçirdiğiniz bilgilerin bir kısmını yayımlıyorsunuz. Yayın kararını nasıl veriyorsunuz? Zamanlama konusunda nelere dikkat ediyorsunuz? Gerek devrim idealimiz, gerekse hacker etiği açısından bizlerin elde ettiği bilgi ve belgeleri halktan saklaması kabul edilemez ama stratejimizi en ince detayına kadar paylaşmayı da uygun görmüyoruz. Eylemlerinizden bir derleme yapsak, neler öne çıkar? Kamu vicdanını yaralamayan hiçbir konuda eylemimiz yoktur. Zehirli süt, Taklacı İçişleri, Kadının Bakanlık isminden çıkarılması, TSK, Dışişleri, Yargıtay, BTK, Emniyet, Risalei Nur, Adnan Oktar, GDO’lu Tarım Bakanlığı, Yandaş Sağlık Bakanlığı,Trafik Cezalarının silinmesi, Kamu İhale kurumunda AKP’yi satışa çıkarmak, YÖK… Yani o kadar çok ki bu ülkede adaletsizlik , düşünsel platformda ayrı düştükleriniz için bile mücadele verip ses yükselttiğiniz oluyor. Bir virüs ve isimsiz bir ihbarla karartılan onca hayat var. Herkesin adil ve onurlu bir yargılamayı hak ettiği gerçeğini asla ve asla göz ardı etmeyiz. Bu yüzden yüksek sesle söylüyoruz; Balyoz CD’leri kasıtlı üretilmiş CD’lerdir diyebilenlerin KCK için, Devrimci Karagâh için de aynı duyarlılığı ve onurlu duruşu göstermeleri gerekir. l “Siz de bu lezzetli yarışmaya katılmak istiyorusanız Nisan ayı sonuna kadar başvuru formuna “www.keyveni.com.tr” adresinden ulaşabilir veya Keyveni Catering ile iletişime geçebilirsiniz. Ayrıntı bilgi için: 0 212 320 57 60 (10 hat) keyveniaraniyor@keyveni.com.tr C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle