02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 ŞUBAT 2013 / SAYI 1402 7 Vatikan arşivlerinde Türkiye resmi tarihi için büyük öneme sahip çok sayıda açığa çıkmamış belge bulunuyor. Bu belgeleri ortaya çıkarmak için Dr. Rinaldo Marmara önderliğinde Bahçeşehir Üniversitesi'nde yeni bir birim faaliyete geçti. Ecevit’e hediye ettiği resim samanlıktan çıktı resim için yürekten teşekkür ederim. Bu değerli yapıtı özenle koruyacağım. Sürekli başarılarınızı ve mutluluğunuzu dileyerek saygılar sunarım” diyor ancak bu resim iyi TÜREY korunamamış olmalı KÖSE ki; 40 yıl sonra ressam Çetinkaya’nın kapısını polis çalmış. Yazlıkta olduğu bir dönemde, emniyet kaçakçılık şubesinden aramışlar “Ankara’ya dönünce uğrayın” demişler. Ve “Soyu Tükenen Kelaynaklar” 40 yıl sonra yine Çetinkaya’ya dönmüş. “Ankara yakınlarında bir köyde antik eşyalar satılan bir yerde samanlıkta bulmuşlar resmi” diyor Çetinkaya, “Parti binası değiştirilirken, çay ocağının oradaki şahıs almış gitmiş, dediler. 34 yıl önce bir hanım telefon etti, resminizin akıbetinden haberiniz var mı, diye ama telefon kapandı. Tekrar bana satmak istiyorlardı herhalde. Resim hafifçe yıpranmış. Emniyet almış gelmiş, zabıtlar tutmuşlar. Benim ifademi aldılar. Mahkeme kararıyla size bir ay içinde teslim edilecek, dediler ve edildi. Şikâyetçi misin, dediler, 40 yıl sonra kimden şikâyette bulunacağım. Emniyet mensupları çok nazikti. Resimde bugüne benzeyen olaylar vardı, buna rağmen iyi davrandılar. Restorasyonunu yaptım resmin, atölyemde duruyor.” Orhan Çetinka ya, “Soyu Tüke Çetinkaya, nen Kelaynaklar” resmini 1973 geçtiğimiz yılında Bülent Ecevit’ e hediye etmiş günlerde CHP bir köyde dolandıktan ti. Ecevit’ten, ke ndisine teşekk lideri Kemal sonra yeniden evine ür le rini ileten bir mek tup da almıştı. Kırk yıl Kılıçdaroğlu ile dönüşünün hikâyesini sonra resmi A nkara yakınlar ında bir görüştü. Resim şöyle anlatıyor: samanlıkta bu lan polisler, bundan böyle “197273 yıllarıydı. Çetinkaya’ya geri verdi. CHP Bu resim devlet müzesinde sergisinde sergilendi. sergilenecek. 2 metrelik, büyük bir resim. Türkiye’nin Orhan Çetinkaya, bir sanatçı olarak o günkü durumunu yansıtıyordu. En altta memleketine, memleketinin sorunlarına hiç ağır sanayi işçileri, onun üstünde tarım sırtını dönmemiş. 1 Mayıs 1977 katliamını da işçileri, öldürülenler, polisler, hapishaneler, resimlerinde işlemiş, grev halaylarını da. Denizler’in idamları, ağıtlar... En üstte de 1970’lerde kızı cezaevindeymiş. “O sırada göbekleri yerlere değen acayip mahluklar, askeriyede dekorasyon yapıyordum. Kızım, sömürücüler, bu olayları yaratanlar. O baba ben suçsuzum, generallerle falan dönemin bir bakanı sergiye geldi ‘Ne konuşup torpille beni çıkarmaya çalışırsan anlatıyorsunuz’ diye sordu, ben de ‘Siz ne yüzüne bakmam, dedi. Zaten sonra da beraat anlıyorsunuz’ karşılığını verdim. Ecevit, etti” diyor. O dönemde içerideki genç kızlara büyük bir coşkuyla iktidara gelmişti. Bu işkencelerin belgelendiği “İşkence Dosyası”nı resmi şahsi olarak Bülent Ecevit’e hediye dışarı çıkarmayı başardığını da ekliyor. Bugün etmek istedim. Ben o yıllarda Opera’da gelinen noktada umutsuz. “Birtakım dekoratör olarak çalışıyordum. CHP binası demokratik adımlar atıldı, yollar alındı, ama Kuğulu Park’ın oradaydı. Opera’dan oraya acılara bakalım. Bir yerlerde bir karşı devrim kadar resmi yaya olarak götürdük. Ecevit yaşıyoruz. Acılar yüreğimizde, televizyon yok, dediler. Resmi bıraktım.” açamaz olduk. Suç aydınımızda, biz Ecevit, daha sonra Orhan Çetinkaya’ya bir teşekkür mektubu göndermiş. Ecevit, koruyamadık cumhuriyetimizi” diye kaygılarını dile getiriyor. bu mektupta, “Gönderdiğiniz çok güzel 1970’li yıllar. CHP’nin “ortanın solu”na kaydığı, Bülent Ecevit’in adının “Umudumuz Karaoğlan” diye dağa taşa yazıldığı, “Ecevit mavisi” diye anılan mavi gömleklerin moda olduğu yıllar. Ecevit’in meydanlarda “Ne ezen ne de ezilen hakça bir düzen”, “Toprak işleyenin, su kullananın” diye haykırdığı ve partisini 1973 seçimlerinde yüzde 33’lere ulaştırdığı zamanlar. Ankaralı ressam Orhan Çetinkaya, o yıllarda Ecevit’e bir resim armağan eder. Resmin adı “Soyu Tükenen Kelaynaklar”... Aradan yıllar geçer ve 40 yıl sonra ressam Çetinkaya’nın kapısını polis çalar. Çalındığı tahmin edilen “Soyu Tükenen Kelaynaklar” tablosunu teslim eder... Ressam Orhan Çetinkaya, resminin başkentten yola çıkıp, Ankara çevresinde DENİZ ÜLKÜTEKİN Fotoğraf: VEDAT ARIK Türk tarihi Vatikan’da yeniden yazılacak B ahçeşehir Üniversitesi bünyesinde şubat ayında faaliyete geçecek bir birim ilerleyen günlerde Türk tarihiyle ilgili çok önemli bilgilere ışık tutacağa benziyor. Türkiye Katolik Ruhani Reisler kurulu resmi tarihçisi Dr. Rinaldo Marmara önderliğinde oluşan bu yapı çatısı altında yetişecek isimleri, Vatikan arşivlerinde Türkiye hakkında hayati öneme sahip ve henüz gün yüzüne çıkmamış çok sayıda belge bekliyor. Bu belgelerin önemini ve birimin faaliyetlerini Rinaldo Marmara’dan dinleyelim. Öncelikle Bahçeşehir Üniversitesi’nde kurulmakta olan Vatikan Araştırmaları Birimi’nden bahsedebilir misiniz? TürkiyeVatikan Araştırmaları Birimi, Bahçeşehir Üniversitesi’nin bünyesinde kuruldu. Senelerden beri, Türkiye tarihi bakımından Vatikan Gizli Arşivleri’nin önemini vurguladım. En sonunda Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel sesimi duydu ve bu arşivlerin önemini kavradı. Böylece çalışmalara başladık. Vatikan Gizli Arşivleri’nden aldığım belgelerle VatikanTürkiye diplomatik ilişkilerine ışık tutacak bir kitap yayımladık. Amacımız Vatikan Gizli Arşivleri’nin önemini belirtmek ve araştırmacıların bu arşivlere girmelerini kolaylaştırmak. Arşivler herkese açıktır. Fakat önemli olan Vatikan Gizli Arşivleri’ne girdikten sonra istenilen belgeye ulaşabilmektir çünkü bütün belgeler henüz tasnif edilmemiştir. Bunun için bir ders kurduk, şubat ayında başlayacağım. Başarılı talebelere Vatikan’da arşivlerde çalışma imkânı sağlanacak. Derste arşivler, araştırma metotları, TürkiyeVatikan diplomatik ilişkileri, tarih boyunca Türkiye’deki Papalık temsilcileri anlatılacak. Kültürel faaliyetler çerçevesinde Vatikan’da bulunan ve Türkiye açısından önem taşıyan Dede Korkut gibi el yazmalarını, üniversitede sergilemeyi planlıyoruz. Bildiğim kadarıyla siz Türkiye’den Vatikan belgelerine ulaşma şansı olan tek kişisiniz. Vatikan’da gün yüzüne çıkmamış gizli belgeler Türkiye açısından ne gibi bir öneme sahip? Belki Vatikan Gizli Arşivleri’ni Türkiye’den iyi tanıyan biriyim diyebilirim. On seneden beri bu arşivlere devamlı gidip araştırma Hürrem Sultan İtalyan mı? Hürrem Sultan’ın aslında soylu bir İtalyan ailesi mensubu olduğunu ve Osmanlı korsanları tarafından kaçırılarak saraya getirildiğini ve Hürrem Sultan’ın soyundan gelen Padişah Avcı Mehmet’le Papa 7. Alessandro arasında bir akrabalık olduğunu söylüyorsunuz. Ben sadece bir belge sundum, bütün arşivleri, yüz binlerce belgeyi araştırmadım. Ben bir araştırmacıtarihçiyim ve sadece belgeleri konuştururum, yorum getirmeden. Tarih söylemekle yazılmaz, tarih belgelerin ışığında yazılır. Gerçekten Avrupa’da TürkiyeVatikan tarihi ve diplomatik ilişkiler hakkında bilgi eksikliği mi var? Evet bir misal verecek olursam. Papalık gayri resmi temsilcileri hakkında pek araştırma yapılmadı. İki sene evvel, bu konuyu aydınlatmak için, Roma’da bulunan Politik Araştırmaları Enstitüsü’yle müşterek bir projeye imza attım. 19. yüzyılın sonlarından 1945’e kadar İstanbul’da bulunan Papalık gayri resmi temsilciler ve diplomatik ilişkiler ele alınacak. yapıyorum. Tabii Türkiye tarihi bakımından çok önemli belgeler de vardır. Herhangi bir konuda ilgi duyan araştırmacı bu arşivlerde araştırma yaparak bu konu hakkında yeni bir bakış açısı getirebilecek. Vatikan Gizli Arşivleri tarafsız arşivlerdir, milliyet mefhumu yoktur. Arşivler Papalık devresi olarak araştırmacılara açılır. Bugün sadece 1939 senesine kadar olan belgelere ulaşılabiliyor. Vatikan’da Osmanlı ve Türkiye’ye yönelik belgelerin geçmişi nereye kadar uzanıyor? En eski belgeler Fetih’ten önceye dayanır, yani Bizans dönemi ve 1939’a kadar devam eder. Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk yüzyıllarını içeren eski belgeleri okuyabilmek için Latinceyi bilmek lazım. 1820. yüzyılların belgeleriyse çoğunlukta İtalyanca ve Fransızca yazılmıştır. Son yıllarda Vatikan’da “Ermeni Soykırımı” hakkında yapılan yazışmalar olduğu yönünde haberler çıktı. Her konuda olduğu gibi bu konuda da belgeler vardır. Konuyla ilgilenen araştırma yapabilir, ben sadece bu arşivlerin önemini belirtiyorum. Bu gibi hassas bir konuda sadece arşiv belgeleri konuşur. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinin dünya tarihi üzerinde ne gibi bir öneme sahip olduğu malum. Bu olayın ardından Osmanlı ve Vatikan arasındaki diplomatik ilişkiler nasıl şekillenmiş? Yukarıda değindiğim gibi TürkiyeVatikan diplomatik ilişkiler üzerinde bir kitap yayınladık. Bu kitapta sadece Vatikan Gizli Arşivleri’nden aldığımız belgeleri sunduk. Bu kitap bir misaldi. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethi hakkında henüz yayımlanmamış el yazmaları mevcuttur. Son kitabınızdan bahseder misiniz? Bahçeşehir Üniversitesi’nin Uğur Yayınları’nda “Manastırların Penceresinden İstanbul, 19. yüzyıl” adlı kitabım. İlk defa olarak rahip ve rahibelerinin kaleminden İstanbul anlatılıyor. Yüz kadar eski kartpostal da kitaba ayrı bir renk veriyor. AYŞE YILDIRIM Fıstık gibi müzeler 2012 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat büyük ödülünü aldı Zeugma Müzesi. 30 bin metrekare alan üzerine kurulan müze dünyadaki en büyük mozaik müzesi. Projenin mimarı diyebileceğimiz Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, burayı yaptırabilmek için o dönem partisinin il yönetimiyle bile ters düşmüştü. Eylül 2011’de açılan müze büyüleyici bir güzellikte. Son üç ayda müzeyi gezenlerin sayısı 120 bin. Ancak Suriye olayı kentin turizm hareketliliğini de etkilemiş. Sadece Türkiye’den Suriye’ye gidenlerin uğrak yeri olması nedeniyle bir kayıp yaşamamış Gaziantep, yurtdışından da birçok tur iptal edilmiş. Mesela İsveç hükümeti vatandaşlarına bölgeye gitmeyi yasaklamış. Oysa İsveç’in Karstat şehri ile kardeş şehir projesi kapsamında yapacakları etkinlikler varmış. Doğal olarak onlar da sekteye uğramış. Bunlar Antep için geçici bir durum. Güzelbey, kendilerinin ileriye dönük bir hazırlık yaptıklarını söylüyor. Gaziantep’e gelenler sadece mozaik müzesi ile yetinmeyecekler. Çünkü kent şimdiden yaşayan bir müze görünümüne bürünmüş durumda. Asım Güzelbey açtığı ve planladığı pek çok müze projesiyle kentin tarihi ve kültürel kimliğini ön plana çıkarmaya kararlı. Belediye binasında İstanbul’dan giden gazeteci grubuna yaptıklarını ve yapmayı planladığı projeleri tek tek anlatıyor. Gaziantep bir sanayi şehri diyor Güzelbey, emek yoğun sektörler bunlar ve çoğu aile Bir kent şirketi. “İleride emek yoğun sektörler Hindistan, Pakistan gibi ülkelere kayarsa ne olacak diye düşündük ve biz de tarih ve kültüre yatırım yapalım dedik” diyor. 2004 yılında yaptıkları plan çerçevesinde bir AB masası kurmuşlar ve AB fonlarının katkısıyla da kaleyi, Bakırcılar Çarşısı’ndaki 380 dükkânı, Gaziler Caddesi’ndeki 2 bin dükkânı, bir hamamı, bir kiliseyi restore etmişler. Zeugma Mozaik Müzesi’nin yanına Arkeoloji Müzesi, Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesi, robot yapılıp gönderilmiş. “Ama gelen sarı saçlı, mavi gözlü bir İsveç askeriydi, Atatürk’e hiç benzemiyordu” diyor Güzelbey. “Bunun üzerine Türkiye’de yaşayan en iyi Atatürk heykeltraşı olan Yılmaz Büyükerşen’den yardım rica ettik. Sağolsun dört gün boyunca Amerika’da bizimle birlikte atölyede çalıştı ve robot Atatürk’e benzedi. Yakında müzenin açılışını yapacağız. Atatürk’ün ölçüleriyle birebir aynı boyutlarda. ‘Ben Gazianteplilerin gözünden nasıl öpmem onlar sadece Antep’i kurtarmadılar, vatanı kurtardılar’ bile diyecek.” Bir başka projesi ise Ekolojik Kent. Birkaç hafta önce İstanbul’da Fransa Dış Ticaret Bakanı Nicole Bircq ile imzaladıkları protokol çerçevesinde GaziantepKilis Mevlevi Müzesi, Kahramanlık Yolu üzerinde kurulacak Panoraması Müzesi, Ekolojik Kent ile ilgili fizibilite Bayazhan Kent Müzesi, çalışmasının 650 bin Euro’luk Emine Göğüş Mutfak Müzesi, finansmanını Fransa üstlendi. Oyuncak Müzesi, çocuklar Elektriğini, suyunu, yiyeceğini için Bilim Müzesi ve Asım Güzelbey kendisi üreten arabaların planetoryum eklenmiş. Bazı değil bisikletlerin girebileceği projeler de yolda. Bunlardan kentin tamamının 3 milyon Euro’ya biri de Atatürk Anı Evi. Güzelbey, “Türkiye’de malolacağını söylüyor Güzelbey. Kentin örneği yok” dediği müzede konuşan, hareket nüfusu ise 200 bin olarak hedefleniyor. eden bir Atatürk olacağını söylüyor. Robotu Bugüne dek daha çok mutfağıyla; kebabı, Amerika’da yaptırmışlar. Biraz zor olmuş baklavası ve fıstığıyla anılan Gaziantep artık gerçi. Çünkü Amerikalılar önce Atatürk’ün tarihi ve kültürel zenginliğiyle de ön planda. robotunu yapmak istememişler. Bir süre Turizm pastasından daha çok pay alma sonra bu kez kendileri belediye ile irtibata peşinde olan Antep’te gezerken dikkat edin. geçmiş. “Biz Atatürk’ü araştırdık, kim Hayır diyemeyeceğiniz Antep mutfağından siz olduğunu öğrendik. Robotu yapmak de fazlasıyla pay alıp dönebilirsiniz. istiyoruz” demişler. Üstelik belediyenin düşük [email protected] fiyat teklifini de kabul etmişler. Bir süre sonra C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle