16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hem bilgisayar, hem çizgi roman; işte Geek kadınlar Geek camiası tamamen kendine dönük bir alan. Bilgisayarlar, çizgi romanlar ve teknolojiyle örülmüş bir dünya. Bu dünya içinde kadınlar ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Bunu kendileri söylüyorlar. GeekGirlCon da bu yüzden kurulmuş. Sosyal alanlarda tacize kadar varan sıkıntılar yaşayan geek kadınlar artık büyük buluşmalarda kendileriyle benzer zevkleri taşıyan hemcinsleriyle buluşmanın mutluluğunu yaşıyor. Deniz Ülkütekin / Sayfa 4 Yaşam bir döngüdür, set vurmayın, dönsün! Ekolojik yaşam artık bir zorunluluk halini aldı, çünkü insanlık tüketim çılgınlığıyla, açgözlülüğüyle dünyanın ve dolayısıyla kendi sonunu getirdi, getiriyor. Buna ortak olmayın... Sayfa 2 Kime söylesem şaşkınlıkla karşıladı bu birlikteliği. Yeşim Ustaoğlu ve Özcan Deniz’i bir araya Ustaoğlu’nun son filmi “Araf” getirmiş. Özcan Deniz ana karakterlerden birini, bir kamyon şoförünü oynuyor. Dinlenme tesislerinde çalışan iki gençle, bir kamyon şoförünün yaşamı üzerine kurulu ana hikâye günümüze dair pek çok sarmalı da taşıyor; yoksulluk, yalnızlık, sıkışmışlık, köksüzlük, yeni “yırtma” yöntemleri... Film, önce Venedik Film Festivali’nde yarışacak, sonra da New York Film Festivali ve Adana Altın Koza’da. 21 Eylül’de de sinemalarda. Herkes kendi “ARAF”ında yaşar ESRA AÇIKGÖZ Çoğu zaman bekliyoruz. Seyir halinde ve hızla hareket ederken bile; yaşamadan, dokunmadan, solumadan, tüketerek zamanı. Bekliyoruz. Onlar; Olgun, Zehra ve Mahur da bu bekleyişin içindeki üç insan. “Acun Abisi”nin yarışmasına katılıp parayı vurmanın, “bu hayat”tan kurtulmanın derdinde bir delikanlı; Olgun. Günde yüzlerce insanın “yol”a çıkışını izlerken duyduğu “geride kalma”nın dayanılmaz ağırlığından onu kurtaracak bir “yol” bekleyen bir genç kadın, Zehra. Ekmeğini yoldan kazanan, hareket halinde ve ama “yaşamı” bekleyen bir kamyon şoförü, Mahur. Hepsi “Araf”ta. Kendi arafında bekliyorlar. Hepimizin yolunun düştüğü, ama üzerine hiç düşünmediğimiz bir mekânda, otobüslerin dinlenme tesisinde, çalışan bu iki gencin ve bir kamyon şoförünün hikâyesini anlatıyor bu kez Yeşim Ustaoğlu bize. Yani filmin adı gibi “Araf”ta kalanları. Bu sadece bir aşk hikâyesi değil, televizyon ve internetin yoksul hanelerine sinen “rengi”nden, kimliksizleştirilen mekânlara, iki ara bir dereye sıkışmış, köksüzleşmiş yaşamlardan, günümüzün “kurtarıcı”sı yarışma programlarının, reality şovların albenisine kadar “bugün”ün pek çok yansımasını bulmak mümkün. Özcan Deniz, Neslihan Atagül, Barış Hacıhan ve Nihal Yalçın’ın başlıca rollerini paylaştığı Araf, 29 Ağustos’ta başlayacak 69. Uluslararası Venedik Film Festivali’nin resmi yarışma bölümüne katılacak. Dönünce de Adana Altın Koza’da yarışacak ve 21 Eylül’de vizyona girecek. Sözü artık Yeşim Ustaoğlu ve Özcan Deniz’e bırakalım... Muhtemelen en çok karşılaşacağınız soruyla başlayalım; birbirinizi nasıl buldunuz, öncesinde tanışıyor muydunuz? Özcan Deniz: Tanıyorduk, ama tanışmamıştık. Harika Uygur arayıp “Yeşim Ustaoğlu’nun böyle bir senaryosu var, seni düşünüyorlar, oynamak ister misin” diye sorunca hemen senaryoyu istedim. Okur okumaz da Yeşim’le tanıştık. Kime söylesem şaşırıyor bu birlikteliğe. Neden Mahur rolü için Özcan Deniz’i seçtiniz? Yeşim Ustaoğlu: Hem yazma sürecinde hem de öncesinde çok yoğun bir yol yaptım; Mahur’u, dünyasını iyi anlamak için. Kamyoncularla tanıştım, konuştum. Hakikaten zor bir roldü bu, önemli de, çünkü kadın karakteri ona teslim ediyorsunuz. Bu seçme süreci bir anda, şimşek çakar gibi gerçekleşti. Birçok insan gördükten sonra, Özcan Deniz gibi biri lazım, diye konuşuyordum. Sonra neden Özcan Deniz olmasın, dedim. Nasıl daha önce düşünmemişim bunu, diye çok şaştım kendime hatta. Özcan’a haber gittiği gece telefonlaştık. Ertesi gün buluştuk. Hemen yola çıktık. Devamı 5. Sayfada İzmir’in 81’lik delikanlısı Dünyanın en köklü fuarlarından biri İzmir Enternasyonal Fuarı. Bu yıl 81. kez kapılarını açacak. Ama yaşının getirdiği tecrübeyle daha genç, daha dinamik, daha heyecanlı... Ayşe Yıldırım / Sayfa 3 Benimki de bir çeşit tiyatro C MY B Orhan Ayhan’ın sesini tanımayan, bilmeyen yok. Yarım yüzyıldır futbol ve boks maçlarını ondan dinledik. Olimpiyatlar da cabası. Ama yeni kuşak onun sesini “Wipeout”daki seslendirmesi ve esprileri ile tanıdı. Ali Deniz Uslu / Sayfa 7 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle