26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 AĞUSTOS 2012 / SAYI 1377 7 Darp edilmiş salata Kırmızı traktör SELÇUK EREZ Komünistler mi yaptı? B u ülkede bir zamanlar deprem ve su baskınları dışında bütün felaketlerin komünistlerden geldiği ileri sürülür, kötülenmek istenenler, komünistlikle suçlanırdı: 67 Eylül 1955’te Istanbul’da çok acı olaylar yaşandı: Birçok semtte azınlıklara ait dükkânlar, evler, yıkıldı, yağmalandı. Neden? Başbakan Adnan Menderes şöyle açıklamıştı: Katiyetle ifade ediyorum ki büyük bir komünist darbesinin karşısında bulunmaktayız. Müsait olan zemini fevkalade üstadane maharetle ve soğukkanlılıkla istismar eden komünistler birer milli felaket diyebileceğimiz fevkalade ağır bir vaziyet vücuda getirmişlerdir... Dünya komünistleri faaliyetlerini Türkiye üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Türkiye’yi en çekici bir hedef olarak ele almışlardır. Sadece kiliselerin tahribine büyük ehemmiyet ve dikkat atfedilmis olması, ölülerin kemiklerinin muhkem mermerler altında sökülüp ortaya çıkarılıp hakarete maruz bırakılması keyfiyeti, damgası üstünde komünist eseri olduğunu apaçık ifade etmektedir. Komünistler mi yapmıştı bunu? “Selanik’te Atanın evi bombalandı” manşetiyle çıkan iktidar güdümlü İstanbul Ekspres gazetesi genelde tirajı 20.000 civarında olduğu halde 6 Eylül’de 290.000 basılmış, bedava dağıtılmış, halk galeyana getirilmiş, önceden hazırlanmış sopalar bazı kimselere dağıtılarak eylem başlatılmıştı. Atanın evine bomba atan kimdi? Bomba attıran da dükkânları yağmalatan da komünistler değil, devletti. 27 Mayıs 1960’ta Türkiye’de askeri bir darbe gerçekleştirildi. Neden? 9 Aralık 1959’da yaklaşık yirmi yıllık bir aradan sonra Türkiye’den Sovyetler Birliği’ne bir bakan gitmişti. Dışişleri Bakanı Zorlu’dan sonra 12 Temmuz 1960’da Başbakan Menderes’in de SSBC’yi ziyareti planlanmıştı. Ardından da Kruşçev Ankara’ya gelecekti. Bir çok yazar bu gelişmelerin ABD tarafından, Türkiye’nin SSBC’ye yaklaşması, komünist blokunun etki sahasına kayması olarak yorumlandığını ve bu kanının askeri darbeye yol açtığını ileri sürmüştür. Menderes de mi komünizme kayıyordu? Hayır, Türkiye ekonomik sıkıntı içindeydi; ABD’den istenen yardım sağlanamıyordu, Sovyetler ise durmadan yardım önerisinde bulunuyordu. 1960 askeri darbesini yöneten Milli Birlik Komitesi, 147 öğretim üyesini üniversiteden uzaklaştırmıştı. Neden? Komitenin bazı üyeleri açıklamışlardı: Kimi komünisttir, kimi de eşcinsel! Zamanla 147’ler hakkında geçerli bir suçlama, bir dosya bulunmadığı, bazı meslektaşlarının isteğiyle komiteye sunulan listede yer aldıkları anlaşıldı ve üniversiteye döndüler. Özet: 67 Eylül olaylarında, 147’ler meselesinde komünistlikle suçlanan kimse komünist değildi, Rusya’ya gitmeye kalkan Adnan Menderes de!* Çok sayıda okur yazarın, gazetecinin, rütbelinin, öğretim üyesinin ve milletvekilinin “darbecilik”le suçlandığı ve uzun süredir tutuklu bulundurulduğu bu günlerde geçmişi anımsamamak elde değildir! www.selcukerez.com *Komünist olmanın ayıp ya da suçlanma nedeni olmaması gerektiğine inandığımı da belirtmeliyim. O rtalık çayır çimen. Yemyeşil otlakta mutlu mesut tombul koyunlar, serbestçe dolaşan tavuklar, otlayan ineklerin aralarında seyirten kazlar, sürekli bir şeyler yiyen domuzlar, hoplayıp zıplayan keçiler... Arada serpiştiren yağmur dolu bulutların bile unutulmadığı tipik bir İngiltere kırsal alan görüntüsü. Bu mutlu çiftlik tablosunda tek eksik kırmızı bir traktör. Londra olimpiyatlarında servis yapılan yiyeceklerin mönüsüne baktıkça düşünmeden denetleniyor ve söz konusu ürünün gıda güvenliği açısından garantisini veriyor. Buna göre ibareyi taşıyacak her ürün çevre değerlerini ve hayvan sağlığını koruyan ve üretimin her aşamasının geriye doğru izlenebilir olduğu bir sistemde üretilmeli ve en sıkı denetim standartlarına cevap verebilecek nitelikte olmalı. “Food Vision” belgesi olimpiyat boyunca servis yapılan yiyeceklerin sahip olması gereken nitelikleri tanımlarken İngiltere’de üretilmiş yiyeceklere öncelik verilmesini öngörmüştü. AYLİN ÖNEY TAN Jamie Oliver, olimpiyat köyünden naklen yaptığı yemek programında taze sebze ve salata yemek konusundaki ısrarını sürdürerek “darp edilmiş salata” tarifi verdi. Sunumunu özellikle çocuklarla yapan Oliver, salata malzemelerini bir mutfak peçetesine koyup sopayla bir güzel döverek yamulttu, sosa buladı ve sundu. İşte size benzer bir tarif.. 45 küçük badem salatalık, 2 ufak kabak veya acur, 34 küçük havuç, 1 demet turp, birer avuç dereotu, maydanoz, nane, 1 kıvırcık salata, 1/3 çay bardağı sirke veya limon suyu, 2/3 çay bardağı sızma zeytinyağı, ½ tatlı kaşığı tuz Bu salatanın özelliği, çıtır ve gevrek dokusu olan körpe salatalık, kabak, acur, havuç, turp gibi sebzeleri kesip, koparıp hafif tuzlayarak bir peçete içine koyarak sert bir cisimle dövmek ve tadını böylece ortaya çıkarmaktan geliyor. Dilerseniz rezene, lahana gibi malzemeler de katabilirsiniz. Sebzeleri peçete içinde birkaç kez döverek biraz ezip parçalayın. Salata yapraklarını ve otları ekleyin. Salata sosu malzemesini bir kavanoz içinde çalkalayın ve salataya döküp alt üst edin. duramıyorum. Açılış töreninin ilk sahnesindeki mutlu çiftlik tablosu kırmızı traktör olmadan eksik kalıyordu. Oysa olimpiyatlarda neredeyse yenilen her lokmada kırmızı traktörün izi vardı. Londra, olimpiyat tarihinde bir ilke imza attı, yemek politikalarını ve ilkelerini tanımlayan bir belge hazırlandı: “Food Vision/Yiyecek Vizyonu”. Belgede sunulacak yiyeceklerin nitelikleri belirlendi. İşte kırmızı traktör bu aşamada devreye girdi. “Kırmızı Traktör” yani “Red Tractor” damgası, sürdürülebilir ve güvenli tarım, hayvancılık yapan çiftliklere verilen bir işaret. Tıpkı temiz plajlara verilen mavi bayrak gibi. Olimpiyatlarda, kahvaltılık yulaf ezmesinden, acılı tavuk kanadına kadar her yemekte kullanılan malzeme, Kırmızı Traktör damgalı süt, krema, yumurta, tavuk, et gibi özellikle belirtilmişti. Kırmızı Traktör ibaresi akademisyen, bilim adamı ve uzmanlardan oluşan özerk bir kadro tarafından Önemli kriterlerinden biri de çevreye duyarlı, sürdürülebilir tarım ve gıda olduğundan Kırmızı Traktör garantisi sağlayan ürünler ipi göğüsledi ve olimpiyat mönüsünün her yemeğine damgasını vurdu. Olimpiyatların gizli şampiyonları mutfaklardaydı. Sporculara ve kafilelere yaklaşık 14 milyon öğün yemek sunuldu. Olimpiyat ateşi bile stadyum ortasından taşınırken yer değiştirme sırasında kısa bir süre kesintiye uğradı. Oysa mutfaklarda ocakların ateşi hiç sönmedi. Sadece mutfakların değil, yiyecek konusunda tartışmaların da ateşi alevliydi. Her ne kadar ilk kez yemek politikası olan bir olimpiyat düzenlense de Mc Donalds, Coca Cola ve Cadbury gibi fast food dünyasının ikonu haline gelmiş şirketler ana sponsor olunca, olimpiyat yönetimi eleştirilere hedef olmuştu. Ancak bu şirketler de yemek vizyonuna uyum konusunda garanti vererek sağlıklı gıdaya yönelmenin ilk işaretini verdiler. İngiltere’nin önde gelen sağlıklı gıda savunucularından şef Jamie Oliver olimpiyatlarda boy göstermese olmazdı. Yeni neslin zararlı hazır yiyeceklerden uzak durması için bir maraton koşucusu gibi dirayetle ve azimle mücadele eden Oliver, sadece olimpiyat meşalesini taşımakla kalmadı, aynı zamanda bir başka meşale taşıyıcısı futbolcu David Beckham’a sataşmaktan da geri durmadı. Halka mal olmuş sporcuların meşrubat ve sağlıksız abur cubur yiyecek reklamlarına çıkmalarının düpedüz sorumsuzluk örneği olduğunu söylerek Beckham’ın karizmasını çizdi. Olimpiyatlarda en önemli ilk ise su hakkı konusunda yaşandı. Biz bir zamanlar çeşme, sebil dolu kentlerimizde damacana tartışmalarıyla boğuşa duralım olimpiyatlarda halka içme suyu bedava verildi. [email protected] 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda genç sporcular tarihe geçti... ABD’li Missy Franklin 15 yaşında altın, 16 yaşında dünya rekoru... Olimpiyat oyunları bugün bitiyor. Dünyanın en iyi sporcularını izlemek, hele de dünya ve olimpiyat rekorlarına, yeni yıldızların doğuşuna tanık olmak güzeldi. 2012 Londra Olimpiyatları, büyük ihtimalle 15, 16 yaşındaki gencecik sporcuların zaferleriyle de hatırlanacak. 15 yaşındaki Litvanyalı Ruta Meilutyte, 17 yaşındaki ABD’li Missy Franklin ve 16 yaşındaki Ye Shiwen, FİGEN yüzmede büyük başarı elde etti, ATALAY altın madalya kazanarak, bu yaşta olimpiyat şampiyonu oldu. Bu şampiyon yüzücüler, kimbilir kaç yaşından beri, günde kaç saat yüzüyor? Acaba yetenekleri nasıl ortaya çıktı? Kimler nasıl yönlendirdi? Okul yaşamları nasıl? Bu soruların çoğunun yanıtını bilmiyorum ama bu genç şampiyonlarla ilgili iki küçük bilgi aktarayım. Ruta Meilutyte, kendisi gibi yetenekli başka sporcularla birlikte özel bir okulda okuyormuş. Sadece çok yetenekli sporcular için özel olarak açılmış okulda, her sporcu, Türk anneleri ve spor “Bizde neden olimpiyat şampiyonları yetişmiyor?” sorusuna yanıt aramak yerine, P&G’nin yaptırdığı, “Spor Alışkanlıkları ve Olimpiyat Oyunları’na Bakış” başlıklı araştırmanın sonuçlarına bakalım. Bu araştırmaya göre, Türkiye’de ailelerin sadece yüzde 24.2’sinde spor yapılıyor, yüzde 75.8’inde yapılmıyor! Ama Türk anneleri çocuklarının spor yapmasını çok istiyor. GFK Türkiye tarafından 15 ilde, 1469 kişiyle yapılan araştırmadan çıkan bazı sonuçları sıralayalım: Litvanyalı Ruta Meilutyte (üstte) ve Çinli Ye Shiwen (altta). hem kendi dalında çalışma olanağına sahipmiş hem de başka derslere de giriyormuş. 400 metre karışıkta dünya rekoru kıran Çinli Ye Shiwen’in yüzme yeteneği 6 yaşında keşfedilmiş. Shiwen anaokuluna giderken ellerinin yaşıtlarına göre çok büyük olduğunu fark eden öğretmeni, anababasına, “Bu ellerle iyi yüzer, yüzmeye yazdırın” demiş... Yani, çocuğunuzun, kol ve bacakları yaşıtlarına göre uzun, elleri ve ayakları büyükse yüzmeye yönlendirebilirsiniz! Eğer yüzmeyi çok sever, çok da çalışırsa geleceğin olimpiyat şampiyonu neden olmasın? figenatalay@ yahoo.com Annelerin çocukları spora yönlendirme nedenleri: Sağlıklı yaşam: yüzde 53.9, Çocukların fiziksel gelişimine katkı sağlaması: yüzde 14.6, Gelecekte iyi maddi olanaklar sağlaması: yüzde 3.7, Çocukların sosyalleşmesine katkı sağlaması: yüzde 3.7, Annelerin sporun yararı konusunda bilinçli olması: yüzde 3.4, Çocukların geleceğini olumlu yönde etkilemesi: yüzde 2.9, Çocukların kötü alışkanlıklardan uzak durmalarına yardımcı olması: yüzde 2.5, Sporda başarılı / yetenekli olması: yüzde 2,3, Okul hayatını olumlu yönde etkilemesi: yüzde 2.3, Çocukların boş zamanlarını iyi değerlendirmeleri: yüzde 2.0 Taka tuka toka! C M Y B C MY B M inikler, Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki Fenerbahçe Vapuru’nda, kendi takılarını tasarladı. FaberCastell sponsorluğunda gerçekleşen “Taka Tuka Toka” tasarım atölyesinde çocuklar, rengârenk boncukları sabırla ipe dizerken çok eğlendi. Çocuğumun profesyonel sporcu olmasını istemem çünkü... Eğitimini aksatmaması: yüzde 19.1, Profesyonel sporcu olmak için geç kalmış olması: yüzde18.7, Gereksiz olması: yüzde 15.3, Kariyerini farklı alanlarda planlaması: yüzde 12.0, Sakatlanma riski olması: yüzde 6.2, Fikrim yok: yüzde 12.0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle