29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 HAZİRAN 2012 / SAYI 1370 5 Murat Özarı (solda) ve Fikret Engin. Hayata gülebileceğim halleri seviyorum ALİ DENİZ USLU Zerrin Tekindor için bu sezon çok yoğun geçti. Sergi, Devlet Tiyatroları’ndaki oyun, Oyun Atölyesi’ndeki provalar ve Shakespeare’s Globe turnesi ve tabii dizi çekimi. Hepsi aynı anda olunca haliyle o da çok yorulmuş. Şimdi tavana bile bakmaya razı olduğu bir tatile çıkıyor. O saatte manyaklık yapmazsan kimse seni izlemez... DENİZ ÜLKÜTEKİN Birçok farklı karakteri tanımak, onları didiklemek elbette çok şey katıyor insana. Onları tanıdıkça hayat daha kolaylaşıyor, yaşamak daha zevkli oluyor. Kendimi daha anlayışlı, iyi biri gibi görüyorum. Benden götürdükleri, çaldıkları da hiçbir şey yok. Bana verdikleri onca şey için bütün roller üstümde tepinebilir, istediklerinden daha fazlasını vermeye hazırım, tabii onları anlayabildiğim kadarıyla. Oyuncu, ressam ve Hira’nın annesi Zerrin Tekindor. Başka kimsiniz? Annemin kızıyım, Ferin’in kardeşiyim, arkadaşlarımın arkadaşıyım... Sağlıklı, mutlu, akıllı, iyi kalpli olmak isteyen biriyim yalnızca. [email protected] Baştarafı 1 sayfada Kleopatra gelgitli halleri, tekinsizliği, hırslı, kavgacı, sinirli, öfkeli tavırlarıyla fırtınalı bir deniz. Belki de tüm kadınlık halleri bir arada. Peki ya sizin, fırtınalı mıdır kadınlık halleriniz? Değil, ben epey sakinim. Çok ender sesim yükselir. Sanırım hayata gülebileceğim halleri seviyorum. Sizi “Vahşet Tanrısı” oyununuzla da çok iyi hatırlıyorum. Size ikinci kez “Afife Tiyatro Ödülü”nü getirmişti. Evet, Vahşet Tanrısı çok severek, inanarak oynadığım bir oyundu. Afife Ödülü'ne de çok mutlu olmuştum. Hayat verdiğiniz karakterler elbette size çok şey katıyordur ama sizden götürdükleri, sizden bir şeyler çaldıkları da olmuyor mu hiç? Seyirci tiyatroya sahip çıkmalı Türkiye’de dizi setleri ve çalışma şartları dünyaya göre zor ve sıkıntılı. Bu sıkıntı sanatı nasıl etkiliyor? Evet, dizilerin süreleri gerçekten çok uzun çekim saatleri de öyle. Süreleri olması gereken gibi olsa çok daha kaliteli çekimler, senaryolar, oyunculuklar ortaya çıkacaktır mutlaka. Fakat bu aşırı tempo niteliğinden ödün vermenize neden oluyor. Sıkıntı demişken tiyatroların içine çekildiği girdap ortada ama gündem bizi hallaç pamuğu gibi savurduğu için o da unutuldu gitti. Ne olacak bu tiyatronun hali? Oyuncu kadar seyircinin de sahip çıkması gerekli. Çünkü seyirciyle oyuncu ortaktır. Devletin, sanki tiyatrolara çok katkısı varmış gibi, “yeter artık, bitti bu iş” tavırları bana çok saçma geliyor. Dünyada bir örneği yok, devletin 30 katı desteklemesi lazım. Tiyatro olmadan ruhumuz nasıl zenginleşecek? Sanat olmazsa hepimiz canavar oluruz. “Yol yaptım, yürü” tipi bir şey değildir bu. Kaldı ki onlar da yamuk. Sanatla iç içe olmazsanız zevk sahibi olamazsınız. Ne estetik anlayışınız, ne espri anlayışınız olur. Zerrin Tekindor kadınlarını çizerken kendini kuvvetli, daha cesaretli ve açık sözlü hissediyor. İçindeki gitme hissini canlı tutuyor resimlerdeki kadınlarıyla. Kafam yürürken daha iyi çalışır Kendinizle nasıl aranız, kendinize rağmen misiniz yoksa çatışma yok mu hiç içinizde? Kendimle eğlenirim, kendimle dalga geçmeye de bayılırım. Hiçbir sorunum yok, işin aslı fazla da ciddiye almıyorum zaten durumu. Yürümeyi çok sevdiğinizi söylüyorsunuz. Sanırım bu bir tür terapi sizin için? Evet, yürümek önemli benim için. Zaten benim kafam yürürken çalışır, hem epey de iyi çalışır. Yürürken iyi düşünürüm. Kendimi yeniliyormuşum gibi geliyor bana, yürürken dönüşüyorum ve başkalaşıyorum sanırım. Hiç ağır pişmanlıklar yaşadınız mı? Ya da nasıl dindirirsiniz acılarınızı? Ağır bir pişmanlık hatırlamıyorum ama ufak tefek pişmanlıklar olmuştur mutlaka. Ne acım olsun, ne o onu dindirme planlarım! Bir hafta boyunca tavana bakmak bile benim için tatil Yoğun bir temponun ardından şimdi duruluyorsunuz, sanırım tatilde epey uzaklaşacaksınız. Bu kadar yoğunluktan sonra duvara çarpmak gibi olmuyor mu bir anda durmak? Çok ihtiyacım var durmaya. Kısa süre bile olsa durmak beni heyecanlandırıyor. Tiyatro, resim ve televizyon. Çalışmalarınızın birbirinin önüne geçtiği oluyor mu? Ve belki de en önemlisi bu yıl inanılmaz bir yoğunluktan çıktınız. Nasıl yetiştiniz bunca işe? Bu yıl benim için çok yoğundu. Hem sergim, hem Devlet Tiyatroları’ndaki oyun, hem Oyun Atölyesi’ndeki provalar, hem Shakespeare’s Globe turnesi, hem de dizi çekimi... Hepsi aynı andaydı. İnanılmaz bir programla hepsini yapabildim. Tabii epey yoruldum. Bir hafta boyunca tavana bakmak bile benim için tatil olacak. Bazen size öyle mesajlar geliyor ki insanın inanası gelmiyor. F. Engin: Bunların bazıları da pek sağlıklı değil. V8 binasının kafeteryasındayız. Gecenin Ancak yüzde yirmisi programın renkli olduğunu iki buçuğunda yayına giren bir iddia gördüğü için kendisi de renk katmak içinse geri programının sıra dışı başarısını konuşmak kalanları da gerçektir. istiyoruz. TV8’in fenomen programı Bay Tahmin Sonra yelpaze de genişledi. Cilt bakımı, saç uzun soluklu yayın hayatına maç tahminlerinin bakımı konularına girdiniz. çok ötesinde bir formatta devam ediyor. Peki F. Engin: Tabii, sanatçı da çağırmaya sırları ne? Murat Özarı yanımızda ama Fikret başladık. Kesinlikle şunu vurgulamamız lazım, Engin henüz ortalarda yok. Onu beklerken Özarı biz iddia programı yapmıyoruz. Çünkü Murat başlıyor söze... abi iddiayı beş dakika bile konuşturmuyor. Siz başlayın isterseniz Fikret Bey gelince Sonra beni yolda görüyorlar “Bay Tahmin” katılır. diyorlar. Aslında biz iddia konuşmamakla iyi Murat Özarı: Program günleri beni çıldırtır. Ben yapıyoruz. Murat abiye hak vermeye başladım. programın başlamasına bir Şimdi yedi hafta kupon saat kala ceketimi giyerim, tutturdum ya adam kazanıyor, masaya otururum. Böyle bir “ben yaptım” diyor, “Benim huyum var. Fikret de dünyanın kaybediyor, “bunların en geniş adamıdır herhalde. yüzünden yattım” diyor. kuponumu Ben sinirlenirim “hadi nerede, Kesinlikle sorumluluk oynamayın” söyleyin gelsin” derim. Bu da yüklenmiyoruz. Çünkü diyen bir adamla beş dakika kala gelir ve diyorum ki “oynama “kravatımı bağla abi” der. kardeşim.” Murat abi zaten hiç bahis Kravatı bağlarken gırtlağını kendisi oynamıyor, onunkine oynamamış bir sıkasım gelir. İkimiz siyahla de oynama. beyaz gibiyiz. Siz niye oynamıyorsunuz? adamın Başta şu anki formatınız M. Özarı: Ben sevmiyorum. sunduğu İddia yoktu. Nasıl ortaya çıktı? Kendim oynayınca strese programının M. Özarı: Babam Coşkun giriyorum. Özarı hep, “değişik bir şeyler F. Engin: Çok açık şekilde başarı şansı var yaparsan dikkat çekersin” konuşmak lazım, benim mıdır? Bu derdi. Program başladı. Biz kuponuma oynamayın konuşuyoruz, Fikret diyor ki kardeşim. isimler Fikret “Fener yener” ben diyorum ki Size gelen ilginç mesajlar Engin ve Murat arasında aklınıza ilk ne geliyor? “Galatasaray kazanır”. On dakika sonra başka bir M. Özarı: Bir tanesi Özarı’ysa evet. kanalda aynı şey anlatılıyor. Ne “dedemin ineğini sattım, ineği Bay Tahmin’in yapalım, diye düşünüyordum. yerine koymam lazım. Ne futbolun Birgün Fikret “Diyarbakır maçı yapmalıyım”dı. Bir de Hayriye ne olur” derken, ben “bırak Teyze var. Fikret ondan gelen sınırlarını aşan şimdi maçı, Diyarbakır karpuzu mesajı okudu. “Murat Özarı başarısının ne zaman yenir biliyor musun” beni evlendirsin” diyor Hayriye diye sordum. Sonrasında Teyze. Tabii ben orada krize sırrını onlardan limonun faydaları, soğan girdim. dinledik. kokusu nasıl geçirilir gibi Hanımlardan nasıl mesajlar absürd şeyler konuşmaya geliyor? F. Engin: O kulvarda Murat başladım. Ben konuştukca Fikret de rahatsız oluyor çünkü o maç konuşmak abi var, çünkü cilt bakımdan kilo vermeye kadar istiyor. Bir iki program geçti, bu hâlâ tereddütte, her türlü reçeteyi kendilerine sunuyor. bana uysun mu uymasın mı? En son baktık M. Özarı: Mesela evlilik konusunda diyorlar ki insanlar gecenin bir saati bize mesaj atmak için “abi beni birisini seviyorum.” “Bırak kardeşim” para ödüyor... Bak geldi işte! diyorum “ayaklarının üzerine basmadan Murat Bey de sizden bahsediyordu... evlenme.” Bir de kaleyi içten fethettik, bir kadının M. Özarı: Çok streslidir diyordum ben de, gecenin yarısı spor programı izlemesi çölde iğne röportajı duyunca uçar gelir... Sonuçta bu da bulmak gibi bir şey. Ama bizim kadın iddia programı, futbol konuşman lazım ama izleyicilerimiz erkeklerle neredeyse yarı yarıya. gecenin o saatinde bir manyaklık yapmazsan da Bu saati siz mi istediniz? kimse seni izlemez. F. Engin: Bizim istediğimiz saati soruyorsan Peki siz Murat Özarı’ya uyum göstermekte gece bir ama asla giremiyoruz. Girmemenizin sebebi de Okan Bayülgen... sıkıntı çektiniz mi? Fikret Engin: İkimizde yıllardır sporun içinde M. Özarı: Ona geleceğim. Gerçekleri insanlarız. Başta “iddiayı bahane ederek futbolu konuşmak lazım. Okan Bayülgen TV8’e konuşalım” dedik. Yoksa Türkiye’de kimsenin geldikten sonra bizim yayın saatimiz biraz sarktı. maç bildiği falan yok. Diyorlar ki “abi pazartesiye Bu bize zarar verecek sandık ama sonradan beş milyarlık çekim var. Ne olur bana dört maç izleyici sayımız iki katı arttı. Diğer taraftan Okan versene.” Ya kardeşim maçlarım tutacak olsa Bayülgen açısından da iyi oldu. Bizi bekleyenler sana niye vereyim. Ben oynarım, her hafta alırım de onu izlemeye başladı. Hemen her programı on milyar, televizyona çıkıp senden de mesaj kapatırken diyor ki “Twitter’dan küfür yiyorum, istemem. Bay Tahmin izleyicilerinden.” O açıdan bize Murat Özarı da “istedikleri kadar oynarlar, destek de oldu. Zaten TV8’e gelmeden önce bir sana ne” diyor. kere kanalı ziyarete gelmişti. “Çocuklar ben Fikret Engin: Murat Özarı, bahis oynamadığı hayatta spor programı izlemem, ama sizi için kimin ne yaptığı hiç umurunda değil. Ben görünce izliyorum çünkü değişik işler bazen oynuyorum ve canımın yandığı da oldu. yapıyorsunuz” demişti. Kimsenin kaybetmesinden yana değilim. [email protected] T C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle