26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 MAYIS 2012 / SAYI 1363 5 İlacımı ve limonu alıp çıktım sokağa ALİ DENİZ USLU stanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan ve ortaya çıktığı ilk günden itibaren başta tiyatro sanatçıları olmak üzere tüm sanat âlemini isyana sürükleyen yeni Şehir Tiyatroları Yönetmeliği’ne karşı tepkiler ve eylemler sürüyor. Hükümetin ve hükümet politikalarının el atmadığı yer de zaten kalmadı. Tek tipleştirme sürüyor. Sanat da bunlardan payına düşeni büyük ölçüde alıyor. Bu eylemlerin birinde de Tanju Tuncel ilerleyen yaşına inat en ateşli eylemcilerden biri olarak çıktı karşımıza. Öyle ki onun bıçkınlığı, eylemdeki iradesi hepimizi yaşından utandırdı. Tancu Tuncel, 72 yaşında ve 51 yıldır sahnede. “Yol Arkadaşım”, “Geniş Aile”, “Eyvah Eyvah” gibi yapımlardaki “büyükanne” rolüyle tanınıyor daha çok. Ama onun tiyatrodaki yeri çok daha büyük. Biz de eylem yorgunu Tuncel’e konuk olduk. Yeni “Şehir Tiyatroları Yönetmeliği”ne tepki olarak eylemdeydiniz, hem de çok ateşli bir aktivisttiniz. Derdim ve isyanım elbette büyük. Zira eylemlere katılacak yaşta değilim, hem panik atak hem de Koah hastasıyım. Fenalaşmayacağımı bilsem tüm eylemlerde başı çekerim o ayrı. Bu sefer hayatımı verdiğim tiyatroma haksızlık vardı ve sokakta can vermeyi göze almam gerekirdi. İlaçlarımı yanıma aldım, suyumu ve limonumu cebime koydum ve düştüm yollara. Gaz bombası ve biber gazına da hazırlıklıydım yani. İnsanları korkak yaptılar, ben buna tahammül edemiyorum. Usul usul yapıyorlar her şeyi. Nedir tiyatro ile alıp veremediği hükümetin? Halkı uyandırıyor, Şehir Tiyatroları yüz yıllık, Cumhuriyet’ten eski... Devirmek istiyorlar ama deviremiyorlar. Bedrettin Dalan’ın zamanında da İ Tiyatro sanatçısı Tanju Tuncel Şehir Tiyatroları Yönetmeliği’ne karşı çığ gibi büyüyen tepkilerin sokağa döküldüğü eylemlerde en ön sıradaydı. Yaşına, rahatsızlıklarına inat ilaçları cebinde, biber gazı ve göz yaşartıcı bombalara karşı hazırlıklı çıkmıştı sokağa. Çünkü dile kolay 50 yılını tiyatroya veren bir usta Tuncel. Ankara’ya bağlamaya çalışıyorlardı. Sonra Gencay Gürün geldi ve sağlam durduk. Biz ona çok şey borçluyuz. Bize güven ve umut verdi. Memleketin zihniyeti bu, her yeni iktidar ilk Şehir Tiyatrosu’na bulaştı, ona çomak sokmak istedi. “Dünya çapında tiyatro” diyorlar; önce sen sanatçının karnını doyur, haklarını koru, güvencelerini ver. “Muhazafakâr tiyatro” ne demek? Ben artık anlamıyorum. Umarım bu anlamama hali yaşım yüzündendir yoksa bizi geçtim de sizin haliniz vahim. Televizyonu açmak istemiyorum, kanalların hepsi hükümetin. Hepsi ezber okuyor, ezber bozan zaten yok. Haberciler gazetecilik dışında her işi yapıyor, birbirlerini ispiyonluyorlar. Hapishanede bir ülke kurulacak kadar insan var hem. Meclis’te şiddet, sokakta şiddet, kadına şiddet, çocuklara şiddet! 4+4+4 değil, 4xŞiddet! Sizi de tiyatrodan zorla emekli etmişlerdi. Beni tiyatrodan attılar desek daha doğru, Atilla Koç attı. İlk “60 yaş kanunu” dediler atmak için sonra CHP kanalı ile biraz daha tutunabildik. Ama 65’te attılar. Hakkımızı gasp etmişlerdi. Emekliliğime 19 ay kala yapılmıştı bu. Bir genelge yapmışlar “65 yaşını dolduranlar evinde ölsün” diye, yok artık! Şimdi biraz daha düzeldi sanıyorum sistem. Tiyatroyu özlüyor musunuz? Özlemez olur muyum! Benim hayatım tiyatro oldu. Kızımı bile sahnede doğuruyordum. Yıl 1965, sanatçı az zaten. Yerime oynayacak sanatçı yok, son geceye kadar oynadım. Oyunu bitirdim oradan doğuma gittim. Biz hastalık, tatil bilmezdik. Sanat önemliydi o zaman. Doğumdan sonra 13. gün yine sahnedeydim. Nefes bile almadan tiyatro yapabilmenin onurunu taşıyorum, o yüzden meydanlara çıkmaktan hiç korkmuyorum. O kadar yıl da nasıl geçti anlamış değilim. Dizilerde ve filmlerde de çok sevildiniz bir yandan. Dizi ve filmde çalışmayı seviyorum, zaten benim için çalışmak önemli. Tabii eskiden bu kadar dizi yoktu, ayrıca tiyatroda çalıştığım için haftada dokuz oyunda rol alıyordum. Şehir Tiyatrosu’na yarım yüzyıl emek verdim, bir arkadaşımın işini eksik bıraktığını görmedim. Biz böyle gördük. Şimdi hakkımızı aramak bile batıyor bazılarına. Zaten örgütlü hareket etmek suç oldu, ne kadar çok örgütümüz varmış! Şu an bile “örgütüz” aslında, hatta sen de yalnız örgütsün, ben de. Peki, yeni bir çalışmanız var mı? Şu an evimde dinleniyorum ama elbette iş hiç bitmez, çok işsiz kalırsam evi boyarım baştan aşağı, zaten zamanı da gelmiş. Tabii biraz yardıma ihtiyacım olur! Hem yeni bir eylem olursa yine zırhımı giyip, kuşanıp sokakta olacağım. [email protected] ADNAN BİNYAZAR Kadın düşmanlığı K adının olmadığı yerde hayat yoktur. “Âdem’le Havva” söylencesinin de ana düşüncesidir bu. Bağnaz kafa, cennette kendine kaç huri düşeceğini hesap ederken, Âdem’i kandırdı diye Havva’ya öfke kusar. Oysa ne kandıran vardır ne kanan! Dişilikerkeklik, doğanın yaratılış dengesidir. Bu dengeden yoksun olunsaydı dağda bayırda onca çiçek nasıl ürerdi? Karşımda, biri 1930, öbürü 2011 tarihli; kadınlardan oluşan iki grup fotoğrafı var. 1930 tarihli olanda kadınlar uygar giyimli, birbirlerinin kolunda, piknik yerindeymişçesine neşeli... 2011 tarihlide ise hepsinin başında akkara desenli türban, ceketleri beyaz, etekleri siyah kumaştan, gülücüksüz yüzler... Aralarında birbirlerine muzipçe şeyler söyledikleri izlenimi veren bir iki kişi varsa da, öbürleri nedense asık suratlı... 1930 kadınlarının, kendi istekleriyle bir araya gelip, kırlara açıldıkları kadınsı gülüşlerinden belli. 2011 kadınları ise; kiminin elleri önünde, koro düzeni almış. Şarkı mı söylüyorlar? Hâşâ, kadın ortaya dökülür şarkı mı söylermiş!.. İHL’li desem yaşları denk düşmüyor. Üniversiteli de olamazlar. Üniversiteli kadınlar arasında türban takanlara rastlansa da; moda giyimlerden, süslü görünmekten henüz el etek çekip kadınlıklarını ilkelliğin eline tam teslim etmediler. Değişik görünmek kadının doğasında var. Askerlik, polislik gibi meslekler tek tip giyinmeyi gerektiriyor. Okul formaları da birbirinin benzeri değil mi? Yine de genç kızlarımız, küçük aksesuvarlarla, etekleriyle aşağıyukarı oynayarak, içlerinden geçen edayı veriyorlar bedenlerine. Giyim, kadında yalnızca kapanmanın değil, farklılıklarını yansıtmanın da aracıdır. O nedenle, giyimde tekdüzelik yerine sınırsız çeşitliliği yeğler kadın. Bu, kültürlerin, kadını belli bir biçimde görme alışkanlığından çok, ondaki güzellik yaratış yeteneğiyle açıklanabilir. Köyünden dışarıya adımını atmamış kadınımız, giydiklerini neden nakışlıyor, özellikle gelinlik döneminde neden başıyla, bedeniyle süslere bürünüyor? Kadın, hemen bütün toplumlarda talep edilen bir varlıktır. Talep edilmek, bedeninde de ruhunda da belli değerleri barındırmayı gerektirir. Giyim kuşam, süslenerek güzel görünme bunların başında gelir. Bundan dolayı, kadının, bedenini biçimleme özgürlüğünden yoksun bırakıldığı toplumlarda demokratik haklardan söz edilemez. On Emir’den Kuran’a; kültürel dağılımın etkisiyle dünyanın herhangi bir yerinde üreyen inançlar, sosyal dalgalanmaların sonucudur. Yine de, güzelliğine tapınç derecesinde şiirler yazılan, besteler yapılan, resimler yaratılan kadın kutsal kitaplarda şöyle anılıyor: “Kadın uygunsuz bir davranışta bulunduğu ya da eviyle ilgili görevlerini yerine getirmediğinde kocası onu kölesi kılar. Bu kölelikte, evde kocasının istediği her şeyi yapmasının yanında, kocanın yeniden evlenme hakkı da vardır.” (Babil Kralı Hamurabi’nin Anayasası, İÖ XV. yy.) “Kadın, erkeğe Tanrı gibi tapmak zorundadır. Her sabah dokuz kez düzenli olarak kocasının ayaklarının dibine diz çökmek ve kollarını kavuşturup ona ‘Efendim, ne yapmamı emredersiniz?’ diye sormak zorundadır.” (Zarathustra, İranlı düşünür, İÖ 7. yy.) “İsterse kocasının kınanacak davranışları olsun, isterse koca başka kadınlarla ilişki kursun, erdemli kadın, ona Tanrı’ya duyduğu saygıyı besler.” (Hintlilerin kutsal kitabı) İlkel düşünce, güzelliğin düşmanıdır. Kadının, kutsal kitaplarda aşağılanıp düşmanlık duyulan bir varlık olarak karşımıza çıkarılmasında Havva’nın, Âdem’i güzelduyusal hazlara erdirmesinin etkisi olabilir mi?.. [email protected] C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle