07 Ocak 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 NİSAN 2012 / SAYI 1361 3 Peki sormak istediğim asıl mesele şu; kendinizi anlatmayı hiç sevmiyorsunuz, biliyorum. Ancak bu albüm daha fazla sizden bir şeyler taşıyor. Bu bir açılma hali mi? Albümün adında gizli bu. Birazcık daha yolun şeklinin belirdiği, şuraya mı burayı mı diye tereddütün azaldığı bir dönemdeyim. Beden evini topluyorum ve o evi görsen şaşarsın. Yol sizi nereye çıkarsın istiyorsunuz? Albümde yazdığım yere; “Müzik kainat boyuncadır. İnsan nefsine hâkim olamayıp ona yaklaşmaya heves eder. Ve insan varlığının müzik olduğunu anladığında, susar”. Hedefim, insanın kendisinin müzik olduğunu hissetmesi. Her varlık ve yokluk müziğe dönüşebilir. Daha önceki röportajımızda da gerçek anlamda müzisyen olsam, albümüm olmaması gerekiyor, demiştiniz... Bu lafı tekrar edebilirim, değişen bir şey yok. Bunu düşünerek müzik yapmak, yoran, acıtan bir şey değil mi? Öyle. Belki zayıf bir insanım. Acaba mı, diye hâlâ tereddüt ediyorum. Neyzen Tevfik, Mevlana, Bektaşi, Nesimi, Fuzuli susmayı başarmış zamanında. Söyledikleri bütün zamanlarda geçerli. Artık hiçbir şey söylemeseler de o halleri bile bir şeyler anlatıyor. Sesinizi sevmediğinizi, onun için gitarınızın arkasına saklandığınızı söylemiştiniz. Ancak bu albümde sesinizi daha çok duyuyoruz. Barıştınız mı onunla? Sesim çocukken çok güzeldi, bazen sesimden duygulanır ağlardım, ergenlik sonrası değişti. Toprağa çekildi. Sesimi, 40 yaşımdan sonra kullanmaya başladım. Kayıtta duyduğumda beni iğreti ederdi. Şimdilerde öyle değil, aslında sesimin hiç bir özelliği yok, ancak dediklerim ya da denmiş olanların tekrarı beni etkiliyor. Albümde enstrümantel ve sözel parçalar dengeli oldu. İnternette bir dinleyiciniz, “Ölürken kulağımda sesini ve müziğini duymak istediğim kişi”, diye yazmış sizin hakkınızda... Ona selam olsun tabii de... Ben insanları depresyona sokmak istemiyorum. Ama çok neşeli bir müzik yapamıyorum. Düşünsel, hüzünlü, puslu bir havası olan ama aslında çok da net bir müzik benimki. Albüm kapağı bir mezar taşının fotoğrafı... Evet, Erzincan yöresinde bir mezarın üstündeki bir figür. Çok eski. Ali İhtiyar çekip hediye etmişti, günün birinde albüm yaparsam kapak yaparım diye saklamıştım. Balta şeklinde bir topuz kabartması, bir de yaylı topuz var. Albümde yaylı aletleri yoğun kullandım, kapak hem buna, hem de Dönmez Yol adına uygun. Albümde Fikret Kızılok’a adadığınız bir parça da var; “Bir Sevda”... O parçada sözler konusunda bana yardımcı olmuştu. Çok güzel söz yazar, yemek yapardı. Bir dönem arkadaşlığımız vardı. Erken aramızdan ayrıldı... Eski albümleri dinlediğinizde ne hissediyorsunuz? İlk kayıt olduğu zaman duymayı hiç istemiyorum. Zaman geçtikten sonra tahammül edebiliyorum. O zaman dinleyince ilginç geliyor. Zaman seyahati gibi. Fotoğraflara bakmak gibi bir hoşluğu var. Peki duyumsadığınız his nedir daha çok? Albümün adı gibi “Dönmez bir Yol”u geçmişim. Yaşam biçimi, tecrübe olarak bir şeyleri üst üste koyduğumu hissediyorum. Ama müzik konusunda sanki hep aynı. Yolun sonu suskunluk Erkan Oğur, sekiz yıl sonra yeni solo albümü Dönmez Yol’la karşımızda. Yine insanı varlığına dair düşünmeye çağırıyor albüm, ama bu sefer daha çok Oğur var, memleketi, hayali, kızına yazdığı parça... Daha duru, süssüz, hep istediği gibi susmaya daha yakın. Dinleyin... linde sazıyla yayınlanmamış 19 karşılıyor Erkan parçadan oluşan albüm, Oğur yine bizi. hem CD hem de 180 Tıpkı altı yıl önce olduğu gram plak olarak çıktı. gibi. Kendi konuşmadan Sadece 1000 adetle sınırlı onu tıngırdatıyor, hatta plaklar, isme özel olarak röportaja başlamadan Erkan Oğur tarafından ufak bir beste yapıyor, imzalanacak. Biz de onun deyişiyle bu bir Oğur’la parçalarını ESRA “doğuş”, eğer dolanıma “Cemalin Nurun: içten girer, başkaları tarafından gelen”, “Aşk Dansı: AÇIKGÖZ da söylenirse “deyiş” senfoninin çekirdeği”, olacak. Bunu daha sonra “Dersim: komşum”, anlayacağınız, şimdi bizim konumuz “Eksiklik Kendi Özümde: dediği gibi”, sekiz yıl aradan sonra Kalan Müzik’ten “Haydar: en eski, en yeni müziğe çıkan ve çoktan “deyiş”e dönen solo örnek”, “Vardım baktım demir kapı albümü “Dönmez Yol”. Çeşitli sürgülü: Elazığ’ı özleme”, “Peri suyu: amaçlarla kayıt altına alınmış ancak ölümsüzlük”, “Yemen: ağıtları kadınlar yakar...” gibi tek cümleyle açıkladığı albümü hakkında konuştuk. Lafı uzatmadan sahibine verelim... Sekiz yılda neler yaptınız? Aslında boş durmadım, Telvin var. Kızkardeşim Mommo’nun müziklerini yaptım, bazılarını bu albüme de koydum. Bahar Alkaya ve Aysun Eldeniz’in “Dostu Bulunca” albümü Sitenizdeki biyografiniz için çalıştım. Belgesellere müzik açık ve net: 1954. Müziği yaptım. Ama evet, solo albüm sever... yapmadım. İş adamı tarzındaki Zaten albüm yapmayı da pek biyografilerden nefret sevmiyorsunuz... ediyorum, o yüzden... Müziğin kaydedilence öldüğüne Sanatçısınız, inanıyorum. Paylaşılsa da eserlerinizle seviliyorsunuz, paylaşılmasa da canlı çalınmasını ondan ya da bundan tercih ediyorum. Tabi bu da müzik insanlar sizi merak firmalarının hoşuna gitmiyor. ediyorlar. Bu nedenle Dinleyiciler de istiyor ama... kendinizi onlarla paylaşmak Alıştırılmış vaziyetteler. Eskiden bir nevi göreviniz de değil dinleyici kişiyi isterdi, şimdi kaydını mi? istiyor... Bir müzik parçası bir kere Gerçekten merak eden dinlenir. Çiçek gibi; her çiçek bir kere buluyor zaten. Ancak olur, birbirlerine benzeseler de... Bana tembel bir şekilde, ahkâm kalsa Dönmez Yol’u yapmazdım, ama keserek merak edenler için Kalan dağılmış müziklerimi bir araya geçerli olabilir bu uzak toplayıp, korsan furyasının içinden duruş. Halkla çok temaşam çıkarıp derli toplu sunmak istedi. var. Benim kaynağım halk, Bu toparlamayı nasıl yaptınız, bu ülkede yaşadıklarım. albümdeki 19 parçayı neye göre Anadolu’yu başından seçtiniz? sonuna kadar dolanıp Sevdiklerimi ya da arka arkaya duruyorum. Yani insanlara geldiğinde insanlara şifa gibi ben gidiyorum aslında, gelebileceğini düşündüklerimi kaçmıyorum... koydum. E 1954. Müziği sever: ERKAN OĞUR Albümde Elazığ çocukluk yıllarından bugüne kadarki hayatınızdan kesitler bulmak mümkün... Fikret Kızılok’a adadığınız “Bir Sevda” çocukken yaptığınız bestelerden biri; “Aşk Dansı” gerçekleştiremediğiniz senfoni hayalinin ana teması; “Nevruziye” kızınız Gonca’nın doğumgünü için yazdığınız bir beste... Müziğe Elazığ’da çocukluk döneminde başladım ama üretimim 40’ımdan sonra oldu... Çocukken beste yapayım hevesiyle giriştiğim şeylerden biri var albümde, evet, ama 1020 yıl sonra anladım ki beste diye bir şey yok, sadece esinlenmeler, hatırlamalar, taklitler var. Çünkü biz yaratmıyoruz, sadece hatırlıyoruz. Fotoğraf: UĞUR DEMİR Robin Mckelle’den Soul Flower R hythm&Blues etkileri taşıyan 3. albümü Mess Around’dan sonra Robin McKelle yeni albümü “Soul Flower”da yine tarzını koruyor ve daha etkileyici bir besteci ve söz yazarı olma özelliğini ortaya koyuyor. Albümde yer alan 12 şarkının sekizinde imzası bulunan Robin McKelle’nin Soul Flower albümünde ayrıca üç cover şarkı da bulunuyor. Günümüzün en önemli caz sanatçılarından Robin McKelle albümde, soul sanatçısı Lee Fields ile “To Love Somebody” şarkısında bir düet gerçekleştirdi. Albümde, Gregory Porter ile de bir düet gerçekleştiren sanatçı grubu The Flytones ile eşsiz bir caz albümüne imza atıyor. 2004’te Thelonious Monk yarışmasında birinci olduktan sonra müzik dünyasında tanınmaya başlayan Robin McKelle Amerika ve Avrupa’da konserler vermeye başladı. Başlangıçta Aretha Franklin, Nina Simone, Gladys Knight’dan, daha sonra Ella Fitzgerald ve Sarah Vaughan’dan etkilenen McKelle, Mess Around’da The Bee Gees, Leonard Cohen, Willie Dixon ve The Beatles gibi sanatçıların parçalarını klasik caz anlayışından biraz uzaklaşarak çok daha modern ve sıcak bir şekilde yorumladı. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle