29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 21 EKİM 2012 / SAYI 1387 ALİ DENİZ USLU “Diğer oyuncular”ın ortak hayali... Oryantal Türkiye’de “sanat” değilmiş Mao Sato 35 yaşında, o da bir Japon. Türkiye’ye oryantal dans tutkusu için gelmiş, hayal kırıklığına uğrayınca da oyunculukta şansını denemiş. “Oryantal dansçıyım Japonya’da. Sonra burada devam etmek istedim, çünkü buranın vatanı olduğunu sanıyordum ama oryantal Türkiye’de sanat değildi. Burada başka bir şey dans. Bunu fark edince çok üzüldüm tabii. Bir yandan da para kazanmam gerekliydi. Müjdat Gezen Kültür Merkezi’ne gittim, dersler aldım. Hatta BKM’den bir rol de geldi, hizmetçi olacaktım. Ama ‘bir Japon nasıl hizmetçi rolü yapar’ diye amatör bir düşünceyle kabul etmedim teklifi. Şu an tek isteğim “Muhteşem Yüzyıl”da oynayabilmek. Syvester Ehiebeke’yi “Türkler Çıldırmış Olmalı”dan hatırlıyor olabilirsiniz. Cemil Özbek’i de Yahşi Batı’dan. Shoko Shimomura’yu hatırlamınız zor çünkü İstanbul’da çekilen bir Bollywood filminde yalnızca birkaç saniye göründü. Mehmet Tahir Erkan ise “Suskunlar” ve “Karadayı”daki kötü adamlardan. Mao Sato ise “Muhteşem Yüzyıl”da görünmek için her şeyi yapmaya hazır. Onlar cast ajanslarının “diğer”, “çeşitli” ya da “özel” kategorisinde yer alan oyuncular... Mutlaka vardır. Ancak seçici ve ilk olarak başlatan biz olduk. Bizim haricimizde çok yoğun Ama aranan ajans olmanızı sağlayan farklı çalışan yok gibi ya da ben bilmiyorum. hizmetleriniz oldu sanırım. Herkesi alıyor musunuz, nasıl bir süreçten Türkan Sinanoğlu: Son dört yılda ise çeşitli ırk ve geçmek gerekli sizinle çalışmak için? fiziksel özellikten oyuncularımız arttı. Şu an Gördüğünüz gibi pek çok farklılığı bir araya bünyemizde Japon, İranlı, Türkmen, Özbek, Tatar, getiriyoruz. Çünkü sektörün her türlüsüne ihtiyacı Rus ve Moldovyalılar olduğu gibi “çeşitli casting var. Buraya hayalleri ile geliyor insanlar, biz de oyuncular ve özel cast” başlığı altında farkı onlara elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. oyuncularımız da var. “Diğer” oyuncularımız; Bu iş özveri, samimiyet ve emek istiyor. İki tarafın da cüceler, uzun boylular, şişmanlar, ikizler, zenciler, birbirine inanması şart. Biz tuhaf ve büyük bir aile gay’ler, travesti ve transseksüeller... Onlar bizim olduk o yüzden. Ama bu kadar emeğe karşı renklerimiz. Biz yaşadığımız ödemelerimizi alamadığımız yapım dünyanın tüm farklılıkları ile şirketleri oluyor. Bu da mesleğimizi yapıyoruz. umudumuzu, inancımızı, Farklı oyuncularınız var. Onlarla direncimizi karartıp söndürüyor. çalışmak nasıl? Resmen mücadele ediyoruz sanki Özelikle travestilerde sorun sadaka ister gibi. Hâlâ devam eden yaşıyoruz çünkü sabah erken mahkemelerimiz var. Farklı isteklerle sizi arayanlar saatlerde asla çekime gelmezler. oluyor mu? Söz verdikleri halde işin ciddiyetine önem vermedikleri gibi ortamı Olmaz mı? İnternet sayfasından beğenmedikleri zaman da yabancı uyrukluları beğenip, özel kaçabiliyorlar. Mesela bugün defile isteyeni de var, kız arkadaşını sizinle buluştuk, onlar da gelecekti kıskandırmak için manken arayanı Batum Ajans’ın sahibi ama gelmediler! Tabii genelleme da... Bu çok bıçak sırtı bir iş, o Türkan Sinanoğlu. yapmak yine de yanlış, işine çok yüzden çok dikkatli ve özenli bir sadık arkadaşlarımız da oluyor. Bu şekilde iletişim kuruyoruz. “Action filminde oynamak isterim” işi hem para hem de şöhret olmak için yapanlar var aralarında. Mesela Türkiye’de ilk gay travesti güzeli Cemil Özbek’in ailesi Özbek. Uzun yıllar seçilen bir oyuncumuz 23 Ekim’de dünya güzellik Edirne’de yaşamış. 56 yaşında, emekli bir yarışmasında Türkiye’yi temsil etmeye gidecek. mobilyacı. Ama dikkatliyseniz onu Cem Yılmaz’ın Zenciler ve Afrikalılar da çalışması zor olanlardan. Yahşi Batısı’ndan hatırlayabilirsiniz. Orada bir Çinliyi Genelde saatlik ücretler istiyorlar ama Türkiye’de oynamıştı. İşin enteresan yanı Özbek o zaman diziler günlük alım yapıyor. Tabii onlarda da epey ajansa kayıtlı değilmiş, kendi gitmiş ve rolü kapmış! ürkeklik söz konusu. Japonlar ise çok mülayimler ve Özbek, karate filmlerini seviyor, bir “action” filminde uysallar. Sorunsuz çalışılırlar. Cücelerimizin ise oynamak istiyor. “Kahveye gidip, boş gezeceğime fiziksel yapılarından ötürü bazı sorunları oluyor. Çok filmde oynarım” diyor, “hanımı kaybedeli çok oldu, sık hasta oluyorlar. Fazla yürümeleri, çok sıcakta ve oğlum da kendi hayatını kurdu. Şimdi oyunculuk çok soğukta kalmaları rahatsızlıklarını artırıyor. Geç beni hayata bağlıyor. Tabii oyunculukta sınırlarım saatlere kadar çalışamıyorlar. var, yapılacakları yaparım, yapılmayacakları Bu işi sizin gibi yapan başka yerler var mı? yapmam!” Baştarafı 1. Sayfada Birkaç saniye görünsem yeter Shoko Shimomura 29 yaşında bir Japon. Turizm ajansında çalışıyor. Bir teklif üzerine küçük bir rol almış ve sonra devam etmek istemiş. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’de çekilen bir Bollywood filminde çok kısa bir rolü varmış. “Sadece yürüyordum, belki birkaç saniye göründüm ama çok keyifliydi!” diyor. Talih onu bulur mu bilemeyiz ama İstanbul’dan ayrılmasına iki ay var. Çünkü burada zor bir hayat sürüyor ve memleketindeki rahat hayatına dönmek istiyor. Aklım fikrim oyunculukta Syvester Ehiebeke, Nijerya’dan gelmiş. Şu an 34 yaşında. Kötü koşullardan, çatışmadan kaçmış. Anlatıyor: “Zor bir hayat yaşıyordum, buraya daha kolay bir hayat umuduyla geldim, çünkü kavgadan yorulmuştum. İstanbul inanın bana çok huzurlu. Şimdi kargo işinde çalışıyorum ve aklım fikrim oyunculukta. Türkler Çıldırmış Olmalı’da oynamıştım en son.” Dünyaya oyuncu olarak geldim Mehmet Tahir Erkan, iki metre beş santimetre boyunda. Basketbolcu olmak için İstanbul yollarına düşmüş ama şansı iyi gitmeyince aile mesleği dekorasyona başlamış. Ünlülerin evini dekore ederken, onların sözleri onu cesaretlendirmiş ve oyunculuk için adım atmış. İşte hikâyesinden bir özet: “Adanademir Spor’da lisanslı basketbol oynuyordum. İstanbul’a geldim büyük takımlar için. Tüm kulüplere gittim, kapılarında yattım. Biriktirdiğim tüm parayı harcadım ama olmadı. Sonra da mesleğim, aileden gelen dekorasyon işine başladım. Şu an yapı ve dekorasyon şirketim var, genel müdürüm. Dekorasyon işlerini yaparken pek çok yapımcı ve ünlü ile çalıştım. Onlar beni bu işe tahrik ettiler. Suskunlar’da oynadım en son ve de Karadayı’da... Banka memuru oldum, mafya oldum, kötü adam oldum. Ben aslında dünyaya oyuncu olarak geldim ama kısmet, başka şekilde gitti hayatım. Şimdi onlarca işçiyle, ustayla uğraşıyorum. İşimin yönetmeni benim, dizilerdeki yönetmenler benim yaptığım işi yapamaz!” Başım açık oynayamam Saba Mehri, İranlı bir tiyatro oyuncusu. İran’ın dışarıdan olduğundan çok daha kötü gösterildiğini söylüyor. Elbette sansürün ve yasakların sanatı öldürdüğünü biliyor. Ama burada da herkesin oyuncu olduğunu, olabildiğini düşünüyor. Özellikle oyunculuk için “mankenliğin” ön koşul gibi gösterilmesinden şikâyetçi. Bir de Türkiye’de konu sıkıntısı olduğunu söylüyor. Onun sıkıntısı ise farklı çünkü başı açık rollerde oynayamıyor. Türkiye’de oynadığı rollerde de hep kapalı olduğunu anlatıyor. Hem ailesi hem de geleneği buna izin vermiyor. Hem vatanı İran’ı seviyor, oraya dönememek onu kortuyor. Bir de içinde siyaset ve politika olan yapımlardan teklifler gelse de geri çeviriyor. İkisi de olur biri de Mehmet Ege Altun ve Bekir Efe Altun dört yaşında ikiz kardeşler. Anneleri Hatice Altun onlar doğduktan sonra bir an bile yanlarından ayrılmamış. Çocuksuzken sinemadan, tiyatrodan uzak kalmamış ama şimdi ikizleri ile uğraştığı için her şeyden uzak. O yüzden biraz daha büyümelerini bekliyor. Onlarla sinemaya ve tiyatroya gidiyor. İlk fırsatta onlar için birer rol istiyor. Bir cüce için hayat hep zordur Mevlüt Demiryay’ın hayatı gazino sahneleri, tiyatro ve sinema. O şanslı, İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun oyuncusu. “Olacak O Kadar”, “Sinekli Bakkal”, “Dönersen Islık Çal” oynadığı yapımlardan ilk akla gelenler. Çünkü sayısını hatırlamıyor. “Bir cüce için hayat hep zordur. Bazen gördüklerinde başlarını çevirdiler, bazen kovdular, taşladıkları bile oldu. Büyük şehirde yaşamak bile zulüm benim için ama neyse ki hayatımı bir şekilde kazanıyorum. İyi yaptığıma inandığım bir işim var. Ben şanslıyım peki ya diğerleri?” Hayatımın rolünü bekliyorum Tanryberdi Amandurdiyev, 25 yaşında üniversite öğrencisi bir Türkmen. İstanbul Teknik Ünirvesitesi Petrol ve Doğalgaz Bölümü’nde okuyor. Arkadaş tavsiyesi ile ajansa başlamış. Şu ana kadar bir projede çalışmamış ama umudu var ve hayatının rolünü bekliyor. Fotoğraftakilar soldan sağa: Mehmet Tahir Erkan, Tanryberdi Amandurdiye, Mevlüt Demiryay, Shoko Shimomura, Cemil Özbek, Mao Sato, Syvester Ehiebeke, Saba Mehri ve ikizler Mehmet Ege Altun ve Bekir Efe Altun. Fotoğraflar: UĞUR DEMİR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle