02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Nick Thomkins 28 AĞUSTOS 2011 / SAYI 1327 CUMHUR YET PAZAR’A KONUŞTU NICK THOMKINS K MD R? Moda da satın alma kriteri duygusaldır Dünyaca ünlü tasarımcı Nick Thomkins geçen hafta kendi kariyerinden satır başlarını bizimle paylaşmıştı. Bu haftaysa tasarım dünyasının genel durumu hakkında konuştuk. DEN Z ÜLKÜTEK N nsanları iyi ya da kötü yönde cesaretlendirebilir. Bazıları işinizi bire bir kopyalayabilir, bazıları sadece temel fikri alır. Sonuçta her hafta kafamızda bir ampulün yandığı ve yeni tasarımlarla ortaya çıktığımız bir dünyada yaşamıyoruz. Genelde yeni bir tasarım var olanların modifikasyonu ve bunları yeni tasarıma adapte etmekle ilgilidir. Bence bu inanılmaz yaratıcı bir süreç ve sonuçta ortaya çoğu pratik ve estetik olmayan birçok tasarım da çıkıyor. Bunlar da doğal olarak satılmıyor. Dünya çapında ilham verdiğiniz ve sizi takip eden pek çok tasarımcı var. Size bir öncü diyebilir miyiz? Hayır, katiyen. Bence yaptıklarım pozisyonumu açıklamak için yeterli olur. Öncülük fikirlerinizi diğer insanlara, gençlere öğretmeniz ve sunmanız demektir. Bunu zaman zaman yaptım. Öğretmeyi, ders vermeyi ve genç tasarımcılarla iletişim kurmayı seviyorum. Tasarım süreci günümüz dünyasında yeni ürünlerin ortaya çıkmasındaki en önemli süreci oluşturuyor. Her geçen gün çok daha fazla genç insanın sektörel, reklam ya da yerel tasarımcı olmayı seçmesinin sebebi de bu. Çok fazla seyahat ediyorsunuz. Bir tasarımcı için bu bir zorunluluk mu? Üreticilerle bire bir ilişki kurmayı seviyorum. Seyahat etmek, daha fazla insanla tanışmak ve uluslararası alanda daha fazla ilham edinmek anlamına geliyor. Aynı zamanda her yeni ürün yeni bir çocuk gibi. O yüzden her iyi babanın yapması gerektiği gibi ben de doğum sırasında orada olmalıyım ve işin aslı bu süreç içinde gittikçe daha çok meraklanıyorum. Bu bahsettiğim türde yaratıcılığı uzak mesafeden edinemezsiniz. Yarattığım şeyi görmek, ona dokunmak ve onu ortaya çıkaran insanlarla iletişim kurmak istiyorum. Bu yüzden oraya gitmek önemli ama tabii ki yeni sosyal medya mecraları da seyahatlerimin sayısının azalmasına yardımcı oldu. Çünkü daha fazla seyahat aynı 1953’te sviçre’de Ascona’da dünyaya geldi. Düsseldorf Sanat Akademisi’nde güzel sanatlar ve heykelcilik ile Essen Üniversitesi Folkwang Dizany Okulu’nda endüstriyel tasarım okudu. 1983’te ngiltere’de Maidenhead’de kendi tasarım ofisini açtı. Ardından Luzern, Essen ve Köln’de iki ortakla birlikte “T.B.A. Designsozietat” ismiyle ofisler açtı. Imperial, Miele, Gunther Lambert, Küppersbusch, Fendi Casa ve Schindler Aufzüge AG gibi markalarla çalıştı. Uluslararası tasarım alanında “Red Dot Design Awards” En yilerin En yisi (2007), Legacy Of The Future award (2008), If Design Award China (2008) gibi prestijli ödüllere layık görüldü. G D ünyaca ünlü tasarımcı Nick Thomkins’le konuşmamıza bu hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. O’Design’dan Oya Oğurcu’nun konuğu olarak stanbul’a gelen Thomkins’le geçen hafta kişisel kariyerine değinmiştik. Bu kez tasarım dünyasına genel bir bakış atacağız. Tasarım son yılların en gözde alanlarından biri. Çok farklı sektörlerde yer bulmak isteyen genç tasarımcı adayları üniversitelerde kendilerini yetiştirmeye çalışıyor. Bunun kaliteyi düşürdüğünü ve taklit ürün sayısını arttırdığını düşünebilirsiniz. Oysa piyasadaki tasarım sayısının çoğalması Thomkins’e göre hem doğal bir süreç hem yararlı. Bana kalırsa tasarımda yaratıcılık günden güne önemini kaybediyor ve standart, birbirine yakın ürünler pazarı daha çok ele geçiriyor. Bence de tam tersi. Ne kadar çok tasarım yaparsanız o kadar çok insan tasarımlarınızdan ilham alıyor. Bunu toprağa ektiğiniz bir tohum gibi düşünebilirsiniz. Bir tohum bir yıl içinde 200 bin tohum ortaya çıkarıyor. Bu yüzden aslında oldukça doğal bir süreçten bahsediyoruz. Ben de aynı şekilde etraftaki bir sürü şeyden ilham alıyorum ve beğendiğim bir şeyin üzerinde değişiklikler yapıyorum. lham tasarım için çok önemlidir. zamanda daha fazla çevre kirliliği demek. Her konuda olduğu gibi bu konuda da çevreci düşünmek gerekiyor. Yine de bir ürün hâlâ insan yapımı bir şey ve onu yapanlarla iletişimde bulunmak fazlasıyla önemli. Büyük markalarla çalışmanın bir farkı var mı? Büyük şirketlerle çalışmanın hem üretim hem de pazarlama anlamında büyük farkları var. Çalıştığım şirketlerden biri olan Miele aynı zamanda elektrikli ürünler de satıyor. Bir diğer ortak çalıştığım şirket Fendi Casa ise deri aksesuvarlar üretiyor. Benim tasarladığım ürünlerse her zaman moda ürünleri. Bu tamamen hisle alakalı farklı bir şey. Çünkü bir bulaşık makinesi alırken değerini ne kadar bulaşık yıkadığıyla ölçebilirsiniz ama iş giysi ve modaya gelince satın alma kriterleri büyük ölçüde duygusaldır. Bu yüzden birlikte çalıştığım her marka için, o markanın değeri, yer aldığı sektöre göre rasyonellikten duygusallığa doğru değişiyor. O yüzden her zaman modadaki son trendleri takip etmem gerekiyor. Peki müşteri ihtiyaç ve talepleri ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor mu? Hayır. Çalıştığım markalar standart ürünler üretiyor ve bunu dünyanın her yerinde satıyor. Bir marka da bu şekilde oluşur zaten. Lüks ürünlerinde bölgelere göre değişiklik yapamazsınız. Çünkü bu markaların müşteri profilindeki insanlar da çok sık seyahat ediyor ve mesela Karayipler’deki bir oteldeki sandalyeyle, Çin’deki bir oteldeki sandalyenin tamamen aynı olduğunu görmek isterler. G Kaotik ve sakin bir ses... ARDA ÖZTÜRK Miray Kurtuluş ve Selen Hünerli’den oluşan Nada sıradışı ‘sound’uyla müzik için yeni bir alternatif oldu. ada'nın müziğini en iyi tarif eden cümleler bunlar herhalde. Alternatif müziğin yeni grubu Nada ilk albümü Oda'yı kısa süre önce piyasaya çıkardı. BDK Production etiketiyle raflardaki yerini alan albümün ilk klibi de Alis isimli şarkıya çekildi. Henüz çocuk yaştan itibaren birlikte müzik yapmaya başlayan Miray Kurtuluş ve Selen Hünerli'nin uzun süreli hayalinin gerçekleşmesi olan Nada yakında albümle aynı adı taşıyan Oda isimli şarkısının klibiyle ekranlarda olacak. Nada nasıl başladı? Miray Kurtuluş: Bizler kuzeniz. Çok küçük yaştan itibaren birlikte müzik yapmaya başladık. Sonradan farklı gruplarda yer aldık. Selen Norda'da ben Mira'daydım. Başka albümler çıkardık. Ancak bu çok eskiden beri çıkarmak istediğimiz bir albümdü. Küçükken nasıl bir müzik yapmak istiyordunuz? Selen Hünerli: Pek bilmiyorduk ama dinlediğimiz müzisyenlerden etkileniyorduk. Söyleyecek bir N M. Kurtuluş: Şarkı yazarken de birbirimizin sözlerini tamamlıyoruz. sözümüz oluyordu aslında. Şarkı yazmak ve söylemek istediğimizi S. Hünerli: Farklılık da oradan geliyor bence. söylemek bizi mutlu ediyordu. M. Kurtuluş: Radyodan duyduğumuz şarkıların üzerine kendi Öte yandan insanlara bunu yansıtmak da zor bir iş. S. Hünerli: O bizim için hiçbir zaman kıstas olmadı. Çünkü onu sözlerimizi yazıyorduk. Müzikal anlamda nasıl etkilediniz birbirinizi? düşünmeye kalkınca kime neyi algılatacaksın ki?.. M. Kurtuluş: Müzikle hep iç içeydik. Aslında ikimiz de sinema M. Kurtuluş: Onunla ilgili hiç endişelenmedik. Dinleyince keyif okuduk ama hep bir şekilde gitar çalıp şarkı söyleyerek müziğin içinde alabileceğimiz şarkılar yapmaya çalıştık sadece. Çello kullanmak müziğinize ne katıyor? olduk. Nada profesyonel anlamda nasıl şekilenmeye başladı? S. Hünerli: Kafamızdaki soundda zaten yaylı bir şeyler vardı. Çünkü S. Hünerli: Şarkıların sayısı arttı. O da tabii aklımızda başka ışıklar sonuçta dramatik bir müzik. Asıl çello değil Yasemin çok şey kattı. M. Kurtuluş: Yaylı düzenlemelerinde de Yasemin'in yaktı. Zaten çok eskiden beri sadece müzikle değil görsel Alternatif olan her şeyle ilgimiz vardı. Sanatın her alanıyla parmağı var. Şu anda hayatınızı müzik mi kaplıyor yoksa ilgiliydik. müziğe birdenbire Kliplerinizdeki görsellik de bunu yansıtıyor uğraştığınız başka işler de var mı? zaten. S. Hünerli: Sadece müzik kaplıyor. Zaman düşen Nada'nın geçmişi S. Hünerli: Hayalimizdeki şey “keşke bu zaman ne yapacağımızla ilgili derin kaygılara aslında çok eskiye grup üyeleri düşüyoruz ama müziğin kendisi böyle kaygılar işimiz olsa, hep görsel ve işitsel bir şey üretsek”ti. Bir karar alıp “o zaman bunu taşımıyor. Bir müziği yeterince tanınabilir Selen Hünerli ve Miray yapalım” dedik. kıldıktan sonra yaptığımız şeye inanıyoruz. Kurtuluş'un çocukluğuna M. Kurtuluş: Bu kararı 2004 gibi almışızdır Ancak Türkiye'de işler biraz tanıdık üzerinden ama bu zamana kadar uzadı. yürüyor. Biz de bu işleri pek beceremediğimiz için kadar dayanıyor. S. Hünerli: Profesyonel bir aşamaya getirmeye biraz kaygılıyız aslında. M. Kurtuluş: Yine de umutluyuz. çalıştık ama ancak bu sene olabildi. Peki bu sene neler oldu? Az ama öz bir dinleyici kitleniz var. Sizi çok sıkı takip ediyorlar. Az M. Kurtuluş: Albümden önce Alis şarkısına klip çektik albümden diyebilir miyiz bilmiyorum ama... M. Kurtuluş: Diyebiliriz. sonra da Gece Düştü için başka bir klip yaptık. Onun dışında konserler S. Hünerli: Bizim için çok uğraşan dinleyicilerimiz var. oldu. Albümden bir yıl önce konser vermeye başladık. Sahnede altı kişi M. Kurtuluş: Nada'yı tanıtmayı kendine misyon edinen insanlar var. çalıyoruz. Başladığımızdan beri hemen hemen aynı ekiple devam ediyoruz. Yavaş yavaş yayılıyor aslında. Müziğiniz oldukça farklı. Nada ne demek? S. Hünerli: Söz ve müzikler bizim ama düzenlemeler Tunç Çakır'a M. Kurtuluş: Sanskritçe içsel ses demek. Hem ses hem de anlam ait. Beraber karar verdiğimiz bir sound ama Tunç'un olabildiğince olarak sevdik, Nada olsun, dedik. G istediğini yapmasına izin verdik. Zaten iki kişi olup çok eskiden beri www.myspace.com/nadaist müzik yapmanın avantajı var. ster istemez ayrı bir dil geliştirebiliyorsun. O zaten sahnede çok belli oluyor. Sanki aranızda bir telepati www.vimeo.com/nadaist varmış gibi. www.twitter.com/nadaoda C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle