22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 17 TEMMUZ 2011 / SAYI 1321 Gruba yeni katılımlar olsa da Kardeş Türküler ritmi bozulmuyor. Bunu nasıl sağlıyorsunuz? Hayat gibi, gelenler gidenler oluyor. Aynı çatı altında toplanmak önemli. Peki o çatıyı oluşturan harç ne? Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun (BGST) önemli bir oluşum olduğunu düşünüyorum. 95’te kuruldu ve tiyatro, dans, müzik, yayıncılık anlamında birçok esere imza attı. Çoğumuz hayatımızı Türkiye gibi bir yerde sadece müzikten, kendi çapında popülerleşmiş Kardeş Türküler projesinden kazanıyoruz. Bu yönüyle ekonomik model oldu. Hem profesyonel, hem amatör insanların birlikte sanat yapabilmesine imkân verdi. BGST’de yer alan yüzü aşkın insan birbirinin çalışmalarında yer alarak, dayanışarak, örgütlü işbölümüyle o sürekliliği sağlıyor. Bir de dışarıdan bakabilmeyi başarmak çok önemli. Bazı dönemler aramızda dışarıdan bakınca, çok sert, acımasız görülebilecek eleştiriler döner. Onlardan sonra hep çıtanın daha yukarısına çıkılır. G Türküler kardeş, ya insanlar? Kardeş Türküler altı yıllık aradan sonra bir albümle çıktı sevenlerinin karşısına. Çocuk (H)Aklı, “uslanmamış” çocukların gözünden bakıyor şehre, dünyaya. Kimliğinden dolayı hayata 10 yenik başlayan çocukları anlatıyor. Ve diyor ki, şiddetle beslediğimiz çocuklar şiddet gösteriyorsa ne denebilir ki, çocuk haklı! ESRA AÇIKGÖZ ardeş Türküler, altı yıllık aradan sonra yeni bir albümle çıktı karşımıza: Çocuk (H)Aklı. Ezbere tutsak olmamış, sorulmayanı soran çocukların gözünden bakıyorlar şehre ve hayata. “Kral Çıplak” demenin yolu bu çocuk haşarılığından, “uslanmamışlığı”ndan geçiyor çünkü. Madem ki, her kavgadan sonra barışan çocuklar, sizce de onlardan öğrenmemiz gereken çok şey yok mu? Uzun lafın kısası, Çocuk (H)Aklı! Gerisini Kardeş Türküler’den Feryal Öney anlatıyor… Altı yıllık aradan sonra bir albüm çıkardınız: Çocuk (H)Aklı. Tema adından belli, çocuklar. Neden çocukların gözünden bakmayı seçtiniz? Uzun zamandır yaşadığımız şehri anlatmak istiyoruz. Büyük göçle gelenler artık şehre yerleşti; herkes birbirinden bir şey aldı, verdi, yeni bir yaşam tarzı oluştu. Bu yaşantıda mağdur olanların ne yaşadığını görmek, göstermek için hayata 10, 20 yenik başlamış çocukların gözünden baktık. Herkes bir kimlikle doğuyor, o da yaşamı çocukken çok fazla belirliyor. Sonra hayata dair gardını alıyorsun. Biz de büyüklerin sözlerini dinlemeyi bırakıp, çocukların bakışıyla, naifliğiyle sorular sorup cevaplar aradık. Kimler bu çocuklar? Biri Kürt çocuğu Hekimo. stanbul’a yerleşmiş, midyecilik, pilavcılık, yapabileceği her işi deniyor, ancak ya polis, zabıta kovalıyor ya yoldan geçenler şiddet uyguluyor. “10” parçamızda, eğer bir gün o çocuk kapkaççı olursa haklıdır, diyoruz. Çünkü Kürt olduğu, çocuk olduğu için eziliyor. Nazar, Sulukule’den Karagümrük’e sürülmüş, hayatta kalmaya, ayakta durmaya çalışan çocuklardan biri. “Nazar” parçası da onun hayata bakışını, güçlü olmaya çalışmasını anlatıyor. “Haydo” da, Arto’nun parçası. Ermeni çocuğu Haydo’nun su getirmek için dağa gidişini ve öldürülüşünü, annebabasının da arkasından gidip dönmeyişini anlatıyor. “Yo Yo” Arapça ve Kürtçe, iki dilli. Filistin’de taş atan çocuklar kahraman ilan ediliyor, peki ya buradakiler? Türkiye’de de bir şiddet dünyasının, savaşın içinde büyüyor çocuklar, bir sürü mağduriyet yaşıyor, şiddete aynı şekilde karşılık vermeyi öğreniyor. Biz iki ezilmiş tarafın eşitliğini, dertlerinin aynı olduğunu göstermeye çalıştık. Bir de Çeçence parça var. lk defa Çeçence söylüyorsunuz… Onda bir çocuğun ağzından anavatan özlemini anlatıyoruz. Birçok halk zorunlu göçü yaşadı. Çeçenler de... Geri kalan parçalar çocuklarla ilgili olmasa da albümün ana teması çocuk. Biz büyükler çocuklar bir şey söylediğinde bastırmaya, susturmaya, çocuk aklıdır deyip geçiştirmeye alışmışız. Oysa sorulmayanı soran, küçük ayrıntıları fark eden hep onlardır, bizim kopyamız olmadan önce muhaliftirler, onları dayakla, hakaretle dönüştürürüz. Çocuklar bu kalıplardan kurtarılmalı. Ancak çocukların dünyası saftır gibi bir şey değil, söylediğimiz. Çocuk haşarılığıyla, henüz “uslanmamış”ların gözüyle hayata bakınca “Kral çıplak” demek de, birbirini anlamak da mümkün. Çocuk, her kavgadan sonra barışır, ama büyükler bir türlü barışmayı öğrenemedi. ÇITAYI YÜKSELTMEK ELEŞT R DEN GEÇER GEL ŞMEK Ç N R SK ALMAK GEREK stanbul’da Sarıyer ve Kuruçeşme’de konser verdiniz. Ayağınızın tozuyla skenderun dönüşü yakaladık sizi. Sarıyer’deki konserinizde alışılageldik hareketli Kardeş Türküler parçaları yokmuş. Parçalarınızı konser vereceğiniz yerlere göre mi seçiyorsunuz? Konserler, Çocuk (H)Aklı albümüyle ilgiliydi. Her albüm çıkışında, eskiyi de bekler dinleyicilerimiz, yeni ne yapmışız onu da merak eder. Uzun zamandır bekleyen kitlenin beklentilerine göre mi hareket edeceksin, yeni bir adım mı atacaksın, bu bütün sanatçıların yaşadığı bir çelişki. Bu albüm beste ağırlıklı olsun istedik. Albümün müzik yönetmeni Arto Tunçboyacıyan’ın müzikal geçmişi, deneyimleri projemize epey yansıdı. Arto sahnede doğaçlamayı, interaktif ilişkiyi K Her konseriniz bir sahne şovu… Sahnelenme çalışmalarını çok önemsiyoruz. Sahnenin tek tek yenilenmesi gerekiyor. Özellikle açıkhava gösterilerimizde tiyatrocu ve dansçı arkadaşlarımızın da desteklediği sahneleme çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Eylülde gelenekselmiş Harbiye Açık Hava konserini yapacağız, yenilikler için çalışıyoruz. Grup dışında, ayrı çalışmalarınız da var. Bu sizi zorlamıyor mu? Hayır, tam tersine besliyor. Vedat Yıldırım, Bajar Projesi’yle Kürt rock yapıyor, kış gibi albüm çıkarmayı düşünüyorlar. Fehmiye Çelik ve Ayhan Akkaya’nın Gayda stanbul projesi, Kardeş Türküler’in Balkan Trakya müziğini çok besliyor. Her çalışma Kardeş Türküler’e bir şey sunuyor. Kardeş Türküler’den de o tarafa bir şey geçiyor. Sürekli alışveriş halindeyiz. Ya sizin solo çalışmalarınız nasıl gidiyor? ranlı müzisyen Cavit Murtezaoğlu’yla “Tebriz’den Toros’a” diye bir çalışma yapıyoruz. Tebriz’den başlayıp, Anadolu’ya gelen, Şems’in döneminden bugüne kadarki Batıniliğin hikâyesini anlatmak istiyoruz. Biraz ağır bir proje, dinliyorum, okuyorum, öğrenmeye çalışıyorum. Türkiye’de, dünyada “Mevlanacılık” diye bir şey var, ancak ezbere. Bunun altı iyi doldurulmalı. G seviyor. Ben konserden çok hareketli sahneler hatırlıyorum, ancak bizim seyirci özellikle halay, oyun havası çok istiyor. Bu beklenti, sanatçıyı sıkıştıran bir durum… Evet, ama bir yandan da daha dikkatli adım atmanızı sağlayan bir çelişki bu. Her projede hem seyirciye istediğini vermek, hem de ileri bir adım atmak önemli. Bu bir risk ancak alınmalı. Bu albüm beste ağırlıklı olduğu için yavaş yavaş hazmedileceğini düşünüyorum. Kardeş Türküler, seçtiği parçalarla, albüm temalarıyla her zaman sözlerini söyleyen bir gruptu. Şimdi şarkı sözleriyle de mi konuşacak? Geleneksel müziklerden beslenerek pek çok şarkı yaptık, geleneksel müziklere farklı yaklaşılabileceğini gösterdik, buna devam edeceğiz, ancak artık sadece bu yetmiyor bize. Bugünün sözleri de önemli. Kimseyi ezmeden, “ötekileştirme”den, herkesin eşit olduğu bir yaşam nasıl kurulacak, bunu arıyoruz. Ararken yeni sözler gerekiyor. Ancak söz yazmak zor. Hep öyle bir gayretimiz vardı ama sanki Arto’nun gelişiyle hızlandı. Arto Tunçboyacıyan’la yollarınız nasıl kesişti? Hrant Dink’in 40’ında tanışmıştık. O zaman sadece merhabalaştık, 2009’da Kuruçeşme Arena’daki konserimize konuk olarak çağırdık. Eğlendiğimizi ve seyirciye bunu yansıttığımızı hatırlıyorum. O da bu buluşmadan memnun kaldı ki, karşılaştığımızda beraber ne yapabiliriz, diye konuştuk. Dönem dönem birlikte çalışacağız. Kardeş Türküler, 18 yıldır hayatımızda. Bu sürede yaptığınız en iyi şey nedir? Bunu müzik yazarlarının, sosyologlarının söylemesi daha doğru ama müziğin diliyle kimlik tartışmalarına ivme kazandırdık, insanların bir arada, eşit olarak yaşamasına dair talebi dillendirdik, galiba. Bizi en mutlu eden, sahnedeyken farklı farklı kimliklerden insanların bir arada şarkı söylediğini, halay çektiklerini görmek. Daha yapılacak çok şey var ama. Kürtçenin konuşulamadığı dönemlerden bugüne gelindi. Etnik müziğin geldiği yeri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yaptığımız müziğe etnik, halk müziği demek istemiyorum, ama çoğunluk etnik müzik diye bizi tanımladı. Siz nasıl tanımlıyorsunuz? Geleneksel müziklerden beslenen ama bugünün müziğini yapmaya çalışan bir grubuz. Bizle beraber yaptığımız müzik de değişiyor, bir tanım yapmamaya çalışıyoruz. O halde yeniden sorayım sorumu; etnik müzikten beslenen bir grup olarak, etnik müziğin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürtçeyi herkesin gönül ferahlığıyla kabul ettiğini düşünmüyorum. Dj’lik de yapan bir köşe yazarı, daha geçenlerde çalıştığı barda Batı müziğinden Doğu’ya doğru çaldığını, Koma Amed’den bir parça çaldığında suratı asılanlar olduğunu yazmıştı. Bu hâlâ aşılamadı. G Roger Waters’ın unutulmaz konserleri P ink Floyd’un kurucu üyelerinden, efsanevi müzisyen Roger Waters’ın tüm solo albümlerini ve konser kayıtlarını bir araya getiren “The Roger Waters Collection” Sony Music etiketiyle yayımlandı. Roger Waters’ın “The Pros and Cons Of Hitch Hiking”, “Radio K.A.O.S”, “Amused To Death” ve “Ça Ira” albümlerinin yanı sıra iki CD’den oluşan konser albümü ve büyük ilgi gören “In The Flesh” konser DVD’si tüm koleksiyoner müzikseverleri ve Pink Floyd hayranlarını bekliyor. Özel kutusunda tüm orijinal albüm görsellerini içeren “The Roger Waters Collection” adlı bu muhteşem arşivde, Roger Waters’ın her biri klasikleşmiş solo albümleri ve sanatçının üç sene süren “In The Flesh” turnesinde kaydedilmiş bir konser DVD’si bulunuyor. Hatırlarsanız Roger Waters unutulmaz stanbul konserinde savaş karşıtı söylemini stanbullu müzikseverlerle beraber Boğaz'dan dünyaya haykırmıştı. Bush ve Amerikan politikalarına ateş püskürmüştü. Waters sahne almadan önce grunge müziğin babası Neil Young'dan en sıkı muhalif şarkıların dev hoparlörlerden verilmesi de bir mesajdı. Biraz geçmişe dönelim. Roger Waters 1988'de Etienne RodaGil ile Fransız Devrimi’ni anlatan bir opera olan Ca Ira üzerinde çalışmaya başladı. Bu opera son halini 2005'te aldı. 1990'da ise Berlin Duvarı'nın yıkılmasını takiben Roger Waters Berlin'de The Wall'ın tamamını büyük bir orkestra eşliğinde icra etti. 1992'de uzun süredir beklenen “Amused to Death” isimli albümünü piyasaya sürdü. Bu albüm birçok eleştirmen ve hayran tarafından Roger Waters'ın en iyi solo albümü kabul edilir. Bu albümde Roger Waters'a Jeff Beck, John Patituci, Andy FairwatherLow, Michael Kamen gibi ünlü müzisyenler eşlik etti. Yıllar 2003'ü gösterdiğinde Roger Waters internet üzerinden “To Kill The Child” ve “Leaving Beirut” isimli iki parça yayımladı. Bu parçalar George Bush ve Tony Blair hükumetini ciddi bir biçimde eleştirmektedir. 2005'te ise "Ca Ira" tamamlanarak piyasaya sürüldü ve Roma'da sahnelendi. şte bu arşivde de Waters'ın tüm dönemlerinden şarkılar var. Albümde, Roger Waters’ın 1984 tarihli ilk konsept solo albümü “The Pros and Cons Of Hitch Hiking”, 1987 tarihli ikinci konsept solo albümü “Radio K.A.O.S”, “What God Wants, Part I”, “Three Wishes” ve “It's a Miracle” gibi klasikleşmiş şarkıları içeren “Amused to Death” isimli 1992 tarihli üçüncü stüdyo albümü ve 2005 tarihli “Ça Ira” adlı iki CD’den oluşan opera albümü bulunuyor. “In The Flesh” canlı albümü ile de Roger Waters’ın eşsiz sahne performansına vurgu yapan “The Roger Waters Collection” tüm Roger Waters hayranlarına ve müzikseverlere eşsiz bir arşivlik albüm sunuyor. G BU ALIŞVER Ş MÜZ KLE… Roger Waters, stanbul konserinde de politik mesajlar vermişti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle