Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 KASIM 2011 / SAYI 1337 3 Aile salonu olan sosyal ağ! nternet günümüzde kitle iletişim fenomeni olarak başlı başına bir güç. Kimileri için de kontrol altında tutulması gereken bir güç. Birkaç yıldır hükümetler ve uluslararası politik güçler çeşitli yöntemler uygulayarak interneti zapturapt altına almaya çalışıyorlar. “Takiplen.com” da bu amaca uygun bir sosyal paylaşım ağı. Platformun CEO’su Şahin Ciner, internette yasaklara karşı olduğunu söylüyor ama kendi sitesindeki prosedür ve filtreler de pek yabana atılır cinsten değil. Ciner’le yeni internet filtrelerine de uygun sosyal paylaşım ağı hakkında konuştuk. Ne kadar süredir bir sosyal ağ yaratma planınız var? 1995’te ilk yazılımımızı piyasaya soktuk. Bu bir gümrükleme yazılımıydı. Bu yazılımı okullara ücretsiz olarak verdik. Vermekle kalmadık nerede DENİZ olursa olsun yazılımı ÜLKÜTEKİN kullananlara destekte bulunduk. Böylece eğitim dünyasıyla iç içe girdik. Kullanıcılar sonradan kendilerine iş bulmamızı da istediler. Bu yüzden bir kariyer sitesi kurduk, firmaları da bundan haberdar ettik. Hiç haberimiz olmadan öğrencilere yönelik bir platform oluştu. Sonradan Facebook’la tanıştık. Platformumuzu Facebook’a taşıdık. Derken Twitter çıktı. O sırada bu sosyal ağların kirlenmeye başladığını gördük. Öğrencileri Facebook’tan uzaklaştırmak için uyarılar yaptık. Facebook’a girmemelerini mi tavsiye ettiniz? Hayır ama çift isimle sahte hesaplar açmaya başladılar. Bunun üzerine “neden biz benzer bir paylaşım ağını ulusal çapta yapmayalım” diye düşünmeye başladık. Takiplen'e başladığımız zaman bu işin öğrencilerimizle sınırlı kalmayacağını gördük. Onların çevreleri de eklenince karşımıza büyük bir kitle çıktı. Biz de bütün projeleri bir araya toplamak için “takiplen.com”u kurmaya karar verdik. Facebook, Twitter gibi platformların güzel uygulamalarını da bu sitede sunmaya başladık. Fikrini sahiplenmek isteyenler için kötü kullanıma karşı bir uygulama geliştirdik. “Sahiplen.com”sayesinde yazılı ve sözlü eserlerin internet ortamında tasdik edilmesi sağlanıyor. ATAOL BEHRAMOĞLU İ Arap baharının internet üzerinden örgütlenmesi pek çokları için Batılı güçlerin kışkırtması ve yönlendirmesinin sonucuydu. Her ne kadar ajanlık internetten bin yıllar önce oraya çıkan bir kavram olsa da artık bizi internet ortamında gizli güçlerin oyunlarından koruyacak bir sosyal ağımız var. Dünyada ve Türkiye’de şiirin durumu (*) ısa süre önce iki uluslararası şiir şölenine katıldım. Kolombiya’nın Medellin kentinde bu yıl 21.’si gerçekleştirilen şölene neredeyse tüm ülkelerden yaklaşık yüz şair çağrılıydı. Festival açılışının yapıldığı amfiteatrı dolduran 34 bin kişilik büyük kalabalığa, bu açılış programında şiirlerini okuyan şairlerden bir de bendim. Bu büyük kalabalık, saatlerce süren programı eksilmeyen bir ilgiyle izledi. (www.ataolbehramoglu.com.tr sitemde, bu açılışın bir bölümü görülebilir.) Bundan başka, çağrılı bütün şairlerle, Medellin’de ve başkent Bogota’da, bir hafta süresince çeşitli salonlarda, şiiri yine büyük bir ilgiyle izleyen topluluklar önünde şiirlerimizi okuduk. Daha sonra Fransa’nın Séte kentindeki şiir şölenine katıldım. İzleyici sayısı daha alçakgönüllü ölçülerdeydi, fakat şiir yine de yaşamın içindeydi. Ülkemize gelelim… Yirmi yılı aşkın süredir bütün ülkeyi neredeyse karış karış dolaşarak şiirlerimi okuyorum… Her dinleti sonrasında onlarca kitap imzalıyorum. Bu durumda benim, dünyada ve ülkede şiire ilginin azalmış olduğunu söylemem haksızlık olur. Fakat yine de şiir kitaplarının baskı sayılarındaki düşüşü (1970’lerdeki 5000’lerin günümüzde 1000’lere kadar düşmüş olmasını) görmezden gelemeyiz. Bunun nedenlerini araştırmaya çalışalım… Ben, öncelikle “internet” diyeceğim. İnternette on bin, yirmi bin, daha fazla giriş yapılan şiirlerim ve kuşkusuz başka şairlerimizin şiirleri var. Demek ki bu ilgi kitaba yönelik olsa, baskı sayıları birkaç kat artacak… Bu durumda ne yapmak gerekir? İnternette şiirlerimizin yayınına yasak mı koyalım? Bu konuda henüz kesinleşmiş bir düşüncem yok… Fakat şu andaki konumuz şiire ilginin azalması ise, bunun kitaplar bakımından sorumlularından biri olan internet, aynı zamanda tam tersini, şiire ilginin hiç de azalmadığını gösteriyor… Şiir kitaplarındaki baskı sayılarının azalmış olmasındaki bir başka neden ise, yaşadığımız tüketim toplumu gerçeğidir… Şiir kitabı, K Kullanıcılar TC kimlik numaralarıyla platformunuza üye olabiliyor. Bunu sebebi nedir? Sosyal paylaşım ortamlarındaki kirliliği görmemiz yanında yakın tarihte Arap Baharı dediğimiz olayı yakından izledik. Bunların provoke edilebileceğini gördük. Provoke edilen nedir? Oradaki sosyal yönetime karşı paylaşım sitelerinde geliştirilmesi ve bunların arkasında belli güçlerin olduğunu düşünmemiz. Bir ülkede bir şeylerin değişmesine karar veren güçleri zaten biliyoruz. Hatta Suriye’de bir blogger’ın aslında ABD’li bir gazeteci olduğu ortaya çıktı. Mısır ve Tunus’ta olanların arkasında da bu güçler var. Evet ama öte yandan insanların kimlik bilgileriyle bir platforma üye olmaya yönlendirilmesi de polis devleti zihniyetinin internetteki yansıması değil mi? Şahin Ciner Fotoğraf: Vedat Arık Her ülkenin bahsettiğim gibi bir potansiyeli var. Toplumların herhangi bir olaya göstereceği tepki pek belli olmuyor. Eğitimli toplumlar için bu çok sorun değil ama bizim gibi ülkelerde toplum çok rahat yönlendirilebilir. Medyanın gündemi bile bazen ünlülerin sosyal ağlar üzerinden söyledikleriyle şekilleniyor. Ortada da “ben dedim, demedim”, diye bir sürü polemik dolanıyor. Biz de insanların bizim platformumuzda rumuzla bulunmasını istemedik. Bulunmak isteyen ad ve soyadıyla bulunmalıydı. İsimlerin de doğruluğunu kanıtlamak için kimlik numarasıyla eşleştirmesini istedik. Marka korumaya da karar verdik herhangi bir marka adına hesap açacak kişi eğer yetkili konumda değilse bize şirketten hesabı yönetebileceğine dair kâğıt getirmeli. Peki ünlülerden talep var mı? Var, özellikle meslektaşlarınız “takiplen.com”da yer alıyor. İsteyenler bizden elektronik imza alabilirler. Bu kişiler popüler veya basındansa ücretsiz elektronik imza veriyoruz. Buradaki kimlikte TC kimlik onaylı olmanın yanında elektronik imza onaylı olarak görünüyor. Fatih Altaylı internet üzerinden kendisine hakaret edenlere “sıkıyorsa gelsinler yüzüme söylesinler” demiş ve kimliklerini açıklamalarını istemişti. Buradaki üyelerden biri böyle bir hakarette bulunursa yaptırımınız ne oluyor? Bizim hiçbir yaptırımımız olamaz ama sadece küfür içeren belirgin kelimeler filtreleniyor. Yasaklı kelime diye bir dosya var. O yasaklı kelimelerin tamamıyla ilgili bir uygulama yapmadık. Onların da içinde olduğu bazı kelimeler için önlem aldık. Kullanıcı bu kelimeleri kullanmadan özgürce hakaret edebilir. Ancak Fatih Altaylı Twitter’da kendisine yapılan bir hakaret için savcılığa başvursa belki bir yıl sonra sonuç alabilir. Bizse savcılık kanalıyla başvurulduğunda aynı gün kişinin bilgilerini veriyoruz. Bir de 724 çalışan yöneticilerimiz var. Bölücülük ve propoganda amaçlı her şeyi engelliyoruz. G okunduktan sonra çöpe de atılabilecek olan bir “çok satar” ürünü değildir, olamaz. Yapısı buna uygun değil. Şiir, insanın tüketmesine ve tüketilmesine değil, kendini yeniden üretmesine, çoğaltmasına, onun daha çok insan olmasına yönelik bir üründür… Dilin en çok yoğunlaşmış, incelmiş, saydamlaşmış, insanileşmiş olduğu bir sanatsal yaratıdır.Bu nedenle, tüketim toplumunun ve bu topluma hizmet veren bir yayın dünyasının işine gelmez. Böyle bir yayın dünyası şiire yatırım yapmak istemez… Havaalanlarında zaman geçirmek için D&R’lara uğradığımda, bu fiyakalı kitap evlerinde şiir kitaplarına ayrılmış bir bölüm olmadığını gördüğümde canım sıkılıyor. Başka yerlerdeki D&R’larda, başkaca büyük kitapevlerinde, şiir kitaplarına ayrılmış bir bölüm ya yok ya da utanılacak kadar küçük ve özensiz. Bunun sorumlusu, yayın dünyasını, kültürü ve kitabı da sadece para gözlükleriyle gören tüketim toplumu ahlakıdır. Ve bu ahlak, korkarım asıl büyük tüketim toplumlarında olduğundan çok daha fazla bizim toplumuzda en büyük ölçüde ahlaksızlığa dönüşmüş.. Çünkü ne ABD’de ne de herhangi bir Batı ülkesinde, ciddi şiir bölümü olmayan bir ciddi kitapevi söz konusu olabilir…. Sorunuzdaki, şairlerin ne yaptığı konusuna gelince, bu biraz da biz şairlerin kendi iç sorunumuz… Fakat şu andaki konumuz bakımından bir şey söylemem gerekirse, bazen bir küçük taşra dergisindeki amatör bir şairin şiirinde karşımıza çıkabilecek pırıltılı bir dizede, yüzlerce basım yapmış herhangi birçok satarda kırıntısını bulamayacağınız bir güzellik ve insanilik potansiyelinin, bir dil tadının bulunduğu kuşkusuzdur... G ataolb@cumhuriyet.com.tr www.ataolbehramoglu.com.tr (*) Vatan gazetesi Pazar ekinde kısaltılarak yayınlanan “şiirin durumu” konulu soruşturmaya yanıtımın tam metni. HERKES KENDİ İSMİYLE GELSİN İnternet filtreleme hakkında ne düşünüyorsunuz? Kesinlikle internette yasağa karşıyız. Benim de filtrelemede “mantıklı” diye düşündüğüm şeyler var ama bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir. Yalnız bizim de başından beri üzerinde durduğumuz; insanlar sosyal paylaşım platformlarında herhangi bir yere girerek istediğini yapabiliyorsa buna da bir engel koymak lazım. Ama sizin yaptığınız da bu noktaya çıkmıyor mu? Bizde insanlar istediğini yapabilir. Olası bir internet filtreleme kanunu devreye girerse bizimki gibi platformlar bu filtrelere takılmayacaktır. Mesela biri Twitter’da Allah adıyla hesap almış. Aslında o hesabı açan kişi de bize gelsin istiyoruz ama burada kendi ismiyle olsun. Biri Facebook’ta her türlü fantazisini yapabilir ama burada ailesi ve çevresiyle bulunsun istiyoruz. G Müzikle hayatınız renklensin B eşçeşmeler Meydanı, pek çok sanat atölyesi, kültür merkezi ve dernekleriyle İstanbul Anadolu yakasının alternatif kültür sanat alanlarından biri. Dört yıldır Maltepe’de özellikle çocuklara verdiği müzik eğitimiyle bilinen Özgür Altunok Müzik Atölyesi de bu mekânlardan biri. Yeni sezonu açan atölyede okulöncesi ve sonrası çocuk ve her yaştan gençler için farklı ve zengin müzik eğitimi veriliyor. Atölyede, cumartesi günleri piyano ve keman ağırlıklı; pazar ve hafta içi her gün klasik gitar, şan, yan flüt, armoni, çello, müzik tarihi, bağlama grup ve özel ders seçenekleri bulunuyor. Çocuklara oyun ve şarkılarla eğitim verilen atölyede Orff eğitimini de kullanan eğitmenler yetenekli çocuk ve gençleri sosyalleştirerek, kendilerini ifade etmelerini sağlamak, özel durumlarda da konservatuvara yönlendirerek bir müzik kültürü ve eğitimi sunma amacını taşıyor. Özel derslerin yanı sıra, daha önce Beşçeşmeler Kültür Sanat Derneği ve Sokak Kültür Merkezi’nde de eğitim veren Özgür Altunok, şimdi yeni mekânında müzisyen kadrosuyla birlikte çalışıyor. G www.maltepekemanatolyesi.com Tel: 0533 365 35 83 Adres: Beşçeşmeler, Yalı Mah. Eski Belediye Sokak 6 / 24 Maltepe/ İstanbul C M Y B C MY B