Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EYLÜL2009/SAYI 1225 Hikmet Çetinkaya'dan yeni bir sesleniş: "Sevdanın Adresi Belli Değil" Şövalye aşklar ve Çetinkaya GAMZE AKDEMİR ikmet Çetinkaya'nın bilincini ve kalemini kuşatan, dünyada özellikle de ülkemizde dur duraksız süregelen siyasi gerilimlere kimi uzaklaşmak istediği anlarda yazılmış, hayata dair yazıları sözün konusu. "Sevdanın Adresi Belli Değil" de (Cumhuriyet Kitaplan) bu türde deneme tadındaki yazılarmdan oluşan bir toplam olarak değerlendirilmeli. Çetinkaya, okurları her ne kadar hayatm güzelliklerine, renklerin coşkusuna, şiirsel monologlarla davet ediyorsa da satır aralarmda toplumsal soru ve sorunlara rastlamayacağız demek değil bu. Çünkü rastlıyoruz; illa ki ve iyi ki... Yoksa çevremizde kilitlenen zehirli çağı kamksarsak şiirin, hayatm değerini nasıl büirdik? Şimdi başlamalı okumaya zira, Yasak Mor Şehir'in gizemli havasma dair en az betimcisi Victor Segalen kadar içten bir solıık, ilk yazısı... Aşk serkeşi iki yürek tarafmdan sımrlar ötesi atılan acıtatlı bir tirad! Sonra Çetinkaya sever İyonya denizi bir laciverdin içine saklamayı sevdalan, şövalye aşkları... Odisseus'u dinlemeyi ve geçmişi ammsamayı... Rodos'ta eski çarşıda gezerken gecesinde kaybolan yıldızlar gibi kayboluverir okurlan, yol iz sürerken yitik sevdalarrnı anımsar. Kaldırım taşı döşeli alanda Toreador'u arar, bir kahve içer çmar ağacının altmda, nargilesinde tükenen tömbekisini tazeleyen ak sakallı ihtiyarla konuşurlar uzun uzun. Derken göğün mavisi yitince haykırır Çetinkaya dize tadmda satırlarmda, "Ey aşk, ey aşk! Mavi yüzün görünmüyor..." diye... Tıpkı bir çocuk gibi oturduğu hep güneşli göğün altmda yürümeyi düşler... Ölümsüz tanrılarm insanları nasıl kıskandığma tanık olur... Bulut sürülerinde bile sevdayı yakalamasmı bilir. Yaralamr, berelenir, üç yarası derinleşir de derinleşir: Sevda yarası, ölüm yarası, yaşam yarası... Gülüp geçer sevgili bir yazısmda... Bertolt Brecht'i oynar kimseye çaktırmadan ve der ki: "Toptan tüfekten daha fazla ölüyordu insanlar / Çok daha kötü binalarda yaşayanlar..." Yılmaz, direnir yazıları çatık kaşlı beyefendilere: "Çoğunluk için savaş müthişti / Ama artık sona ermişti / Ve acılarla dönüldü eve? Ve savaşm faturası başlandı ödenmeye..." Önce meydanları, caddeleri, sokakları tanıyan, hüznü ve sevdayı en uysal öğütlerle büyüten, cezaevlerini, işkenceleri gören ama umudunu yitirmemeyi başaran yürekler... Gözlerde yanan giz, ufuklarda kaybolan gemiler, rengi kaykılmış göklere veda azmiyle yelkenlerde şahlanan duygular... Kadifemsi kadim geceler, uzaklarda aranan sevgili, balıkçılarm ıslıkları, berekete açılan eller... Yüzünde bitip tükenmez bir yangı, yüreğine bir güvercin bırakılı... Öyleyse öte durun yalmzlık, dikenli teller, kana yeminli silahlar, öte dur ölüm! Dachau şarkısmda söylendiği gibi, "insan kal kardeşim..." Ve Vladimir Mayakovski, F. Garcia Lorca, Cemal Süreya, Volfgang Von Goethe, Karacaoğlan, Egito Gonçalves, Allen Ginsberg, Atillâ İlhan, Edip Cansever, Guillaume Apollinaire, Lorand Gaspar, Clement Marot, Dom Moraes, Antonio Machado, Octavio Paz, Pir Sultan Abdal, Jose Marti, Louis Aragon, Aleksandros Matsus, Cesare Pavese, Anna Ahmetova, Ahmet Cemal'e selam ki ne selam.. Okur şanslı, konuşabilecek onlarla Çetinkaya'nm monologlarma yerleştirerek kendini... "Gözbebeklerimizdekikırlangıçlar göçmezlerdi güneye" dedik Çetinkaya ile birlikte. Meydanlarda çoğaldık kıskanç zamana yenik düştüğümüz halde. Kimimiz Che'ye hayrandık, Fidel'e, Lenin'e, Mao'ya taptık; kimimiz ölüme gittikNiksar'da, H Nemrut'ta. Hiç yılmadık satırlarmda Çetinkaya'nın... Hep sevdik, âşık olduk. Sarhoş olduk liman kentlerinde, avare olduk o eski sokaklarda; karaya vurduk yunuslar gibi, cehennemin orta yerine düştüğümüz de oldu. Ama yılmadık, yıldıramadılar. "Sevdanın Adresi Belli DeğiT'in sözüne kulak verirsen başka neler mi olacak ey okur? Filiz süren bir sessizlikle uzatacaksm elini aydmlığa... Hüznü toplayacak ama abartmayacaksın. Islak yelelî atlar özgürlüğün geç günlerini getirecek. Sevgililer coşkularıyla buluşacaklar meydanlarda. Yedi renk görkemindeki tüm sevinçler yeryüzünün tüm sabahlarım aydmlatacak. Büyümeyen umutlarım toplayan cadılar, genç sevdalarını çalan büyücüler, ülkenin karanlığrnda koşturan yobazlar, silahlarım kusturan güçler sizleri hiçbir zaman yıldıramayacak. Hiçbir zaman... • Fotoğraf: Erzade Ertem AMA 6UÇ DE SEHİH YAHINDA. (İnanılmaz çekiş kuvveti) Sınıra Yaklasıyorsunü! SARP KAYALIKLARA AYAK BAS Yürekli & Korkusuz! Yenilenen yüzüyle daha etkileyici, maceracı ruhuyla daha güçlü, donanımıyla daha konforlu. Ve yeni Ford Ranger'dan yepyeni bir seri: Ford Ranger VVİIdtrak. 3.0LTDCİ motoru, 380Nm torku ve 156PS gücüyle... İşteyeni Ford Ranger. Yeni Ford Ranger Feel the difference m C M B