Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hukuk Kongresi İstanbul’da 11 Eylül’den sonra yaşamın bir parçası haline gelmesinden korkulan terör ile mücadelede demokrasi ve insan hakları nasıl korunur? Dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye gelecek hukuk uzmanları çağımızın insancıl ceza hukukunu yaratmanın yollarını arayacak. ALPER TURGUT Sayfa 9 Komünistlerin Beckham’ı Bir peri masalı mı devrim hikâyesi mi bilinmez ama yarım kalmıştı. Livorno’nun ve solun yeşil sahadaki sancağı Cristiano Lucarelli Ukrayna’ya gitmişti. Kader bu yarım kalan hikâyeye göz yummadı. Lucarelli’yi doğup büyüdüğü kente geri getirdi. Üzerinde ristiano Lucarelli, endüstriyel futbolda romantik ruhlu bir futbol ikonu. Solcuların Beckham’ı da diyebiliriz. Adana Demirspor’la Livorno arasında oynanacak dostluk maçı için geldiği Adana’da sorularımıza cevap verirken İngiliz marka ve bayraklı spor ayakkabısını görünce puanını kırsak da o hâlâ bir idol. Lucarelli’ye “son vuruşları çok iyi yapan bir santrafor”dan fazlasını ithaf eden elbetteki onun hayattaki duruşu üzerinde şekillenen hikâyesiydi. Torino’da top koştururken doğduğu kentin takımı Livorno’nun ikinci lige yükseldiği maçtan sonra sahayı işgal eden taraftarlardan biriydi. Ertesi sezon o da Livorno’ya döndüğünde yaşananlar sonu gelmeyecek bir devrim hikâyesine benziyordu. Kimi futbolcular yüksek transfer ücretlerini kabul edip lüks içinde yaşıyordu. Ancak Lucarelli için o teklifler bir Livorno formasına değişilmezdi. Tutkusu ve inançları bazen tepki toplamasına da yol açıyordu. Attığı gollerden sonra Komünist Parti’den ödünç aldığı sol yumruğuyla taraftarlarını selamlaması, Livorno’nun İtalya milli takımından önce geldiğini açıklaması tartışmalı efsanesine bir çizik daha atıyordu hep. Verdiği cevaplardan fark edeceksiniz, ilerleyen yıllarla birlikte biraz durulmuş ama öyle bir hikâyesi var ki geçen yüzyılda hayallerindeki toplumu statların etrafına inşa edeceğini sanan diktatörler Lucarelli’yle tanışsa ne düşünürdü acaba? C Çocuklarımın ismi bile politik; Ulaş, Barış Her siyasetçinin bir gün oturmak istediği bir koltuk vardır. Gürsel Tekin’in de var; İstanbul belediye başkanlığı, milletvekilliği. Kendisi gibi çocuklarının da siyasete atılmasını istiyor. “Zaten isimleri de politik” diyor. Ulaş ve Barış, üçüncü de “Deniz” olacakmış ama eşi onun adını vermiş. ZEREN KOÇAK Sayfa 5 yükseldiği değerlere yeniden kavuşturdu. Belki eskisi kadar sivri dilli değil ama o hâlâ solun David Beckham’ı... HÜSEYİN ATAŞ FUTBOL VE SİYASET İLİŞKİSİ Futbol ve siyaset arasındaki ilişkiye nasıl bakıyorsunuz? Futbolda siyaset her zaman var olacak. Hayatın her alanında olduğu gibi bu kaçınılmaz ama böyle olması bazen de oyunun önüne geçmiyor değil. Bu da futbolun ruhuna zarar veriyor. Bununla bağlantılı olarak futbolcuların siyasi görüşlerini açıklamasını doğru buluyor musunuz? Sonuçta futbolcular da birer birey ve saha dışında sosyal yaşamları var. Her özgür insan gibi futbolcuların da siyasi görüşlerinin olması ve bunu açıklamaları bana gayet normal geliyor. Livorno’nun solcu bir takım olarak anılmasına ne diyorsunuz? Öncelikle şunu belirteyim kulüp değil, futbolcular ve taraftarlar solcu. Solcu kulüp diye bir ifade bana yanlış geliyor. Bizim taraftarımızın hayata bakışları aykırı. Buna da saygı duyulması gerekiyor. Lazio ve Di Canio hakkında ne söylemek istersin? Dediğim gibi solcu, sağcı takım diye bir şey olmamalı. Lazio’ya da, Di Canio’nun görüşlerine de saygı duyuyorum. Devamı 6 sayfada Aşk ve korku: Giovanni Scognamillo Aşk ve Korku... Aylin Ünal, Giovanni Scognamillo'yu bu iki kelimeyle tarif ediyor. Scognamillo'nun hayatını anlattığı kitabına bu ismi vermesi de bundan. Bu Ünal’ın ilk kitabı. Kitapla, sekiz yıllık dostu Scognamillo’ya vefa borcunu da ödüyor. İşte Aylin Ünal ve korkuya da aşkla bağlı Scognamillo’nun anlattıkları... ESRA AÇIKGÖZ Sayfa 7 Modanın soğuk yüzlü tanrıçası “Şeytan Prada Giyer” filmiyle hemen tüm dünya onu daha yakından tanıdı. Moda dünyasının güçlü editörü; soğuk, sert, mesafeli, acımasız ve kibirli. Tahtını kimseye kaptırmayan Anna Wintour, bu kez bir belgeselle karşımızda. Moda dergisi Vogue’un eylül sayısının hazırlık sürecini konu alan “September Issue” ABD’de vizyona girdi. SİNEM DÖNMEZ Sayfa 4 PAZAR YAZILARI 2. sayfada Ataol Behramoğlu’nun Pazar Söyleşileri 5. sayfada Tarihte bu hafta 5. sayfada Home Office... 10. sayfada C M Y B C MY B