Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
333
9 Ekim 2021 Cumartesi
Elif Aktuğ
ben iyi olmayı seçtim
Yargı, yeni
Nasır’ın umarım baki kalır
fenomenimiz
Mısır’ına Bakış:
peyniri ölçüyor, zeytinleri
Fotoğraf: vedat arık
sayıyor... r afet koroğlu’nun sağ
olacak gibi
kolu. Çocukluk yıllarından itibaren
Merkez Garı ‘Yemekleri
güçlünün yanında durursa bu
ani hiçbir diziyi beğenmezdim,
hayatta ezilmeyeceğine karar
llen Kay
ölçmeye
Hhani illa eleştirir yerden yere
vermiş tako, r afet koroğlu’na
ETrimber-
vururdum. Bakın şahane tertemiz
gönülden bağlı. izleyiciler
ger tarafın-
bir iş var karşımızda ve beğendi-
camdaki kız’ın ikinci sezonunda devam mı’
dan, “tepe-
ğimi söylüyorum daha birinci cüm-
tako’yu daha bir bağrına bastı,
den inme-
lemde. Yargı, Ay Yapım’ın son za-
travmalarıyla karşılaştı. tako
ci” olarak sı-
diyorlar
manlarda izlediğim (rejisiyle, tek-
n alan’ın eve gelmesiyle kendine
Başak Bıçak
nıflandırılan
nik işçiliğiyle) en sıkı işi olmuş ve
bir can yoldaşı da buldu. iki
Mısır devri-
u sokakta nasıl tepkiler
fakat gel gör ki 2.5 saatlik dizi sü-
yaralı kalbin yolculuklarını
mi, geçtiğimiz günlerde MUBI’de gös-
alıyorsunuz. izleyici
resi hem hikâyeyi hem seyirciyi
hep birlikte izleyeceğiz. belki
terime giren Yusuf Şahin imzalı kla-
tako’yu seviyor mu, sinir
yıpratabilir. Birbirinden asla haz-
de n alan ve tako birbirlerini
sik Merkez Garı (Cairo Station, 1958)
zetmeyen, çatışmalı ve bol “nefret-
iyileştirecek... tacettin, namı diğer mi oluyor, empati mi
ile yeniden görünürlük kazanıyor. Kü-
li” erkek ve kadının aşk hikâyesi
tako, ona hayat veren Hamza
yapıyor? n e diyorlar size?
çücük bir tren istasyonundan Mısır’ın
bizim senaristlerin vazgeçilmezi.
Yazıcı’yla buluştuk, tanımaya
tüm dinamiklerini yansıtmayı başaran
gıcık bulduklarına dair
Burada da erkek kardeşi cinayet-
çalıştık... istanbul’da doğuyor.
Şahin, bugün bile etkisini koruyan bir
yorumlar da okudum
le suçlanan savcı ve cinayete kur-
Çocukluğundan beri oyuncu
hikâye anlatıyor.
sempatik bulanlar da var.
ban giden kız kardeşinin katili-
olmak isteyen Yazıcı, oyunculuk
“Yemekleri ölçmeye devam
cüretkâr bir t Asvir
ni bulmaya çalışan avukat kadının
eğitimleriyle kendini geliştiriyor.
mı” diye soranlar oluyor hiâyesini izliyoruz. Nasıl bir aşk
sonrası da zaten geliyor...
Hür Subaylar Hareketi’yle birlik-
doğacak aralarında zaman göste-
(gülüyor). sokaktan çok
te 1952’de yönetimi ele geçiren ve
recek. Dijital ortamda yayımlansa
Mısır’da bütüncül bir modernleşme gi-
güzel tepkiler alıyorum.
50’şer dakikalık bölümler halinde
rişimi başlatan Cemal Abdül Nasır’ın
beni mutlu ediyor.
tadından yenmezdi.
askeri darbesi, ülkede toplumsal ve ik-
teşekkür ederim ilgilerine.
KADRO: Kaan Urgancıoğlu da
tisadi alanda bir değişimi hedefliyor
Pınar Deniz de çok başarılı. Hüse-
ve çerçevesini, laik Arap ulusçuluğu-
yin Avni Danyal gibi bir usta var
nu sosyalist doktrinlerle birleştirme dü-
zaten. Uğur Polat var, daha ne ol-
şüncesi üzerine yerleştiriyordu. Nite-
Elif Tokbay
tako, o gm pictures yapımı camdaki
sun.
kim Süveyş’in millileştirilmesiyle bir-
kız’ın en sevilen karakterlerinden.
HikâYe: Elbette aksaklık veya
likte Batı’yla arası bozulan Nasır’ın,
“aman şurası da şöyle olmalydı”
yüzünü önce Doğu Bloku’na dönme-
denecek yerler var ama bütününe
si ve ardından tümüyle “Bağlantısızlı-
u Gözünüzü kapattığınızda ve Nasıl başladı bu macera?
bakınca gayet akıcı bir senaryo,
ğı” seçmesinde bu anlayışın payı bü-
çocukluğunuza gittiğinizde gözü- İlk okuduğumda da çok heye-
gayet yerinde diyaloglar ve me-
yük olacaktı. Mısır modernleşme san-
nüzde canlanan ilk anı ne oluyor, canlanmıştım. Altından kalkabile-
rakla beklenen bir son var. Sürp-
cılarıyla kıvranırken devlet sinemaya
ne yapıyorsunuz? ceğimi düşündüm. İçinde olmak
rizleri seven, heyecan ve merak
destek vermekten geri durmadı ve Yu-
Ekmek arası bal peynir, istedim. İyi ki diyorum. Hâlâ se-
dozu yüksek, sıradanlıktan uzak
suf Şahin gibi yönetmenlerin de için-
Yeşilköy’e gidip denize girmek, verek devam ediyorum.
dizi bekleyen seyirci nihayet yazlık
de bulunduğu bir grup sinemacı bu
mahalle maçları. Bunlar bir paket u Tako gücünü Rafet
dizi karmaşasından kurtuldu, yeni
dönemde neo-realist filmler çekmeye
olarak geliyor aklıma. Koroğlu’ndan alıyor, bütün eve sezonla birlikte.
başladılar. İşte Merkez Garı, Mısır’ın
u Oyunculuk çocukluk hayali- kök söktürüyor. Başkasının gü- DeDim ol Abilir : Acaba bir
içinde bulunduğu bu toplumsal hare-
avukat bir savcıya öyle diklene-
niz. Çocukluk hayallerinizin ger- cünü kullanmak kolay mı geliyor
ketliliğin en çarpıcı emsallerinden biri
bilir, hesap sorabilir, çemkirebi-
çekleşmesi nasıl bir duygu? insanoğluna?
olarak karşımıza çıkıyor ve Mısır hal-
lir mi? Eh madem yazmışlar senar-
kının devrime bakışının cüretkâr bir Gerçekleşmiş bir hayal olarak Tako’nun yaşadığı durumu bir
yoya, dedim olabilir! Mutlaka hu-
tasviri olarak tarihi bakımdan da dik- görmüyorum. Yolun daha çok ba- genellemenin içine sokamayız,
kuki bir danışman kadrosu vardır
kat çekiyor.
şındayım. Çocukluğumda da ya- Tako yetimhaneden sonra Rafet
diyorum, yoksa nerede görülmüş
parken iyi hissettirdiği için yapıyo- Koroğlu’nun yetiştirdiği birisi. Ta-
savcıyla böyle konuşmak diyorum,
u Basit yaşamak insana nasıl bir
rum. Umarım herkesin başına gelir. ko aslında yaptığı her şeyi ona
sonra kendi kendime “Aman niha-
u Oyunculuk bizde ata sporu güç veriyor? olan bağlılığından yapıyor.
yet güzel bir dizi, takılma ayrıtıla-
Okuyup izlemenin, yaşamanın
diyorsunuz, kimden etkilendiniz?
ra. Netflix’te saçma sapan dizileri
tr AvmAlAr A
O biyografiyi yazarken eğlenmiş - beni geliştirdiğini düşünüyorum.
bayıla bayıla seyrediyorsun, kaptır
AlIŞIYorsunu Z
Gelişmek bir güçtür bence. Sevdik-
tim aslında. Gerçek değil (gülüyor),
kendini, izle gitsin” diyorum.
etkilenmemi sağlayan çevremdir. lerim de beni hep daha güçlü biri u Karakterin ayrıntıları bu
seksist YAkl AŞIm vAr
yapmıştır.
Ustalarım, acılarım, mutluluklarım, sezon daha bir ortaya çıktı.
mI: Diziyi izlerken Hüseyin Av-
yaşadıklarım... u Camdaki Kız’da Tako’nun neden gücün peşin-
ni Danyal’ın “Nereden buldun bu
canlandırdığınız Tako
de olduğunu da daha iyi anladık.
avukatı, kadın haliyle ne becere-
sevDikleri m beni
karakteriyle çok seviliyorsunuz. Çocukluk travmaları insanın ka-
cek” cümlesi eleştirilir diye düşün-
gü Çlü YApIYor
rakterini şekillendiriyor öyle de-
düm ve öyle de oldu. Bu cümle-
ğil mi?
u Biraz aksi, biraz tehlikeli mi- nin kullanılmış olması dizinin ka-
Kesinlikle öyle. Herkes bu
dın erkek ayrımcılığı yaptığını gös-
siniz? Sizinle ilgili araştırma ya-
hikâyeden sonra kendi çocukluk-
termez. Klasik ve artık dillerden
toplumun ötekisi parken rastladım bu sözünüze.
larında bir şeyler buldu diye tah- de zihinlerden de silinmesi gere-
Yine o biyografi (gülüyor), herkes
Sembolik olarak Mısır’ı temsil eden
min ediyorum. ken erkek bakış açısının acizliği-
kadar aksi herkes kadar tehlikeli-
Kahire Garı’nın görüntüleriyle açı-
ni göstermesi açısından son dere-
u Sizin travmalarla aranız na-
yim. İnsanlar doğuştan iyi ya da
lan film, ülkenin toplumsal çeşitliliğini
ce önemliydi.
sıl, barıştınız mı onlarla?
kötü olmazlar. Bu seçimdir. Ben iyi
vurgulamak istercesine önce her sınıf-
kostüm -mAkYAJ: Dört
Barışmak ya da görmezden
tan insanı kadrajına yerleştiriyor, ar- olmayı seçtim. Umarım baki kalır.
dörtlük, diyecek lafım yok. Ha bi-
gelmek değil de alışıyorsunuz
dından da seyircisini istasyonun gaze- u Ne zaman ortaya çıkar o aksi
rinci bölümde avukat kadının kıya-
sadece.
te satıcısı Madbuli’yle tanıştırıyor. Tren
ve tehlikeli Hamza?
feti, yırtmacı falan olmamış diye-
u Koroğlu evinde herkesin
garında rastladığı ve pek çok genç gi-
Kırıldığında, üzüldüğünde, acı-
cektim ama baktım ilerleyen sahne
bi “zenginlik ve saadet bulma mak- kendine özel mutsuzlukları var.
dığında, acındığında, çaresiz kal-
ve bölümde hikâyeye göre durum
sadıyla Kahire’ye gelen” filmin ana Tako da onlardan biri tabii ki. Si-
dığında… Yine bir paket geldi (gü-
değişiyor. Kardeşinin ölüm habe-
karakteri Kinawi’ye yanında iş ve-
zin mutluluk anlayışınız ne?
lüyor).
rini alınca tuvalette yüzünü yıkadı-
ren Madbuli, bu noktadan sonra fil-
İyi bir sohbet, iyi bir film, kimi
u Basit bir adamım, basit yaşı-
ğı sahnede neredeyse hiç makyaj
min anlatıcısı haline geliyor. Topallı-
zaman iyi bir mücadele beni mut-
yorum diyorsunuz. Biraz açalım
yok Pınar’da, olması gerektiği gi-
ğı yüzünden toplumun “ötekisi” olan
lu eder.
mı bunu?
bi çekmişler. Yaz dizilerinde neydi
Kinawi’nin yaşadığı karşılıksız aş-
u Mutsuz olduğunuzda bunu
Elimden geldiğince dinlenip çalışı-
öyle pür makyaj, buruşmayan kı-
kı, öyküsünün dış çeperine yerleştiren
nasıl aşarsınız peki?
yorum. Oyun oynuyorum. Bir şeyler
yafetler ve maşalı saçlar, abuk sa-
film, çekirdeğine ise koca bir ülkenin
Onu da aşmıyorum. Önce mut-
izleyip bir şeyler okuyorum. Sevdik-
buk diyaloglar.
tamamını sığdırıyor. Sendikalardan iş-
suzluğu yaşıyorum. Bir süre sonra
lerimle vakit geçirmeye çalışıyorum.
ARKA PENCERE NOTU: 8
çi sınıfına, köyden kente göçten yok-
beni mutsuz eden fikre alışıyorum
Dert dinliyor dert anlatıyorum. Gü- verdim. Heyecan dozu böyle gitsin
sulluğa, polis baskısından kadına yö-
ve devam ediyorum.
lüp ağlıyorum herkes gibi... 10 bölüm daha, 10 veririm.
nelik şiddete ve kadın haklarına değin
tepeden inmeci bir hareketin tüm kar-
maşasını gözler önüne seren Merkez
Garı, Kinawi’nin her geçen dakika de-
bir inanışın izlerinin harmanlanmış ol-
liliğe yaklaşmasını ise devrimle kayna-
ması ve bu topraklara ait unsurların
yan bir halkın tamamını tek bir vücut-
BİR VAROLUŞ DAYANAĞI… ÇIĞlIk…
barınması da izleyiciye farklı bir bakış
ta toplayarak betimliyor. Ve bunu ya-
açısı sunuyor.
parken bilhassa ikinci yarıdan itiba- dvard Munch’un aynı ad- nerek hazırlanmış. Oyunda varoluş sancısı, haya-
Çığlık, her anını gözümü kırpmadan
ren kara film türüne sırtını yaslayan Elı tablosundan ve Artaud ile Dekor sadece bir tın zorunlulukları, sosyal med-
izlediğim metin, performans ve reji an-
hikâye, müzik kullanımı ve kadrajla- Grotowski’nin çalışmalarından
sandalye. Oyunun ya içerisinde kaybolmuş olma-
lamında yaratıcı ve üst düzey bir iş ol-
rıyla salt bir melodramdan ibaret ol-
esinlenerek Tiyatro Füg tarafın- büyük bölümünü mız, sosyalleşme ihtiyacı gibi
muş. Yaklaşık 60 dakika tek kişilik ve
madığını da kanıtlıyor.
dan sahnelenen oyunun yazarı, oyuncu ayağından konular sözsüz anlatılırken du-
sözsüz oynanan oyunda izleyiciyi bu
yönetmeni ve oyuncusu Metehan sandalyeye zincir- rum daha dramatik ve daha
kAr A film sosu
denli diri tutmak kolay iş değil. Bu yö-
Budak. Oyunda sahne ve kos- li olarak oynuyor. O çetrefilli bir hal alıyor.
Yavuz k Oç
nüyle performansını olağanüstü iyi bul-
Merkez Garı, özellikle Mısır devri-
tüm tasarım Kaan Aloğlu’na ait. zincir ait hissedilen yer, gü- Gerçek düzlemde odaya sıkışmış bir
minin yaşandığı yıllarda çekilmiş ol- duğum Metehan Budak her türlü övgü-
Eserin hissettirdiklerinden esinlenerek
venli alan, benimsenmiş bir kişi ya da hayat görünürken soyut düzlemde tam
ması sebebiyle büyük önem taşıyan yü hak ediyor. Çığlık, kesinlikle sezo-
düşünülmüş başkalaşmış bir temaya sa- mekân olarak metafor halinde sandal- anlamıyla ruhsal yük taşıyan ve oyunun
fakat ondan da öte, toplum eleştirisi- nun ses getirecek ve izlenmesi gereken
hip olan “Çığlık”, inanç, yalnızlık, sos- yede can buluyor. Ancak oyunun bir içindeki oyunlarla o ruhsal yükün ağır-
ni kara film sosuyla harmanlayabildiği
oyunlarından biri.
yallik, zorunluluklar, varoluş, ego, sı- bölümünde o zincir sandalyeden çıka- lığını arttıran unsurlar görünüyor. Oyu-
için gerçek bir klasik. Yusuf Şahin’in
kıntı, canavarlaşma, aidiyet ve tutsak- rılıyor fakat ayaktaki zincir bağlı kalı- nun içindeki her oyun, oyun sonunda atı-
Çığlık,
Kinawi’ye hayat veren etkileyici per-
lık gibi konular ekseninde her anlamda yor. Yani o aidiyet duyulan yerden ay- lacak çığlığın bir parçasını oluşturuyor.
15 ekim c uma eylül sahnesi
formansı için bile görülmeye değer.
kendine yabancılaşan, dönüşüm için- rılma isteği yine de kendi ayağında bir Oyun boyunca sandalye türlü tür-
22 ekim c uma tatavla sahne
Ellen Kay Trimberger, Tepeden İn-
de sıkışan modern insanın sesini yansı- iz olarak kalmaya, peşinden gelmeye lü anlamlarda farklı olarak kullanılıyor. 28 ekim perşembe Asmalı sahne
meci Devrimler, Japonya, Türkiye, Mı-
31 ekim pazar think House
tıyor. Çığlık, yüklenen anlamlarla insa- devam ediyor. Bir bölümde dans ediliyor, bir bölümde
sır, Peru, Gelenek Yayıncılık, İstanbul,
Acıbadem’de izleyici ile buluşma-
nın tercümanı olan ruhun yükünü açığa Zincir oyunun omurgasını oluşturan sandalye ile ayrılık yaşanıyor, bir bö-
2003.
ya devam edecek.
çıkaran ve yankılanan ses olarak da ta- bir materyal olarak kullanılmış. Hap- lümde TV oluyor, bir bölümde ise oyun-
Albert Hourani, Arap Halkları Tari-
nımlanabilir. solmuşluk, mecburiyet, sıkışmışlık, duy- cu sandalyenin bizzat kendisi oluyor. Oyunun izleyici ile buluşmasını sağ-
hi, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001.
Oyun ağırlıklı olarak Grotowski’nin gusal bağımlılık gibi birçok temaya ör- Batı tiyatro kültüründen etkilenerek layan tüm ekibi yürekten kutlarım.
Bernard Lewis, Ortadoğu, Arkadaş
“yoksul tiyatro” kavramından etkile- nek olduğunu söylemek yanlış olmaz. hazırlanmış sözsüz bir oyunda, bize ait Alkışınız bol olsun…
Yayınevi, Ankara, 2005.
basakbicak@gmail.com
Arka Pencere