Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Alper
Lizbon’d A
Hasanoğlu
Hayat
de anima
gezince gün batımında
güzel
Son ‘aşk yoktur’
tekne gezintisi
fatih@fatihturkmenoglu.com
Fatih Türkmenoğlu
yazısı – elbette
şimdilik…
Tam güneş gitmeye başlarken başlıyor turu-
muz. o altın saatlerdeyiz. Turuncumsu ışıkla
kaplanıyor her yer. bir de rüzgâr durmuş, de-
nizde bir lokma dalga yok. Lizbon’un, gezi-
nin, yaşamın en güzel anı bu olsa gerek…
ÇİZEN: Özge Ekmekçioğlu
yle uzun uzun müze gezemiyorum ar- rın kapılarını açıyor. Portekiz’de insanlar bağırmıyorlar mesela.
ayatında iki kere sıkı âşık olmuş biri olarak ne-
tık, sıkılıyorum. Dünyada, her ülkede, Şimdi Lizbon’dayım, canım hiçbir müzeyi gör- Birbirlerine çok kibar konuşuyorlar. Hızlı olan
den aşk yoktur diye tutturduğumu anlatıp, bu ya-
Öyüzlerce müze gezmişimdir. Müzecili- mek istemiyor. Gittim birkaçına, söylemesi ayıp yavaşı bekliyor. Abartılı kahkahalar atmıyorlar,
Hzı dizisine bu yazıyla noktalı virgül koyarak felse-
ği bu çağa taşımayan müzelere girmeyi redde- çok sıkıldım. İnternette hepsi var. Madem mü- gösterişli giyinmiyorlar.
feyle ve psikolojiyle insanı anlama çabalarıma geri dön-
diyorum. Bir hikâye, bir ilişki, bir görsel-işitsel zeye gelmişim, beni heyecanlandır, bir numara Portekizce bana hep kulak tırmalayıcı gelmiş-
mek istiyorum.
destek olmalı. Bir daha Mona Lisa’yı görmesem yap, ışık efekti olsun, bir canlandırma olsun… ti. Böyle İspanyolcayı almışsın, ortasından ko-
54 yaşına gelip de “Ah nerede o eski aşklar!” aptallı-
olur. Ama Beypazarı’ndaki Yaşayan Müze’ye Yok, karar verdim, artık çok özel yönetilen- caman bir Rusça, biraz da Lehçe geçirmişsin,
ğına düşecek değilim; çünkü nerede o eski aşklar diyebil-
kesinlikle bir daha gitmek istiyorum. Ya da Sa- ler dışında bir müzeye gitmem. Onun yerine en üstüne de hiç yakışmayan Arapça tozu serpmiş-
mem için yaşımın takriben yedi bin küsur filan olması ge-
bancı Müzesi, müthiş yaratıcı sergileriyle beni sevdiğim sokaklarda geçiririm saatlerimi, gün- sin gibi. Oysa şimdi Portekizlilerin hoşluğuyla
rekir. Yani ben de aynı bok çukuruna doğdum, aşk söz
hep çok heyecanlandırıyor; tabii müdürü Nazan lerimi. Yaşamın akışı içinde öyle çok şeye tanık bağdaştı Portekizce. Dil ve kültür, bütünü oluş-
konusu olduğunda.
Ölçer’in titiz gözü var orada, çok seviyorum. oluyorum ki. Kültürleri, toplumları inceliyorum. turdu. Hâlâ bozulmuş bir Latin dili gibi; ama
Gerçi bir Türkiye vatandaşı olarak bok çukuru her da-
Sadberk Hanım Müzesi, her defasında “bura- Yemek alışkanlıklarını, mimiklerini, giysilerini iz- çok güzel olduğunu düşünüyorum artık. Sakin,
im içinde bulunduğumuz ve bugüne kadar değişmeden
da yaşasam” diye hayaller kurdurtuyor. İstan- liyorum. Kendimce de çıkarımlarda bulunuyo- yumuşak huylu, gülümseyen insanların dili bu;
ve hatta derinleşerek var olmaya devam eden gerçekliği-
bul Modern orijinal yerindeyken başka diyarla- rum sonra. çok sevdim. Bu geziden başlayarak…
miz. İnsan bok çukurunda doğup da bunu karşılaştırabi-
leceği başka bir yer olmadığında, kendini, sorgulamadan
oraya ait hissediyor ve ancak başka bir ülkeye gidip ora-
Güneşin batışına yakın saatler- yanusa açılan bir haliç bu nehir.
da yaşamaya başladığında üstünün başının hatta teninin
de bir tekne turu. Lizbon’un ye- Türkçe Tejo deniyor sanırım. Şeh-
Tekne
bok koktuğunu ve bu kokudan arınmasının imkânsız ol-
ni ve modern sayılabilecek belem ri kucaklamış Tejo, sarmış sarma-
masa bile çok zor olduğunu fark ediyor.
semtinden kalkıyor teknemiz. lamış…
belem’den
Neden aşk yoktur diye tutturuyorum? Bunun akut bir çı-
o tobüsle ulaşmak çok kolay. 25 n isan Köprüsü’nün altından
kış noktası yani son aylarda bir aşk acısı çekmiş olup, bu-
Saat 4.45’te oradayız. geçiyoruz. Portekiz’in dikta reji-
kalkar
Airbnb experiences turunu minden kurtulduğu tarih bu. Köp- nun verdiği kızgınlıkla bir telafi çabasına girişerek yaşa-
bugün tercih eden ancak yir- rünün ilk ismi Salazar. diktatör
dığım şeyi inkâr etmeye çalışmamla filan ilgisi yok elbet-
mi kişiyiz. Herkes başka gider, isim değişir; burada da öy-
te.
bir ülkeden gelmiş. Kısa- le olmuş. Köprü, 1966 yılından
Yazı dizisine başladığım ilk andan itibaren insanın ek-
ca selamlaşıp tanışıyoruz. beri Lizbon’la Almada’yı bağlı-
sik ve aciz bir varlık olduğunu vurguluyorum. Esas nok-
Ve Tagus n ehri üzerinde yor. 2 bin 277 metre uzunluğun-
tanın bu olduğunu akıldan çıkarmamak gerektiğini özel-
seyrimize başlıyoruz. da. Aynı San Francisco’daki Gol-
likle vurgulamak isterim. Bunun nedenini merak edenler,
En öndeyiz, Titanic filmi- den Gate Köprüsü gibi kırmızı. in-
Prometheus’un ateşi çalıp insanlara vermesiyle ilgili mito-
nin meşhur pozu gibi. Öy- şası sırasında yirmi işçi hayatı-
lojik öyküyü internette okuyabilirler.
le bir zaman ki, güneş tüm nı kaybetmiş. Aşırı estetik, aşı-
Ayrıca aciz ve ötekine muhtaç olduğumuz gerçeğinin
şehre altın tozu serpmiş rı fotojenik, acayip sinematogra-
sanki. Meşhur Katedral, fik. Kat kat tasarlanmış. iki katta kökeninin erken doğmuş olmamızda yattığını da doğaya
Elektrik Müzesi ve Mo- trenler üstte araçlar...
bakarak rahatlıkla görebiliriz. Doğadaki hiçbir canlı bu
dern Sanat Müzesi’ni Güneş batıyor artık. Yavaş ya-
kadar uzun süre boyunca hayatta kalabilmek için annesi-
dışarıdan, suyun üze- vaş şehir ışıkları yanmaya başla-
ne muhtaç değildir. Ve bu bağımlılık aylarca sürer. Bu da
rinden izliyorum. Hiç dı. Köprüden araçlar, trenler ge-
zihnimize öteki olmadan hayatta kalamayacağımız bil-
rüzgâr yok, tekne- çiyor. Kaybolan güneşin son sarı
gisini kazır. Bu bilinçdışı bilgiyi yalnız kaldığımızda veya
miz aslında yelkenli ışıkları ha gayret etrafı sarartıyor.
terk edildiğimizde iliklerimize kadar hissederiz. Ayrılmak,
ama yelkenleri açma- zaman sıkıştı kaldı yine. bile-
bilinçdışı olarak annenin yokluğunu anımsattığı ve bu da
nın hiç gereği yok. dü- medim ne zaman, saat kaç. Hat-
ölüm anlamına geldiği için bu kadar zordur.
şük hızda ilerleyip tüm ta neredeyim. istanbul mu, San
Eksik ve aciz olduğumuz gerçeğiyle birlikte, bir gün
Lizbon’u seyrediyoruz. Francisco mu, Londra mı. n e öne-
Pantheon, Alfama, Terre- mi var. Her yer ve her zaman, ölüp gideceğimiz ve kurda kuşa yem olacağımız bilgisi
iro do Paço… Aslında hep nasılsa bende. Şimdi, aslında ya-
insan tekinin sahip olduğu en trajik bilgidir. Ayrıca doğa-
denizin üzerinde olacağımı- şadığım her zaman. burası, aslın-
daki diğer canlıların çok büyük bölümünden fiziksel özel-
zı zannetmiştim, oysa Tagus da adım attığım her yer. ben, as-
likleri bakımından da çok daha zayıftır. Homo sapiens ta
n ehri’ndeyiz. Kendi kendi- lında gördüğüm, konuştuğum, ta-
en başından beri topluluk halinde yaşayarak bu eksikliği,
me tekrar ediyorum hep. o k- nıştığım herkes…
ötekine muhtaç olma durumunu telafi etmeyi ve hayatta
kalmayı başarmıştır. Bu bir anlamda ailenin –dikkat evlili-
ğin değil– neden her daim var olduğunun da nedenidir.
Zaman içinde doğada var olan yiyecek insana yet-
Cihangir’de memeye başladı ve yerleşik düzene geçildi. Yavaş ya-
vaş ataerkil düzen ortaya çıktı ve bin yıllar içinde sanayi
saklı bir bahçe: Orhun
devrimi gerçekleşti. İnsan teki doğduğu yerde, kendini ait
Atmış
hissettiği topluluk ve büyük aile içinde yaşamak hakkın-
Rose
dan mahrum oldu ve işçi ya da tüccar olarak para kaza-
nıp hayatını idame ettirmek için uzaklara, özellikle de şe-
Marine
hirlere göç etmek zorunda kaldı. Bu da eksikliğini, acizli-
Ajanda
ğini derinden hissetmeye başlamasına ve o trajik bilginin,
önünde sonunda öleceği gerçeğinin daha da ağır hisse-
TADINA
dilmeye başlamasına neden oldu. Uzun bir süre bu ek-
BAK
siklik ve acizlik duygusu, özellikle şehirlerde yaşanan de-
Ceren Gündoğdu’dan
Hayvan dostlara
rin yoksulluk Tanrı’ya duyulan, onunla bir olma özlemiyle
ihangir’in ara sokaklarından ile hazırlanarak misafirlere sunu- yani Tanrı aşkıyla yok sayılmaya çalışıldı.
özel yemek kitabı
‘Yangınlara’
Cbirinde gizlenmiş Rose Mari- lan restoranın mönüsünde serpme İnsanın insana duyduğu aşk da Hıristiyanlıkta olsun, İs-
dinle
ef Rafet
ne, 2009 yılından beri hizmet ve- kahvaltı, et, balık, pizza, makar- lamda olsun Tanrı aşkıyla bir tutuldu ve bir yücelme, ta-
eren Gündoğ-
Ş
İnce’nin
s ATIN
riyor. Durmuş Sarıdikmen işlet- na, hamburger, salata çeşitlerinin mamlanma ihtiyacına karşılık geldi. Bu kadar yüce bir
Cdu, yeni şar-
“Pet Chef” isimli
me müdürlüğünde ve Ahmet Eren yanı sıra imza yemeklerinden be- kısı “Yangınlara” ile al duygunun yanına en yakışmayacak şey elbette bedensel
yemek tari-
romantizmi funk gi-
Gencer şefliğinde yeni bir oluşu- ğendili kebap ile safran soslu kon- arzular ve cinsel isteklerdi. Ruh-beden ayrılığı olarak da
tarlar ve dans ri- fi kitabında
ma giren mekân, misafirlerini bek- fit levrek bulunuyor. Ayrıca dünya değerlendirebileceğimiz büyük bir yarılma demekti bu in-
timleriyle buluşturu-
hayvanlara
liyor. Şef Gencer tarafından ta- mutfağından çeşitli tatlılar da de- san zihni için.
yor. Aşka dair kafa
özel tarif-
mamen taze ve el yapımı ürünler nenebilir. Günümüze yaklaştıkça sekülerleşen insana sadece,
karıştıran sorulara
ler bulunu-
Tanrı’nın unutulduğu hatta Tanrı’nın tamamen yok oldu-
rağmen hata yap-
yor. Kitap,
ğu, eksik ve aciz bir insanın, eksik ve aciz bir diğer insa-
maktan korkmayan
hayvanla-
‘Dune’ vizyonda!
na duyduğu aşk kaldı. Aşk acısı tam bu noktada başla-
bir kadının cesare-
izle
rın sağlıklı
dı. Aşk kavramına yüklenen ve ancak bir Tanrı’nın doyu-
tinden ilham alan
rank Herbert’ın çığır açan roman serisi “Dune”, dün-
beslenebi-
rabileceği ihtiyaçlar eksik ve aciz bir insanın karşılaya-
şarkı, hüznü ve ne-
Fyanın en iyi yönetmenlerinden biri olarak kabul edi-
leceği, ko-
şeyi aynı anda ya- mayacağı kadar çoktu. Bedensel arzular ve cinsel ihtiyaç-
len ve “Arrival”, “Blade Runner 2049” gibi filmleriyle bilinen Dennis Ville-
lay anla-
şamaya meyilli her-
lar da aşktan koparılmış ve belli dini kuralların ya da biz-
neuve tarafından beyazperdeye taşındı. “Dune: Çöl Gezegeni” ismini alan
kesi dansa davet ediyor. Prodüktörlüğünü Arel tımlı ve detaylı tarifler sunu-
de olduğu gibi belediyenin izni olmadan yaşanması gü-
film vizyona girdi. Filmin yıldızlar geçidini aratmayan oyuncu kadrosunda
Koray Nalbant’ın yaptığı şarkının sözü ve müziği
yor. Kitapta hangi yemek
nah ve/ya da yasaklanmış olduğu için insana aşk acı-
Timothée Chalamet, Zendaya, Rebecca Ferguson, Oscar Isaac, Josh Brolin,
Ceren Gündoğdu’ya ait.
pişirme tarzı ile hangi mal-
Javier Bardem gibi isimler yer alıyor. sı dışında hiçbir şey kalmıyordu. Hiç kimse ötekine yete-
zemelerin hayvanların sağ-
ceğine inanamıyor, ötekinin de kendisine yeteceğine ka-
lığına yararlı ve zararlı ol-
ni olamıyordu artık.
Ödüllü yazar Işık’ın ilk kitabı duğu konusunda da bilgiler
Oysa aşk vardı elbette ama adına aşk demediğimizde
o Ku
bulunuyor. www.petchef.
ya da aşkı, yüzlerce yıldır bu kavrama yüklenen ve insa-
Seyhan Livaneli 2021 Öykü Yarışması’nın zengin bir anlatımı yakalıyor.
com.tr sitesi üzerinden satı-
nın insana duyduğu doğal cinsel istek ve arzu, tutku, ya-
kazananı Güray Işık’ın ilk öykü kitabı 16 öyküden oluşan kitap, iki-
şa sunulan kitabın tüm geli-
kınlık, şefkat, merhamet ve sevgiyle hiçbir ilgisi olmayan
“Kaygıların Küçük Meydanı” Edebiyatist li öykü sistemiyle de dikkat çekiyor. Işık’ın
riyle hayvanlar için yaşam
beklentilerden ayrı düşünülebildiğimiz zaman.
Yayınevi imzasıyla çıktı. Kitap, dönemine ödülü ve kitap için bugün Zülfü Livaneli’nin
kulübeleri yaptırılacak.
Nereden mi biliyorum, elbette kendi yaşadıklarımdan
has, özenle seçilmiş sözcüklerle derin ve de katılımıyla bir tören düzenlenecek.
ve yaşayamadıklarımdan…
orhun.atmis@gmail.com