02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayat gezince Fatih güzel Türkmenoğlu [email protected] Hayvan sevgisi, hayat sevgisi Balık mezatı, Foça’nın simgesi. Her deniz kenarı yerleşim yeri böyle değildir. Foça demek, balık demek, deniz demek. Bir de sokak hayvanları, daha çok da kedi. Ne kadar çok sayıda kedi var. Ve nasıl artan, taşan, herkese yayılan bir hayvan sevgisi. Her sokakta, her dükkân önünde bir kap yemek, bir tas su. Emekliliğinde buraya yerleşmiş o güzel insanları gülümsemelerinden tanıdım. Hep gözlerimizle konuştuk. Balıkçılar, esnaf, turistler, herkes bu sevgi seline iştirak ediyor. Foça’da, mutlaka kedi seviliyor. Bu sefer de bu kadarmış. Üç günlük Foça. Burada neredeyse yılın altı ayını geçiren, geçen aylarda da bize veda eden Sunar Kural Aytuna’ya bir selam gönderdim. Onsuz ilk Foça gezim. Aslında nasıl da eksik, ıssız... Tam onun evinin tarafına baktım, “Sunar’ım” dedim. O bana hep öyle derdi, “Canım Fatih’im” derdi. “Canım, Sunar’ım” dedim. “Seni Allah’a ısmarladım” dedim. Sayısız anıyla, kahkahayla, şarkıyla, Foça’yı terk ettim. Foça’da başka şeyler yapmak lazım Güneşi batırın saatlerce yüzün Sirenleri görürseniz bana da haber verin Foça’yı hakkıyla gezmek, anlamak, hissetmek için, bir tekne turuna gitmek şart bence. Bu bir günlük tekne turu olur, balıkçı sandallarından biriyle anlaşılır, lüks bir yat olur; o tarafı kişiye özel bir çözüm gerektirir. Ama adaları, Orak Adası ve civarındaki koyları, fokların da uğrak yeri olan Siren Kayalıkları’nı görmek şart. Bilirsiniz, sirenler yarı insan yarı deniz yaratığı kadınlar. Kayalıklarda yaşadıkları söylenir. Öyle güzel seslidirler, öyle harika şarkılar söylerler ki denizciler onların şarkılarıyla büyülenir. Gemilerini sisler altındaki kayalıklara sürüklerler, farkına bile varmadan. Batan gemiler ve yok olan denizciler anlatılır mitolojide... Farklı kaynaklar, sirenlerin iki kuyruğundan bahseder. Bir de insanları afiyetle yediklerinden... Ben bir kez, yıllar evvel, fok görmüştüm, tam kayalıklar civarında. Ama şimdiye dek hiç iki kuyruklu, güzel sesli bir denizkızına rastlamadım. Belki de şiddetli rüzgârın kaya oyuklarını üfleyerek çıkarttığı eşsiz melodiler, yüzyıllarca böyle yorumlanmıştır. Belki de o kadar gerçekçi olmaya ne gerek var ki, sirenler kayalıkların arka tarafına saklanmışlardır. Bilemem. Gidin, başka bir şey görürseniz de bana haber verin. Değişmedi burası. Ben 25 yıldır gezi yazısı yazıyorum, televizyon programları yapıyorum. Kim bilir kaç kere Foça’daydım, hep manzara aynı. Aşağı yukarı diyeyim daha doğrusu. Benim bilemediğim birşeyler mutlaka olmuştur. Görmediğim köşelere büyümüş, eklenmiş, çoğalmıştır. Ama rüzgâr aynı rüzgâr, deniz aynı deniz. Bu bakir görünüm, bu insanın içini çeken güzellik değişmedi. Foça, İzmir’in kuzeydeki ilçelerinden biri. Aliağa ve Menemen arasında. Yani iki ağır sanayi ve kalabalık yerleşim bölgesinin komşusu. Yıllar yılı yolu biraz zahmetli, sapaydı. Şimdi bir de ne göreyim, hooop diye varılıyor. Hatta anayola kadar İzmir merkezden tren geliyor. Hani ismi “İzban” olan banliyö trenleri. Otobandan Foça’ya da Eshot otobüsleri ile aktarma seferleri var. Süper kolay ve ucuz bir ulaşım yolu. Bu yolun işlerlik kazanmasıyla da, Foça artık neredeyse İzmir’in en içine kadar yaklaşıverdi... Sadece Türk gezginleri değil, bölgeye yolu düşen yabancılar da bu doğal yapıya vuruldu. Ünlü Fransız Tatil Köyü Club Med, Türkiye’deki ilk tatil köyünü Foça’da açtı. 35 yıllığına Emekli Sandığı’ndan kiralanan dönümlerce arazide kurulan Club Med, Türkiye turizmi için bir okuldu. İlk açık büfeler, ilk animatörler, happy hour’lar, çocuk kulüpleri, tatilde sporun hayatın içine karışması, deniz aktiviteleri, konuklarla kurulan sıcak ama seviyeli iletişim, hep Club Med ekolünden yetişenlerin öğrendiği ve öğrettiği değerlerdi. Türkiye’de turizm zaten daha yeniydi, tecrübemiz yoktu ve şansımıza çok büyük bir okul, bizim eve gelmişti. DENİZ DAHA SOĞUMADI 2000’lerin başında Club Med Foça kapandı. Her ne kadar kontrat yenilenmek istense de bir türlü bu işlem gerçekleşemedi. Oysa tatil köyü misafiri olan dünyanın dört bir yanından zengin konuk, Foça için ne büyük bir fırsattı. Ülkemiz için de. Hem paralı hem Club Med’de tatil yapmak isteyecek kadar kültürü olan hem Türkiye’yi deneyecek kadar o devir koşullarında maceracı. Devam etse iyi olurdu diyenler çok. Belki de artık devrini, işlevini tamamlayan bir konsept, belki boynuz kulağı çoktan geçti, bizde daha iyi tesisler kuruldu; fazla lafa hacet yok diyelim. Foça, öyle durmadan gezilecek, adresten adrese koşulacak bir yer değil. Sakin, yavaş, sindire sindire. Pers anıtmezarları görülse de olur, görülmese de. Foça kazıları yaz aylarında devam ediyor, ancak henüz bir arkeoloji müzesinde sergilenmiyor çıkarılanlar. Kale deseniz, dışarıdan görünen eski duvarlar. Yürünecek bir sahil, gitgel en uçtan en uca aşağı yukarı 8 bin adım ediyor zorla. Burada başka şeyler yapmak lazım. Kavala Kafe’de güneşi batırmak, sonra gökyüzünde oluşan o rengârenk cümbüşü huşu içinde seyretmek lazım mesela. Saatlerce yüzmek lazım. Şimdi bile. Sakın soğuktur diye düşünmeyin, deniz daha soğumadı. Ayrıca Foça denizi yazın bile buz gibidir... Sazlıca Plajı, Karakum Plajı, Mersinaki Koyu’ndaki Hanedan Beach’de günler boyu okunur, yüzülür, hayal kurulur mesela. Yemeğin üstüne Giritli Nazım Usta’da mutlaka dondurma yenir mesela. Hele o balkabaklısı, tahinlisi, hele hele eriklisi... Fokai’yi tek geçerim Bu yeni moda gurme turlarından, yemekten başka şey konuşmayan sonradan gurme/görmelerden pek hoşlanmam. Bizim evde tabakta yemek kalmaz, ne konursa teşekkür edilir, en tatsız şey olsa bile “Çok güzel olmuş, ellerinize, emeğinize sağlık, Allah bereket versin” denirdi. Hele o televizyonlardaki programlarda yaşanan düzeysizliklere tahammül edemiyorum. Her yemek kutsaldır, her yemek afiyetle yenir. Allah kimseyi açlıkla sınamasın, kimseyi şımarıklığıyla cezalandırmasın... Ancak bazı yemekler daha bir özel, daha bir unutulmazdır ya; işte bizim yazılarda bahsettiğimiz tür, o tür oluyor daha çok. Foça sahildeki balık lokantalarının her birinde yedim şimdiye kadar. Hepsi de gayet iyidir. Sahipleri beyefendi, çalışanları on numaradır. Sahil Restoran olsun, Deniz Restoran olsun, bayılırım. Ama Fokai, sanki başka bir kulvarda. Bir kere sahil yürüyüş yolunda değil, konumuyla da ayrışıyor. Sahil bitiyor, kalenin yanından ilerlemeye devam. Daha ileride soldan hafif yukarı; işte tam orada, soldaki küçük sokakta. Harika bir bahçe, birkaç sokak masası. Şık ama salaş, temiz ama lüks değil. Kumaş masa örtüleri, çok yumuşacık aydınlatmalar. Sahil yolunun gürültüsünden, gülcüsünden, falcısından, çalgı çengisinden beş dakika uzakta. Ama dünyanın değiştiği, aşılan sınırla kuralların ve kanunların değiştiği bir yerde sanki. BALIK ÇORBASInı DENEyin Fokai’nin sahibi Sadık Bey, her an işinin başında. Mezeler muhteşem. Yediğimiz ızgara balığa ve yanında gelen salataya doyamadım. Ama bir şey var ki, müsadenizle biraz ballandırarak anlatmak istiyorum: Ben böyle bir balık çorbası hayatımda içmedim/yemedim. Levrek balığıyla yapılan, beyaz, kıvamlı bir çorba. Baharatları az, başka bir malzeme eklenmemiş, balığın lezzeti olduğu gibi hissediliyor. Yanında bir sos geliyor, sirke içinde bol sarmısak. Hani işkembeci muhabbeti. “Yok canım, yakışmaz” falan diyen iç sesime inat bir küçük kaşıkta denedikten sonra iki kase çorbayı götürdüm. Bir dahaki sefere sadece balık çorbası için Fokai’ye gitsem diyorum şimdi... Gatsby Kafe’de cappucino Foça’da yaşayan arkadaşlarım Özlem ve Hasan’la konuştum. “Aa, hadi Gatsby’de buluşalım” dediler. Daha birkaç yıl önce açılmış, benim hiç bilmediğim bir kafe. Gittim. Gayet şık, tertemiz, emek harcanmış bir işletme. Güzel müzikler çalıyor, kahve mönüsünde yok yok. Hiç aklıma gelmez, hadi bir cappucino içeyim dedim. Yemin ederim ben yıllardır hiçbir yerde bu kadar lezzetli bir cappucino içmemiştim. Fazla ağır olmayan ama sağlam bir lezzetti. İtalya’da bile böylesi az, bayıldım. Saatlerce oturduk, konu konuyu açtı, ikinciyi içtim. Gatsby, bundan böyle Foça adreslerimde daimi yerini aldı... Çalışkan denizci bir kavim Foça, MÖ 11. Yüzyıl’da kuruldu. Bir İyon yerleşimi olarak devrinin en parlak kentlerinden biriydi. Kentin ismi, burada yaşayan foklardan geldi: Fokai. Fokai’nin simgesi de, fok değil, horoz oldu. Fokaililer, ciddi çalışkan, denizlere hakim olacak kadar dalgaları tanıyan bir kavimdi. Civarlara, hatta daha uzaklara kadar açıldılar. Karadeniz’e doğru uzanıp Samsun’u kurdular. Sonra Akdeniz’de ilerlediler; Korsika ve Marsilya şehirlerinin ilk yerleşenleri oldular. Horoz simgesi, Foçalılar’la birlikte her yere gitti. Önce Marsilya’nın, sonra da tüm Fransa’nın sembolü olacak kadar da sevildi, benimsendi. 1200 yılında meşhur Çaka Bey, Foça’yı aldı. 1455 yılında, Fatih Sultan Mehmet zamanında da Osmanlı toprağına katıldı. İşte Foça’daki Fatih Camii, tam bu zamanlarda kiliseden camiye çevrildi. Avlusunda bir de medrese olan yapı, bugün Foça’nın en güzel tarihi camilerinden biri. [email protected] Breakdansçılar canlı yayında yarışıyor TADINA BAK ‘Donut’ları eve sipariş verin... Dizi/film izlerken elinde bir kutu donut ile iş arkadaşlarına jest yapanlara hepimiz denk gelmişizdir. Şeker ve yağ açısından zengin, ama bir o kadar da lezzetli bu tatlıyı yine karantinaya girdiğimiz bu süreçte İstanbul’da evlerinize paket sipariş verebileceğiniz birçok adres bulunuyor. Onlardan bazıları şöyle: Donut’s City / Şişli: (0212) 212 23 33. Donut’s Love / Beşiktaş: (0212) 236 10 99. Gurmania / Moda: (0216) 338 88 81. Krispy Kreme / Ataşehir: (0216) 448 02 93, Bakırköy: (0212) 699 09 34. Boston Donuts / Sarıyer: (0212) 287 52 77. Orhun Atmış Ajanda Tiyatro festivali sürüyor izle l İKSV’nin düzenlediği 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nin fiziki gösterileri yeni COVID19 tedbirleri nedeniyle güncellenen tarih ve saatlerde sahnelerde izleyiciyle buluşmayı sürdürüyor. Festivalin çevrimiçi programının gösterim tarihi ise 14 Aralık’a kadar uzatıldı. online. iksv.org, biletix.com, tiyatro.iksv.org l Aylin Zaptçıoğlu’nun “in situ/ ex situ” başlıklı, xist’teki ikinci kişisel sergisi, 2 Ocak 2021’e kadar galerinin Karaköy Juma adresinde görülebilir. KATIL dinle Yeğinboy’a ‘merhaba’ deyin Alternatif müziğin yeni isimlerinden Kerem Yeğinboy’un sözü müziği kendisine ait 10 şarkıdan oluşan “Nedensiz Dünya” albümü Avrupa Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda yayımlandı. Rock ve grunge sound’unu taşıyan albümdeki tüm şarkılar Ömer Kapancıoğulları’nın düzenlemeleriyle hayat buldu. Teke tek breakdans yarışması Red Bull BC One Dünya Finali, bu akşam Avusturya’nın Salzburg şehrinde yapılacak. Yarışmada daha önce kendi ülkelerinde dereceye giren birçok yetenekli hiphopçu birincilik için mücadele edecek. Yarışma Redbull.com’da çevrimiçi olarak canlı yayımlanacak. Altyazı edergi oldu Altyazı Sinema Dergisi, yoluna edergi formatında devam ediyor. Dergi, 201. sayısından itibaren bir edergi formatıyla çevrimiçi olarak yayımlanacak. altyazi. net üzerinden satın alınabilir. satın al
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle