Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 Ağustos 2018, CUMARTESİ SAYFA 3 Bir Oscar’ınReytingi düşen törene daha çok izleyici çekecek formüller aranıyor popüleri eksikti GÜLİZ ATSIZ NOYAN 24 Şubat 2019’da düzenlenecek olan Oscar Ödül Töreni için, iki hafta önce üç önemli değişiklik açıklandı. Bunlardan en dikkat çekeni, yeni eklenen En İyi Popüler Film kategorisi. Diğeri törenin üç saatle sınırlandırılması, üçüncüsü 2020’deki tören tarihinin erkene alınmış olması. Aralarında en çok tepki çeken, En İyi Popüler Film kategorisinde verilecek olan yeni ödül. ‘Popüler’ tanımının ne olduğu bilinmiyor. Akademi, bu kategori için gerekli kriterleri daha sonra açıklayacağını buyurdu. Black Panther’a en iyi film ödülünü hem vermek hem de vermemek için böyle bir çözüm uydurulduğu, “gerçek” bir Oscar hissi vermeyeceği iddia ediliyor. Normalde bol aksiyonlu ve süper kahramanlı filmlerin Oscar’da pek şansı yoktur. Aynı şekilde animasyonların ve komedilerin de esaslı kategorilerden dışlandığı hep konuşulan konular. Yok saymak imkansız Mad Max haricinde büyük bütçeli, gişe rekortmeni aksiyon filmlerinin En İyi Film ödülü için yarıştığı pek görülmüyor. Bir yandan bu filmler gişenin altını üstüne getiriyor ve giderek daha iyi olanları yapılıyor. Bu filmleri yok saymak mümkün değil artık. Burada problem, “popüler” olanın tanımını yapamamakta. Bütçe büyüklüğü mü, gişe başarısı mı yoksa sosyal medya görünürlüğü mü bunun kriteri? Bugüne kadar Oscar’da boy göstermesi düşünülemeyecek hem iyi hem popüler pek çok filmin, bu kategori sayesinde takdir edileceğini düşünmek bence çok iyi fikir. En İyi Animasyon Film kategorisinin de 2001 yılında başladığını hatırlayalım. O zaman da animasyonları sonsuza dek en iyi film kategorisinden ayıran bir teselli ödülü gibi algılanmıştı ama bugün gayet kanıksadığımız bir kategori. Toy Story 3, Up, Finding Nemo, Inside Out gibi pek çok film bu sayede Oscar’landı. Keşke daha uzun zamandır olsaydı da Lion King de bugünleri görsey di… Ayrıca teknik olarak “en iyi film”, “en iyi animasyon” ve “en iyi popüler film” ödüllerini aynı filmin alması da mümkün. Teknik olarak. Reklam arası ödüller Belki tek başına yeni bir kategori eklenmesi bu kadar büyük tepki çekmeyebilirdi ama bu kategorinin içinde bulunduğu “torba yasadaki” diğer değişiklikler de hesaba katılınca gerçekten de problemli bir tablo çıkıyor ortaya. Amerika’da televizyon reytinglerinin hızla düşmesi, seyirciyi Netflix ve Hulu gibi platformların kapması, kanalları alarma geçiriyor. Oscar yayınının da reytingleri her sene biraz daha düşüyor. Bu nedenle daha çok izleyici çekecek formüller aranıyor. Avengers ve Guardians of Galaxy gibi filmler aday olunca, Vin Diesel, Robert Downey jr. ve Chris Hemsworth gibi isimler de dahil olur, tören daha çok seyirci çeker diye planlanıyor sanırım. Üç saatle sınırlandırılan törende zaman tasarrufu nasıl yapılacak? Cevap basit, bazı ödülleri reklam arasında vererek. İşte bu noktada, Oscar izleyicileri haklı olarak öfkeli. Çünkü bu reklam arasında verilecek ödüllerin değersizleştirilmesi anlamına geliyor. Bir film yıldızı kadar tanınmayan ve popüler olmayan pek çok sinema emekçisi, bu sayede görünürlük kazanıyor ve hak ettiği takdiri, ilgiyi görebiliyordu. Oysa şimdi endüstri, süper kahramanları daha çok ödüllendirip kamera arkası kahramanlarını daha da görünmez hale getirecek. Daha çok reyting için alınan bu kararlar, Akademi Ödülleri’nin imajına ve prestijine büyük zarar veriyor. Bu tören, endüstri ve emekçileri için mi yapılıyor yoksa kanalın birine para kazandırmak için mi? Aslında bütün meselenin özü bu. Ayrıca reytingleri ne kadar düşerse düşsün, hala Super Bowl’dan sonra en çok izlenen televizyon hadisesi olduğunu da unutmamak gerekiyor. Black Panther'in En İyi Film ödülünü alıp alamayacağı tartışma konusu. Oscar’da yeni kategori, Black Panther’a en iyi film ödülünü verebilmek için mi uyduruldu? Yazarlar ilk kitaplarını anlatıyor ‘İlk aklınıza geleni yazmayın’ AYÇA DERİN KARABULUT Fotoğraf: Sophie Bassouls Alper Canıgüz, 2000 tarihli ilk romanı Tatlı Rüyalar’ı nerede, nasıl bir ruh halinde yazdı? Adına kim karar verdi? İlk kitabını yazanlara neler öneriyor? ? İlk kitabınız “Tatlı Rüyalar”ın adına siz mi karar verdiniz? Evet evet. Kitabı yazıp bitirdikten sonra buldum bu adı. ? Şimdi yazmış olsanız adı yine aynı kalır mıydı? Emin değilim açıkçası; Tatlı Rüyalar oldukça jenerik bir isim, “psikoabsürd romantik komedi” alt başlığı, alanı biraz daha belirginleştiriyor. Öte yandan, “absürd” sözcüğü artık beni biraz rahatsız ediyor çünkü epey bir süredir olur olmaz yerlerde ve çoğunlukla da yanlış kullanıldığını fark ediyorum. ? İlk kitabınızı nasıl bir ruh halinde yazdınız? Tatlı bir telaş içinde, diyeyim. Askere gitmek üzereydim ve döndüğümde bazı şeyler artık netleşsin istiyordum. Çocukluğumdan beri edebiyatla güçlü bir gönül bağım vardı, açıkçası biraz da, bu işi hakikaten başarıp başaramayacağımı görmek için oturup, dirayetle aklımdaki hikâyeyi yazdım. ? İlk kitabınızı ne kadar sürede, hangi şehirde, nerede yazdınız? En kısa sürede yazdığım kitaptır Tatlı Rüyalar. Aşağı yukarı sekiz ay gibi bir süre içinde, İstanbul’da ve her satırını o zamanlar çalıştığım reklam ajansında yazdım. ? Eğer şimdi yazacak olsanız, neler farklı olurdu? Bilemiyorum doğrusu. Yazma süreci benim açımdan epey eziyetli geçer ancak kitap bir kez basıldıktan sonra onunla vedalaşıp üstünde fazla düşünmemeye çalışırım. ? Yazarken ritüelleriniz var mı? Aşırı kahve ve sigara tüketimim oluyor ama buna pek ritüel denemez herhalde. ? Kitabınızı kitapçılarda gördüğünüz anı hatırlıyor musunuz? Hatırlıyorum, evet. Hemen yanı başında Don Kişot durmaktaydı ve şu dört yüz yılda yanından ne kitaplar gelip ne kitaplar geçmiştir diye düşünmüştüm. Tuhaf bir dinginlikle karşılamıştım yani durumu. ? Beğenilmemesinden korktunuz mu? İlk kitabınız çıktığında sıkıntınız bu olmuyor, daha çok, onca kitap arasında fark edilip edilmeyeceğini dert ediyorsunuz. Hiç tanınmayan bir yazarın, pek de fazla dağıtılmayan bir kitabı olarak düşünüldüğünde o konuda biraz şansım yaver gitti ama. Düşük rakamlarla da olsa üç ay içinde üç baskı yaptı Tatlı Rüyalar. Ekseriyetle de sevildi, tersinden korkacak fırsatım olmadı yani o kitapla ilgili olarak. ? Aldığınız en olumsuz ve en olumlu eleştiri neydi? Kitap ilk çıktığında yakın bir arkadaşım, “Bu kitap sana benziyor” demişti, “Belki en iyi romanın olmayacak ama en samimisi olacak.” Tatlı Rüyalar’la ilgili aldığım hem en olumlu hem de en olumsuz eleştiri budur diye düşünüyorum. ? İlk defa kitap yazmaya karar vermiş birine tavsiyeleriniz var mı? İlk aklınıza geleni yazmayın, ikinci bir fikir bulun. Onu bulduktan sonra oturup ilk aklınıza geleni yazın. ? İlk kitabı beğenilmeyen/okunmayan/satmayan birine ilk tavsiyeniz ne olurdu? Siz ne yaptığınızı biliyorsanız bunları kafaya çok fazla takmayın, ikinci bir kitap yazın derim. C MY B