15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 MAYIS 2018, CUMARTESİ SAYFA 5 Bulutlara gökkuşağı ol!Bengi Ünsal geleneksel iktidar tanımına meydan okuyan müzik insanları listesinde Yekta Kopan Dünyanın belkemiği çatırdıyor. Beklenen kırılmayı durdurabilecek gücün, kadınların elinde olduğunu anlamak için daha ne kadar bekleriz, bilinmez. “Bir kadın ne zaman kendi sesini duyurmak için ayağa kalksa, böyle bir iddiası olmasa bile, tüm kadınlar için ayağa kalmış olur” diyor Maya Angelou. Bengi Ünsal, iki yıl önce İKSV Salon direktörüyken Londra’nın önemli sanat merkezlerinden Southbank Centre’a Çağdaş Müzik Program Direktörü olarak atanmasıyla başlayan yolculuğunda önemli bir kavşaktan geçiyor. Üstelik bu kavşakta yolu Maya Angelou ile kesişiyor. Bengi Ünsal, mottosunu Angelou’nun sözlerinden alan uluslararası bir ağın, shesaid.so’nun Alternative Power 100 listesine seçildi. Eylül 2014’ten bu yana kadınları güçlendirmek için faaliyet gösteren shesaid.so’nun kurucusu Andreea Magdalina, bu listeyi geleneksel iktidar tanımına meydan okumak ona yeni ve alternatif bir anlam vermek için bir çaba olarak tanımlıyor. Cumhuriyet Cumartesi’nin “Merhaba”sına, Türkiye’den bir kadının bu “gelecek belirleyici” listede yerini almasından daha güzel bir haberle başlayamazdık. Zihnimizde Maya Angelou’nun “Birisinin bulutlarına gökkuşağı olmaya çalışın” sözüyle oturduk sohbete. ? Bengi, tebrik ederiz. shesaid.so’nun Alternative Power 100 listesine girdin. Bu listede yer almanın sana katkısı ne olacak? Londra’ya geleli ve Southbank’deki işime başlayalı henüz iki yıl oldu. Buradaki sanatçı ajanslarını ve birtakım organizatörleri tanısam da İstanbul’da olduğu kadar geniş bir çevrem yok. Alternative Power 100 listesi dünya çapında bir liste. Dolayısıyla bu listeye girmek bana en çok tanınırlık getirecek sanırım. ? Müzikte eril güç egemen ? Bu liste büyük bir ağırlıkla müzik endüstrisindeki kadınları içeriyor. Bu endüstrinin içinde kadınların yeri ne? Bu açıdan Türkiye ve İngiltere birbirine benziyor mu? L? istenin asıl amacı?müzik endüstrisindeki beyaz, erkek egemen ve imtiyaz sahibi olarak yetişmişlerden oluşan güç dengesini sorgulamak ve endüstride yeterince temsil şansı bulamayanlara ışık tutarak bir alternatif yaratmak. Bu yıl, ötekileştirilmiş topluluklara veya yeterince temsil hakkı bulamayanlara destek veren endüstri insanlarını seçerek oluşturuyor bu alternatifi.  Burada kadınların/LGBTQI bireylerin yeri Türkiye’ye kıyasla daha gelişmiş. Örneğin bizim yönetim kurulu başkanımız, baş yöneticimiz ve artistik direktörümüz kadın. Kadınlar iş dünyasında en yüksek seviyeye ulaşabiliyorlar. Bir yandan da hâlâ gelir farklılıkları var. Burada artık bütün şirketler bu farkı açıklamak zorundalar. Hatta BBC’de bu fark yüksek olduğundan büyük skandal oldu. Kısaca burada da kat edilecek yol var. Türkiye’deki belli kurumlarda durum İngiltere’dekine belki bir nebze yakın olsa da, sektörün genelini oluşturan yerli müzik piyasasında eril güç oldukça egemen maalesef.  ? Londra ve İstanbul müzik dünyasını karşılaştırdığında ortaya nasıl bir resim çıkıyor?  Dijital devrim her şeyi artık son derece kolay ulaşılır kıldı. Konserlere gelince, çok iyi bir seçkiyi İstanbul’a taşıyan kurumlar ve mekânlar var. Lakin sayıları gittikçe azaldı son yıllarda. Bu da seçki ne derecede iyi olursa olsun, ulaşılan ve tecrübe edilen müziği sınırlıyor. Londra’da durum farklı çünkü adım başı mekân ve organizatör var. Londra dışında da aktif bir müzik hayatı mevcut. Türkiye’de maalesef İstanbul dışında mesafe çok yaygın, belirgin bir etkinlik takvimi oluşamıyor. Yerli müzisyenler için biraz daha iyi olsa da yabancı müzisyenlerin ulaşımı oldukça kısıtlı. Dinleyici açısındansa bence çok farklı. Burada bunca mekâna ve binlerce etkinliğe rağmen müziği ve sanatı önemseyen, öne koyan bir kitle o salonları mutlaka dolduruyor. Türkiye’deyse bazen yağmur yağdı diye konsere gitmeyen bir kitle var. ? İstanbul deneyimlerinden Londra’ya neler taşıdın? Buradaki birikimin senin için neleri kolaylaştırdı, neler seni zorladı? B? urada herkes iş tanımının belirlediği alanda çalışıyor. O tanımın dışına çıkmıyor. Bizse her şeyi yapmaya, pratik olmaya ve çözüm üretmeye alışmışız İstanbul’da. Bu her zaman iyi bir şey olmayabiliyor. Sadece kendi iş sınırların içerisinde kalarak, sadece kendi işine odaklanarak çalışmaya alışmak biraz vaktimi aldı açıkçası.  ? Türkiye’de uzun zaman müzik dünyasının içindeydin. Şimdi Londra’dan baktığında nasıl bir değerlendirme yapıyorsun? Neler yapılmalı? ?En önemli husus elbette devlet ve Kültür Bakanlığı desteği. Burada kültür kurumlarına destek, son yıllarda azalmaya başlasa da çok önemli bir boyutta. Bu destek irili ufaklı kurumlara, her Robert Smith ve ‘meraklı’ arkadaşları ? Haziran ayında Southbank Centre’da gerçekleşecek 25. Meltdown Festivali’nin küratörü Robert Smith’le çalışmalar nasıl gidiyor? Programda neler var? Robert’la çalışmak gerçekten harika bir deneyim. İnanılmaz çalışkan bir insan. Her ayrıntıyı düşünüyor. The Cure’un bir menajeri yok. Şimdiye dek bütün ayrıntılarla kendisi ilgilenmiş, o yüzden inanılmaz bilgisi var konser prodüksiyonu hakkında. Aslında her şey hakkında demeliyim. Onunla çalışırken çok şey öğreniyorum. P? rogramda Robert Smith’in dört “meraklı CUREious” arkadaşıyla yapacağı özel konserin yanı sıra, Nine Inch Nails, Mogwai, My Bloody Valentine, Libertines gibi çok sayıda isim var. Hepsi çok büyük isimler. Normalde 3040 bin bilet satan sanatçıları 2 bin 300 kapasiteye çaldırıyoruz Royal Festival Hall’da. “Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, konser mekânlarına şahsen destek veriyor. Gece hayatını desteklemek için kimi metro hatları 24 saat açık hale getiriliyor. Bir mahallede müzik mekânının yakınına bir bina inşa edildiyse bu binanın sakinleri gürültüden şikâyet edemiyor. Çünkü o müzik mekânı o binadan önce oradaydı diye düşünüyorlar. O mekânların, şehrin kültürel dokusu için vazgeçilmez olduğunu biliyorlar.” aşamada yapılmadıkça değişim beklemek h? ayal sanırım. İngiltere’de küçük müzik mekânlarını desteklemek için dernek bile var. Çünkü büyük mekânlara giden yolun buradan geçtiğini biliyorlar. Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, bu oluşumlara şahsen destek veriyor. Gece hayatını desteklemek için kimi metro hatları 24 saat açık hale getiriliyor. Örneğin bir mahallede bir müzik mekânının yakınına bir bina inşa edildiyse bu binanın sakinleri gürültüden şikâyet edemiyor. Çünkü o müzik mekânı o binadan önce oradaydı diye düşünüyorlar. O mekânların, şehrin kültürel dokusu için vazgeçilmez olduğunu biliyorlar. ‘Tek şikâyetim çok çalışmak’ ? Şu aralar pek çok kişinin hayalinde yurtdışında bir kariyer var. Londra’da yaşamak ve çalışmak seni nasıl etkiledi? Bir başka deyişle: Ne umuyordun, ne buldun? M? üzik ve kültür sanat söz konusu olduğunda, Londra tartışmasız bir dünya başkenti. Ben de bunun tam göbeğinde olmak, daha çok öğrenmek, kendimi ve ufkumu geliştirmek istedim. Umduğumu buldum diyebilirim. Her gün bambaşka insanlarla tanışıp, yeni şeyler öğreniyorum, öğretiyorum. Beni son derece besleyen bir süreç oluyor. Tek şikâyetim çok çalışmak. Gerçekten çok yoğun çalışıyor İngilizler. Nefes almaya, yemek yemeye zaman olmuyor kimi zaman. ? İstanbul’un en çok neyini özlüyorsun? ?Ailemi, arkadaşlarımı, Salon’u?, Karaköy Lokantası’nı. İstanbul’dan çok bunları özlüyorum.  ? Southbank Centre senin için artık gerçekleşmiş bir hayalse, bundan sonrası için hayallerinde neler var? ?Southbank Centre’da çalışmak kesinlikle bir hayaldi ama asıl hayalim burada başarılı olmak, daha iyisini yapmak ve bir değişim yaratmak. Dolayısıyla henüz gerçekleşmiş bir hayal olarak görmüyorum. Daha 2019 Meltdown’unu kim yapacak onu düşünmem, Southbank’te gerçekleştirmek istediğim bir iki projeyi hayata geçirmem lazım. Ötesini belki sonra düşünürüm. Henüz düşünecek vakti bulamıyorum açıkçası.  C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle