Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
evrenleri gerekse bunlara yerleştirdiği kişilerde öyküyü çekeleyip ille kendi aklındakine uydurmaya renkleriyle yaşamak için uyarıyor hep.
kendisinin belirlediği sınırlar arasında onlara çalışma, bırak onu, göreceksin öykü, akışında
Yine de bunlar gerçeküstü trajik alaysamalı
özgürlük tanıyor neredeyse.
yolunu bulur. göndermeler eşliğinde çarpıcı öykü evrenleri.
Anlatısını kuruyor, tamam ama iyiler hep mi iyidir,
Üstelik gerek evren gerekse kişiler, öykünün
HAKAN SARIPOLAT: ‘ŞEHRİ TERK EDEN
kötüler hep mi kötü, bunu neden düşünmüyor?
gerçektenlik duygusunda bir aşınmaya yol
Hakan Sarıpolat, Şehri Terk Eden’de (Can,
Böyle olduğunda içten anlatıya karşın öykü hızla
açmaksızın yer buluyor, ötesinde öykülere bir
2025) yaşamın içinde taşıyıp sakladığı gizli bir
yükseklik yitirip gerçeklikle bağını koparıyor.
gerçektenlik duygusu da kazandırıyor enikonu.
alaysamayla yüz yüze getiriyor.
Oysa yaşantısal gerçekliklerin iğreti
Yaşamın doğayla yoğrulduğu bu yaşama ortamı
Duyarsızlaşmanın bulaş halinde yayıldığı, insanın
kırılganlıklarla nasıl da bir anda yıkılabildiğini,
kadar toplumsal yaşamı da kendi oluntusu içinde
altından kalkamadığı bir bunalım çağıdır atık
çöktüğünü anlatmadan ama ustalıkla gösterebilen
alan yazar, iyi bir öykü kalemi olarak anlamı
yaşanan, hızla yok oluşa giden.
kıyılamayacak bir kalem Meral.
özgülük kavrayışıyla aramayı da savsaklamıyor.
n
Hakan, beylik lafla uçurumdan önceki son patika
“Küçücük söylüyorum” (24) diyor ama hiç de
yolu gösteriyor. Bu yüzden doğayla bütünlenik
böyle yapmıyor. Diyor ya, “Söylüyorum küçücük.
www.sadikaslankara.com, her perşembe
Kimse duymuyor”. (27) öykü kurmaya çalışıyor sürekli. öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında
Hayır Meral, duyuyoruz seni. Yeter ki sen, Bu yaşamla, yanı sıra canlı-cansız doğanın güncellenerek sürüyor.
FAİK SABRİ DURAN’DAN
‘İstanbul’dan Londra’ya
Şileple Bir Yolculuk’
Faik Sabri Duran tarafından yaklaşık 90 yıl önce yayımlanmış, Çıkan Merdivenler” gibi çeşitli başlıklardan oluşan kitabında
kısa süre önce ise Ahmet Duran Arslan’ın yayına hazırladığı yazar, İstanbul’dan başlayarak Londra’ya kadar pek çok
ve VakıfBank Kültür Yayınları tarafından tekrar yayımlanan şehre ilişkin gözlemlerini aktarıyor.
İstanbul’dan Londra’ya Şileple Bir Yolculuk, erken Cumhuriyet
19. yüzyılda kendisini “Telamon” adlı bir yük gemisinin
dönemi seyahat edebiyatı ürünlerinden.
sallantısına bırakan Faik Sabri Duran, seyahat notlarını
“Patras, Yunanistan’ın Üçüncü Şehri”, “Portekiz Sahilinde Bir ve coğrafi bilgisini edebi bir dille birleştirerek okuyucuyu
Sabah”, Hyde Park’ta Hatipler Köşesi”, “Kendiliğinden İnip keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
Bunun yanında Savua Alpleri’nin toplumdaki statü ve yaşayış
SÜMBÜL BEGÜM KÖRTELLİ
suya düşen gölgelerini, yeşillikler biçimlerini gözlemliyor:
Örneğin, Kandiye’de kürek sporu
arasında yer alan kasaba ve çiçek
İSTANBUL, ATİNA, LİZBON, AMSTERDAM,
yapan kadınlı erkekli gençlere,
bahçelerinin ortasındaki sevimli
PARİS, MİLANO, VENEDİK VE LONDRA!
Haag’da kadınlı erkekli binicilere,
köşklerin bir inci dizisi gibi birbirini
Faik Sabri Duran’ın (Hazırlayan: Ahmet Duran
Oxford’da kadınlı erkekli kafe
kovaladığını yazıyor.
Arslan / VakıfBank Kültür Yayınları) İstanbul’dan
müşterilerine tesadüf ettiğini; Paris’te
Tren seyahatleri sırasında göllerdeki
Londra’ya Şileple Bir Yolculuk adlı ilk kez 90 yıl
ekmekçi, gazeteci ve kondüktör
güzellikleri kaçırmamak amacıyla
önce yayımlanana kitabı, yazarın bir yük gemisiyle
kadınlarla, Lizbon’da pazarlık yapan
“bir zerre kaçırmamak için vagonun
seyahate nasıl karar verdiğini anlatmasıyla başlıyor.
kadınlarla karşılaştığını söylüyor.
penceresinden ayrılamadığını” dile
Çalışmada her bir şehir; coğrafi durumuyla, yeme
Felemenk’teki köylü kadınların
içme kültürüyle, deniz ve kara ulaşımıyla, demografik getiriyor.
üst üste üç dört kısa fistan giymesi
yapıyla, sosyokültürel ve sosyoekonomik boyutlarıyla “Az Kaldı Çarpışıyorduk”, “Çukura
ve Zandvoort plajlarında yeni moda
ele alınıyor. Nasıl Saplandık”, “Vücudumuz Yara
pijamalarıyla ve banyo kostümleriyle
İstanbul’da başlayan rotada Atina, Lizbon, Bere İçinde” gibi başlıklarla da merak
dolaşan şık kadınlar da yazarın
Amsterdam, Paris, Milano, Venedik, Londra gibi
duygusunu diri tutuyor.
dikkatinden kaçmıyor. Öyle ki
Avrupa şehirleri yer alıyor.
LONDRA’DA BİR PAZAR SABAHI!
“Spor Meraklısı Kızlar” bölümünde
Kitapta, yazarın coğrafyacı olmasının etkisiyledir ki
Şehirlerin üstün yönlerini de
İngiliz kızlarının sporun her şeklinde
göl, deniz, dağ, kanal ve nehir gibi coğrafi mekânlar
öne çıkaran yazar, Lizbon’u dünyanın en sevimli
erkeklerle boy ölçüştüğünü belirtiyor.
yoğunlukta. Zira yazar, yer yer bu mekânları açıklama
köşelerinden biri, Kalverstraat’ı da Amsterdam’ın
Kitapta şehir içi, şehirler arası ve ülkeler arası
ihtiyacı duyuyor.
en güzel yeri, Amsterdam’ı dünyanın en sıhhi şehri,
ulaşıma ilişkin ayrıntılar da hayli fazla. Yataklı ve
Yalnızca coğrafi bir rota değil; Olympia radyo
Milano’yu mühim bir sanayi şehri, Oxford’u bir irfan
mutfaklı otobüsler, yeraltı posta trenleri, taksiler,
sergisi, Kandiye Müzesi, Portekiz’de bir kitapçı gibi
merkezi olarak niteliyor.
sandallar, gondollar, bisikletler…
kültürel mekânlar da ayrıntılarıyla ve dikkat çekici
Bir lokantada kendiliğinden açılıp kapanan kapılar,
Faik Sabri Duran, ziyaret ettiği yerler arasında
yönleriyle aktarılıyor.
yürüyen merdivenler, fotoelektrikli merdivenler, altı
ulaşım bakımından karşılaştırmalar yapıyor;
GÜÇLÜ TASVİRLERLE YOLLAR, ŞEHİRLER,
tekerlekli otobüsler gibi yenilikleri haber veriyor.
Amsterdam’da halkın Venedik’te olduğu gibi
OTELLER, TARİHİ YAPILAR, EVLER, MÜZELER
Londra’da pazar günlerini anlatırken “Pazarları bu
gondollar veya sandallarla dolaşmadığını, bisiklet
Bu aktarımlar, Faik Sabri Duran’ın sanatsal bir
şehirde her şey ölmüş gibidir. Haftanın altı gününde
kullandığını kaydediyor.
kimlik taşıdığını düşündürüyor.
bir arı kovanı gibi kaynaşan Londra, pazar oldu mu
İstanbul’dan Londra’ya Şileple Bir Yolculuk,
Yazar, müze ziyareti sırasında adeta bir rehber, sergi
bir mezarlık sükûneti gösterir” diye yazan Faik Sabri,
19. yüzyılın İstanbul’undan Londra’sına uzanan
sırasında da bir küratör kimliğiyle karşımıza çıkıyor.
okuyucuya yer yer roman okuyor duygusu da yaşatıyor.
bilgilendirici ve heyecanlı bir yolculuğa davet eden,
Kitap boyunca yollar, şehirler, oteller, tarihi yapılar, evler
kültür ve edebiyat merkezli bir seyahat kitabı.
n
İLGİNÇ GÖZLEMLER EŞLİĞİNDE
ve müzeler güçlü tasvirlerle belleklerde canlandırılıyor.
Yazar, Greenwich’in 10 bin nüfuslu bir mahalle olması, DÖNEMİN AVRUPASI! İstanbul’dan Londra’ya Şileple Bir Yolculuk
Yazar, seyyah ve coğrafyacı kimliğinin yanı sıra / Faik Sabri Duran / Hazırlayan: Ahmet
1 yılda Paris’ten geçen yüklerin 8 milyon ton olması
gözlemci kişiliğini de ortaya koyuyor Faik Sabri Duran Arslan / VakıfBank Kültür Yayınları /
gibi istatistiksel verileri de okuyucuyu yormayacak
Duran. Seyahati sırasında kadın ve erkeklerin
şekilde paylaşıyor. 288 s. / 2025.
7 Ağustos 2025 13