Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Biyografi yazmanın arka planı:
‘Paris Yaşamları’
duğumda, “Bir romancı ne anı
ne de özyaşamöyküsü yazma-
malıdır yoksa roman yazamaz”
demişti.
Sözü “Kimsecik” üçlemesi-
ne getirdiğimizde ise “O iki tür-
de yazsaydım bu romanları ya-
zamazdım” demişti.
Kuşkusuz yazınsal türler ara-
sındaki farklılıkları gözeterek
BAŞLARKEN BEKLEDİĞİM
yazarsınız.
Biyografi yazmanın yoğun
Deirdre Bair’in anıştırmasıy-
ağırlığını hep hissetmişimdir.
la, kendisini her dalda “yemin-
Yazar söyleşilerimin çoğunun
li sanatçı” diye nitelendiren bi-
çıkış noktasında hep biyografi
rinin böylesi bir “pazar”da at
yazmak isteği vardır.
koşturması; yazılan “hibrit anı”,
Kimin biyografisini yazmalı-
hatta “hibrit roman”la kendisini
yım düşüncesini bana taşıyan
saklamaya çalışması nafile.
birçok kitap olmuştur.
Doğrusu, Bair’in kitabını okur-
Bunları okurken nasıl yazıla-
ken bir yazınsal türün sınırlarının
bileceği üzerine düşünmüşüm-
ne olması gerektiğini düşündüm.
dür çoğunlukla.
Bir yanda biyografi yazımının
Bir çırpıda sayabileceğim
/ yazarının arka planını; öte
birçok kitap, yazar vardır bu
SIMONE DE BEAUVOIR SAMUEL BECKETT DEIRDRE BAIR
yanda da Samuel Beckett ile
okumalarımdan. Geldiğim nok-
Simone de Beauvoir’ın yaşamına
tada iki biyografik roman yazma girişimim beni bir manız, diğer yazılıp edilenleri gözden geçirmeniz ka-
ilişkin ufuk açıcı okuma yolculuğuna çıktım demeliyim.
eşikte getirip durdurmuştu. çınılmaz. Bir de elbette iyi bir fotoğraf arşivi. Bunu da
Onun içtenlikli şu düşüncesi beni, neden Yaşar
Adalet Ağaoğlu ile nehir söyleşisi için çalışırken o bi- olabildiğince birinci el kaynaktan yapmanız.
Kemal’i beş ayrı kitapta anlatma yolculuğuna çıktığımı
yografik roman yazılıp tamamlanmıştı. Aynı dönemde
Yazmaya başlama, karar verme sürecini belirleyen
da yeniden düşünmeye yöneltti.
çalışmasına ve yazımına başladığım Oğuz Atay, biyog-
yaşamsal gerçeğin karşıma çıkmasıdır. Oraya bakar,
Sanırım Bair’in şu düşünceleri bir biyograf için de çı-
rafik romanının ateşleyicisi Hayati Asılyazıcı’yla bir ko-
düşünür, yol alır kurgularım.
kış noktası olmalıdır: “Kendiminkini anlamanın tek yo-
nuşmamız olmuştu.
Beni karar verme sürecine taşıyan aldığım ilk notlar-
lu kendimin dışına çıkmak, kendimi hem özne hem de
Bunun üzerine bir görüşme listesi hazırlamıştım.
la birlikte “çalışma günlüğüm”dür. Bu, bir bakıma, se-
nesne yapmak ve gerçek yaşamda ve sayfalarda iler-
Yaklaşık yirmi kişiydi bunlar.
yir defterimdir. Başlangıçta her şeyi oraya taşırım.
ledikçe bu benlikleri keşfetmekti. İster mutlu tesadüf,
Atay’ın kızı Özge, ilk eşi Fikriye Hanım, Uğur Ünel
senkron, rastlantı ya da kaza olarak adlandıralım, dün-
‘BİYO-ANI YAZMAK’
(Atay’ın gençlik dönemi arkadaşı, Sevin Seydi’nin ilk
yanın bildiği en önemli iki insanın biyografi yazarı ol-
“Biyo-anı yazmak” diyordu Deirdre Bair, Paris Yaşamları:
eşi), Özen Veziroğlu, Cevat Çapan, Halit Refiğ, Vüs’at
dum ve o serüvenler de bu kitabı oluşturdu.” (s. 16)
Samuel Beckett, Simone de Beauvoir ve Ben* kitabında.
O. Bener konuştuğum ilk kişilerdi.
Samuel Beckett’le Paris’te ilk karşılaşmasını
Bir biyografi yazarının yazdıklarının arka planı her
anlatırken biyografisini yazacağı yazara yaklaşımının
SEÇİM YAPARKEN…
daim önemlidir. Okurun pek de bilmesi gerekmiyor.
tedirginliğinde alışılmamış bir cesaret gösteriyor
Neden ilkten bu ikisini seçtiğime gelince, odaklandı-
Ama tutup bunları bir anı olarak yazmaya yönelirse-
Deirdre Bair.
ğım okumalar beni onların dünyasına yaklaştırmıştı.
niz, ister istemez bir ayıklama-düzenleme yapmanız
Biri (o günlerde) yaşayandı, diğeri de yazıp bıraktık- Zira neredeyse özel yaşamıyla her şeye kapalı bir
kaçınılmaz.
yazarı biyografisinin yazımı için görüşmeye ikna ede-
larıyla her an okurun gündemindeydi. Onlara ilişkin bir
Bair’in kitabını okurken karşıma çıkan düşünceler be-
rek Amerika’dan kalkıp Paris’e gelmiştir.
hikâye anlatmak istiyordum.
ni bu konuda hem uyardı hem de uyandırdı demeliyim.
Kasım 1971’de yazmaya başladığı Samuel Beckett:
Birini yakından tanıdıkça onunla konuşup ettikleri-
Bair, şunu diyordu: “…öznelerimin hikâyesinin ve
Bir Biyografi’yi Şubat 1977’de tamamlar.
min de etkisiyle bunu yazmaya başlamıştım.
onların kitaplarını nasıl yazdığımın bir arka planı olarak
1981’de ise Simone de Beauvoir biyografisi için ilk
Bu hikâyenin nasıl yazılacağına ilişkin ipuçlarını o
kendi hikâyemi anlatan bu tuhaf hibrit kitabı, bir ‘biyog-
adımı atar, Beauvoir’la Paris’te buluşur.
konuşmalarımız sırasında yakalamıştım. Hikâyenin
rafi-anı’ kitabı yazabileceğimi biliyordum.” (s. 15)
O ilk gün için şunu yazacaktır: “Beckett’i yazarken
içinde olacaktım. O nedenle bunun bir biyografi değil
Onu bu düşünceye taşıyan da “günlük günceler”idir
sahip olduğum özgürlükle Beauvoir kitabını yazacak-
kurmaca olması gerekiyordu.
bir bakıma. Bunun öylesi bir çalışma, biyografi yazımı
tım. O gün vedalaşırken kendimi dünyanın en şanslı ya-
için ivme olduğunu söylemeliyim.
ANLATILAN
zarı kabul ediyordum.” (s. 245)
İş “biyo-anı”ya gelince ister istemez duraklıyorsu-
Kendimi anlatmak değildi derdim. Ama bir anlatıcı
Bir yazarın yaşarken biyografisinin yazılması önem-
nuz. Gene Deirdre Bair’den şunu okuyoruz kitabında:
olarak gören / yaşayan / hisseden birinin bakışı, gözle-
lidir. İlk elden birçok bilgiye erişilmesinin yanı sıra bi-
“Ama yine de bir biyo-anı yazmak kolay olmadı.
mi o anlatıda yer almalıydı.
yografın yazara dönük bakışının da ne tür bir tanıklık
Çünkü bugün yazılanların çoğu özgöndergeli ve deği-
Her iki anlatıda da anlatıcı aracılığıyla odak yazarla-
içermesi gerektiğini bize göstermesi açısından yazılan-
şen yazı tarzları arasında kendi yerimi bulmak tam bir
rın gerçeğine varmak istedim. Benim için deneysel bir
ları daha da anlamlı kılmaktadır bence.
mücadeleydi.” (s. 15)
çalışmaydı. Bunu bazı söyleşi kitaplarında da yazdığı-
Yayınevine not: Böylesi bir kitabın Türkçeye kazan-
Anı yazmak her şeyin anlatılabileceği anlamına gel-
mı söylemeliyim.
dırılması önemli. Bir eksik, bence kitabın sonunda ad-
mez. Hele “biyo-anı”lar tanıklık, hatta “belge” bile ge-
Söyleşiler, bana, biyografik romanı nasıl kurmam,
lar dizini olmalıydı. Bir öneri, yazarın sözünü ettiği bu
rektirebilir. İnandırıcılığın ilk koşulu da budur bence.
hikâyeleri nasıl anlatmam gerektiğinin yolunu açtı
iki biyografiyi de Payel Kitap gündemine almalı.
n
demeliyim. Özyaşamöykülerine bu nedenle mesafeli durduğu-
Eğer bir yazarı kitabınıza “özne” olarak seçerseniz, mu söyleyebilirim. Hele kurmaca yazarı birinin yaşa- * Paris Yaşamları: Samuel Beckett, Simone de Bea-
onunla ilgili bir dünya kurmanız gerekiyor. Tabii ki baş- möyküsü okuru/nu ikircikli kılar diye düşünürüm. uvoir ve Ben / Deirdre Bair / Çeviren: Ayşen Tekşen /
langıçta kitaplarını okumanız, ona ilişkin bir arşiv kur- Yaşar Kemal’e “Anılarınızı yazacak mısınız” diye sor- Payel Kitap / 370 s. / 2025.
14 6 Kasım 2025

