Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HALUK ŞAHİN’DEN ‘BABIALİ’YE SON TREN:
YARIM YÜZYILLIK MEDYA YOLCULUĞUNDAN ANILAR’
Babıali’den sonra bir hayat,
cennet mi cehennem mi, meçhul!
Babıali’ye Son Tren: Yarım Yüzyıllık Medya Yolculuğundan Anılar (Biz Kitap), Haluk Şahin’in Babıali
Üçlemesi’nin ilk halkası. Üçlemenin diğer kitapları Babıali’nin Çöküşü ve Yükselişi, Babıali’den Sonra
Hayat Var mı? adlarıyla yayımlanacak. Her üç kitabı da Şahin’in anılarına dayanıyor. Kronolojik
bir biyografi olarak değil, gazetecilik, medya yaşamından seçtiği, Türk medyasının nereden gelip nereye gittiğini de
gösteren epizotlarla ilerliyor. Kitabında gazetecilik mesleği hakkında derinlemesine bilgiler veren, gazetecilik yaşamını
şuanda yapay zeka, dijital teknoloji, internet üzerinden bir blog yayınlayarak sürdüren Şahin, yıllar içinde medyanın
hem teknolojideki hem de gazetecilik eğitimi ve gazetecilik ilişkilerinin nasıl baştan aşağıya değiştiğini ortaya koyuyor.
yanın sözüm ona en demokratik ülkelerinde karşımıza
HANDE MİR
çıkan faşizan örnekler bizi ürkütüyor.
- Nedir asıl sorun?
DİSİPLİNLERARASI BİR HAYAT: ÜNİVERSİTE,
Yalan ile doğrunun arasındaki sınır çizgisinin be-
GAZETE, EDEBİYAT, TELEVİZYON
lirsizleşmesi! Enformasyonda kalite kontrolü azaldı-
- Türkiye’de en çok anı yazan kesim gazetecilerdir
ğından neyin doğru neyin yalan olduğunu belirlemek-
demek yanlış olmaz sanırım. Sizin anılarınızın diğer-
te zorlanıyoruz. Dezenformasyon diz boyu, onu düzelt-
lerinden bir farkı var mı?
me iddiasındakiler de aynı şeyi yapıyorlar. Demokrasi-
Benim farkım şurada: Hani hem okudum hem de yaz-
yi destekleyecek, doğruları yeşertecek yeni iletişim dü-
dım diye bir türkü var ya, ben de hem okudum hem de
zeni henüz kurulamadı. Bir karmaşadır gidiyor.
yaptım ve nihayet yazdım. Amerika’da “gazetecilik”
üzerine yüksek lisans ve “kitle iletişimi” üzerine dokto-
‘HERKES İÇİN YENİ BIR ILETİŞİM
ra yaptım, 1974’te Türkiye’nin bu dalda doktora yapmış
ETIĞİNE ACİLEN İHTİYAÇ VAR’
ilk kişisi oldum. Yani hem alaylı hem de mektepliyim.
- İletişim profesörü tarafınıza sorayım: Çare?
Bunun üzerine ta çocukluğumdan gelen edebiyatçı
Yeni bir iletişim etiğine acilen ihtiyaç var. Yalnızca
yanımı ekleyin. Bu üç özellik meslek hayatım boyunca
profesyonel iletişimciler için değil, herkes için. Bu eti-
benimle geldi. Birbirini anlamakta zorluk çeken bu üç
ği öğretmek ve denetlemek eğitim kurumlarının baş gö-
kesim arasında çevirmenlik ve arabuluculuk yaptım bi-
revi olmalı. Ama önce ülkeyi yönetenler buna inanmalı.
le diyebilirim.
Eğer yalancıların başında ülkeyi yönetenler ya da
- Bir de televizyonculuk eklendi…
onları denetlemesi gerekenler geliyorsa, “Tuz kokar-
Doğru. 1974’te akademisyenlik amacıyla yurda dö-
sa çaresi ne?” deyişine varırız. Bu konularda blokum-
nüşümden birkaç ay sonra kendimi TRT’de genç genel
da sık sık yazılar yazıyorum. Herkes çok haklısın diyor
müdür, Cumhuriyet yazarı İsmail Cem’in televizyon
ama açtığım tartışmalara kimse katılmıyor. Meraklıları
program danışmanı olarak buldum. Televizyon yayın-
için blokun adresini vereyim: haluksahin.net
cılığı açısından artık efsaneleşmiş olan iki yıl yaşadık.
- Bu arada kitap yayımlamaktan uzak durmuyorsu-
- Kronolojik bir anılar dizisi mi bu üçleme?
Hatta, bu dönemde sizin alanınıza da girdim, televiz-
nuz. Nasıl bir envanter çıkıyor ortaya?
Hayır, bir anılar demeti. Gerçek insanlar, olaylar… Hepsi
yonda bir kitap programı da yaptım. Adı “Kitaplar ve Dü-
Bu kitapla birlikte Türkçe ve İngilizce yayımlanmış ki-
bir araya geldiği zaman büyük resmi görmeye başlıyorsunuz.
şünceler” idi. Panelistlerim Cemal Süreya, Hilmi Yavuz ve
tap sayım 35 oldu. Birçoğu medyayla ilgili. Ama edebiyat-
Prof. Mehmet Kaplan’dı. Televizyonu olan herkes seyreder-
tan da hiç kopmadım: 5 şiir kitabım, 3 romanım ve oynan-
‘SOSYAL MEDYANIN EGEMENLİĞİNDEKİ
di çünkü başka televizyon istasyonu seçeneği yoktu!
mış 2 oyunum var. Pek çok gazetecilik ödülü alsam da de-
MEDYA ORTAMINDA KAMUOYUNUN
- Sonra Babıali faslı başlıyor ve Babıali’nin çöküşüne
ğer görüldüğüm 1918 Homeros Ödülü ve 2023 İpek Yolu Şi-
NASIL OLUŞACAĞINI BİLMİYORUZ’
kadar sürüyor… ir Ödülü ile özellikle övünürüm.
- Ben de sorayım: Babıali’den sonra hayat var mı?
Evet, meslek anılarımın tümünü Babıali ekseni üzeri-
- Anı yazmak konusunda ilk deneyiminiz mi?
Bir hayat var kuşkusuz, ancak bunun nasıl bir hayat olduğu-
ne kurdum. İlk kitap Babıali’ye Son Tren, 1988’de basının Hayır değil, siftahım Ağrı’ya Dönüş (1990) iledir. Ora-
nu henüz bilmiyoruz. Cennet mi cehennem mi, meçhul! Ya-
merkezi Cağaloğlu semtine kesin gelişime kadar uzanıyor. da ailemizin tarihçesine de girdim. Burada yalnızca ben yo-
zılı basını köşeye sıkıştıran teknolojik sıçramanın bazı yarar-
İkinci kitap Babıali’nin Yükselişi ve Çöküşü çok çalkantılı
kum, bir kurum olarak medya da var. Asıl onu anlatıyorum.
ları olduğu kesin, ancak bazı bakımlardan çok derin sakınca-
dönemlerin ardından 2010’da FETÖ’cüler tarafından Radi- Anı türü edebiyatın içindedir. Churchill, Nobel Edebiyat
ları da olabilir. Özellikle demokrasi açısından. Yalanla doğ-
kal gazetesinden atılışımla tamamlanıyor. Üçüncü kitap bir Ödülü’nü anılarından dolayı almıştı.
runun kucak kucağa oturduğu sosyal medyanın egemenliğin-
soruyla yola çıkıyor: Babıali’den Sonra Hayat Var mı? Bu Ben, geçmişte yaşadıklarımı edebiyatçı özeniyle yazmaya
deki medya ortamında kamuoyunun nasıl oluşacağını bilmi-
uzun serüven içinde iki kez Cumhuriyet’te çalıştığımı genç- çalıştım. Umarım hem gazeteciliğe heveslenen hem de ya-
ler bilmezler. Birincisini bu ilk kitapta anlatıyorum. yoruz. Robotlar, botlar, troller, profesyonel yalancılar… Dün- zarlığa hazırlanan gençler tarafından okunur.
n
‘CUMHURİYET’İ MEKÂNSALLAŞTIRAN BİR DERGİ: ÇANKAYA’
ısa soluklu bir dergi olmasına karşın Çankaya; ortaya koydu- hem de dönemin özelliklerini yansıtır. Dergi, genç Türkiye
ğu göstergeler, içerdiği metinler ve iddialı çıkışıyla erken Cum-
Cumhuriyeti’nin ruhunu ve heyecanını sergilerken, İstanbul karşı-
K huriyet döneminin süreli yayımlarından biridir. 1928’de ya-
sında konumlandırılacak yeni kültür başkenti Ankara’yı da tanıtarak
yımlanan tek sayısı; edebiyatçılar, siyasiler ve bürokratlardan oluşan
pozisyonunu belirlemeye yardımcı olur.
yazar kadrosuyla dönemin kültür yaşamı ve aktüalitesi hakkında zen-
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun 100. yılında, Dinçer
gin referanslarla doludur.
Apaydın’ın Arap harflerinden Latin harflerine aktarılıp notlandırılarak
Çankaya, ortak bir tematik tutumla Cumhuriyet’in cisimleşmiş
yayıma hazırladığı Cumhuriyet’i Mekânsallaştıran Bir Dergi Çankaya
mekânı Çankaya’nın ele alındığı kurgusal metinlerin yanı sıra matba-
(Çolpan Kitap), hem Cumhuriyet’in kurucu ruhunu izlemek hem de eski
acılıktan gazeteciliğe, sosyolojiden psikolojiye, heykelden müziğe pek
Ankara’nın kültürel havasını solumak isteyenler için yetkin bir kaynak.
n
çok kültür etkinliğinin tarihine ve güncel durumuna ilişkin yazılmış
öğretici metinlerle belirginleşir. Ayrıca, bazı metinlerde kullanılan gör- Cumhuriyet’i Mekânsallaştıran Bir Dergi: Çankaya / Hazırlayan:
sel materyaller, hem derginin tutumunu Dinçer Apaydın / Çolpan Kitap / 202 s. / 2023.
8 2 Mayıs 2024