07 Ocak 2025 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyetin yayıncı-okur patlaması… Zihin açıcı edimlerin başında geliyor “okumak”. Hele dönüşüm, atılım, sıçrama vb. atakların yaşandığı dönemlerde adeta bir “devrim” olup çıkıyor toplu okuma. Eylemin öznesi “insan”, savaşta, siperde bile okumayı sürdüren heykeli dikilecek bir “devrim kahramanı” kesiliyor neredeyse. Kurtuluş Savaşı’mızın da bu tür hikâyelerle bezeli olduğunu unutmayalım. dirmeler, Cumhuriyetin yaydığı toplumsal okuma ey- ur Gürani Arslan, “Geniş kitlelere haklarını ve Pardoe, “Dünyada Türkiye’den daha fazla okuyan mil- görevlerini öğretmeye çalışan Tanzimat yazar- let bulunmaz” diyor da ardından şunu ekliyor: lemine büyük darbe vurdu, adeta Nazi dönemi vahşe- Nları okuyucuyu hiçbir zaman tek başına bırak- “Ne var ki Osmanlı kadın ve erkeklerinin ilgisi tek tük tiyle özdeşik kitap imhasının önünü açtı. mazlar. Onlar yazardan önce birer öğretmendirler” di- istisnalar dışında şimdiye dek Kuran’la ya da önemsiz Oysa Millet Mektepleri “halk okuma odaları”, Halkev- ye yazıyor yayına hazırladığı Halit Ziya’nın Hikâye adlı ve yararsız türlerle sınırlı kalmıştır; bunlar da tek bir ye- leri, halkodaları, buralardaki kitaplıklar, okurlar cumhuri- yapıtındaki “Önsöz”ünde. (Hikâye; YKY, 1998, 12) ni düşünce esinlemekten, zihni besleyecek ya da ay- yetin en başta bir “okur devrimi” yarattığını gösteriyor. Deneme eleştiri örnekleri de bu dönemde başlıyor. dınlatacak etkiler yaratmaktan aciz, sırf boş vakit ge- Örneğin halk dersanelerinde okuma eyleminde “bekle- Güzin Dino, Ahmet Mithat üstadın, Taaffüf’teki, “Ro- çirmeye yarar eğlenceliklerdir.” nen fayda”, “1. Kolaylıkla ve düzgünce okumak; 2. Oku- man okumaktan maksat, yalnız masal mı dinlemek- (Julia Pardoe, Sultanlar Şehri İstanbul, Çeviren: ma zevkini almak” olarak belirleniyor, bu da Cumhuri- tir, biz her romanımızda karilerimizin malumatını tevsi M. Banu Büyükkal, İş Kültür, 2010, 71) yetin, okuru nasıl bir nitelik yönünde eğitmeye girişti- edecek birkaç lakırdı söylemezsek içimiz rahat etmez” ğini ele veriyor. (Firdevs Gümüşoğlu, Ülkü Dergisi ve CUMHURİYET BİR ‘OKUR DEVRİMİ’ AYNI ZAMANDA sözünü örnekleyip “okurluk” konusunda şu değerlen- Kemalist Toplum, Cumhuriyet, 2024, 96) Cumhuriyet Aydınlanması, bu bağlamda bir “okur dirmeyi yapıyor: Amaç okuma eyleminde kişiye, kitapla arasında yaşa- devrimi” olarak gerçekleşti. Olgunun, bu yönde algı- “A. Mithat’ın romanlardaki fikirlerini gazetesinde sa- dığı zamansal gerçekliği daha gerçekçi biçimde kavrat- lanması gerektiğini, pek çok denemecimiz vurgulu- vunmakla iktifa etmeyip, masal okuyan daha geniş bir mak, “okuma zamanı”ndaki kalıcılığı “belirleyici” kılmak. yor. Hoş yazınımızda bunlara uzanmayan yazar yok okuyucu kitlesini bu fikirlere alıştırmak için girişiği bu Okuma eyleminde görece yazarlar önde görünüyor sanıyorum. Örneğin Akşit Göktürk’ün Okuma Uğra- hep. Ne ki yayıncı, kitapçı, okur üçlüsünün birer kah- teşebbüs, tefekkür tarihimiz bakımından yabana atıla- şı (1979), Emin Özdemir’in Eleştirel Okuma (1995) adlı maz…” Tanzimattan Sonra Edebiyatta Gerçekçiliğe raman bağlamında alınması gerektiği, aslında nele- yapıtları ufkumuzu yeterince açıyor. ri göze alarak meydana çıkıp özgürlüğün dağ keçile- Doğru (AÜ, DTCF Yayını, 1954, 23) Salt bu iki yapıt bile Cumhuriyetin özünde, okuma- ri halinde varlıklarını inatla sürdürdüğü hiçbir zaman OSMANLI’DA OKUR ÇEŞİTLEMESİ… Aydınlanma Devrimi olduğunu kavratmaya yetiyor. göz ardı edilmemeli. Mustafa Nihat Özön, Ahmet Mithat okurunun yapı- Tanzimat’tan bu yana yazındaki yerini hem de baş- Söz gelimi Uğur Ozan Özen, Bursa’daki Kitapçıların sına dönük şöyle bir yargı getiriyor: köşede hep koruyan “okuma”, “okurluk” Cumhuriyet- Son Yüzyılı (Nilüfer Belediyesi Yayını, 2021) adlı de- “Bilhassa kütle terbiyesi bakımından, Ahmet Mi- le birlikte kafa yapısı, zihin, anlak vb. kavrayışları da ğerli çalışmasında, karşılık beklemeden yaşamını kita- tat çığırının tetkiki gereklidir. Kendini geniş bir tabaka- içine alıp ilk kez bir devlet siyasası anlamında temele ba, yayına verip bu yolda ömür tüketen Bursalı kitap- ya, alâkayla okutmak hâdisesi iyice incelenmeye de- alınıyor böylece. Ne ki Selim İleri’ye katılıp “okumayan çıları tanıtıyor. ğer. Bu işi yalnız mevzu, macera… diye alamayız. Bu bir toplum” olduğumuz kanısı da taşıyabilirsiniz ama. Katledilen, işkence yapılıp zindanlara atılan yayın- hükümlü birçok eserler, ondan daha ustalıklı ve üstün (Cumhuriyet Kitap, 9.4.2015) cılar, kitabevleri yakılan kitapçılar, salt okuma eylemi oldukları halde aynı alakayı ve kari grupunu bulabil- Demek ki “okur edimi” üzerine yeniden düşünmek nedeniyle tutuklanan okurlar anımsanabilir. miş değildir.” (Mustafa Nihat Özön, Türkçede Roman, gereği doğuyor. Nasıl bir eylem türü okuma? Bilge Bu arada Süleyman Ege’nin Kitabın Ateşle Dansı da Remzi, 1935-36 [?], 321, 322) Karasu’ya yer açmamak olmaz: “Bu çabayı harcadı- (Bilim ve Sosyalizm, 1997). Sonra Tan için Serteller, Halit Ziya üstat da “roman”ı “hikâye” sözcüğüyle ğına göre bir iş yapmış oluyorsun. İyi de bir iş yapmış Marko Paşa için Sabahattin Ali-Aziz Nesin-Rıfat Ilgaz, karşılayıp türün okuru için şunu söylüyor: olduğunu düşünebilirsin ama okuduklarınla gerçek- Onur-Sol için İlhan-Muzaffer Erdost, Bilim ve Sosya- “(Z)eki tanıdığım bir gençten şöyle bir söz işittim: ten başka şeyler arasında herhangi bir bağ kurabiliyor lizm için Süleyman Ege, daha niceleri, upuzun, bir ya- ‘Herkes bilir ki hikâye bir olayın betimlenmesi demek- musun? İster başka okuduklarınla ister kendi yaşadık- yıncı, kitapçı listesi çıkar ortaya, bunlar örnek salt. tir. Bir hikâyede en çok yer tutacak şey olay olmalıdır. larınla, kendi düşündüklerinle… başka bir bağ kura- Geçmiş yılların bu savaşkan yayıncısıyla okuru- Olay az olur ayrıntı çok olursa yazarın hayal gücünün az, biliyor musun?” (Mustafa Arslantunalı, “Bitmemiş Bir nu unutmadan yeni yılınızı kutluyor yürek ferahla- hikâyenin can sıkıcı olduğuna karar vermek gerekir.’ / Konuşmadan”. Bilge Karasu Aramızda, Hazırlayan: Fü- tan dirençli yayıncılık, dipdiri okurluk diliyorum efen- …Bu kişi Batılı ülkelerde en çok aranan hikâyelerin pek sun Akatlı, Müge Gürsoy Sökmen, Metis, 1997, 22) dim. Hadi öyleyse önce kitap satın almaya kitapçıla- küçük bir olay için pek geniş ayrıntı ile dolu ve bu ayrıntı- ra, sonra okumaya! Yeni yılda da. n AYDINLANMA EYLEMİNDEKİ KAHRAMAN: nın ruhun derinliklerini araştırmaktan başka bir şey olma- dığını bilse idi… bu yolda konuşur muydu?” (Hikâye, 25) YAYINCI-KİTAPÇI-OKUR www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü- Tanzimat sonrası “okur” olgusuna yazar bakışı böy- En büyük kırım da yine kitaba, okumaya karşı yürü- roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellene- le. Bir örnek de dıştan. 1835’te İstanbul’a gelen Julia tüldü ne yazık ki. Yaratılan korku, yıldırı, baskı vb. sin- rek sürüyor. 4 26 Aralık 2024
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle