Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MERHABA
İnsanlarla birlikte olmayı hep
sevdim. Birlikte gülmeyi,
“ söylemeyi de. Dünyanın ve
yurdumun hemen her köşesine
heyecanla gittim, onlarca insanın
Yazınsal açıdan anı-öykü ilişkisi
acılarına, sevinçlerine tanık oldum.
Size sözcüklerle bir Türkiye
haritası çizmeye çalıştım. Pek çok
Öykü, birinci tekil kişi ağzından özöyküsel anlatımla kurulduğunda daha etkili bir gerçektenlik
ülke dolaştım, yaşadığımız bu
duygusu uyandırıyor olabilir, ancak bu, yazarın görece doğrudan kendisini, sonuçta anılarını paylaştığı
coğrafyanın çok renkliliğini hiçbir
ülkede göremedim. Bu renkliliğin
gibisinden bir sanıya da yol açabilir. Oysa gerek anı gerekse öykü apayrı birer anlatı türü…
peşine düşen herkese selam olsun.”
azar, yaşanmışlığa yas- çevresinden dolanmamak. 50 yıllık tanıklıklarından damıttığı
lanmadan da herhangi Bu açıdan bakıldığında, şiir im- yeni kitabı Tanık Olduğum
Hikâyeler-Canım Ciğerim
Y anlatı türünde kalem oy- gesel, öyküyse kapsanık bir dil-
mantık dayanağıyla kuruluyor, Röportajlarım ile usta gazeteci ve
natabilir elbette, ne ki kurgusal
yazar Işıl Özgentürk kapağımızda.
da olsa yaşamsal gerçekliğe sırt oysa anı olgusal olanın hikâye
Tanık Olduğum Hikâyeler,
edilişiyle, öykü değil öyküsel an-
dönerek metin üretilebilir mi, so-
direnenlerin, dövüşlerin, ezilenlerin,
run burada. latımla ortaya çıkıyor.
en çok da kadınların; aşağılanan
İşte Adil İzci, şairliğinden gelen
Öyle ya, yazar da canlı varlık ola-
ama yılmayan, yok sayılan
imgelem gücünü kendi rüzgârına
rak güdülerinin boyunduruğunda
ama olanca gücüyle haykıran
bulunduğuna göre bu, yazma edi- alıp üstelik dilsel açıdan tazelen-
kadınların öyküleri… Anadolu’nun
miş güzellikler yelpazesiyle belir-
mini kökten etkilemez mi?
kadim uygarlıklarına selam verip
gin bir öykülemle sunuyor bunları.
İnsan acıkıp susar, barınma ge-
Moskova sokaklarında gezintiye
“Öykülem”i öyküde “imgelem”
reksinimi, gelecek kaygısı duyar, bu
çıkan röportajlar, anılar, toplumsal
benzeri bir karşılıkla anlatıya girdiri-
kaçınamazlık havasız, susuz yaşa-
bellekte yer eden yaşanmışlıklar…
len öyküleme yetisi, oylumu, yoğun-
mın süremeyeceği olgusu, kaleme
Hande Mir’in söyleşisi…
luğu, yeğinliği olarak alıyoruz. Öy-
getirdiği metinde dolayımlı etkime-
Üçüncü sayfamızda Adil İzci’nin
küde olgusal, yaşantısal olan ancak
lere hiç mi yol açmaz peki, bundan
Yoklar Kitabı ve Mehmet S. Aman’ın
öykülemle kurulup anlatılacak de-
kuşku duyulabilir mi?
Mezarlıkta Piknik adlı kitaplarını
mektir; mış gibi yaparak değil. Adil,
Sonuçta bütün anlatılarda yazar
irdelediği “Yazınsal açıdan anı-öykü
anıyı öyküye dönüştürmenin inceden yolunu gösteriyor bize.
hem her yerindedir metnin hem de hiçbir yerinde. Bu, şu de-
ilişkisi” başlıklı yazısıyla M. Sadık
mek; siz kendinizden yola çıksanız da yazdıklarınızdaki siz, siz
Aslankara yer alıyor.
MEHMET S. AMAN: ‘MEZARLIKTA PİKNİK’
olmaktan çıkar, siz, siz değilsinizdir artık.
Dr. Mehmet Alev Coşkun, “Milli
Mehmet S. Aman, Mezarlıkta Piknik (Cumhuriyet Kitapla-
Nitekim anı yazılarında da yazma güçlüğündeki bu tür buka-
Mücadele tarihçisi, araştırmacı
rı, 2022) adlı öyküler toplamındaki azımsanmayacak örnek-
ğılar nedeniyle yazar kimileyin bakar ki satırlarında anlattığı ki-
Bilâl N. Şimşir!” başlıklı yazısında,
te, Adil İzci’den farklı tutumla, aynı zamanda bir çalım anıla-
şi başkası oluvermiştir.
kısa süre önce sonsuzluğa
rını aktarıyormuş gibi yaparak buradaki “mış gibi”nin üzerine
Demek ki özöyküsel anlatım yazarın kendisini yerleştirdiği
uğurladığımız, 42 yıl devlet
kuruyor öykülerini.
metin değildir, sözümona anılarında anlattığı kendisi de tam
hizmetinde görev yapmış olan, 93
Bu da farklı bir yol. Anlatıya farklı bir içkinlik getirirken yanı
olarak o değildir zaten. Ama yine de bunlar kendi dilleri, man-
kitap ve 257 bilimsel makaleye
sıra gerçektenlik duygusunu da yükseltiyor aynı zamanda. Bu-
tıkları doğrultusunda kurulup ayrılabilir birbirinden.
imza atan, araştırmaları sayesinde
nu Mehmet, yayımladığı ilk öykü kitabında uyguluyor üstelik.
Gelin iki kitap üzerinden konuya değgin kimi çıktılara göz atalım.
yakın tarihimizle ilgili çok önemli
Adil İzci, soyutlayıma dayalı dönüştürümden geçirip doğ-
boşlukların doldurulduğunu, vatana
rudan anıyı öyküleştiriyordu yapıtında, Mehmet anlatısını, anı
ADİL İZCİ: ‘YOKLAR KİTABI’
yaptığı hizmetler ve özellikle Milli
aktarıyormuş kıvamında yapılandırıyor.
Adil İzci, Yoklar Kitabı’nda (Çizimler: Gülseren Kayalı, Oğlak,
Mücadele kütüphanesine katkıları
Bu amaç doğrultusunda iki farklı tutumla öykülerini besli-
2022) şu satırlarla geçiyor öykülerine: “Bir öbek öykü… Öykü
nedeniyle saygıyla anılacağını
yor. Öyküye aralıklarla girdirdiği kesme, okurun da birden bu
olduysa eğer… Hemen hepsinin öznesi / özneleri uzun yıllar-
vurguladığı büyük araştırmacı
akıp gitme içinde silkinmesine yol açıyor.
dan beri hayatta yok. Ama yazınca, yazarak anımsayınca, oku-
yazar Bilâl N. Şimşir’i ve yapıtlarını
Nedir bu iki kesme eylemi:
yunca sanki bir süreliğine diriliyor, var oluyor gibiler.”
merceğe alıyor.
1. Olgusal gerçeklikler, aralıklarla birdenbire öyküye giriyor,
Adil İzci, anılarından yola çıktığını belirtiyor, “öykü olduysa
Kaan Egemen, doğumunun
böylelikle gerçeklik algısında okura bir çarpılma yaşatıyor.
eğer” diyerek. Öykülemeye dönük yargıyı da okura bırakıyor.
100. yılında 20. yüzyıl edebiyatının
2. Yine birdenbire bir örtükleştirmeyle öyküyü apansız bula-
İyi de öyküye dönüşmezse “anı” halinde mi kalacak metinler?
modern yenilikçi yazarı, usta İtalyan
nıklaştırıyor, adeta engebeli bir yoldaymışçasına okuru bir kez
Anıdan kalkarak kuruyor metni yazar, tamam, ancak biz bu-
edebiyatçı Italo Calvino’nun (1923 /
daha silkelemiş oluyor.
nu nasıl bir anlatı haline dönüştürürsek metin öyküye dönü-
1985) yaşamı ve yazınını inceliyor.
Öykü sonlarına getirdiği belirsizlikle de anlatıyı kamçılıyor
şür, bunu tartmamız gerekiyor demek ki. Adil, böylelikle anı-
Z. Doğan Koreli, Fethiyeli yazar
ayrıca. Minik yan anlam cepleri de örtüklüğünü beslediği öy-
öykü ilişkisindeki kilit noktayı gösterip açımlama getiriyor di- Metehan Akıncı’nın pitoresk bir
küye dinamizm yüklüyor.
yebiliriz. Akdeniz köyü olan Kayaköy’e
Mehmet, bunların dışında mitolojik göndermelerle, sanat oda-
Buraya dek olağan; asıl önemlisi yaşantısal olguya dayalı ev- (Levissi), onun 5 bin yıllık destansı
ğında değinip yer açtığı öğelerle de öyküye omuz verebiliyor.
serüvenine ve mitolojik Likya’nın
renin gerçek kişilerle sürdürülen ilişki boyutunda nasıl bir anlatı
Bir başka örnekse, Mersin yöresine açtığı yere karşın yerel
zenginliğine odaklandığı romanı
kurulması gerektiği noktasında toplanıyor.
hava estirmeyişi yazarın. Yerel dil kullandığı halde yerelleşip
Gök Kuzgun Geri Dönecek mi?’yi
Öyküleri okurken anlatıların yaşantısal olgulara dayalı yer-
bunun altında kalmadan yakasını bu işten sıyırabiliyor enikonu.
değerlendiriyor.
lem bağlamında gerçek kişi-uzam örtüşürlüğünde çatılıp otur-
Mehmet S. Aman, bütün bunları geleneksel hikâye kalıbının
Y. Bekir Yurdakul, “Çamur böceği-
tulduğunu ama metnin kapsanık öykü dili-mantığıyla yoğruldu-
ardılı konumuyla yapıyor.
yle tanışırken…” başlıklı yazısında
ğunu söyleyebiliriz.
Bu ilk kitaptaki tutukluğu olağan ama öyküler, ileride alacağı
Anooshirvan Miandji’nin Çamur Böce-
Teknik biçemleri bir yana yazınsal açıdan şiir, öykü, roman,
yolun ipuçlarını da döşüyor aynı zamanda.
ği ve “Hepimiz yapabiliriz!” başlık-
masal, anı, günlük, deneme, eleştiri, oyun, senaryo vb. apayrı
Sonuçta anıdan kalkan yazarlar, anıyı yok edip öyküye çı-
lı yazısında Amanda Li’nin kitap-
metin / anlatı biçimleri halinde gelebiliyor önümüze, kendi tür-
karmalı okuru ya da bak anımı yazıyorum, derken “Ce” edip
larını merceğe alıyor.
sel genomları yönünde.
birden öyküyle yüzleştirmeli onları.
n Mustafa Başaran’ın hazırladığı
Önemli olan yazınsal türü, artık bu hangisiyse, kendi anlatım
Bulmaca ile düşün trafiği sürüyor!
biçimi, biçemiyle örtüştürerek yapılandırabilmek ama “mış gibi” www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü-roman,
İyi okumalar…
yapmamak yani anı olarak kaleme alındığı halde öyküymüş gibi tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor.
l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım:
Bahadır Aktaş l Sorumlu Müdür: Aslan Yıldız l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ
l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20
hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Reklam Genel Müdürü: Esra Bozok l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72
74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic.
AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet
KITAP
gazetesinin ücretsiz ekidir.