Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOĞUMUNUN 100. YILINDA (1923 / 1985)
Bir hikâye anlatıcısı: Italo Calvino!
Bugün artık aramızda olmayan İtalya edebiyatının önemli ismi Italo Calvino’nun hangi yanını öne çıkarmalı ya da onu nasıl
nitelemeli? Derlediği İtalyan masallarıyla ülkesinin uzak geçmişini ve yaşadığı dönemi birleştirmesini mi, yoksa öykücülüğünü,
romancılığını ve denemeciliğini mi? Gazeteciliğini ve dergi yöneticiliğini mi, yoksa İkinci Dünya Savaşı sırasında direniş hareketine
katılarak Mussolini faşizmine başkaldırısını mı?...
Ömrü boyunca yalınlıktan yana zar atan, yapıtları ülkemizde 20 yıldır Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan 20. yüzyıl
edebiyatının modern klasikler arasına girmiş yenilikçi yazarı Italo Calvino (1923 / 1985); dünyayı, insanları ve kendisini tanımaya
uğraşan bir kâşifti. Yazmayı ve edebiyatı hem bir iletişim biçimi hem de bir tutku olarak nitelemişti. Her ikisinin de hakkını verdi;
insanlara, kentlere ve yaşama dokunmayı başardı.
Metinlerine ve yaşamına anlam yüklemek için titizlikle çalışan Calvino, yapıtlarıyla bize hâlâ sesleniyor ve Jules Renard’ın
cümlesini doğruluyor: “Yazmak, sözünüz kesilmeden yapacağınız tek konuşmadır.”
KAAN EGEMEN
CALVINO: ‘AHLAK, İNSANI EYLEME
ZORLAR AMA YA EYLEM BOŞUNAYSA?’
Bugünlerde 100. yaşını kutladığımız, İtalya’da
ve dünyanın dört bir köşesinde saygıyla anılan Ita-
lo Calvino’nun (1923 / 1985) en önemli özelliği, iyi bir
hikâye anlatıcılığıydı. Gerek romanlarında, denemelerin-
de ve öykülerinde, kaleme aldığı ve derlediği masallar-
da gerek eleştirilerinde ve verdiği konferanslarda bu yö-
nü her zaman ağır basmıştı.
Yapıtları ülkemizde 20 yıldır Yapı Kredi Yayınları ta-
rafından yayımlanan, lise yıllarından Torino’yu mes-
ken tuttuğu zamanlara ve ölümüne dek hikâyeler anla-
tan (ve yaratan) Calvino’nun Sandık Gözlemcisinin Uzun
Günü’nde, başkarakter Amerigo Ormea aracılığıyla yap-
tığı belirleme ve yönelttiği soru, hem yaşamının hem de
yazarlığının bamteliydi: “Ahlak, insanı eyleme zorlar
ama ya eylem boşunaysa?”
Gerçeklerden hiç kopmayan ve hayallerden asla vaz-
geçmeyen Calvino, Görünmez Kentler’i kaleme aldığında
kurmacanın sınırlarını zorlayarak yok şehirlerde bir gezi-
ye çıkarmıştı okuyucuları. Gezginin de kentler gibi haya-
li olduğu metinlerde, Marco Polo’nun seyahatleri ve Ku-
bilay Han’ın varlığı, Calvino’nun yapısalcı ve gösterge-
bilime dayanan edebi söyleminin birer yansımasıydı.
Anlatıcı Marco Polo’nun cümlelerinden bir örnek bu söy-
1945-1985 arası kaleme aldığı mektuplarından birin- ancak birkaç ay yaşayabildiğim bir kent olan New York’ta
lemi belirginleştirmek için önemli: “Bilgin nerede? Pence-
de bunu biraz daha belirginleştirmişti: “Metinleri da- konumlandırmak kendiliğinden içimden gelmiştir: Kim bilir,
renin dışını gösterdi tiryaki genç. Bir çocuk oyunları bah-
çesiydi: Çelik çomak, tahterevalli, topaç. Filozof çimenlere ha iyi anlamak için (...) yazarın fiziksel varlığını görmek belki de New York hiç değilse benim için daha basit, daha
oturmuştu. Şöyle dedi: ‘Göstergeler oluşturur bir dili ama
ve duymak gerekseydi bu, yazar-okur ilişkisi anlamında kabataslak bir kent, topografya, dış görünüm, toplum ba-
bildiğini sandığın dil değildir o.’ O ana dek, aradığım şey-
edebiyatın mutlak yenilgisi olurdu. Bir metin, kapağında kımından bir tür kent prototipi olduğundandır.
leri tanımamı sağlayan imgelerden kurtulmam gerektiğini
ismi ve soyadı yazılı kişinin varlığından bağımsız olarak Oysa Paris’in yoğun bir katmanlaşması var, çok fazla
anladım: İpazia’ın dilini ancak o zaman kavrayabilirdim.”
okunup değerlendirilebilmeli.” şey var gerisinde, bin bir anlamı var. Belki de bende bir
Paris’te Münzevi ise tıpkı Seçme Mektuplar: 1945-1985’te çekingenlik uyandırıyor: demek istediğim Paris’in imge-
‘YAZDIĞIMIZ KADAR VARIZ!’
olduğu gibi Calvino’nun okura kendisini açtığı metniydi. si, kentin kendisi değil çünkü tam tersine, insan bu kente
Yaşamı, kentleri ve insanları masal gibi anlatan, masal-
Torino günlerini, kentteki gezilerini, faşizmin gölgelediği ayak atar atmaz hemen alışkanlık duyuyor.”
ları gerçeklere yaklaştıran ve gerek tarihten gerek yaşam-
çocukluğunu, seyahatlerini, “Il Duçe”ye bakışını, kendisi Paris’te Münzevi’de yazarın yalnızca New York’ta ve
dan hikâyeler kotaran Calvino, kendini anlatmaktan ya da
için özel anlamı olan ABD’yi ve New York’u, Paris’i, ya- Paris’te hissettiklerine rastlamıyoruz, aynı zamanda ta-
kendisiyle ilgili bilgi vermekten kaçınırken yazdıklarıyla
bancılık ve tanıklıklarını anlatmıştı yazar: rihin ve edebiyatın sayfalarında gezinerek hayallerinden
konuşmayı yeğlemişti. “Yazdığımız kadar varız” derken
yaptıklarıyla öne çıkmak istediğini duyuruyordu. “Kimi zamanlar tümüyle hayal ürünü olan kimi öyküleri bazılarını da duyuruyor Calvino:
>>
10 30 Kasım 2023