05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şaire dair şiir En çok didişen edebiyatçıların şairler olduğu söylenir, oysa en çok bir araya gelen de onlardır. Başka bir şaire selam olan ya da ayna tutan şiirleriyle “diğerkâm” olabildiklerini de pek çok kez göstermiştir şairler... E debiyatta en çok şairlerin kavga ettiklerine dair bir inanış var. Mehmed Kemal de, “Şairler Dövüşür” yazısının adını kitabına taşımıştı. Şairlerin, bazen şiir anlayışları çerçevesinde, çoğunlukla da örtülü açık çekemezlikler nedeniyle didiştikleri bir gerçek. Gel gelelim, bu didişmelerde, şairler arası ilişkilerin daha yoğun oluşu da bir etken. En çok buluşan, ortak işler yapmayı deneyen, iz bırakmış dostluklar kuran da yine şairler. Öteki edebiyat erbabı arasında bu tür ilişkiler görece daha az. ŞİİRDE “BAŞKA ŞAİR” Şiirinde başka bir şairi konu edinerek, şairlerin yeri geldiğinde “diğerkâm” da olabildiklerini örnekleyen pek çok şair var. Şiirin boyutsal elverişliliği de işi kolaylaştırıyor. Başka edebiyatçıyı konu edinen kaç roman yazılabilir ki? Yazarların bir yazarı konu alan romanları, genellikle yazarın kendisini anlatıyor, Martin Eden tipik örnektir. Önceki kuşaktan bir yazarı konu edinen, sözgelimi Selim İleri’nin Cemil Şevket Bey, Aynalı Dolaba İki El Revolver’i türünden romanlar ise daha çok bir “izlerçerve” metni oluyor. Oysa şair bir başka şairi şiirleştirdiği zaman, “üstada saygı” kadar, ideolojik yandaşlık, poetik buluşmalar, çoğunlukla da dostluk duyguları ateşliyor onu. Şairlere de “ithaf” edilmiş şiirler daha farklı, bu tür şiirlerde öteki şair doğrudan “konu” olmaz, ilgisini çekeceği umulan tematik öğeler dillendirilir daha çok. Divan ya da halk şiirinde tümüyle başka bir şaire özgülenmiş şiirlere rastlamak zor. Şairler, başka şairlere ilgilerini dize çalarak, nazire yazarak ya da “tezkirei şuara”larla, cönk derlemeleriyle göstermişler. Yunus Emre’nin Mevlânâ’yı andığı, Esrar Dede’nin Şeyh Galib’e sitem ettiği şiirler var gerçi, ancak “bireyleşme”nin sınırlı kaldığı dönemlerde bir şiirin bir bireye tümüyle özgülenmesi, ancak yergi şiirlerinde mümkün olabiliyor. YOL AÇICILARA SAYGI Rübabı Şikeste’nin “Avengi Tesâvir” bölümünde “Fuzulî”, “Cenâb”, “Nedîm”, “Üstâd Ekrem”, “Nef’i” “Hâmid” başlıklı altı şiir yer almakta. Tevfik Fikret’in bakışı sadece betimlemeci düzlemde kalmıyor, poetik saptamalar da içeriyor. İşte, Nef’î için yazdıklarından iki dize: “Öyle bir nehri muazzam gibi cuş etmişsin / Fakat eyvâh, çorak yerde akıp gitmişsin!” Tevfik Fikret’in Rıza Tevfik için yazdığı şiirin “Zekâ” adını taşıması, haliyle adaşının poetikasına değil, ünlü “filozof”luğuna gönderme niteliğinde. Rıza Tevfik ve öteki adaş Neyzen Tevfik ise, bir yol açıcı saydıkları Tevfik Fikret’i şiirlerinde daha yoğun biçimde konuk ettiler. Rıza Tevfik’in “Fikret’in Necib Ruhuna” başlıklı, tasavvufî edalı şiiri, şeyhinin mezarını kutsayan bir müridin duygularının dışavurumu gibidir. Şairlerin birbirlerini konu alan şiirleriyle atıştıkları da olur, ancak bunlar genellikle kitaplara girmez, anılarda dillendirilir. Kitaplara giren de var. Sözgeli mi, Mehmed Akif, içki konusundaki tövbesini bozup duran bir dervişi anlattığı “Derviş Ahmed” şiirinin altına “Neyzen Tevfik’in üçbin dörtyüzüncü tövbesinden istifası münâsebetiyle” notunu düşerek, tövbekâr olmadan önce birlikte işret ettikleri rivayet edilen arkadaşını konu aldığını ifşa eder. Neyzen bu, gün gelecek, Mehmed Akif için de ağır bir “hicviye” yazacak, “Safahat’ın içine s..ıp” mesleği olan baytarlığı ve halk şiirini öğrenmesini salık verecektir. “DİĞERKÂM” OLMAK Cumhuriyet döneminde bir başkası için şiir yazma olgusu tam anlamıyla “patlama” yapar, ancak bu kişi bir şair değil, “ulu önder”dir. Dönemin iki kurucu şairi, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim ise, birbirlerinin olsun, “başka” şairlerin olsun, asla sözünü bile ettirmedikleri için, yeri göğü tutmuş egoları ile başbaşadırlar. Yahya Kemal sadece Itrî ya da Dede Efendi gibi müzisyenleri konu edinmiş şiirlerle yetinmiştir. Buna karşılık bol bol “ithaflı şiir” yayımlar, özellikle eski tarz şiirlerini ve rübailerini eşe dosta dağıtır. Bunların da pek azının şair olduğu gözden kaçmaz. Dönemin bir başka kurucu şairi ise, poetik öncülük de etmiş, genç şairlere el vermiştir ama o da kendi poetik yalnızlığı ile başbaşadır. “Diğerkâm” emekleri, el attığı şairlerde değil, şiirlerinde de andığı cezaevi yoldaşı romancılarda (Kemal Tahir, Orhan Kemal) daha verimli olur. Bir şiirinde de, genç yaşta veremden ölüp giden Kemal Ahmet’i konu edinir. Gün gelecek, hakkında en çok şiir yazılan şairlerden biri olacaktır, Nâzım Hikmet. Bunlardan birkaç antoloji yapıldı, daha da yapılabilir. Kuşkusuz ana diline dönebildiği 1960 sonrasında oldu bunlar. Hayatta olduğu dönemde ise onu konu alan şiirlerin büyük bir bölümü, sövgü şiirleriydi. Abdülbaki Gölpınarlı bile, bizzat Nâzım’ın şiir tekniğiyle onu yeren bir şiir yayımlamıştı. Behçet Kemal Çağlar’ın “Nâzım Hikmet” başlıklı şiiri ise ortalıkta pek gezinmez, bilinmez. Memet Fuat, onun “dıştan” Nâzım’a düşman gözükmekle birlikte, arkadan arkaya onu hep kolladığını yazıyor. YIKICI HASETLİK, ÜRETKEN GIPTA Şairler için yazılmış şiirlerin bir kitap toplamına eriştiği de olmuştur. Yılmaz Gruda, bu tür şiirlerini dergilerde yayımladıktan sonra, Kuyumcular adıyla kitaplaştırmış, akranı şairleri sevgiyle anarak, yıkıcı hasetlik karşısında üretken “gıpta”nın altını çizmişti. Ahmet Oktay ise, Yol Üstündeki Semender kitabında topladığı şiirlerinde, “buruk” bir ilgiyle, “müntehir” yazarların yanı sıra, Jozsev, Mayakovski, Yesenin, Pavese, İlhami Çiçek gibi şairleri de konuk etti. Öte yandan, 1970’lerden başlayarak, çıkardığı hemen her kitapta ateşli bir dirimsellikle “portreler” çizen bir şair ile karşılaştık. Can Yücel’in birçok şiirine siyasetten, aşina sanatçı ve şairlere kadar, bazen şiire doğrudan adlarını da vererek, pek çok ad konuk oldu. Hemen her kitabında yer alan ve sayıları iki yüze yaklaşan bu türden şiirler, şair arkadaşımız Sezai Sarıoğlu eliyle, Portreler adıyla ayrı bir kitapta da derlendi. BAZEN SELAM, BAZEN AYNA Cumhuriyet döneminin hemen her şairi için, başka bir şairin poetik ilgi, ideolojik yakınlık, vefa, dostluk duygularıyla yüklü şiirleri bulunabilir. Bazı şiirlerde bana da birkaç dizelik göndermeler yapılmıştı. Artık “Tahir Abacı” başlıklı bir şiir de var. Dersim ekolünden gelen ve henüz tanışma fırsatı bulamadığım Binali Duman’ın “Sonra” kitabında (Pagan Y. 2019) yer alan şiirden sezilen, haliyle “poetik” bir yakınlıktı. Bazen bir selam, bazen bir aynadır, şairlerin şairler için yazdıkları şiirler... n 6 18 Haziran 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle