Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CAZİM GÜRBÜZ’DEN ‘DAİM SOLA’ Sol duyulu olmaya açık çağrı! Kitabında Hüseyinzâde Ali Turan’ın meşhur ‘Daim Sola’ sözünü referans alan Cazim Gürbüz, sol bakışın potasına attığı tanrıkul ilişkisinden, insanmeta ilişkisine değin olayları tahlil ederken kendisiyle hesaplaşmadan da kaçınmıyor. VEYSEL BOĞATEPE C azim Gürbüz’ün kuşkusuz, ülkücü / milliyetçi geleneğin içinde yönetici kadrolara kadar yükselmiş olması o geleneğin hiyerarşisini tahlil etmesinde önemli bir avantaj. Ülkücülerin ülküsünün en üstünde din ile kulluk altında ise Atatürkçülük vardır. Bu nedenledir ki Nihal Atsız’ın her sözünü ayetmiş gibi kutsamış, onun Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığını anlamalarına rozet Atatürkçülükleri yeterli olamamıştır. Daha önceki çalışmalarında da Atsız hakkında bazı gerçekleri paylaşan Gürbüz, bu çalışmasında ise Atsız’ın, Orhun dergisinde yayınlanan bir yazısını belgesiyle birlikte sunuyor. Ülkücülerin koşulsuz biat ettiği Atsız o yazısında, 1923 /1950 arasını gayrimeşru ilan ederken, Türkiye Cumhuriyetinin 1950’de iktidara gelen Menderes hükümeti zamanında kurulduğunu ileri sürüyor. ATATÜRK VE CUMHURİYET KARŞITLIĞI Cumhuriyetin özgürlüklerinden yararlanmalarına rağmen Atsız gibi sağ kesimin Cumhuriyet karşıtlığı paydasında buluşmuş olması, emperyalist bakış açısıyla da örtüşüyor. tatürk’e ait olmayan görüş ve açıklamalarının kimler ve ne amaçla ortaya atılarak kara propagandaya dönüştürüldüğüne ilişkin somut deliller ortaya koyan Gürbüz, sol içindeki liberal devşirmelerin de maskesini düşürüyor. Atatürk’ün komünizm ile ilgili açıklamalarının nasıl tahrip edildiğini ise Fethi Tevetoğlu örneğiyle açıklıyor. Nihal Atsız gibi Orhun dergisinin köşe yazarı Tevetoğlu, Atatürk’ün komünizme ilişkin sözlerini çarpıtarak ve altına da Atatürk’ün imzasını taklit ederek Millet Dergisi’nde yayınlamış. Çetin Altan’ın, İsviçre Kriminal Enstitüsü’ne gönderdiği o yazının ve imzanın Atatürk’e ait olmadığının anlaşılmasıyla Tevetoğlu’nun sahtekârlığı da kanıtlanmış oluyor. VAHDETTİN’İN VAATLERİ VE KÜRDİSTAN Büyük emek ve özverinin ürünü olan bu çalışmada ayrıca Cumhuriyete doğru gidilen sancılı dönemde kadrocular hareketinin Mustafa Kemal’e verdiği desteği önemsediğine de değinen Gürbüz, terör örgütü PKK’nın taleplerinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin masasına Kürt sorunu olarak konulmasına ilişkin görüşlerini de aktarıyor. Bizim gibi sorunun çözümünden yanadır ancak örnekler verdiği kişiler, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın taleplerini tekrar eden PKK’nın sivil sözcüleridir. Öyle ki katmerli yalanlarını Mustafa Kemal’in, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde Kürdistan sözü verdiğine kadar uzatmışlardır. Gerçek ise Vahdettin’in verdiği sözlerden ibaret olan Kürdistan sözcüğünü Atatürk’ün telaffuz dahi etmediğidir. Dil konusunda ise İsviçre gibi ülkelerden örnekler verilmesi Türkiye gerçeğiyle örtüşmemektedir. Başlı başına ayrı bir konu olduğu için örneklediği çözüm önerilerine katılmadığımı burada belirtmek isterim. Ancak günümüz koşullarında sözü eğip bükmeden kılıç gibi dosdoğru söyleyenlerin sayılı olduğu gerçeğini de görmek gerekiyor. Çünkü hadiseleri sol görüş açısıyla değerlendirmesinin yanı sıra çoğunluğun yumuşak karnı olan din gerçeklerini de dillendirmesi önemlidir. Daim Sola’nın sol’a, sol duyulu olmaya çağrı olduğunu söyleyebilirim. n Daim Sola / Cazim Gürbüz / Berfin Yayınları / 375 s. / 2020.