09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bekleyen ruhlar George Saunders bugüne kadar sadece yazdığı öykülerle tanınan ve sevilen bir yazardı, “Arafta” onun ilk romanı. Daha önce dört öykü derlemesi yayımlayan yazar, distopya örnekleri sunduğu öyküleriyle dikkat çekmişti. “Pastoralya” gibi öykülerinde Saunders’ın, ruhları sistem tarafından sömürülen insanları anlattığını görmüştük. Gerçeküstü olayları gerçek siyasetin bir parçası yaparak anlatması, onun yazarlığının ayırt edici özelliğidir diyebiliriz. “Arafta”da yine okuruna, çaresizlik içindeki insan portreleri sunuyor. A rafta, Amerikan başkanı Abraham Lincoln’ün on bir yaşındaki oğlu Willie’nin ateşli hastalık sonunda öldüğü ve aynı baskılı kitabında anlatmış. Burada yer alan alıntılar gerçekten o kitaptan. Bunun gibi daha birçok alıntı yer alıyor romanda fakat Saunders bu alıntıları içselleştirmiş gibi romanının dokusu Abraham Lincoln’ün oğlu Willie buraya son gelen ruh. Kendisine üç hayalet rehberlik ediyor: Hans Vollman, hayatının en güzel gününde, genç karısıyla ilk kez sevişmeden önce tavandan zamanda Amerika’nın içinde eritiyor. düşen bir kiriş yüzünden hayatı son güney ve kuzey eyaletlerinin iç savaş Kurguda önemli olan şeylerden biri, bulan orta yaşlı bir adam, Roger Bre ta olduğu, 1862’de geçiyor. Henüz hemen ilk başta fark edilen, hayalet vis III ise duygusal zevklerle dolu bir 9 Nisan 1865’te güney eyaletlerin lerin öldüğünün farkında olmaması. yaşam isterken cinsel tercihi yüzünden teslim olmasına, iç savaşın bitmesine Aynı Night Shyamalan’ın 1999 yapımı kendini toplum dışına itilmiş bulduğu ve iki gün sonra 11 Nisan’da Ford Altıncı His adlı filmindeki gibi burada için bileklerini keserek intihar etmiş bir Tiyatrosu’na karısı Mary Todd’la birlik ki ölüler, öldüklerinin farkında değil. genç. Willie’nin üçüncü rehberi ise tüm te giden Lincoln’ün başından vurularak Filmdeki Bruce Willis gibi canlılar ölüler içinde ölü olduklarının tek farkın öldürülmesine iki yıl var. Lincoln ve arasında dolaşmıyor belki ama can da olan rahip Everly Thomas. karısı Mary Todd’u derin acılara boğan lılarla bağlantı içindeler. Tabutlardan Romanda ayrıca yazarın betimleme oğullarının ölümüyle başlıyor romanda “hastakutusu” olarak söz ediyorlar, leri, anlatısı yer almıyor, sadece ölü ki olaylar. kendilerinden de “hasta” olarak. Ta lerin birbiriyle konuşmaları ve bunlara NEKROPOLİSTE RUHLAR mamlanmamışlık duygusu taşıdıkları için dünyaya geri dönmeyi bekliyorlar. ek olarak o dönemin yazarlarından alıntılar var. Yapısal olarak çok değişik Romanın özgün adı “Lincoln in the Bardo”. Bardo, Tibet Bu dizm’inde “geçiş hali” anlamına geliyor. Ölüm ile bir sonraki re enkarnasyona geçme arasındaki ruhun hali. Bilincin işlevini henüz yitirmediği ama bedene sahip olmadığı durumu simgeliyor. Kitabın Türkçe çevirisinde ise benzer şekilde beklemede olan ruhları ifade ettiği için “Arafta” başlığı seçilmiş. Romanda me zarlığı ziyarete gelen Abraham Lincoln ve bir de mezarlığın kar şısındaki evde oturan, pencere den bakan kadın dışında herkes Bardo’da bekleyen ruhlar. Washington DC’deki mezarlıkta geçen konuşmalardan oluşuyor romanın metni. Saunders tarihi metinlerden alıntılar da yapıyor roman içinde. Hangisi gerçek, hangisi kurgu ilk başlarda anlamak için çok çaba sarf ediyor insan ama bir zaman sonra bunun bir önemi kalmı yor. Örneğin Elizabeth Keckley, Sahne Arkasında adlı kitabında otuz senelik köleliğin ardın dan Lincoln’ün yanında Beyaz Saunders tarihi metinlerden alıntılar da yapıyor roman içinde. Saunders bu alıntıları içselleştir Saray’da görev yapışını 1868 miş gibi romanının dokusu içinde eritiyor. bir forma sahip Arafta. Konuşmalar metafizik olarak ölümle ilgili değil üstelik. Her karakter kendi açısından gördüklerini, hissettiklerini, duyduklarını anlatıyor. Birbirlerinin bitmeyen sözlerini tamamlayarak kurgu oluşturuyorlar. Hiçbiri kendi ölümünün farkında değil ama hepsi garip bir şekilde küçük Willie’nin burada olmasına, hastakutusuyla buraya getirilmiş olmasına üzülüyor. ÖLÜMDE EŞİTLİK Roman yapısal olarak tiyatro eserine benziyor, hatta biraz Thornton Wilder’in Kasabamız oyununu çağrıştırıyor. Yalnız farklı olarak konuşmalardan önce değil sonra kimin konuştuğu belli oluyor. Konuşan kişinin adı sayfada öyle bir şekilde yazılmış ki bunlar sanki mezar üstündeki isimleri gibi algılamaya başlıyor okur. Dante’nin Cehenneminde günahlarının cezası çeken ruhlar gibi buradakiler de benzer şekilde ölümlerinin izini taşımaya devam ediyor. Bu durum yine aynı tamamlanmamışlık duygusunu öne çıkarıyor çünkü düzeltilmeyi bekleyen bir şeyler için dünyaya dönme isteği taşıyorlar. Mezarlığı bir hastane olarak görmeleri, onların ölüme direnme biçimleri. Saunders, ölümdeki eşitlik duygusuna da yer veriyor Arafta’da. Burada elbette köleler kadar köle sahibi, gaddar, tecavüzcü beyazlar da var. Yaşamdaki konumlarını, sosyal güçlerini, paralarını, imtiyazlarını yitirmiş bütün ruhlar. İyiler ile kötüler olarak değil, kaybolmuş ruhlar olarak birbirlerine benziyor. Romanın merkezinde Willie’nin ölümünün yer alması, Lincoln’ün çok sevdiği oğlunun mezarına gelip orada onu kucaklaması ayrıca farklı şekillerde okunmayı bekliyor. Lincoln’ün oğlunun ölümüyle olgunlaşması, bir iç savaş sürer, aileler sevdiklerinin ölüm haberiyle sarsılırken Lincoln’ün de ölümle değiştiğini gösteriyor. Bütün bu ölüler, bir tek adamın ülkesinin kaderini değiştirmesinde, insanlığını bulmasında önemli rol oynuyor. Romandaki en can alıcı sözler ise elbette buradaki iki köle tarafından dile getiriliyor. Bu hayaletlerin bir gücü, insanların, hayvanların ve nesnelerin içine girebilmesi. Thomas Haden adlı bir kölenin hayaleti de yapmaması gereken bir şeyi yapıyor ve oğlunu son bir kez kucaklamaya mezarlığa gelen Lincoln’ün içine giriyor. Aslında onun düşünceleri ve soruları giriyor dönemin başkanının içine: “… Düşündüm ki bayım, hissettiğim kadar güçlü biriyseniz ve bize karşı, sandığım hisleri besliyorsanız, bizim için bir şeyler yapmaya çalışın, ki biz de kendimiz için bir şeyler yapabilelim. Biz hazırız bayım; kızgınız, becerikliyiz, umutlarımız yay gibi öylesine sıkışmış ki ölümcül de olabilir, kutsal da: Bizi salıverin bayım, izin verin işe koyulalım, neler yapabileceğimizi gösterelim.” Arafta, klasik anlatı formu dışında olduğu için okurdan esneklik bekleyen bir roman. Kitabın sonunda George Saunders ile kitabın editörünün yaptığı bir söyleşi de yer alıyor ayrıca. Belki romanı okumadan önce bu söyleşiyi okuyarak eserdeki ipuçları daha kolay yakalanabilir. n Arafta / George Saunders / Çeviren: Niran Elçi / DeliDolu Yayınları / 452 s. 6 23 Şubat 2017 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle