08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Milan Kundera'mn yeni romanı 'Ölümsüzlük' Picasso renklerle yazıyordu * Gerçek bir büyücü gibi Fransa'da Pıcasso'nun yazmış olduğu 340 siir ki hunl.ırın bir kısnıı şimdiye kadar hiç yayımlanmamıs parçalar ve tiyatro oyunları bir araya toplanarak kitap haline gctirildi... 1935 yılında resim yapmaya geçici olarak ara veren Picasso, yaznıaya da bu sırada başladı. Bu yolla içindc bulunduğu deprcsyonutı üstesinden geleceğini düşünüyordu. Sonuncusunu 1959'da yazdığı metinler, MarieLaure Bernadac ve Christine Piot tarafından derlenerek sergılendı ve şu anda Paris'teki Picasso Müzesi'nde bulunuyor. Genellikle gerçeküstücülerin yapuğ.gib, kenuılıgınden yazma üslubunu kullanan Picasso, bunu akla gelebilecek her tür araçla yapıyordu: Dolmakalem, bilye u<,lu kalenı, ., . , ,,„ .„ „ „ „ , çini mürekkebi, Ur d.«nl "KeçT (1948) j ^ ka,cm Üzerine yazdığı malzeme ise birinci hamur kâğıttan davetiye kanlarının arka yüzüne, bunların zarflanna kadar hcr sey olabilırdi. Hatta tuvalet kâğıdı bile! Estetik özelliklerı bakımından kaligrafik bir nitelik taşıyan yazıların ana konusunu doğal olarak resını sanatı oluşturuyor. Picasso'nun karalamalarının en ufak parcaları ya da el yazmaları, bir sanat eserıyle aynı düzeydc kabul edilebilir mi? Bundan daha acık birşey olamaz. Çünkü ortaya çıkan, kesinlikle yadsınamaz özgünlüğe sahip bir eser. Yine de Michcl Leiris, Picasso kitabının önsözünde, "Şair Picasso"yu Jamcs Joyce'la karşılaştırıyor. Ve kitabın dikkat çekici bir "güzellikte" olduğunu belirtıyor. Oysa önemli olan kiubın estetık güzelliğınden cok, ıçındekı yazıların özü... Gallimard ve Ulusal Müzeler bu "Sz"den, en hevcsli ve iyi nıyetli meraklıların bile cesaretini kırabilecek ağırlık ve fiyatta bir kıtap ortaya çıkarmışlar. 'Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği' yazarının yedincı romanı Fransa'da yayımlandı. Napolyon, Goethe, Hemingway, Rimbaud ve Romain Rolland, Kundera'mn roman kişileri arasında. oman bütünüyle uzun bir sorgulamadan başka bir şcy değildir. Düşünsel sorgulama (sorgulamalı düşünmc) benim tüm romanlarımın temelidir... Romanın tck varoluş nedeni, yalnızca romanın söyleyebileceği şeyi söylemesidir... F'lejtirmenlere bakılırsa, Milan Kundera'mn kısa bir süre once Fransa'da yayımlanan yedincı romanı "Ölümsüzlük", yazarın "Roman Sanatı" adlı kitabındaki bu tanımlamalarına cuk oturuyor. Ülkemizde de "Şaka", "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği", "Gülünesi Aşklar", "Yaşam Başka Bir Yerde", "Aynlık Valsi", "Gülüşün ve Unutuşun Kitabı" ve "Roman Sanatı" adlı kitaplarıyla geniş bir okur kitlesi kazanan Çeko^lovak yazar Kundera'mn Paris'te Çekçe yazdığı "Ölümsüzlük" Eva Bloch tarafından Fransızcaya çevrildi ve Gallimard Yayınevi'nce yayımlandı. "Nouvel Observatuer"ün elestirmenlerinden Philippe Sollers, Kundera'mn yeni romanımn bir başyapıt olduğu kanısında: "Kundera'mn en çok tasarlanmıs, en gözüpek romanı 'Ölümsüzlük'. Kundcra gerçek bir büyücü gibi davranarak Goethe'yi ve Hemingway'i günümüzc çağırıyor, ana tema ile yan temaları iç içe işleyerck birbirlerini aydınlatmalarını sağlıyor. Göz kamastırıcı bir üslup. Iste sanatçı! Ancak şapka çıkarılabilir..." "Liberation" Gazetesi'nın yazarı Antoine de Gaudemar da övgülü tümcelerle söz ediyor Kundera'mn yapıtından: "Kundera'mn romanları dışında baska hiçbir yerde (belki Carlos Fuentes ve Salman Rüsdü'yü katabiliriz buna) acılarla yüklü ve sorgulayıcı bir ayna oluşturma, düşsel yaratının tam yüreğine bir o kadar zorlu bir dönemin yırtık hayraklarını saplama düsüncesi hissedilmiyor. Tutku ile umutsuzluğun şaşırtıcı bileşimi, baska hiçbir yerde bu kadar açık duyumsanmıyor..." Kundera'mn yeni romanı "Ölümsüzlük", adı Milan Kundera olan bir romancının çılgın profesor Avenarıus'la randevusuna gidişiyle başlıyor. Kundera, lüki bir ciınnxstık salonunda Profesör Avenarıus'u beklerken, yüzme dersi alan altmış, altmış beş ya^larındaki bir kadına takılıyor gözü. Kadının bir hareketi Kundera'yı heyecanlandınyor ve yazar adı Agnes olan genç bir kadının düşlerine dalıyor. Agnes, romanın ana kişıliği. Agnes'in çevresinde giderek Ba^kaları belırıyor: Kocası avukat Paul, kız kardesı Laura ve onun nisanlısı gazeteci Bernard, kızı Brigitte, sevgilisi Rubens vc Paul, mü>lerilcrinden Protesör Avenarius. i lepsı yedı kışı. Bunlara bırkaı, ıılü de eklenıyor. Agnes'in babası, Napolyon, Goethe ve sevgilisi Bcttina von Arnim, Ernest Hemingway, Rimbaud, Romain Rolland... Tanı üç yüz sayfa sonra Profesör Avenarius bulu^ma yerine geldiğinde, yazar Kundera'ya ne yazmakta olduğunu soracaktır. Kundera da yazmakta olduğunun anlatılamaz olduğunu söyleyeeek ve ^öyle ıliyecektır: "Bugünlerde filme, TV oyununa ya da cizgifilme dönüstürebilmek için, her ya/ılı şeyin üstünc atlıyorlar... Günümüzde kim olursa olsun, roman yazmaya kalkışacak kadar çılgın R olan kişi, yazdıklarının korunmasını istiyorsa öyle yazmalıdır ki yazdıkları hiçbir jcye uyarlanamasın, başka bir deyişle anlatılamasın..." Milan Kundera'mn öteki yapıtlarının çoğunda oldugu gıbı "Ölümsüzlük" de yedı bölümden oluşuyor: Yüz, Ölümsüzlük, Mücadele, Homo Sentimentalis (Duygusal İnsan), Rastlantı, Büyük Saat, Kutlama. "Ölümsüzlük"ü ilk okuyan eleştirmenlere bakılırsa, yedi anahtar sözcük üstüne kurulan roman, yeniden aynı noktaya dönmek üzere ana konusundan sık sık uzaklaşıyor. Yazar dünyayı araştırıyor ve kimi çelişkileri, karşıtlıkları bulup çıkarıyor. Sözgelimi, yaşlanan Goethe ile azgın scvgilisi Bettina ve von Arnım arasındaki "tchlikeli ilişki"yı yeniden kurgulamakta, Goethe ile Hemingway arasında bazı uzun tartışmalar düşlemekte bir an duraksamıyor. Başka hiçbir seye uyarlanamayacak, anlatılamayacak bir roman yazmak! Peki, neden? Kundera'ya göre, "roman" artık kendisinin olmayan bir dünyada yasıyor. Her seyın indirgendiği bir dünya bu. İnsan yaşamı toplumsal işjevine indirgeniyor, bir halkın tarihi taraflı yorumlara, birkaç olaya indirgeniyor, toplumsal yaşam siyasal mücadeleye indirgeniyor. Her kültür gibi roman da gitgide kıtle ilctişim araçlarının eline geçiyor: "Dünya tarihinin birleştirilmesini isteyen bu kitle iletişim araçları, indirgeme sürccini yoğunlaştırıyor ve yönlendiriyorlar; bütün dünyaya herkes tarafından, bütün insanlık tarafından kabul edilebilecek aynı basitlejtirilmiş şeyleri ve klişeleri dağıtıyorlar... Amcrika ve Avrupa'daki 'Time'dan 'Spicgel'e kadar siyasal dergileri söyle bir karıştırmak yeterlidir: Bunların tümü diizenlediklcri içeriklere göre aynı dünya görüşünü yansıtırlar... Kitle ilctişim araçlarının, siyasal farklılıklarının arkasına gizlenmiş bu ortak eğilimleri, çağımızın eğilimidir. Bana göre bu eğilim, romanın eğilimine ters düşüyor" (Milan Kundera, Roman Sanatı, Çevırmen; İsmaıl Yergu, Afa Yayınları) Peki, Kundera'ya göre, romanın eğilimi ne? Çekoslovak yazar, romanın eğiliminin "karmaşıklıkların eğilimi" olduğu kanısında. Kundera'ya bakılırsa, her roman okuyucuya sunu söyler: "Olaylar sandığından çok daha karmasık." Mehmet İlkorur CKK Müdürü * 1 9 9 0 basında Cumhuriyet Kitap Kulübü yönetimınde bir değijiklik oldu. Kitap Kulübü'nün müdürlüğünden ayrılan Taha Parla'nın yerine bu göreve Mehmet tlkorur getirildi. 1957 İstanbul doğumlu Mehmet İlkorur, ortaöğrenimini Ankara Koleji ve İzmir Koleji'nde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Fakükesi'nde okudu. 1977 yılında Milliyet Yayınları'nda çalışmaya ba>layan İlkorur, daha sonra Milliyet Gazetesi'nde de görev üstlendi. Bu arada Milliyet Çocuk Dergisi, Başak Çocuk ve Pamuk Çocuk dergilerinde yayın danışmanlığı ve yazıişlerı müdürlüğü de yapan İlkorur, son olarak Milliyet Yayınları'nın editörlüğü görevindeydi. 1990 yılında Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün üyeleriyle arasındaki bağlan daha da güçlendırerek daha yaygın ve daha hı/lı bir hızmet sunmayı aınaçladığını belirten ilkorur, "Önümüzdeki günlerden başlayarak üyelerimiz için birçok sürpriz ve yeniliklerimiz olacak" diyor. Kundtrı: En gözttpek romanım yazdı C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 S A Y F A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle