02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 SAYFA 22 OCAK 2012 PAZAR Hindistan’a uzanan içsel bir yolculuk Röportaj: GÜRSU KUNT Taftan çölü “İran üzerinden Pakistan, Hindistan ve Nepal’e karayolu ile gidişim aynı zamanda ülkemin fiziksel sınırlarının değil psikolojik sınırlarının dışına çıkışımı anlatır. Zira doğduğumuz ve yaşadığımız yerde o yerin şartlanmalarının da esiriyiz. Kendimizi kalıpların içinde bulduğumuzda neyin içinde olduğumuzu görmek için hayatımıza ve dünyaya ‘dışından ve dışardan’ bakmanın hayati önemi olduğunun altını çizmek istiyorum. Hayat insanın kendini tanıma yolculuğudur ama bize bunu unutturan bir sürü sahte sorunla boğuşurken gerçekte kim olduğumuz, ne istediğimiz ve nasıl yaşamak istediğimiz ile ilgili gerçek soruları soracak ve bu cevapları bulacak iç görüye sahip olamıyoruz ne yazık ki! Böyle hissetmenize sevindim. Okuyucuda gerçek benliğine bir çağrı uyandırıyorsa yazdıklarım, gerçek bir samimiyetle yazıldıkları içindir. Bundan onur duyarım. Zira bu benim hedefimdir.” Bir şaman ritüeli,Nagarkot evdiklerini, evini, işini, hayatını arkasında bırakıp, kendi yolundan devam etmek isteyen bir kadının öyküsü, ‘Hindistan Yolu.’ Aldığı yolculuk kararının nedenlerini de, yolcuğunu da cesur bir anlatımla sunuyor kitabında Selma Akar... Akar kitabını, “Karayolu ile İran üzerinden, Pakistan, Hindistan ve Nepal’e uzanan bir iç yolculuk” diye tanımlıyor. Hassas, saygılı, ayrıntıcı, aynı zamanda kararlı, inatçı ve aykırı bir kadın… Bu yolculukta iç sesini dinlemiş, içsel aydınlığına ulaşabilmek adına… Akar’la, hayatındaki kırılma noktasını, yaşama bakışını, yolculuğa karar verişini ve kitabını konuştuk. Kitabınızda okuyucuyla buluşacak duygu, sizin kelimelerinizle nasıl bir duygu olacak? Kitabım, insanı kendi ‘insan’ımda anlatmakta. Bu bir yaşam yolculuğu. Kendine sunulan hayatı elinin tersiyle iten ve kendi gerçeğini aramak üzere yollara düşen birinin hikâyesi. Benim hikâyem. Bilmediği yollardan, bilmediği yerlere tek başına giderken bilinmeyene gidişin anlatımıdır aynı zamanda. Bu kitapta okuyucu kendini bulduğunda bu hikâye benim hikâyem olmaktan çıkıp insanlığın hikâyesine dönüşecek. Beni bundan daha çok mutlu edecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Okuyucu ile kendimi paylaştım; kendi deneyimimi. Ancak inanıyorum ki çıkmazlarımız, ikilem, korku ve cesaretimiz, velhasıl kelam iniş ve çıkışlarımız birbirimizden ayrı değil. Aynı olduğumuz yönlerden farklı ve özgün olduğumuz yollara keşif yaparken deneyimlerimi S zi paylaşmanın muazzam derecede önemli olduğunu düşünüyorum. Bu ayna tutmaktır. Bu onuru yaşamış olmaktan dolayı şanslıyım. Bu kitap içimizden birinin, insanı 'kendi insanında' anlatmasıdır. Bir iç yolculuktur, bilinmeyene gidiştir ve 'içsel özgürlüğü' gerçek anlamda bir hissediştir. Kalabalığın, seslerin, birbirinin aynı ruhsuz yaşam biçimlerinin içinden sıyrılarak gürültüden sessizliğe, düşünmekten deneyime, esaretten özgürlüğe kararlı bir gidiştir. İçinde kendinizi bulduğunuz her şey sizindir. Yaşamın evreleri her birimiz için başka ölçeklerde geçip giderken bize verilmiş ömür içinde ne saklıyor? Esas soru şu; Kim bakıyor? Yolculuğu tek cümleyle nasıl anlatırdınız? Hissettiğim duygu yoğunluğunu deneyimlerim, fark ettiklerim ve gördüklerimle birlikte aktardığım bu yolculuk, benim gözlerimle ‘gizemle dolu’ bir dünyayı anlatıyor. İçinizde nasıl bir his vardı ki bu yolculuğa çıkarabildi sizi? Yola çıkmadan önce yaptığım bazı araştırmalar, tek başına giden insanların deneyimleri, ülkeler hakkında edindiğim ansiklopedik bilgiler oldu ancak hiçbiri ama hiçbiri içimi doldurmadı. Kendim gidip görmeliydim, kendi gözlerimle görmeli ve birebir yaşamalıydım. Yola çıkışımı sağlayan itici güçlerden biriydi bu. İnsanın ken Kathmandu ... Kendi izini sürenlerin yolu Neden Hindistan yolu ve karayolu? Bu yol yaşamın ‘yaşam budur’ dedirten dar anlayışından çıkıp kendi yolunu cesaretle arayan insanların gittiği bir yol. Hindistan yolu bu nedenle ruhsal arayışlarının rehberliğinde kendi izini süren insanların yolu. Karayolu ile seyahat coğrafyaların ve insanların değişimini birebir görmenize olanak verir ayrıca. Değişimlerse insan ruhunu yıkar, temizler. Mesele aynı yollardan gitmek değil; yola çıkmaktır aslında. Kendini keşfetmek için. Kendini kaybetmek ve sonra bulmak için. Aramak, aramak, aramak için ta ki içsel gerçeğimizi bulana dek... Aynı yolları kendi başkalıklarımızla yeniden yürüyebiliriz. Hiçbirimiz aynı değiliz. Bizi aynıymış gibi gösteren, aynı kalıplara tıkan politikalar karşısında zayıf değiliz. Her insan kendi başkalığını, kendi içsel yeteneklerini ve kendini görmek için, kendi doğrularını bulmak için içinde bulunduğu aynı yaşam biçimlerini sorgulamalı ve onları yırtarak içinden bir ok gibi fırlamalıdır. Yaşam öylesine verilmiş bir şey olamaz. Kendi yaşamımızın sorumluluğunu taşımak ve onu yaşamak bir onurödevdir. Her insanın yaşamı bir yolculuktur Kendinizi nasıl anlatırdınız? Sürekli doğru bilgiyi bulmak üzere okumak hiç vazgeçmediğim tek görevim gibiydi. Bir ayrıştırıcıyım ben. Doğru ve yanlışı, sahte ve gerçeği ayrıştıran çok keskin bir duyarlılığa sahibim. Yaşamımda geri dönüp baktığımda hatalar yaptığımı görüyorum. Bunlar ben gibi hareket etmediğim zamanlar. Her insan yaşamı bir yolculuktur bana göre. Kendi benliğini bulması için ona verilmiş bir hediye. Bu benim bakışımdır. Bu yolculuk deneyimi bunu sorguladığım yıllar sonrasında cevapları almam için evrenin bana verdiği bir armağandı. Ve ben bu armağanı aldım, saygıyla ve hürmetle kabul ettim. Hala farkındalığımı yüksekte tutamadığım zamanlar var. İndiğim, düştüğüm zamanlar ama beni oraya bağlayan gerçek benliğimin görünmez ipini tutan içsel gücün bilincindeyim. İnsanların çoğu kişilikleri tarafından yönetilen kuklalardır. Ben, çocukluğumdan beri hep böyleydim. Sürekli okuyan, dik başlı, hassas ve saygılı biri. İçimde var olan her şeye karşı bir saygı ve sevgi hep vardı. Özellikle doğaya. Onun her şeyine karşı. di öz doğasından uzak olan durumlar vardır. Uzaklaştığı ortamlar vardır. Ya bunlardan uzak olmalı ya da fazlasıyla kontrollü neyin içinde ne olduğunu bilecek kadar bilinçli olmalı. Yoksa kaybolan yolların giriş kapıları her daim ardına kadar açıktır. Egoyu besleyen durumlar ile öz varlığı besleyen koşullar farklıdır. Hiçbir sorumluluk hissetmeden dolaşmak. Hafif ve özgür. Yapmaya çalıştığım şey buydu. Çünkü bana göre insanın en büyük sorumluluğu kendisine karşı olandır. Bu da kendi yaşamını nasıl yaşadığında gizlidir. Bu gizeme ulaşmadan, başkalarının sorumluluğunu yüklenmek geri dönülmesi zor yaşam biçimlerine demir atmaktır. Neşeyle, coşkuyla dolaşmak, ağır yükleri, istemeden aldığım sorumlulukları atmak ve bozulan psikolojimi düzeltmek önemliydi. Beni ifade etmeyen, ruhumu coşkuyla doldurmayan ortam, iş ve insanlardan uzaklaşmak için her şeyden vaplarını arayanlardanım. Bana sunulanı sorçok daha fazla istek duyuyordum. Bu beni, guluyorum. Bu benim doğrum değil. Ben onu kendi yaşam yoluma çağıran çok önemli bir kendi arayan ve bulanlardanım. Kandırılamaz işaretti. Bu işareti fark ettim ve onu izledim. ve yönlendirilemez bir şey var içimizde. Gerİşimi, eşyalarımı, evi ve bana aitmiş gibi du çek yön gösteren içimde. Onu izliyorum. İnsan kendi gerçeğini ararken, her ran, kendimi aitmiş gibi bulduğum bitiş arayışı alevlendiriyor mu acakoşulları darmadağın edePersepolis ba? rek ve bırakarak yola çı'İnsan boşluğu niye arar? kışım; işte benim kıRuhun arayışı aslında dorılma noktam. lup dolup taştığı ve ken Anladığım o dini boşaltamadığı karki bu salt bir gezi gaşanın tam da ortabetimlemesi desındadır. Dış dünyağil, yaşamı sorda olan biten karmagulayan, toplum şanın içinde, insanın ve insan arasınkendi içine dönme daki dinamikleisteği, kendine ait alan re bakan, irdeleyaratma ve içindeki yen ve çözümler dünyayı hissetme, kenbulan tarafınızla dini doldurduğu onca pabirleşmiş durumda! çavra sesten kurtulmak için Çocukluk, yetişsezgilerini berrak bir biçimde kinlik, olgunluk bunlar izleme olanağını arama çabası günümüzde birbirine karışmış boşuna değil. Kendini bilen her insan bu durumda. Zamanı geldiğinde belli roller var gönülsüzce oynadığımız ki bu za yükselişi deneyimler er ya da geç! İnsan yamanı belirleyen toplumdur. Bu sağlıksız bir ya şamlarındaki dramı yaratansa 'insanın kendi hapı. Kalıplara, yasaklara, kurallara sığmayan bir yatını yaşama sorumluluğu dışında' başka birşey var içimizde. Başka biri. Gerçek biri. İn çok sorumluluğu yüklenmesidir!... Bu açıdan sanlık tarihi boyunca karanlığa sızan ışığı ta bakıldığında her bitiş bir şeyin başlangıcıdır. Yeni bir proje var mı? kip etmektir bu; içsel ışığımızı… Sırada Suriye üzerinden Ürdün, Lübnan ve İnsan büyük bir oyunun parçası değildir. İrademiz var, isteğimiz var, isteksizliğimizi fark Mısır'a yaptığım bir yolculuğun yine Hindisettiğimiz zamanlar var. Yaşamı bir bulmaca gi tan Yolu gibi kitaplaştırılma süreci var. Okubi önümüze koyan şeyin karşısında sürekli önü yucu ile buluşmak benim için sevgionur'dur. Bir de imza günü var sanırım… müze konulan soruları çözmeye çalışan cevap Evet, 28 Ocak, saat 16:00’da, ANSAN'da arayıcıları gibiyiz. Sorular bizim sorularımız değil. Ben kendi sorularımı sorup onların ce kitap tanıtımsöyleşi ve imza günü yapacağız. Amritsar Kitabınızda ‘sizi size çağıran' o kadın, biraz onu anlatır mısınız? itabımı ruhumdaki Kızılderili’ye atfettim. İlk zamanlarda doğanın kadim bilgeliğine açık insanların yaşamlarında şimdi unuttuğumuz gizemin, gerçeğin ve kutsallığın hala daha onu arayan insan için aynı yerde durduğunu içten içe biliyorum. Arayışım bozulmayan, saf kalan o yanımın istediği gibi yaşamaktır. Yaşamım onu onurlandırmak için bir araç sadece. C MY B C MY B K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle