Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 OCAK 2012 PAZAR SAYFA HABER 3 fyon'da bir hafta önce çıkan yangında evi kullanılamaz hale gelen Türkan Avcı (52), 3 çocuğu ve annesi Akila Satılmış (78) ile birlikte kirada oturdukları evin 2 odasında yaşam mücadelesi verdiklerini söyledi. Avcı, "Yangında evimizin mutfağı ve salonu yandı. Evin elektrik tesisatı da yanınca evimiz elektriksiz kaldı. Lavaboya el feneriyle gidip geliyoruz”dedi. A Evi yanan kadın yardım bekliyor Eğitim İş, her dönem sonunda gelenek haline getirdiği Milli Eğitim Bakanı'na karne verme uygulamasını bu yıl gerçekleştirmedi. Yerine, öğrencilerin karnelerindeki kırık notlar ve eğitim sistemi Bakan Ömer Dinçer'e ithaf edildi Milli Eğitim Bakanı'na karne yok Refleks YUSUF HACISÜLEYMAN yhacisuleyman@yahoo.com WANN GÖLÜ anlış yazmadım. Siz de doğru okudunuz. Bizim “Van” gölümüz gibi okunuyor. Bugün bu gölün etrafında plajlar var, yazın serinlemek için göle giriyor insanlar, yakınında bir golf sahası var, yemyeşil. Doğal güzelliği ile Berlin’e renk getiren bir bölge, ama havası buruk, üzerinde ağır bir yük var sanki. Belki de bazen güzelliklerin çirkinlikleri her zaman örtemeyeceği, acıları unutturamayacağının vurgusunu yineleyen bir ad “Wannsee”. Bundan tam 70 yıl öncesinde evvelsi gün orada bir villada 15 kişi bir araya gelmişti. Tarihçilerde adı “Wannsee Konferansı” olarak geçer. Hitler’in üst takımı 20 Ocak 1942’de “Yahudi sorununun kesin çözümü” kararlarını bu toplantılarında alırlar. Sonuç bildirgesinde “öldürmek” sözcüğü geçmez, “kesin çözüm” demek yeterlidir. Bu konferansa kadar zaten neredeyse bir milyon kişi Naziler tarafından öldürülmüştü, planlaması yani “sistematiği” kararlaştırılan konu geriye kalan 11 milyonun nasıl yok edileceği idi; bunların içinde o dönemde Türkiye’de, Avrupa yakasında yaşayan 55.500 Yahudi vatandaşımızı saymayı da ihmal etmemişti Naziler. Altı milyon Yahudinin öldürüldüğü kabul edilmekte tarihçiler tarafından. Altı milyon insan, suç işlediği, birilerinin canına kast ettiği, silah taşıdığı için değil… yalnızca kimliğinden dolayı, farklı bir insan oluşundan, farklı bir dinden oluşundan, farklı olduğundan dolayı öldürülmüştü. Almanya İkinci Dünya Savaşından sonra hergün bu acı tarihle yüzleşerek yaşıyor. Kolay değil, o gün doğmamış olanlar, bugün geçmişin hesabı ile yüzleşiyorlar, yüzleştiriliyorlar. Bugün ben yazıyorum 70 yıl önce diye, on yıl sonra bir başkası yazacak 80 yıl önce diye, doğru mu? Bugüne geldiğimizde iki devletin durumuna bakıyorum, biri ders çıkarmış, geçmişi ile yüzleşmiş, yüzleşmeye devam ediyor. Almanya, Wann gölü konferansının yapıldığı binayı “soykırım müzesi” yapmış. Ne gariptir ki acıları yaşayan Yahudilerin simgesel ülkesi İsrail ise Filistin halkına aynı acıları yaşatma gayretinde, uğraşıp duruyor. Yüzleşebilmek, bazen tarihle, bazen çevrenle, bazen kendinle… Düşünüyorumda o gün bu toplantıya katılanlardan yani 15 kişiden kaç tanesi “yanlış yapıyoruz” diye içinden geçirmiştir. ‘Ben de Yahudi bir ailenin çocuğu olabilirdim’ diye karar verilenlerin yerine kendini koyabilmiştir? İkisi 1945 de intihar ediyor, birisi kararlara uymadığı ve üstlerine itaatsizlik ettiği için Nazi kampına kapatılıyor, orada ölüyor. Üçü mü böyle düşünmüştür dersiniz? Kendini başkasının yerine koyabilmek… Hepimiz Ermeniyiz derken belki Hrant Dink’in, Türk milli takımını seçerken Fenerbahçeli Lefter’in, Alman milli takımını seçerken Mesut Özil’in, Ne Mutlu Türküm Diyene derken belki Rauf Denktaş’ın. Başkasını yargılarken, belki sanık sandalyesine kendin oturarak… ölenlerin ardından kendini onun yakınlarının yerine koyarak. Başkasının da en az kendin kadar yaşama hakkı, özgür olma hakkı olduğuna inandığın ölçüde “insan” olunur desek katılır mısınız? Güzel bir Pazar günü geçirmeniz dileğiyle… Y anavgat'ta 16 Ocak'ta servisle okula gitmek için evden ayrılan, ancak servisten inince okula gitmediği öğrenilen Manavgat Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğrencisi 15 yaşındaki Yasemin Gül'den haber alınamıyor. Genç kızın ağabeyi Mehmet Gül, "Yasemin'in sağ salim eve dönmesini dört gözle bekliyoruz'' dedi. Yasemin'in herhangi bir sorunu olmadığını, derslerinde başarılı olduğunu belirten Gül, “Kardeşimin bir an önce eve dönmesini istiyorum. Babam da kardeşim de ben de perişan haldeyiz'' dedi. M Lise öğrencisi kız günlerdir kayıp E ğitimİş Antalya Şube Başkanı Mehmet Balık, eğitim sistemindeki hatalı uygulamaları sert dille eleştirdi. Yarıyılın eğitim açısından kayıp yıl olduğunu anlatan Balık, "Bakanlığın uygulamalarıyla, bilim ve pedagoji ile ulusal değerler kapı dışarı edildi. Milli Eğitim Bakanlığı adeta Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı bir birim haline getirilmiştir" dedi. Eğitime ve eğitimden sorumlu kuruluşlara yönelik propaganda amaçlı ciddi bir hükümet müdahalesi olduğunu söyleyen Balık, eğitimin ideolojik bir araç haline indirgenerek okul sıralarından itibaren bireyin kontrol edilmesi ve siyasal iktidarla uyumlulaştırılmasına hizmet eder şekle sokulduğunu söyledi. saat çalışmalarına rağmen hak ettikleri karşılığı alamadıklarını ekledi. "Bakanlığın kendi rakamlarıyla 150 bin öğretmen açığı ve 160 bin derslik açığı bulunmaktadır" diyen Balık, derslik ve öğretmen açığının giderek büyüdüğüne dikkat çekti. Okullarda şiddet artışı Balık, resim, müzik gibi sanat ders saatlerinin düşürülmesiyle estetik değerlerden uzak yetişen öğrencilerin, sanatın kazandırdığı olgunluk ve incelikten, ruhsal terbiyeden yeterince yararlanamamakta olduğuna değinerek "Bu durum da okullarda şiddet ortamının doğmasına zemin hazırlamaktadır" saptamasını yaptı. Balık, Milli Eğitimin temel sorunlarına dair hiçbir çözüm getirilmemiş olmasını da sert bir dille eleştirdi. Öğretmen atamalarındaki adaletsizlikleri ve öğretmenlerin çalışma saatlerinin fazla olmasını da eleştiren Balık, bütçeden eğitime ayrılan payın ise yetersiz olduğunu açıkladı. Ayrıca, okulların önemli bir yükünü sırtlarında taşıdıklarını belirttiği hizmetli ve memurların da günde yaklaşık 12 Hukuk mücadelesini kazandı Görev yaptığı Öğretmen Evi'nde 20 TL çalmakla suçlanan ve bunun sonucunda da tazminatsız işten atılan Tülay Dursun, hukuk mücadelesini kazandı FARUK KESKİN Y aklaşık 10 yıl sözleşmeli görev yaptığı Öğretmen Evi'nde yanlış yaptığı bir işlemin sonucunda 20 TL çalmakla suçlanarak kapı önüne konulan Tülay Dursun, sürdürdüğü hukuk mücadelesini kazandı. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, daha önce Antalya 3. İş Mahkemesi’nin ret kararını bozdu. Başvuruyu haklı bulan Yargıtay, Tülay Dursun'un işe iadesine, bunun gerçekleşmemesi halinde ise tazminat ve ücret bedellerinin en üst seviyeden ödenmesine karar verdi. Dursun, haksız yere, hırsızlık gibi ağır bir suçlamayla karşılaştığını belirterek, aylarca psikolojik tedavi gördüğünü söyledi. Hırsızlıkla suçlandığı için başka kurumlarda iş bulmasının da imkansızlaştırdığına dikkat çeken Dursun, “Suçsuzluğum bilinmesine rağmen yönetim böylesine bir uygulamaya gitti” dedi. Tazminat davası açacak İ şe iadesiyle ilgili yargı kararının ardından gerekli başvuruyu yaptığını ancak işveren konumundaki Öğretmen Evi yönetiminin kabul etmediğini belirten Dursun, “Hizmet yaptığım süreyle ilgili tüm ücret ve tazminatımı aldım. Şimdi yönetim hakkında maddi ve manevi tazminat davası açacağım. Çünkü hiç hak etmeme rağmen hırsızlıkla suçlandım ve bunun sonucunda da çok zor günler yaşadım” dedi. "Önce Yaya" denildi MAHMUT BUDAK A vrupa Birliği Mesleki Eğitim Programları kapsamında, Antalya Valiliği koordinasyonunda hazırlanan "Yaya Önceliği ve Güvenliğini Sağlamak İçin Yaşam Boyu Öğrenme" projesi hayata geçirildi. 365 bin Avro'luk bütçeye sahip projede, Kaleiçi, Akdeniz Üniversitesi yerleşkesi ve Konyaaltı Caddesi pilot bölge seçildi. Seçilen bölgelerde özel yaya geçitleri, trafik uyarı levhaları, sesli trafik ışıkları ve engelliler için hazırlanan özel alanları da kapsayan cadde düzenlemeleri yapılacak. Ayrıca proje kapsamında otobüs durakları modernize edilecek ve "Yaşam Tüneli" adı verilen platformlarda sürücülere bilgi verilecek. Projede her bireye önemli görevler düştüğünü belirten Vali Ahmet Altıparmak, Antalya’ya, "Yaya saygılı il" algısını yerleştirmek istediklerini söyledi. Okullarda ve sürücü kurslarında eğitimler verileceği, eğitmenlerin de Viyana'da eğitim alacağı belirtildi. Toplantıda yabancı katılımcılar da söz aldı. İsveç'te bulunan STKPC kuruluşunun temsilcisi Kenneth Lindquist, "Ülkemde bulunan Türk arkadaşlarıma ‘İsveç ve Türkiye’de yaya güvenliği nasıl’ diye sordum. Bana söyledikleri şey, 'Eğer İsveç'te bir yaya geçidi üzerindeyseniz ne olacağını tahmin edebiliyorsunuz. Ancak Türkiye'de ne olacağını tahmin edemiyorsunuz’ şeklinde oldu” diye konuştu. 199 kaçak telefon ele geçirildi K açakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen operasyonda gümrük kaçağı cep telefonlarını Antalya'ya getirerek piyasaya sürdükleri tespit edilen 2 kişi yakalandı. 199 gümrük kaçağı cep telefonuna da el kondu. Zanlılar, polisteki sorgunun ardından mahkemeye sevk edildi. lanya’da BDP üyesi bir grup, adliye önünde toplanarak KCK operasyonlarını protesto etti. Tutuklanan KCK'lılarla aynı eylem ve fiil içerisinde olduğunu söyleyen 58 partili müracaat savcısına dilekçe vererek kendini ihbar etti. A Kendilerini ihbar ettiler BDP İl Başkanı İhsan Nergiz ile İlçe Başkanı Fahrettin Kiraz'ın da aralarında bulunduğu, çoğunluğu kadınlardan oluşan yaklaşık 100 kişilik grup adliye önünde toplandı. Nergiz, tutuklanan kişilerle aynı faaliyette olduklarını söyledi. C MY B C MY B