02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 OCAK 2010 CUMA c D E N İ Z C İ 5 Kent saflığını yitiriyor... Gençlerini iş bulabilecekleri İstanbul ya da yurt dışına yabancı ülkelere gönderen İzmir, dinamizmini kaybediyor; hareketliliğinin, canlılığının, saflığının yerini, yaşlı nüfusun bezginliğine, tükenmişliğine, hayal kırıklıklarına bırakıyor...’ ASUMAN ABACIOĞLU Türkiye İstatistik Kurumu’nun il bazında açıkladığı 2008'e ait işsizlik rakamlarına göre İzmir’deki oran, Türkiye genelindeki yüzde 11 olan ortalamadan biraz daha fazla, yüzde 11.8 olarak belirlendi. Yatırım almayan İzmir’de işsizlik giderek artıyor. İşsizliğin artması, açlık, yoksulluk, umutsuzluk ve şiddeti getiriyor. Çalışanların yaşam koşullarının kötüleşmesine neden oluyor. Dışarıda bekleyen, daha az maaşa çalışmaya hazır kitleler, çalışanların haklarını arama girişimlerine ket vuruyor. İşsizlik rakamlarının yüksekliğini anlayabilmek için anketlere gerek yok; mesai saatleri içinde sokaklardaki kalabalığa, kahvehaneleri dolduran insanlara bakmak yeterli. Gencecik, çoğu üniversite mezunu işsizler daha yaşamlarının başlangıcında kendilerini umutsuzluğun girdabında buluyorlar. İzmir, iyi yetiştirdiği gençlerini Sevgiye Yelken... ÜNAL BENLİALPER İç dünyamızın karmaşık, saplantılarla boğulmuş ve aşırı yıpranmış psikolojisi ile yaşama dönük beklentilerimizde kopmalar olabilir. Bunun sonucunda ortaya çıkan yoğun karamsarlık duyguları bütün benliğimizi dikenli tellerle sarabilir, ama şartlar ne olursa olsun asla umutsuzluğa kapılmamalıyız. Çok hızlı tempolu ve yorucu geçen iş hayatımızın omuzlarımıza yüklediği ağır sorumluluklardan belli bir süre bile olsa uzaklaşmamızın gerekliliğini anlamalıyız. Yıl boyunca tıka basa doldurup, sağlığına hiç dikkat etmediğimiz belleğimizde temizlik yapabilmemiz için, tatil programları arasından kendimize uygun olanını daha kış aylarında belirlemeliyiz. Yaşamınızı felsefi anlamda sorgulamayı bırakıp, sorunların aşılması için daha basit çözüm yolları üretmelisiniz. Hayatın gizli kalmış bütün sırlarını yeniden ve bütün coşkusuyla yeni doğan güneşin ilk ışıklarının sıcaklığı ile armağan ederek, varoluşunuzu ödüllendirin. Denizlerdeki yaşam gücünün en sürükleyici ve duygu yüklü esintileriyle, fiziksel ve ruhsal çöküntülerinizi yenerek onları yeniden canlandırın. Mavi suların büyüleyici ve huzur veren dokunuşu karşısında geçmişinizle kavga etmeyi bırakıp, gelecekte kuracağınız yaşamınızın ne kadar önemli olduğunun bilincine varın. Mavi ruhlu sevgilinin engin yüreğindeki her atış size evrenin en muhteşem aşkını sunacaktır. Şirin bir sahil kasabasının o içimizi ısıtan görüntüsü karşısında hayran kalmamak elimizde değil. Dağlara yaşam veren yemyeşil çam ağaçlarının, kıyıların en uç noktalarına kadar uzanıp, dokunmanız için sulara eğilmesinin yarattığı o inanılmaz görüntü, hepimizi hayranlık içinde bırakmaya yetecektir. Kayıp denizlerin saklı kalmış dalgaları arasında sıkışıp unutulan düşlerimizin ve beklentilerimizin yeniden yorumlanması için yelkenlerimizi umudun, sevginin rüzgarları ile doldurmalıyız. ‘ ne yazık ki bu şehirde tutamıyor. İzmir’e emekliler şehri denmesi boşuna değil. Gençlerini iş bulabilecekleri İstanbul ya da yurt dışına yabancı ülkelere gönderen İzmir, dinamizmini kaybediyor; hareketliliğinin, canlılığının, saflığının yerini, yaşlı nüfusun bezginliğine, tükenmişliğine, hayal kırıklıklarına bırakıyor. İzmir, yıllar içinde kabuk değiştiriyor, adeta pörsüyor. Kent, bugünlere birdenbire gelmedi. Bir zamanlar tiyatrolarıyla, sinemalarıyla, ekonomik hareketliliğiyle capcanlı olan bu şehir, entelektüel potansiyelini, bilgeliğini, olgunluğunu, hoşgörüsünü yitirdi. Alışveriş merkezi kültürü, eski alışkanlıkların yerini aldı. Yıllar içerisinde tüm tarihi birikimini, tarihi kent dokusunu hırs ve açgözlülüğünün göstergesi olan yüksek yapılara kurban etti. Doğa ve tarih katliamına dur diyen bir avuç korumacının çabası, İzmir’in saygınlığını kurtarmasına yeterli gelmiyor. İzmir’in tarihi yapılarını ortaya çıkartarak Prag gibi turizme kazandıracağız diyenlere insanın gülesi geliyor. İzmir, kendi yetiştirdiği gençleri iş bulabilmeleri için İstanbul’a yollarken, İstanbul’un artık hayattan elini eteğini çekmiş emeklilerini kendine çekiyor. Onlar, beraberlerinde yalnızlıklarını ve büyüklük komplekslerini de getiriyorlar. Arkadaş ve dost canlısı Akdenizli kişiliği, yerini ikiyüzlü ve sahte yakınlaşmalara bırakıyor. İzmir’in kent yapısı biçim değiştirip betonlaşırken, estetik inceliğini kaybedip kabalaşırken, insan yapısı da aynı şekilde bozularak kendi içine çöktü, koflaştı; dürüstlük, ilkeli ve güvenilir olmak gibi insani değerler önemini kaybetti. İzmir’in eğlenme kültürü bile yozlaştı. Eski çok kültürlülüğün zengin şarkı, türkü mirası, yerini “sade suya tirit’’ yoz eğlenme anlayışına bıraktı. İzmirliler, neşelerini kaybetti; eğlenmek yerine “eğlenir gibi’’ yapmaya başladı. Neyse ki, çoğu işsiz de olsa hala bu kentte yaşayan gençler var. Yatırım yapılmasa da, iş sahası açılmasa da bol bol üniversite açılıyor bu şehirde. Gençler, üniversite bitirip ücretsiz meslek edindirme kurslarının kapısında umut arıyorlar. Bu şehrin sokaklarını arşınlıyor; kordonda martılara simit atıp, kitapçıları dolduruyorlar ve alamadıkları kitapların sayfalarını karıştırıyorlar. Hala dünyayı değiştirebileceklerine inanıyorlar. Arkadaşlarına değer verip güven duyuyorlar. Sevmeyi ve umut etmeyi biliyorlar; en önemlisi de hala hayal kurabiliyorlar. Bu kentten vazgeçip de çekip gitmeden önce, hayatlarının en temiz, en saf dönemini burada geçiriyorlar. Onları burada tutabilsek, belki İzmir’i bu terk edilmişlikten kurtarabilirler. [email protected] C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle