Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 TEMMUZ 2009 CUMA 5 D E N İ Z C İ Hamam Koyu ÜNAL BENLİALPER Koyu turuncuya bulanmış güneş, kocaman bir tepsi gibi yapışmış ufkun derinliklerinde. Batmak istemiyor buraları terk edip. Dağların tepelerinden karanlığın hüzünlü yüzü çökünce üstüne, çaresizliğin çıkmazında sessizce kaybolup gidiyor, son ışıkları yüreğimizde saklı. Çevreyi saran sessizlik, bizlere huzur dolu gecenin şifresini armağan ediyor. Doğanın kendine özgü renkleri birbirine karışıp, inanılmaz bir görüntüyle denizin üstünü gümüş ile leylak karışımı şölen rengine dönüştürüyor. Giderek ağırlaşan karanlığın ardından, gökyüzünün sevecen yıldızları bunu fırsat bilip en parlak ışıklarını bize gönderiyorlar. Hamam Koyu'nun her bir köşesinde demirlemiş tekneler, karanlığın içinde bizlere, binlerce yıl öncesi buraya gelen yelkenli gemilerin varlığını anımsatıyor. Gece o kadar sakin ve rahatlatıcı ki, denizin üstünde yürüyerek karşı sahile çıkmak istiyorsunuz. Çok eski çağlardan kalan kıyıdaki bir hamamın kalıntılarının taş duvarları burayı daha ilginç ve çekici kılıyor. Sanki yeryüzü cennetinde, müthiş duygu atmosferi içinde çok farklı bir yaşam içindesiniz. Bir tarafta teknolojinin esiri olmuş monoton hayatımız, diğer yanda ise bize huzur dolu bir gelecek sunan gerçek bir doğa parçası. Burada her olumsuzluktan arınıp insan olabilmenin sadeliğini yaşıyorsunuz. Değişik bir anlatımla, doğanın böylesine cömert olduğu yerlerde çok daha farklı bir insan oluyorsunuz. Özgürsünüz, yaşamaktan son derece büyük keyif alıyor ve paylaşmanın tadına varıyorsunuz. Daha önce hiç hissetmediğiniz duygular yeşeriyor yüreğinizin derinliklerinde. Doğanın bu kadar zengin menü sunarak olabildiğince davetkar olduğu hamam koyunda yalnız kalmayacaksınız. Buranın müdavimleri olan şaşkın bir yalı çapkını ile mevsimleri karıştırmış sevimli bir karabatak hep sizinle birlikte olacak. Gündüzü başka güzel, gecesi ise o kadar gizemli. Çam ağaçlarının su içermişçesine denize eğilmiş görüntüleri karşısında içinizde hayranlık uyanıyor. Gökyüzünü ışık seline dönüştüren çapkın bakışlı yıldızlar en canlı ışıklarını buraya göndermek için sanki yarışıyorlar. Mavi gecenin ıssız sessizliğinde güvertenin üstünde hayal dünyanızın umut dolu kurgularında dolaşırken, yüreğinizde bir ışık parlayacak sizi yarınlara bağlayan. Yaşam zevkinin, zaman kavramını durdurup ölümsüzleştirmek istediği büyüleyici güzellikteki Hamam Koyu'ndan hüzünlü bakışlarla ayrılırken, yüreklerinizin sızladığını hissedeceksiniz. Ardınıza dönüp son bir kere bakakaldığınızda, sizi dalışları ile uğurlayan yalnız karabatağın sevinç gösterilerini yaşamınız boyunca asla unutamayacaksınız. EYLEMLER TARİHİ... ASUMAN ABACIOĞLU Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesinin ardından uzun bir süre sonra halkın protesto eylemleriyle ilk sokağa dökülüşü çevreyi korumak amacıyla ve Ege’de gerçekleşti. Aliağa’da termik santral yapılmasına karşı çıkan yöre halkı çevre illerden de büyük destek aldı ve binlerce kişinin katıldığı “insan zinciri’’ oluşturuldu. Bu eylemleri Gökova’daki termik santral karşıtı eylemler izledi; halk buldozerlerin önüne yattı; yolları kapattı. O zamandan beri Ege’de Muğla’da, İzmir’de, Bergama’da ve daha bir çok yerde halkın çevre duyarlılığı ile gerçekleştirdiği eylemler bir tarih yarattı. Yasaların ardına sığınan uluslararası altın tekellerinin “insana ve çevreye saygılıyız” söylemleri inandırıcı bulunmuyor. kararlarına karşın o dönemin hükümetince, elektrik kesintileriyle kamuoyu bezdirilerek çalıştırılmaya devam edildiği unutulmadı. Bergama’daki hukuksal sürecin arapsaçına çevrilerek gündemden düşürülmesi için yasal mevzuat da dahil iktidarın elindeki her türlü olanak kullanıldı. Mahkeme kararları çevreyi bozacak yatırımları durdurduğunda görmezden gelindi, bu da olmadığında, bu kararları geçersiz kılacak mevzuat değişikliğine gidildi, yeni yasalar çıkarıldı. Bu yüzden altın madeni şirketlerinin, “İnsana, çevreye ve hukuka saygılıyız’’ demesi pek inandırıcı olmuyor. Bugünlerde Aliağa’da, Gökova’da, Bergama’dakilerin benzeri bir mücadele İzmir’in gelecekteki önemli su kaynaklarından biri olan havzanın ortasında yeralan Efemçukuru’nda yürütülüyor. Burada on yıl önce başlayan yatırım çalışmalarına maden karşıtı köylülerin yürüttüğü hukuksal süreç eşlik etti. İzmirliler buradaki tehlikeden ne kadar haberdar bilinmez ancak son gelişmeler burada kıyasıya bir hukuk mücadelesi verildiğini gösteriyor. Efemçukuru’nda bağcılıkla uğraşan köylülerin, arazilerini maden şirketine satmakta direnmeleri üzerine iktidar tarafından alınan “acele kamulaştırma kararı’’nın iptali için Danıştay’da dava açıldı. İlginç olan durum, “acele kamulaştırma’’ uygulamasına, Kamulaştırma Yasası’nda yer alan “yurt savunması’’ gibi olağanüstü hallerde başvurulması. Diğer yandan şirkete verilen ruhsatın ve ÇED izninin iptali davaları sürüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Encümeni, 8 Ocak 2008 tarihinde “Su Havzalarını Koruma Yönetmeliği gereğince Gayrısıhhi Müessese ruhsatı verilmesinin uygun olmadığı’’ görüşüyle Efemçukuru’ndaki madenin kapatılmasına karar vermişti. Geçtiğimiz günlerde konuyu görüşen İzmir İl Genel Meclisi, Büyükşehir Belediye Encümeninin kapatma kararının tam olarak uygulanması yönünde tavsiye kararı aldı. GÖZLER AÇIK OLMALI... Maden şirketinin son günlerde sayfalar boyu ilanlarla atağa geçmesi, Efemçukuru’nda cevher işlenmeyeceği yönünde açıklamalar yapması, kamuoyunun bir kez daha bilgilendirilmesini zorunlu kılıyor. Çünkü oradaki madencilik faaliyeti sırasında çok sayıda ağacın kesileceği, tonlarca toprağın kazılması sırasında ağır metal kirliliğinin yaşanacağı gözden kaçırılıyor. Efemçukuru, kent için önemli bir su havzasının ortasında. İzmirliler’in gözlerini açık tutması gerekiyor. SERMAYEİKTİDAR İŞBİRLİĞİ Çevreyi korumayı amaçlayan eylemlerin kimi başarılı oldu kimi de iktidarın ve sermayenin ortak çabasıyla, “Hukuku ayaklar altına alan’’ uygulamalarıyla başarısızlığa mahkum edildi. Muğla’daki üç termik santralın “arıtma tesisi olmadan çalıştırılamayacağı’’ yönündeki mahkeme (Fotoğraf: EMRE DÖKER) [email protected] C M Y B C MY B