Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 KONUK / EFDAL SEVİNÇLİ 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgalinden Türkiye Cumhuriyeti’nin, bir yönetim biçimiyle adlandırılıp TBMM'de kuruluşunun duyurulduğu 29 Ekim 1923’e değin yaşadıklarımızı, sizlere anlatmayacağım... Çünkü Erzurum Kongresi'nden Lozan’a uzanan büyük kavgamızı biliyorsunuz. Sizlerle, Cumhuriyete uzanan yolda, İstanbul, İzmir ve Ankara basınını, kimi ünlü gazetecilerini, Ankara yönetimiyle olan bağlantıları açısından kısaca irdeleyip Cumhuriyet rejiminin geleceği açısından büyük önerimiz Mustafa Kemal’in İzmir’e duyduğu güveni ve bağlılığını paylaşmaya çalışacağım. 16 Mart 1920’den 6 Ekim 1923’e değin işgali ve çöküşü yaşayan İstanbul’daki gazetelerin ve gazetecilerin büyük çoğunluğunun, Ankara’da yaşananlara, Lozan’da imzalanan sözleşmeye inanmadıklarını, inananların da doğal bir korkuyu, kuşkuyu yaşadıklarını hepimiz biliyoruz. Ankara hükümetine en ağır saldırıları yapan gazeteci Ali Kemal’in, Ankara’ya götürülmek üzere 5 Kasım 1922’de Istanbul’dan kaçırılması, İzmit’te linç edilmesi, ardından da Sultan Vahdettin’in 17 Kasım 1922’de kaçışı, kimi işbirlikçi gazetecilerin seslerinin kesilmesini sağlasa da Lütfi Fikri gibi “müzmin muhalifler”, Refii Cevat (Ulunay), Refik Halit (Karay) ve benzerlerinin, Kuvâyı Milliye güçlerine, M. Kemal’e ve arkadaşlarına, eleştiri görüntüsüyle sövgülerini, saldırılarını hiç eksiltmediklerini bilmeyeniniz yoktur. Bugün, mütareke ve işgal basınının seçkin örnekleri olan bu “kahraman gazetecilerimizin” saltanata, hilafete ve işgal güçlerine bağlılıklarını gösteren yazıları, davranışları, günümüzde hepimize örnek oluyor! İstanbul’da, işgal koşullarında, kimileri suya sabuna dokunmuyor görünseler de Alemdar, Peyâmı Sabah, İstanbul, Tanîn, İkdâm, Tasviri Efkâr, Tercümânı Hakikat vb., başıbozuklar, Bolşevikler olarak gördükleri Ankara yönetimine karşı en sert yazıların yayımlandığı gazetelerdi. İleri, 30 EKİM 2009 CUMA kavuşma, kurtuluş olarak görenlerden kimileri, kraldan çok kralcı kesilip aramızda olsalar da sonuçta gerçek ortadaydı: Türkiye Büyük Millet Meclisi, cumhuriyeti yönetim biçimi olarak onaylamış, aydınlık bir geleceğe duyulan büyük bir inançla devletin adını Türkiye Cumhuriyeti olarak belirlemişti. Egemenliğin ulusta, meclisin, halkın gerçek temsilcisi olduğu, doğan çocuğun da adının Cumhuriyet olduğu 29 Ekim 1923’de duyurulmuştu. Başlangıçta yanan bir kentin yarattığı eksiklikler nedeniyle İzmir gazeteleri, Ankara ve İstanbul gazeteleri çıkışlı haberler verseler de kısa sürede toparlanıp birincil haber kaynakları olmuşlardır... İzmir gazetelerindeki Cumhuriyet yönetimini destekleyen haberlerin, makalelerin kaynağında, Mustafa Kemal’in en büyük destekçileri, en yakını olan, gazetecilik yapmış, İzmirli siyasetçilerin de büyük payını burada unutamayız. Celal Bayar’dan Mustafa Necati’ye, Şükrü Saraçoğlu’ndan Mahmut Esat Bozkurt’a, Vasıf ve Esat Çınar kardeşlere uzanan listede unuttuklarımı sizler eklerseniz İzmir basınının gücünü daha iyi değerlendirirsiniz... İzmir’de düzenlenen suikast girişimi nedeniyle kabul ettiği İzmirlilere olan güvenini, “Yaşasın millet! Yaşasın inkılâp !” sözleriyle karşılık vererek gösteren Mustafa Kemal’in İzmir’e olan bağlılığını Ruşen Eşref şu sözlerle aktarır: “İzmirsiz Türkiye’yi esâret ve İzmirli Türkiye’yi istiklâlle tarif eden bu büyük adam bu şehirde geçirdiği ilk günlerin heyecanı içinde kaç müstakbel inkılâbın temelini attı... Seni düşmanlar elinden inkılâp kurtarmıştı, şimdi de inkılâbı düşmanların elinden sen kurtardın.” [ İzmir ve İnkılap, Anadolu, 24 Haziran 1926, Bkz. Zeki Arıkan, İzmir Basınından Seçmeler1923/1938 , İBB Kent Kitaplığı,no.37, İzmir, 2003, s.159 ]. Mustafa Kemal ile Cumhuriyetimizin kurucusu kahraman arkadaşlarına ve devrimlere gönülden bağlı İzmirliler, Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun... Cumhuriyet ve İzmir Akşam, Vakit ve Yenigün ise, koşulları zorlayarak da olsa Milli Mücadeleyi destekliyorlardı. Ulusal kurtuluş kavgasının merkezi Ankara’da, iki önemli gazete vardı: Hakimiyeti Milliye ile Istanbul’dan taşınan Yunus Nadi’nin Yenigün’ü... Bu iki gazete ile İzmir’e Doğru (Balıkesir), Açıksöz (Kastamonu), Öğüt (Konya) gibi Anadolu’da çıkan gazeteler, “isyancı” Mustafa Kemal’in ve asi arkadaşlarının sesiydiler!.. Elbette işgal günlerinde, Anadolu’da da “işbirlikçi”, İrşâd (Balıkesir), Ferdâ (Adana) gibi gazetelerimiz vardı ve Mustafa Kemal ile arkadaşlarına sövmekten, söverken de halkın dinsel inanışlarını sömürmekten geri kalmıyorlardı... İşin gerçeği, İzmir’in işgalinden 9 Eylül 1922’ye değin İzmir basınının da azımsanmayacak bir bölümü işgal kuvvetlerinin hizmetindeydi!.. Yunan kuvvetleri komutanlığının parasal desteğiyle çığırtkanlık yapan Mehmet Refet’in Köylü gazetesi ve benzerleri yanında Antalya’ya kaçıp gazetesi Anadolu’yu orada yayımlayan Haydar Rüştü’nün değerini bugün bile anlayamadığımızı düşünüyorum. Cumhuriyet ilân edildiği günlerde İzmir’de, Ahenk, Hizmet, Sadayı Hak, Türk Sesi, Yeni Asır ve Anadolu, gazeteleri çıkıyordu... Bu 6 gazetesiyle İzmir, ülkemizin en önemli basın merkezi konumundaydı... Çünkü İzmir, Kurtuluştan sonra, yaşanan bütün acılara, alevler içindeki görüntüsüne karşın Mustafa Kemal ve arkadaşlarının, emperyalistlere, maşalarına karşı verdikleri kavganın, özgürlüğün, çağdaş yaşamın sesiydi... İşte bu ortamda genç cumhuriyeti savunmak, kadrolarını desteklemek ulusal bir görevdi!.. Evet, Mehmet Refet ve benzerleri çoktan işbirlikçilerin korunmasına sığınmışlardı... İzmir’in işgalini uygarlığa Turizm Bakanlığı’yla imzalanan protokol çerçevesinde ilk olarak antik kentin haritalarını hazırladıklarını söyleyen Ülgür, planın bin 257 hektar alan için oluşturulduğunu kaydetti. ‘Efes’i imar koruyacak!’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Selçuk Belediyesi tarafından ihale edilerek yapımına başlanan Efes Arkeolojik SİT Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı'nın yapım çalışmaları sürüyor. Geçtiğimiz aylarda konuyla ilgili çeşitli kesimlerle yapılan dört toplantının ardından bir toplantı daha yapıldı. Toplantıda konuşan Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, “Koruma Amaçlı İmar Planın yapılması aynı zamanda ilçe ve bölge turizminin daha da gelişmesi sonucunu getirecektir. Korumakullanma dengesinin sağlandığı, taşıma kapasitesinin belirlendiği, kazı ve restorasyon çalışmalarının hızlandığı, servis olanaklarının geliştirildiği, gezilebilir, algılanabilir, kazı ve restorasyonu sürdürülebilir bir Efes yaratmak istiyoruz” dedi. Efes Antik Kenti’nin yıllardır çözülemeyen sorunlarına çare olacak planların yapılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı'yla imzalanan protokol çerçevesinde ilk olarak antik kentin haritalarını hazırladıklarını belirten Ülgür, planın bin 257 hektar alan için oluşturulduğunu kaydetti. Ülgür, planlanan alanda yeni gezi güzergâhlarının oluşturulacağını belirterek “Ayusuluk Kalesi, ST. Jean Kilisesi, Artemis Tapınağı ve Efes Müzesi'ni içine alan alternatif bir gezi güzergâhı daha oluşturacağız. Bu ilçe merkezindeki ticari faaliyetin artışına olumlu katkı koyacak” diye konuştu. C M Y B C MY B