01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 OCAK 2009 CUMA EGE’DEN 3 SERDAR KIZIK I Baştarafı 1. Sayfa’da Tarım il müdürlüğüne kaçak avcılığın önlemesi için tahsis edilen 390 bin liralık tekne atıl durumda Bürokrasi Yalıçapkını’nı batırdı EMRE DÖKER Kaçak avcılıkla mücadele amacıyla kullanılmak üzere 2005 yılında İzmir İl Özel İdaresi tarafından 390 bin liraya alınarak tarım il müdürlüğüne verilen “Yalıçapkını” adlı tekne “ilgisizlik” yüzünden kaderine terk edildi. Makineleri deniz suyu nedeniyle kullanılmaz hale gelen tekne 4 aydır onarılamadı. Geçen yıl sadece 80 saat denetim yapabilen teknenin kestiği 60 cezanın da ödenmediği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Belkahve’de bir depoda varillerin üzerinde kaderine terkedilen 10 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğindeki tekne, 2005 yılında İzmir Tarım İl Müdürlüğü’nün istemi üzerine, il özel idare kaynaklarıyla alındı. O dönem 390 bin liraya mal olan Yalıçapkını, geçen sürenin ardından personelinin emekli olmasıyla kaderine terk edildi. Teknenin “bürokrasiye” takılan öyküsü de bundan sonra başladı. Tarım il müdürlüğü, yeni kaptan ve makinist istemiyle 8 Ocak 2008 tarihinde İzmir İl Özel İdaresi’ne başvurdu. Ancak verilen yanıtta “İdaremizde kaptan kadrosu bulunmadığından ilgi talebiniz yerine getirilememektedir” denildi. Bunun üzerine tekne denetimlere, tarım il müdürlüğü bünyesinde bulunan ve amatör denizcilik belgesi sahibi personelle çıktı. Bu süre içerisinde teknenin sık sık arızalanması nedeniyle denetimler durma noktasına geldi. Tekne geçen eylül ayında bağlı bulunduğu Pasaport İskelesi’nde su alana dek sadece 80 saat denetim yapabildi. Gövdesinin su alan kısımları onarılan teknenin motorları da 2. Sanayi Sitesi’nde tamirhaneye götürüldü. Gövdesi ve motoru ayrı ayrı yerlerde onarılan teknenin yeniden görevine döneceğini, teknenin rutin bakımda olduğunu belirten tarım il müdürlüğü yetkilileri, “Tekneyi arızalı olduğu için bakıma aldık. Bunun dışında açıklama yapamayız” dediler. Teknenin satın alındığı dönemde il genel meclisi encümen üyesi olan CHP’li Mehmet Şenel, tekneyi denizde ararken Belkahve’de bir depoda bulduğunu söyleyerek, “Kaderine terkedilmiş bir haldeydi. Depoya girip çıktığımda kimse nereye gittiğimi bile sormadı. Biz zamanında o kadar para ayırıp denetim yapılsın, kaçak avcılık önlensin diye tekne satın aldık, o da kaderine terk edildi. Bu devlet bu kadar zengin mi?” diye tepki gösterdi. Yalıçapkını’na verilen parayla bir okula on derslikli ek bina yapılabileceğini söyleyen eski CHP’li Encümen Üyesi Muhterem Ağababaoğlu da, “Burada yaşanan durum görevi kötüye kullanmaktır. Bu teknenin yarısı sulara gömülene kadar tarım il müdürlüğü personeli neredeydi?” diye konuştu. yarı şaka yarı ciddi sorguladığı, dışardan kurgulu korku imparatorluğunun dalga dalga yayıldığı bir dönemde, bir okurumuz “Mumcu yaşasaydı bugün Ergenekon davasına sokulmuştu” dedi. Düşündüm. Haklı olabilir. Emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında mafya ve çete kimlikli, faili meçhul cinayetler zanlısı bir takım çürük elmaların yanına, aydınlık, Kemalist, ulusalcı isimler yerleştiriliyorsa, kalpaksız kuvayi milliyeci Mumcu yaşasaydı, evet o da aynı sepete sokulmak istenirdi. İktidar yandaşı, dinci, sahte demokrat, tetikçi, neoliberal kalemlerin de bugün açıktan ilan ettikleri gibi Amerikan destekli bir proje yürütülüyor. Hedef bellidir ki Türkiye'dir. Cumhuriyet, yıpratılmalı, yıllardır erozyona uğratılan kurucu felsefenin dışına çıkartılmalı, gerekiyorsa bir bölümü parçalanarak kukla Kürdistan’a katılmalı, anti emperyalist unsurlar, gerçek Atatürkçü ve Kemalistler tümüyle tasfiye edilmelidir. Kimileri hedef saptırıyor. Diyorlar ki: “Derin devlet temizleniyor, faili meçhul cinayetlerin üstüne gidiliyor, bu rahatsızlık neden?” Türkiye’de gladyonun, kontrgerillanın, faili meçhul cinayetlerin aydınlanmasını isteyen milyonlar var. Peki bu anlamda bir arınma ya gidilebilir mi? Bugün yürütülen operasyonun arkasında emperyalizm ve onun gizliaçık örgütleri varsa, dünyayı kana bulayan gladyonun, kontrgerillanın arkasındaki güç kim, ona bakılmalı. Emperyalizm, kendi kurduğu gladyo örgütünü, faili meçhul cinayetleri aydınlatır mı hiç? Bu operasyonlarda soruşturulanların büyük bölümünün kimliklerine bakın. Orada anti faşist, anti emperyalist, Atatürkçü kimliklerin Susurluk sürecini aydınlatmak için ne büyük çaba verdiğini göreceksiniz. O süreçte kimlerin “Bunlar gulu gulu dansı yapıyor” dedikleri de ortada. Amerikan güdümünde Türkiye'de ne bir gerçek temizlik ne de pisliklerden gerçek bir arınma sağlanabilir. Uğur Dündar’ın programında konuşan, Ergenekon davasında gözaltına alınan eski MGK Sekreteri Tuncer Kılıç diyor ki: “Türkiye bu coğrafyada tam bağımsız olmak durumundadır... Türkiye NATO'dan ayrılmalıdır.” İşte bu değerlendirme Türkiye’de bugün yaşananlara ışık tutuyor. Bağımsızlık isteyen, NATO’dan çıkılması gerektiğini söyleyenler sindirilmeye çalışılıyor. Tam bağımsızlığı savunan, emperyalizme, sömürüye, NATO'ya karşı çıkan kalpaksız kuvayi milliyeci, Kemalist Uğur Mumcu da bu kimliğinden ötürü yok edilmedi mi? [email protected] C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle