23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
gorus@cumhuriyet.com.tr 31 AĞUSTOS 2022 ÇARŞAMBA 2 olaylar ve görüşler Ekonomik dengeler SITKI ERGÜNEY Bunca olumsuzluğa rağmen, seçmenin dörtte biri, AKP’yi, yüzde 42’si EKONOMİST AKP’nin genel başkanı Erdoğan’ı desteklemektedir. Bu, doğru anlaşılma- sı gereken bir paradokstur. Sorunun özünde ise hiçbir muhalefet liderinin ster piyasa ekonomisi ister plan- dile getir(e)mediği “Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklikten kopuşu” vardır. lı ekonomi olsun, ulusal ekonomi- İnin doğru ve sağlıklı yönetilerek ge- lişmesi altı temel makro dengenin ku- rulması, iyileştirilmesi ve sürdürülebi- lirliğiyle mümkündür. Bu temel makro dengeler şunlardır: 1) Arz-talep, 2) ta- İst İkrarlı sur İye sarruf-yatırım, 3) dış ticaret ve ödeme- ler, 4) işgücü-istihdam, 5) gelir dağılı- mı, 6) enflasyon, kur, faiz. t ürk İye’n İn Bunların birbirleriyle ilişkisi, ayrıl- maz bütünlüğü, ekonomi ders kitapla- rında anlatılmış, açıklanmıştır. Hiçbi- çıkarınadır rinde “nas”la ilgili bir referans yoktur. Ekonomiyi yönetenlerin bunları iyi bil- Türkiye, değişen şartlara göre yeni bir mesi şarttır. Suriye stratejisi geliştirmelidir. Ancak bu Küreselleşmeyle birlikte iyice yozla- şan serbest piyasa ekonomisi modeli- stratejinin asıl hedefi Suriye’de istikrarın nin “olmazsa olmazı kâr maksimizasyo- yeniden sağlanmasına katkı olmalıdır. nu” nedeniyle ekonomiyi yöneten siyasi- lerin tercihleri, bu altı temel makro den- tirilmesini amaçladılar. NEJAT ESLEN ge yönünde değil, kendilerine destek Aradan yıllar geçti. Tür- EMEKLİ TUĞGENERAL linci, 12 Eylül 1980 darbesiyle felce uğ- layan ve sonraki iktidarların toplumun ve yön veren sermaye sınıfının çıkarla- kiye, Suriye’den kay- ratılmıştır. Türkiye, Turgut Özal’la bir- zaaflarından faydalanarak dini siyase- rı ve istekleri doğrultusunda olmuştur. BD’nin geniş naklanan ciddi bir sığın- likte siyasal İslamın temellerinin atıl- te alet etmelerinin de etkisi büyüktür. O Türkiye’de bu olguya son 20 yılda bir de AOrtadoğu’yu şekil- macı akınına uğradı. Ül- dığı bir ülkeye dönüştürülmeye başlan- nedenle AKP, ekilmiş tarlanın mahsulü- siyasal İslam eklenerek sömürü düzeni- lendirmek amacıyla baş- kemizin güneyinde de- mıştır. Yirmi yıldır iktidarda olan AKP, nü biçmiştir, biçmektedir. nin yönetimi kolaylaştırılmıştır. mografik yapı sığınmacı- lattığı Arap Baharı, gü- siyasal İslamı öne çıkarmış, temel eko- Bunca olumsuzluğa rağmen, seçmenin ney komşumuz Suriye’yi, lar nedeniyle değişmek- Laiklikten kopuş nomik dengeleri altüst etmiştir. Yirmi dörtte biri, AKP’yi, yüzde 42’si AKP’nin te. PKK-YPG terör örgütü, ülkede demokrasiyi ge- Peki, bu düzen demokratik yolla deği- yıl boyunca “milletin desteğini” alarak genel başkanı Erdoğan’ı desteklemekte- ABD desteğiyle etki ala- liştirmek bahanesiyle şebilir mi? Bu konuda iyimser olabilmek iktidarda kalmak kolay değildir. Bun- dir. Bu, doğru anlaşılması gereken bir nını genişletti, iç savaş 2011’de vurmuş ve sokak ne yazık ki güçtür. 60’lı yılların ikin- da, toplumun Osmanlı döneminden ge- paradokstur. Sorunun özünde ise hiçbir nedeniyle Suriye’nin üç- hareketleri başlatılmış- ci yarısında başlayan, 12 Mart 1971’de len, yerleşmiş, pekişmiş (başta kaderci- muhalefet liderinin dile getir(e)mediği te birini, enerji ve su kay- tı... Varsayalım ki o tarih- önü kesilmesine rağmen Bülent Ecevit lik ve kulluk) yaşam felsefesi etkilidir. “Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklikten ko- naklarını kontrol etmek- te Ankara’da karar veri- önderliğinde tekrar canlanan sınıf bi- 1950’den sonra Demokrat Parti’yle baş- puşu” vardır. te. İdlib’de HTŞ şemsiye- ci konumundaydık ve Su- si altında ciddi bir terörist riye’deki bu gelişmele- yoğunlaşması devam et- ri dikkate alan bir strate- mekte. Arapsaçına dönen ji geliştirmemiz gereki- Suriye’de çok sayıda dev- yordu. Ne yapmamız ge- let, devlet dışı aktör ve te- rekirdi? rör örgütü kendi çıkarları d evlet belleği ve devlet aklı Öncelikle, Suriye’de is- peşinde koşmakta... tikrarın Türkiye’nin bu ülkeyle ilgili en önem- İBRAHİM BERKSOY ler yolunda giderken bu tahribatın etki- nımlı, liyakatli, eğitim- Yeni strateji li çıkarı olduğunu; is- si pek hissedilmez. Güçlü hükümet- li insan gücü hangi alan- MAKİNE MÜHENDİSİ Şimdi Rusya’nın tale- tikrarsız Suriye’nin ler liyakatsiz de olsa sadakat tim- da çalışırsa çalışsın sözünü et- biyle Esad yönetimiy- Bir Türkiye’nin güven- nsanlar gibi devletlerin de bir belle- sali partili bürokratlarına her tiğimiz o kolektif devlet aklının le diyalog gündemde. Di- liği için ciddi tehdit- İği var. Çoğu zaman duyarız: “Devlet ülkede halükârda sahip çıkar. Bü- oluşumunda, o aklın işletilmesin- yalog kurulması önem- ler oluşturabileceğini; hiçbir şeyi unutmaz, her şeyi kaydeder rokrasinin ve o bürokrasi- de önemli bir rol oynar. Kendi ken- evrensel li ancak bu süreçten ko- Türkiye’nin Ortadoğu pa- ve arşivde yerli yerine koyar.” Devlet- yi bir saat gibi işleten li- disinin öğretmeni olmuş, yurt- lay ve çabuk sonuç bek- değerlerin zarlarına açılan ve bu ül- ler, belleklerini bürokrasi eliyle oluştu- yakatli bürokratın öne- sever bilge halk kesimle- lenmemeli. Doğal ola- rur. Sözün uçucu, yazının kalıcı olduğu kılavuzluğunda, keden geçen ticaret yolu- mi ve değeri daha çok ri, işçiler, işsizler, köy- rak Esad’ın Türkiye’den, çok iyi bilindiğinden bürokrasi her iş nun tehlikeye girebilece- işler sarpa sardığında akıl ve bilimin kontrol ettiği bölgelerde- lüler, gençler, çocuk- ve işlemini yazılı olarak yapar, elverişli ğini; iç savaşın başlatıldı- anlaşılır. ki askeri gücü, ÖSO ve lar, anneler, babalar aydınlığında, yol ve yöntemlerle de arşivler. Bürokra- ğı istikrarsız Suriye’den İdlib hakkında talepleri bu kolektif devlet ak- En değerli öğretmenlerin, bilim si bu görevini yerine getirirken gücünü ülkemize sığınmacı akını olacak. lının unsurlarının hukukun üstünlüğüne dayalı yasa ve unsur olabileceğini; istikrarsız ve düşün insanlarının Yıllar geçti, şartlar de- toplumsal tabanını yönetmeliklerden alır. Yasa ve yönet- Suriye’de, PKK terör ör- Devletlerin bel- ğişti. Ancak değişmeyen eğiticiliğinde, oluşturur. melikler bürokrasinin çalışma ilkeleri- gütünün bu fırsatı kulla- leği olur da aklı ol- tek unsur Suriye’de is- Kurumsallaşmış öğreticiliğinde yetişmiş ni, görev, yetki ve sorumluluklarının sı- narak etki alanını geniş- maz mı? Olur. Son tikrarın, Türkiye’nin gü- kolektif devlet ak- nırlarını, görevin gerektirdiği nitelik- insan kaynağı devlet letebileceğini; muhalifler zamanlarda siyasette venlik çıkarları için öne- lı yerine kendi kıt ak- leri (liyakat) ortaya koyar. Bunlar yazı- arasından terör örgütleri “devlet aklı” ifadesini aklını oluşturan mi. Türkiye, değişen şart- lını koyan, devleti ele lı bir biçimde açıkça ortaya konulmaz- daha sık duyar olduk. türeyebileceğini düşün- lara göre yeni bir Suriye en değerli geçirilecek bir yer zan- sa, uygulayıcılar tarafından içselleşti- memiz ve Suriye’de is- Gelenekleri güçlü, köklü stratejisi geliştirmelidir. neden, biz gidersek dev- rilmezse disiplinsiz, tutarsız, ölçüsüz, unsurdur. tikrarın korunmasını as- devletler insanlığın evren- Bu strateji şüphesiz PKK- let elden gider diyen anla- keyfi kamu yönetiminin önü açılır. li hedef yapan bir strateji sel değerlerine dayalı, yüzyıl- YPG, HTŞ, ÖSO’yla ilgi- yışlar için düşüş kaçınılmazdır. geliştirerek uygulamamız ların mirasından beslenen akılla- li amaçları da kapsamalı- Bürokrasinin önemi Devlet aklı hükümetlerle gelip hükü- gerekirdi. rıyla övünürler. Devlet aklı denilen şey dır. Ancak bu stratejinin Hükümetlerin güçlü zamanlarında bü- metlerle giden bir akıl değildir. Saray- hükümetlerin, sarayların, başkanların asıl hedefi Suriye’de is- rokrasinin önemi pek anlaşılmaz, hatta ların istişare odalarında üretilebilecek İdeolojik önyargı aklı değildir. Bunların ötesinde bir akıl- tikrarın yeniden sağlan- milli iradeye karşı bir tür “vesayet odağı” bir akıl da değildir. Ne kadar baskı altı- Suriye karışmaya baş- dır. Bir ülkede evrensel değerlerin kıla- masına katkı olmalıdır. olarak nitelendirilir. Güçlü iktidarlar döne- na alınsa, sindirilse, kolu kanadı kırılsa ladığında Türkiye’yi yö- vuzluğunda, akıl ve bilimin aydınlığın- Çünkü Suriye’de istikrar minde bürokrasi genellikle güçsüz ve sa- da günü geldiğinde devlet aklı bürokra- netenler, Suriye’de ulusal da, öğretmenlerin, bilim ve düşün in- ne kadar geliştirilirse bu vunmasızdır. Böylesi dönemlerde, yetiş- sisiyle, liyakatli bürokratlarıyla, günün çıkarları esas alan strate- sanlarının eğiticiliğinde, öğreticiliğin- ülkeden kaynaklanan so- miş bürokratlar bir dama taşı gibi oradan koşullarına uygun kurum ve kurallarıy- ji uygulamak yerine ide- de yetişmiş insan kaynağı devlet aklını runlar o kadar azalır. O oraya sürülür. Liyakatli bürokratların ye- la kendisini onarıp yeniden var edecek olojik önyargılı strateji- oluşturan en değerli unsurdur. Bu dona- nedenle, Esad yönetimiy- rini zamanla partili bürokratlar alır. İş- güçte ve olgunluktadır. yi tercih ettiler. Suriye’de le başlatılacak diyalog sü- istikrarın korunması- recinde Türkiye’nin yeni nı hedeflemek yerine, Suriye stratejisi, öncelik- tam tersini yaptılar; Arap le şu iki soruya yanıt ara- Baharı’nın rüzgârına, malıdır: ABD’nin taleplerine kapı- ‘sessizlik aptalların erdemidir’ Suriye’de istikrar nasıl larak, İhvancı, siyasal İs- sağlanabilir? lamcı ideolojileri uygula- Suriye’de istikrarın yarak Suriye’de Esad’ın PROF. DR. AKİF ERGİN Aydınsak, önemli konularda düşündüklerimizi, çözüm önerilerimizi sağlanmasına Türkiye devrilmesini ve bu ülke- EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ konuşarak, yazarak, resmederek ya da çığırarak, hem de avaz avaz çı- nasıl katkı sağlayabilir? ye İhvancı rejimin yerleş- ğırarak dile getirmemiz gerekiyor. evremde “aydın” geçinen, “Merak et- Çmeyin, gelecek çok güzel olacak...” lum adına bir hâkim özür dileme erdemi Ama düşünceler, hak aramalar, zul- gösterirken şimdilerde adaletsizlikler, me karşı başkaldırmalar “küreselleş- diyerek aklınca umut pompalayan ve ko- nuşup da hiçbir şey yapmayan, gelece- kabul edilemez uygulamalar karşısında me” kavramı icat edilmeden yüzyıl- toplum ne yapıyor, toplumun aydın geçi- lar önce küreselleşmişti. On altıncı yüz- ğin yükünü denk yapıp başkasının sır- tına vuran o kadar çok kişi var ki! Oysa, nenleri ne yapıyor? yılda Francis Bacon, “Sessizlik aptalla- Aydınsak, önemli konularda düşün- rın erdemidir” derken yirminci yüzyıl- aydın, umut ile başarının arasına eylem koyar, mücadele koyar. düklerimizi, çözüm önerilerimizi konu- da Martin Luther King, “Beni kötülerin şarak, yazarak, resmederek ya da çığı- zulmü değil, iyilerin sessizliği korkutu- Topluma umut vermek, toplumun ge- yor” diyordu. Aynı yüzyılda aydınların leceğinden umutlu olmak, bence, ancak rarak, hem de avaz avaz çığırarak di- le getirmemiz gerekiyor. Gelin görün ki suskunluğuna George Orwell isyan edi- ve ancak o toplumun iyiye ve güzele yö- yordu: “Zulüm ve işkenceye kıllarını kı- nelik mücadelesinde çabası olanların birileri nara atarken bize de “sus” deni- liyor. “Sus” denilmese de aydın geçinen pırdatmadan seyirci kalan eğitimli ki- hakkıdır. Mücadeleye omuz vermeden şiler körlükleriyle mi aşağılıktır, yoksa sadece umut vermek tembelliktir, fırsat- öteki birileri de durumdan vazife çıka- rıp susuyor; laf aramızda konuşandan vicdanlarıyla mı bilinmez.” çılıktır, cepheye başkalarını sürmek için Günümüz Türkiyesi’nde ise konuş- yapılan provokatörlüktür. da kaçıyor!... ması gereken yerlerde konuşmayıp, da- Sorumluluklarımızı sorgulamak Orman bülbülleri ha açıkçası kaçak güreşip güzel fikirle- “Söz gümüşse sükût altındır” dedi- Dostoyevski, “Hepimiz her şeyden so- rini başka ortamlarda dile getirenlerden ler. “Dilini tut, danayı güt” dediler. “Bül- geçilmiyor. Betül Mardin’in uyardığı gi- rumluyuz” diyerek bizleri toplumsal ve bülün çektiği dili belasıdır” dediler. “Dil siyasal olaylardaki payımızı sorgulama- bi “Bülbül ormanda ötmüş kimse duy- susmayınca baş esen olmaz” dedi- mamışsa, ötmemiş sayılır”. ya çağırıyor. ler. “Doğru söyleyeni dokuz köyden ko- Faruk Erem’in “Bir Ceza Avukatının Uyarının daha sertini bir açıklama- varlar” dediler. Daha da ileri gittiler, bi- sında, bir siyasal partinin basın sözcü- Anıları”nda okumuştum yıllar önce: risini övmek için “Ağzı var dili yok” de- Vaktiyle bir hanımefendinin hayat kadı- sü yapmıştı: “Bugün zulme karşı gelme- diler. Dediler de dediler... Ne yazık ki yenler yarın zalimin zindanında yan ya- nı olmasında sorumluluğu olduğunu dü- susmanın erdem olduğunu bellettiler... şünerek hem kendi adına hem de top- na gelirler.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle