Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 AĞUSTOS 2022 ÇARŞAMBA
KÜLTÜR 13
Adana Altın
Koza Film
Festivali’nde
‘Orhan
Tiyatro
Kemal Emek
Ödülü’ne
değer
Adnan Çoker: Lale
görülen, usta
gibi bir ney sesi
oyuncu Zihni
Göktay ile
989 yılında TRT-Televizyonunda
uzun soluklu
birçok sanat dalının erbabıyla söy-
özgür
1leşiler yapıyordum. Geçen haf-
bir sohbet
ta yitirdiğimiz büyük ressamımız Ad-
ettik.
nan Çoker (1928-2022) de konuğum
olmuştu. Konuşma tonu sanki bir tuva-
lin üstünde hızla birbirini kovalayan fır-
ça darbeleri gibiydi. Konumuz resim ve
müzik sanatlarını karşılaştırmak; tarihi
ve çağdaş deyişi irdelemekti.
Müzik sanatı sizin resminizi nasıl
olmalı...
etkiledi?
Müzikten etkilenmekte ekleme ola-
maz. Doğuştan varsa vardır. Yetini-
ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK aynı, sağa sola zart zurt ediyor, karı- lir. Benim de doğuştan müziğe bir il-
gim vardı. Bilimsel değil ama seviyo-
sıyla da geçinememiş. Üst katta bir
‘kemaller Hayatımda Önemli’
rum müziği. İlk görüntüler bir heves
azı sanat insanları vardır, her
daire var orada kendi kahvesini ken-
na narenciye, pamuk yetiştiren bir şe- olarak kabul edilebilir. Örneğin müzik-
kelimesi önemli bir ders gibi- n 29. Adana Altın Koza Film
di yapıp içiyor. Karımı da Nevra Se-
hir ama kültür de üretti. Muhsin Er-
le ilgili başlıklar verdim çalışmalarıma:
Bdir. Söylediklerini can kulağıyla Festivali’nde Türk edebiyatının en
rezli oynuyor.
tuğrul Anadolu’daki ilk şehir tiyatrosu-
“Op.19” (1954) veya “Boşlukta tekrarla-
önemli yazarlarından Orhan Kemal’in
dinlemek gerekir. Yaşı kemale ermiş
n “Lüküs Hayat” 28 sene. Bu
nu Adana’da 60’lı yıllarda açtı. Sonra da
nan Tema” gibi. Paris yıllarımdan son-
adını taşıyan, “Orhan Kemal Emek
ama ununu eleyip eleğini daha asma-
oyun neden bu kadar uzun sürdü.
Kayseri’de kardeş tiyatrosunu açtı. İki-
ra (1960), ikinci dönemimde Cezanne
Ödülleri”ne değer görüldünüz.
mış çünkü; daha çok ihtiyacımız var
Seyirci bu oyunu neden çok sevdi?
sinde de oynadım. Adana’da çok sanat- tipinde kontrpuan tekniğinden yarar-
Çok sevindim. 12 Eylül’de tören... Mani-
böyle sanatçılara. Yolları uzun, evet
çı yetişti. Adana Kemallerle ünlüdür. Ke-
1932 yılında yazılıp, 33’de sahne- landım. Üçüncü dönemimde caz etkin
dar! Orhan Kemal gibi cuntaya karşı olan
maller, benim hayatımda da çok önemli-
engebeli ülkemizde. Yine de yılmak, oldu. Daha emprovize bir şeydi, o an-
lenmiş bir operet. O senelerin espri-
birinin ödülünü o tarihte almam bir tesa-
dirler. Mustafa Kemal, Behçet Kemal, Na-
da oluşum. Resimde soyut-ekspresyo-
yorulmak bilmezler. Türkiye’nin ka-
si, dünya değişti, cumhurbaşkanla-
düf mü? Göndermemi yaptım :) Konuş-
mık Kemal, Yahya Kemal, Yaşar Kemal
nizmin getirdiği. O anda yapacaksınız.
ranlık dönemlerinde dim dik dur-
rı değişti, rejimler değişti, tiyatro an-
mamda da yapacağım. şimdi torunum Ali Kemal var. Orhan Ke-
Resmin tümünü baştan, düzeltme şan-
muşlar. Daha çok uzun yolları var.
layışı değişti, şu oldu bu oldu. Fa-
Bu ödül beni çok onurlandırdı. Ada- mal ve Yaşar Kemal zirvedeler.
sınız yok artık. Aynen cazda sahnede
Yakın zamanda böyle
kat ana kanava, iskelet, filika oldu-
oluşan bir olguyu biz tuvalimizde uygu-
değerli sanatçılardan Zih-
ğu yerde duruyordu. Ben onun etra-
luyoruz. Önce hiçbir düşünceniz yok-
da mı koşuyorsunuz, havuç
ni Göktay ile Fenerbah-
fındaki birtakım lüzumsuz şeyleri
tur; fırçayı gezdirirken duygular gelişir.
mu yiyorsunuz, nedir bu
çe Parkı’nda buluştuk. De-
Bir caz müzisyeni “Bugün iyi çalama-
ayıkladım, güncelleyerek zülfü yâre
yaştaki enerji, performansın
nize karşı kahvesini yu-
dım” diyebilir. Bizde de aynen, aksa-
dokunmadan fincancı katırlarını in-
sırrı?’ diye. ‘Yok diyor; pu-
madan baştan sona yürütmek önem-
dumluyordu. “Kahveye eş-
citmeden bir şeyler koydum. Onlar-
ro mu içiyorum, viskim de
lidir. Tıpkı Zen Budizm’deki gibi. O an
lik edebilir miyim” dedim.
da hoşa gitti. Kabul gördü. Kimse de
bir daha geri gelmez. O anı bir daha
var, koşmuyorum, havuç fa-
“Acı olsun kahvemiz”!
aman bunu yapma etme demedi.
yaşayamayacaksınız. Eğer bir bozul-
lan da yemiyorum.’ Nedir di-
“Nasılsınız” diye sor-
n Tiyatroda kemilkleşmiş ve bir
ma olursa, resmin tümünü baştan yap-
yorlar bize bir tüyo verir mi-
dum: Göktay, “Tiyatroda-
türlü çözülemeyen bir kadro mese-
malısınız.
siniz? ‘Yazıhanemde bir kü-
yım bir gün. Aziz Nesin’in
lesi var. Sizin de hassas olduğunuz
Burada resim ve müzik sanatları
tüphanem, köşem var, oraya
bir oyunu sahneye konu-
arasında bir soyut-somut karşılaştır-
bir konu olduğunu biliyorum. Her
bir yazı yapıştırdım. ‘Mösyö
ması yapabilir miyiz?
yor. Ben de yönetmen yar-
fırsatta dile getiriyorsunuz.
Marie bu dünyada değiştire-
patılıyor, tüneller kapatılıyor. Bun-
En soyut ressamlar bile 1930’da “so-
dımcısıyım. Aziz Nesin ‘Ben prömiye-
Ben bu tiyatroya girdiğim zaman-
meyeceğin şeyler için üzülme.”
lar çok daha sessiz, entim uygula- mut resim” diye girdiler. Emprovize
re gelemeyeceğim, genel provaya ge-
da bir kadro meselesi vardı. Çünkü
müzik, soyut ekspresyonist resim gi-
n “Lüküs Hayat”ı dört, “Cibali
nacak şeyler... Biz de gittik askere
leyim’ dedi. Üsküdar Musahipzade
biz çok kalabalık bir topluluk deği-
bi tekrarlanamaz. Doğrudan doğaçtan-
Karakolu”nu üç, “Hisse-i Şayia”yı
Haydarpaşa’dan bindik trene Sivas’ta
Celal Tiyatrosu’ndayız. Burası Darül-
liz Türkiye’de. 85 milyonda hepimizi
dır. Bir daha tekrarlanmayacak. Düşün-
üç kez seyrettim. Sizin oyunları-
indik. Evden bile uğrayan olmadı,
bedayi yani her tiyatroda olduğu gibi
toplasan meyhanede klarnet, keman
sel pay çok gerilere itilmiş. Onun yeri-
nızın sezonu uzun sürüyor ve her
gözyaşı olmasın diye. Nereden nere-
birtakım genel provada eksikler ola-
çalan müzisyen- kadarız. Bunlara bi-
ne duygular ön plandadır. Ancak bu-
seyrettiğimde sizin replikler gün-
ye, nasıl girdik işin içine, lafı dağıt-
biliyor, aksesuar eksiklikleri filan, o
nun bir dili vardır. Böyle bir şey yaptı-
rer kadro verilmesini istiyordum ben
celleniyor.
tım Öznurcum. İyi olmaya çalışıyo-
gün de bir şeyler eksik ve benim da- ğın zaman:
hâlâ da istiyorum. Özel tiyatrolarda
“Cibali Karakolu”, Darülbedayi-
rum ülkem gibi...” 1) Ressamca rastlantılar gelir. Bu
ha asabi ve titiz yıllarım, her zaman
vergiden muafiyet olsun.
nin 100. yılı münasebetiyle kurul-
“Anlatacak çok anı, yaşanacak çok rastlantıları sanatçı iyi görürse bırakır.
titizim de o zaman yönetmen yardım-
Çocukların hepsi çok zor durumda-
(Örneğin boya akmışsa.) Yoksa değiş-
du. Sonra Hisse-i Şayia. Dolu gitti.
hikâye var hocam” diyorum. Gün
cılığının verdiği sorumluluk da var.
lar. Nişanlılıklarını, evliliklerini er-
tirir. 2) Doğaçtan müzikte olduğu gibi,
Bir aylık bileti yarım saate bitiyor-
uzun, bu röportaj akşamı bulur, kah-
Bal fıçıları mı ne eksik gelmiş. Arıla-
teleyenler var. Ev bulamayanlar var,
amacınızı gizleme olayı vardır. Bütün fi-
du. Ayıptır söylemesi, benim, beni
veler birden üçe çıkar, dört saate ya-
rın kanatlarından bazıları gelmemiş,
ana-babasının yanında otur-
kirlerinizi, bütün kompozisyon fikirleri-
seven seyircilerim var.
kın sürer sohbet.
kızlar ‘benim kanadım nerde, o nere-
mak zorunda olan var.
nizi, amaçlarınızı gizlemeniz lazımdır.
Şimdiye kadar hep tabldot yedim
de, bu nerede’ diyor. Sinirlendim. Ba-
Çünkü doğaçlamanın tekniğini bozar.
Çocuk isteyip, ço-
‘Seyircimi özledim’ Türk Tiyatrosu’nda, hiç alakart seç-
ğırdım çağırdım. Aziz Bey bana ‘Bura- Sonuna kadar sürebilmeniz için amaç-
cuk sahibi ola-
Yüzümüzde bir gülümseme, kahka- me imkânım olmadı, bana ne verdi-
lar belirgin olmamalıdır. Müzikten etki-
ya gel’ dedi, ‘Buyrun hocam’ dedim.
mayan
lerse oynadım. Dramaturglar bana lenen yön, doğaçtan müziğin özelliğidir.
halar ve duygulu anlar. Geçmiş gele-
‘DEMOKRASİ
‘Sen bu ülkede benim başıma ge-
var.
Son dönemime gelince mimari ile sı-
ceği aratıyor. Ustaların gözleri, sah- bir oyun arıyorlar. Fazla kalabalık ol-
lenleri biliyor musun?’ dedi. ‘Bilmez
SORUNU...’
kı bir ilişki içindeyim. Şu veya bu mü-
masın, tadımla oynayalım. Seyircimi
neyi paylaştıkları yakın dostlarını
olur muyum, ben on bir yaşından be-
ziği dinlemem söz konusu değil. Seyir-
arıyor. Ülkede ekonomi kötü, bir de özledim.
ri sizi takip ediyorum’ dedim. ‘Senin n Benim herkese sorduğum
ci yine müzikal tadlar bulabilir. Üçüncü
n Yeni bir sinema filmi var “Ore-
seyircisini çok özlemiş Göktay. “Se-
meşhur soruma geldi sıra hocam.
evde odan var mı’ diye sordu. ‘Yok,
dönemimde çalışmalarıma kişiyi yön-
yirci de sizi özledi. Hadi bu sezon çı- gon”, çekimler ne zaman? Aman zor olmasın :)
bir masam var’ dedim. Aziz Nesin,
lendirmeden yaklaşıyorum. Seyirci ra-
n Türkiye’nin en büyük derdi sizce nedir?
Senaryosu Ümit Ünal’a ait,
kın sahneye de uzun alkışlar yankı-
hat bir şekilde müzikal değerlerin var
‘Onun karşısına şu yazıyı yapıştır,
An itibarıyla ekonomi, tencere. İkincisi
lansın karatahta sahnede” diyorum. yönetmen ise Kerem Ayan.
olup olmadığını araştırabilir. Belki bir
her sabah ona bak ‘duvarı nem, insa-
demokrasi sorunu var. Herkes her ne kadar
Yarın başlıyorum. Bir yere yapı-ritim-minimalizm ilişkisi bulacaktır.
Sigara yakıyor. Doktoru günde bir si-
nı gam yıkar’ dedi.
demokrasi var diyorsa da, o sorun var. Gizli,
1954’de John Cage sessizliği dillendir-
garaya izin vermiş. Sağlık önemli di- teslim edilmek üzere arka-
Şimdi bakıyorum Türkiye’de...
yaşayan bilir. Hava bulutlu diyorsun bana ördek
di. (4’33” adlı eser). Sonra bantları kes-
daşlarının sevdiği bir ka-
yorum. Cevap: “Seneler sonra ün-
Kapıkule’den ötesini de bilmiyorum dedin diyorlar. Hava bulutlu, hatta yağmurlu
ti ve araştırdı. Buna bir nevi kolaj dedi.
lü Fransız aktör Jean-Marie Winling seti getiriyorlar, Şişli’de
diye bilmeli, haykırabilmeli. Özgürlük! Bu ölçülü
zaten. Turneler hariç birkaç yerden,
Rauschenberg kombine resim yapmış,
bir apartmana. O arka- vaziyeti yaşanması lazım. Bazı sosyal çarpıklıkları
Komedi Fransez (Comdie Françai-
Almanya’dan başka bir yer görme-
Cage’den etkilenmişti.
ve politikadaki yanlışlıkları söyleyebilmeli. 3-4 ihtilal
se) de 86 yaşındayken bir oyun oy- daşları da evde yok.
dim çünkü oyunla gittik. Türkiye’de Resminizde özellikle etkilendiğiniz
görmüş birisiyim. Bunların getirdiği sıkıntıları biliyorum.
Bir kapıcı Durmuş var
nuyor. Öyle bir oyunki hareketli, tı-
değiştiremeyeceğim şeyler için üzül- çalgı tınıları var mıdır?
Türkiye’nin sıkıntılarını üstü kapalı olarak bahsetmeye
rabzandan kayıyor, ikinci kattan aşa- apartman görevlisi, bir
Çalgıda olanakları geniş olanı arıyo-
müyorum artık! Neden? Sokak dü-
çalıştım. Bunlar benim sıkıntılarım. Bir yerde sanat
de emekli albay var. Üs- rum. Müziğin tarihi sadece müzisyenle-
ğı iniyor, takla atıyor falan filan böy-
ğünlerinde silah atılıyor, 15 yaralı,
yasaklanmasın, heykeller alaşağı edilmesin. Kültür,
rin tarihi değildir, aynı zamanda çalgı-
le... Gazeteciler soruyorlar ‘Orman- tünü çıkarmış ama huy
Misakı Milli sınırları içinde homojen olmalı.
üç ölü! Asker uğurlamada, otoyol ka-
ların tarihidir. Ben gelişmiş çalgıları ter-
cih ederim. Rönesans resmi ile Röne-
sans müziği çok farklıdır. 1969’da İlhan
Mimaroğlu benim bir sergim için kolaj
Metin Akpınar’la
79. Venedik Film FestiVali bu akşam açılıyor
yapmıştı: Resimlerin asılış alanına göre,
ENKA Sanat’ta sohbet
“sükutlar”, “gürültüler” şeklinde. Ben
de Xenakis’in “Metamorfoz”u üstü-
NKA Sanat, 2
ne Niyazi Sayın’ın neyini ekledim. Ara-
Sinemanın ağırlıklı merkezleri...
EEylül’de Türk ti-
da, lale gibi bir ney taksimi, 20. yüzyı-
yatrosunun ve sine-
lın garip boşluğunda süzülüyordu. Bu-
Ne mutlu ki Alejandro İnarritu ülkesi
White Noise
masının usta oyun-
nu uyguladım. Ney güzel bir çalgı, ken-
Meksika’ya dönmüş. Neyse ki maruz kal-
cularından Me-
di başına yeterli bir alet gibi görüyo-
dıkları tüm baskılara karşın, İranlı yönetmen-
tin Akpınar’ı seyir-
rum. Geçmişten seslenen mistik bir yö-
ler pes etmiyorlar : Geçen ay hükümeti eleş-
cisiyle buluşturu-
nü var. Ama Xenakis eklenince daha bir
tirdiği için tutuklanan ve ertelenen altı yıllık
yor. Metin Akpınar
derinleşiyor.
hapis cezasının infazına karar verilen Jafar
ile Muhabbet, ti-
Doğu-Batı, eski-yeni birlikte bir
Panahi ile, daha az tanınan meslektaşı Va-
n açılışı 30 Ağustos gecesi, Henry
yatroseverlere us-
şeyler söylüyor sizin için.
ÖKing’in 1925 ABD yapımı “Stella Dal- hid Jalilvand da Altın Aslan adayları arasın-
ta oyuncu ile sohbet deneyimi yaşata-
Temel olarak Leonardo’yu severim.
da yer almaktalar. Uzak Doğu’nun tek sesi
las” adlı klasiğinin gösterimiyle yapılan
cak. Yapımcılığını BKM’nin üstlendiği,
Sinan, Türk mimarisinin özetidir. Yakın
79. Venedik Film Festivali, aslında tam 90 Kôji Fukada ise Japonya /Fransa ortak ya-
Zeynep Miraç’ın moderatörlüğünü yap-
ilgim var ona. Bir de Maleviç: Zaman-
pımı filmiyle yarışacak...
yaşını dolduruyor bu yıl...
tığı gecede mizahtan siyasete, müzik-
mekân ve yerçekiminin olmadığı bir dü-
İlk kez 1932’de, o günlerden bu yana Bu bağlamda, Altın Aslan yarışı, bizdeki
ten yemeğe, umuttan aşka kadar pek
şünce; belki zamanımızın Einstein’ı,
pazarcı diliyle, tam mostralık bir vitrin! ...
dış görünümü pek de değişmemiş olan
çok konu sanatçının keyifli anlatımıyla
yirminci yüzyılın en büyüğü. Ritim ve
sayfiye merkezi Lido Adası’nda yapılan Ancak içeriye girince, ikinci bir merkez-
leceğimiz bir yapıt. Öncelikle, Venedik’te
gündeme gelecek. Etkinlik ENKA Açık-
belki de minimalize edilmiş bir görüntü
le burun buruna geliyorsunuz: Ayrı bir jü-
dünyanın ilk uluslararası sinema etkinliği
ilk kez görücüye çıkan bu film, sinema sa-
hava Tiyatrosu’nda yapılacak. konusunda müziğin etkisini bulursunuz
La Mostra, 2. Dünya Savaşı boyunca du- rinin verdiği farklı ödülleri olan “Orizzon-
lonları yerine, sadece cep telefonu, bilgi-
onun resminde.
ti” (Ufuklar) seçkisi, etkinliğin ikinci ağırlık
raksayıp, 1970’li yıllarda da bir süre so-
sayar ya da televizyon ekranlarında izle-
luksuz kalınca, kâğıt üzerinde biraz daha noktası olarak “sanat sinemasının vitrini”
yebileceğiniz bir Netflix yapımı. Üstelik
Açık hava gazinosunda
işlevini kararlılıkla devam ettiriyor.
genç gözükmekte...
bir Amerikan filmi!... Neden üstelik? Çün-
Emel Sayın ve Doğulu Bu akşam yapılacak açılış töreni sonra- İsabelle Huppert ve Penelope Cruz dı-
kü, ana seçkideki 23 film içinde, üçü ortak
Bir konsere daha iptal
şında ünlü oyuncuların göze çarpmadı-
sında, ana akım Amerikan filmleri yelpaze-
yapım olmak üzere tam 10 ABD yapımı
ep Yeni Kal Sunar:
sinin “bağımsız yaratıcı sineması örnekle- ğı, geniş kitlelerin kendi ülkelerinde bi-
var! Noah Baumbach yanında, Darren Aro- HP’li Adana Ceyhan Belediyesi’nin 30
HYeni Bi’ Fest, 14
le adlarını pek duymadıkları 18 yönetme-
ri” olarak tanımlanan ucunda yer alan No-
nofsky, Andrew Dominik, Todd Field, Fre- CAğustos Zafer Bayramı’ndaki İlkay Ak-
Eylül’de Maçka Kü-
ah Baumbach’ın, bu kış Oscar’larda ba- nin yarışacağı “Ufuklar” bölümünün coğ-
derick Wiseman gibi isimler de yer almak- kaya konseri, Ceyhan Kaymakamlığı ta-
çükÇiftlik Park’ta ya-
rafi yelpazesi de daha geniş: Arjantin’den
şa güreşeceği söylenen “White Noise” ad-
talar. Bu arada, yarışma dışı sunulan film- rafından iptal edildi. İlkay Akkaya konseri
pılacak. Pandemi ne-
lı uzunca (110 dakika) aile tablosu izlene- Endonezya’ya, İzlanda’dan Şili’ye, İran’dan
ler seçkisinde, aralarında Oliver Stone ve son günlerde yandaş medya tarafından he-
deniyle yaşanan iki
İspanya’ya kadar uzanıyor. Aslında, bu
cek. Adam Driver’ı da Venedik’e getiren
Paul Shrader gibi isimlerin de bulunduğu def gösteriliyordu. İptal kararı üzerine CHP
yıllık aradan sonra,
bu film, günlük sorunlarla boğuşan bir ai- seçkinin adını “Sinefil Ufuklar” olarak de-
altı Amerikalı yönetmenin daha davet edil- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, sos-
Yeni Bi’ Fest’in 7. yı-
ğiştirmek belli de daha anlamlı olacak...
lenin, her bireyinin farklı varoluşcu dürtü
diğini vurgulamak gerekir. yal medya hesabından şu açıklamayı yap-
lında Türk sanat müzi-
ve sorgulamalarıyla beslenen ortak yaşam Son yıllarda, konulu uzun filmlerin yanı
Dünya sinemasının çoksesliliğini yadsı- tı: “Yolsuzluk, rüşvet ayyuka çıktı, hâlâ kon-
ğinin dev ismi Emel Sayın ile pop müzi-
sıra, kısa filmlerden oluşan ve ayrı bir jüri-
öyküsü olarak özetleniyor...
mayan La Mostra’da, Altın Aslan adayları- ser yasaklamakla uğraşıyorlar. Festivaller-
ğin önde gelen temsilcilerinden Kenan
“White Noise” açılış filmi ama Altın As- nin değerlendireceği yeni bir program daha
nın toplandığı ana seçkinin den, sanattan, sanatçıdan, türkülerden kor-
Doğulu sahneye çıkacak. Detaylar için
sunan “Orizzonti”nin, bu yıl seçtiği 12 kısa
lan yarışına katılan 23 filmin dışında de-
İkinci sırasında, üç ortak yapım dahil top- kan iktidar, Ceyhan’da İlkay Akkaya konse-
Hep Yeni Kal’ın Instagram hesabını
ğil. Bu nedenle de ana seçkinin temel ni- film arasında yer alan, Turan Haste imzalı
lam yedi filmle Fransız sineması geliyor. İtal- rini yasakladı. Yasaklarınızla; sanat, sanatçı
(@hepyenikalcom) takip edilebilir.
“Rutubet”, Türkiye’den gelen tek ses olacak.
teliklerinin ideal simgesi olarak niteleyebi-
yanlar, dört filmle üçüncü sırada kalmışlar... düşmanlığınızla ilk seçimde gideceksiniz.”