Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 22 NİSAN 2021 PERŞEMBE HABER/YORUM Tek adam rejiminin siyasi ve ekonomik karakteri “128milyar dolar nerede” sorusu, Merkez Bankası rezervlerinin nasıl eritildiğinin, nereye satıldığının sorusu olmaktan öteye anlamlar taşımaya başladı. Saray’ın faizi düşürmek ve kuru baskılamak için iki bakanı, üç Merkez Bankası başkanını feda etmesine rağmen faizin de, kurun da, enflasyonun da, işsizliğin de yükseldiği bir rejimin, bu kez geniş kitlelerce sorgulanmasının sembolü oldu “128 milyar dolar nerede” sorusu... Nasıl bir rejim peki? Son üç günde yaşananlar bile yıktıkları rejimin yerine inşa etmeye çalıştıkları “tek adam rejiminin” tüm defolarını ortaya koymaya yetiyor: En özelleştirmeci iktidar Bu iktidar neoliberal ekonomi anlayışına, serbest piyasacılığa, özelleştirmeciliğe, yabancılaştırmacılığa en bağlı iktidardır: Satmadık kamu birikimi, yabancılaştırmadıkları stratejik kurum kalmadı! Dün Cumhuriyet’te Mustafa Çakır’ın haberinden öğrendik: Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Ankara’dan İstanbul’a, Kayseri’den Erzurum’a kadar Türkiye’nin değişik noktalarındaki çok sayıda taşınmazı da satışa çıkarmış! Elde avuçta ne bıraktılarsa onları da satacaklar yani... Halkın cebinden şirketlerin cebine İktidar, sadece özelleştirmekle yetinmiyor; özelleştirdiği, kamunun kaynaklarını sattığı kurumları da fırsat buldukça destekliyor, hem de halkın parasıyla... Dün Sözcü’de Erdoğan Süzer’in haberinden öğrendik: Elektrik Piyasası Kapasite Mekanizması Yönetmeliği Değişiklik Taslağı’na göre elektrik şirketlerine salgında yaşadıkları “zorluklar” nedeniyle 3 milyar TL yardım yapılacak. Bedel faturaya yansıyacak. Hangi zorluğu yaşamış bu şirketler? Salgın boyunca artan zamlarla fatura kesmeyi sürdürdüler oysa. Ama tek adam rejiminin karakterini yansıtan tipik uygulamadır: Salgının zorluğunu asıl yaşayan halk, AKP’nin düzenlemesiyle faturaya yapılacak ilave ile o şirketleri besleyecek... AKP tipi ihalecilik AKP, iktidarı boyunca ihale kanununu yaklaşık 200 kez değiştirdi. Her değişiklikte yandaşa sermaye transferi kolaylaştırıldı, şeffaflık ortadan kalktı... İş artık, bir bakanın kendi bakanlığına mal alımını kendi şirketinden yapabilmesine kadar uzandı. Öyle ki Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan tepkilere “Ne var bunda” havasında yanıt bile vermeye kalktı. Tepkilerin büyüklüğü nedeniyle Erdoğan’ın dört gün sonra Pekcan’ı görevden alması ise aslında sonuçları bakımından bir cezalandırma değil, ödüllendirmedir! Pekcan’ın durumu sıra dışı bir durum değil, tek adam rejiminde sıradanlaşmış bir durumdur. 17 Haziran 2020’de airporthaber.com’da okumuştuk: Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın bir yakını tarafından 20 Mart 2020’de kurulan “Aycı Medikal” şirketi, kurulduktan hemen sonra THY’nin medikal ihtiyaçlarını karşılayan şirkete dönüşebilmişti! Menderes’ten Erdoğan’a Şu üç günlük tablo bile tam bir ekonomik çürüme tablosudur. Ama ekonomik çürümeyle siyasi çürüme arasında her zaman doğru orantı vardır. Adnan Menderes’in, “Ticaret yaparsan alıp sattığın ben olurum” diyerek oğluna başbakanlığı döneminde ticaret yapmayı yasakladığı Türkiye’den, kendi şirketinden bakanlığına mal satan ticaret bakanı dönemine geldik. (İsmet İnönü’yü değil de Adnan Menderes’i örnek vermemiz, bugünkü iktidarın köklerini Menderes’e dayandırmasındandır.) Bu çürümenin örtüsü de dağıtılan makarnalar, kömürler, patatesler, soğanlar ve ramazandan ramazana yoksul sofralarına oturmaktır... Oysa ramazanda yoksulun sofrasına oturmak ve yoksula patatessoğan dağıtmak değildir mesele; yoksulu patatessoğana muhtaç etmemek ve sofrasını zenginleştirmektir mesele! 22 NİSAN 2021 SAYI: 34893 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Koordinatörü Esra Bozok l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:33 06:08 13:08 16:54 19:58 21:26 Ankara 04:22 05:54 12:52 16:38 19:40 21:07 İzmir 04:50 06:19 13:15 16:59 20:01 21:24 Amerika’da polislerin özellikle siyahileri akıl almaz bir umursamazlıkla infaz etme hastalıklarını yıllardır konu ediyorum. Bu konu radarıma George Floyd cinayeti ve takip eden dev protestolar sonucunda girmedi. Yıllardır süren bu alçaklıkta, polislerden bile daha çok Amerikan politikacıları, hukuk sistemi ve özellikle başkanları sorumluydu gözümde. En büyük hayal kırıklığım da Obama’ydı tabii ki. Döneminde yaşanan sistematik öldürmeler dizisine elle tutulur şekilde ses çıkarmadı, “Utanıyorum, siz insan değilsiniz” diyemedi; kendisinden önceki başkanların profilinde davrandı, arada üzüntü ifadeleri ve kısa tepkileri olsa bile kuzuların sessizliğine büründü. Amerikan polisleri de Obama’nın bu tavrını tabii ki yeşil ışık olarak gördüler. Sanki siyahilere “Sizden biri başkan olsa da bizim cinayetler sürecek” demiş oluyorlardı. Tabii biz, Amerikan polislerinin içine yerleşmiş o ağır ırkçı faşist psikopat gruptan söz ediyoruz, hepsinden değil. Minneapolis’te, George Floyd cinayetinin davasında nihayet jüri bir karara vardı. Katil, “ikinci derecede kasıtsız işlediği cinayet”ten, “üçüncü derece cinayet”ten ve nihayet “ikinci derece adamı öldürme”den suçlu sayıldı; yani her üç suçtan birden! Yaptığım ön okumalar da bunun 40 yıl +25 yıl +10 yıl, toplamda 75 yıllık bir hapis cezası anlamına geldiği, fakat her ülkeye göre değişebilen malum infaz yönetmelikleri 30 veya 40 yıl civarına düşürülebileceği şeklinde. Bu arada, kamuoyu tepkisinin dev boyutları dışında savcının yorumuyla ağırlaştırıcı bir başka neden öne çıkarılıyor: Dokuz yaşında bir çocuğun, bu cinayetin işleniş sürecini takip etmiş olması! Bu bilgi ne kadar dehşet verici gelse de birkaç hafta sonra alınacak nihai kararda öne çıkan bir veri olarak kabul edilmesi de o kadar alkışlanacak bir bakış açısı. Ülkemizde, Amerika’daki polis cinayetlerinden çok daha sık yaşanan kadın cinayetlerinde bu alçaklıkları çocukların önünde yapan şerefsizlerin cezalarında ne denli artırma gidildi? Tersine kravat takıp mahkemede “efendi” durduğu için suçu ve ceza süresi kısaltılan canileri biliyoruz. Sonuçta, 45 yaşında olan katil polis Derek Chauvin, büyük ihtimalle cezaevinde yaşlanarak ölecek veya oradan ancak 8085 yaşlarında çıkabilecek. Bu mahkeme kararının en önemli noktası şu: Chauvin, Minnesota’da bir sivili öldürmekten ceza alan ilk beyaz polis! Artık bu karar Amerika için emsal gösterilebilecek ve polisler bu cinayetlerden altı ay işten uzaklaştırılma veya kınama veya bir yıl pasif göreve çekilme gibi sözde yaptırımlarla kurtulamayaGeorge Floyd “cinayeti”nin tescilinin anlamları cak… diye umuyoruz! Özellikle Başkan Biden’ın “Floyd’un son sözleri ‘nefes alamıyorum’du. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkaramayız” demesi ve genel ağır demeçleri, umut verici olabilir. Floyd’un avukatları, ailesi ve destek olan kitle örgütleri büyük sevinç gözyaşlarıyla bu kararı kutladılar ve anlamının derinliğini bize hissettirdiler. Floyd davasının baş avukatlarından Benjamin Crump’ın, Floyd’un kardeşlerinin ve diğer akrabalarının sözlerinden bazıları: “Başsavcıya teşekkür etmek istiyoruz. Artık babasının çok nazik bir insan olduğunu vurgulayan yedi yaşındaki kızı Gianna, onun dünyayı değiştirebildiğini görecek”, “Şükürler olsun ki birbirimizle dayanışma içinde beraber kalma gücünü bize verdin”, “Bu mahkemeye gelip katil polis aleyhine ifade veren diğer meslektaşlarının da isimleri tarihe geçecek!”, “Jüri sayesinde sevinç gözyaşları içinde ağladık. Muhteşem bir avukatlar grubumuz vardı, bize dünyanın ve Amerika’nın her yerinden sürekli destek veren, o sistematik ırkçılık ve şiddetli baskıyla savaşan aktivistlere de büyük bir alkış gönderelim”, “Bu olayın ve bu kararın artık polislerin davranışları konusunda her şeyin değişeceği bir an haline dönmesini istiyoruz”, “Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi bizleri iki kere aradı”, “Bu mücadeleyi hep canlı tutacağız ve vazgeçmeyeceğiz; bu olay sonuçlanana kadar biz de nefes alamıyorduk şu anda nihayet nefes alabiliyoruz, nihayet uyuyabileceğiz!” Ben makalemin Floyd bölümünü tamamlarken önüme düşen bir başka haber vardı: “Ohio’nun Columbus kentinde polis siyahi bir genç kızı vurarak öldürdü.” Amerikan baronlarının Avrupa futboluna darbe denemesi Birkaç gün süren histerik bir medya patlamasında, aylardır saman altından yürütülen “Avrupa Süper Ligi geliyor” sesleri birden somutlaştı ve karşılığında dev bir tepki dalgası tokat gibi geldi. Fenerbahçe TV’deki programımda bu tepkiyi verenlerden biriydim. Şampiyonlar Ligi formatından çıkıp birbirleriyle oynamak isteyen 1215 meşhur ve güçlü futbol kulübü, bu ayrılığı ilan etmeye kalkıştılar! Para doyumsuzluğuyla bilincini kaybetmiş ve sporun asaletini, olimpiyat ruhunu, eşitlik ilkesini ve yarışmaların ancak bu şekilde değer kazanması olgularını Amerikan JP Morgan Bankası’nın kasasından çıkacak 34 milyar dolara satmaya hazır büyük kulüp başkanlarının ve doların kokusuyla bilincini kaybeden başka bazı yöneticilerin şımarıklığı ellerinde patladı. Paranın perspektiflerini yok ettiği bu insancıklar, iki büyük dağa tosladılar. İlki futbol fanatiklerinin alkışlanacak ağır tepkisiydi. Adı geçen büyük takımların taraftarları dahil herkes, “Aman ne güzel, bundan sonra durmadan dev maçlar izleyeceğiz, bize ne diğerlerinden” demeden şiddetli tepkiler yağdırdılar. Futbolun, öncelikle herkesin kendi lokal liginde başladığını, basamakların hak edilerek çıkıldığını ve tarihe yayılan bu köklerin değerini onlardan iyi kimse bilemezdi. Futbolu seven ve anlayan taraftarların ve futbol yazarlarının tepkisini tamamlayan tabii ki FIFA ve UEFA’nın gösterdikleri kararlı tavırdı. Bu durumun parçası olan takımların futbolcularının Avrupa Şampiyonası ve Dünya Şampiyonası’nda yer alamayacakları, bu takımların ihraç edilecekleri ve yok sayılacakları ilan edildi. Balon, daha fazla hava basamadan büyük suç ortaklığının ellerinde patladı. Futbolu sırf daha fazla para getirecek bir showbusiness gören Amerikan baronları artık kös kös odalarına dönüp başka vurgun fırsatları arayacaklar... Türkiye? Aaa, siz bana Türkiye’yi mi soruyordunuz? Şark cephesinde değişen bir şey yok. Nutuk’un okutulmasını, dağıtılmasını yasaklayabileceğini sanacak küstahlıkta “milli eğitim müdürleri”, kendi bakanlıklarından kendi hesaplarına 9 milyonluk alışveriş ödemesi yollayacak rahatlıkta bakanlar, televizyonları arayıp “Neden benim laiklik kaldırılsın demem, o tartışmalarda veya sosyal medyada tepki konusu oluyor ki, beni arayın bana sorun” diyecek kadar Cumhuriyet, adalet ve demokrasi yörüngesini kaybetmiş milletvekilleri, ne ararsanız ortada yeni gündem olarak geziniyor… Bu hafta, onları da siz bana yazın! Solmaztürk, TESUD yönetiminin görevden alınmasını değerlendirdi: Sindirme girişimi HÜSEYİN HAYATSEVER Montrö bildirisi sonrası Milli Savunma Bakanlığı’nı yalanlayan Türkiye Emekli Subaylar Derneği’nin (TESUD) yönetim kurulunun İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden uzaklaştırılmasını değerlendiren emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk, “TESUD’a yönelik operasyon, emekli subaylar üzerinden emekli subayları sindirme girişimidir. İktidar, hoşuna gitmeyen konularda emekli askerlerin konuşmasından son derece rahatsız. Dertleri, iktidara itiraz eden emekli askerlerin susmasıdır” dedi. TESUD yönetiminin görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili Cumhuriyet’e konuşan emekli, tuğgeneral Solmaztürk, TESUD yönetim kurulunun görevden uzaklaştırılmasının arka planında TESUD’un Milli Savunma Bakanlığı’nı yalanlamasından başka unsurlar da bulunduğunu dile getirdi. 28 Şubat döneminde Ankara’nın Sincan ilçesinde tankların yürütülmesi olayı sırasında tank tabur komutanı olan TESUD Başkanı emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan’ın, 28 Şubat davasına müdahil olmak istediğini kaydeden Solmaztürk, “Çalışkan, bu olayın aylar önce planlanmış bir eğitim geçişi olduğunu ve bu konunun polisle de paylaşıldığını belirterek bu hususun dikkate alınmasını isteyerek dilekçe vermişti. Mahkeme bunu o zaman reddetti. Dava sonuçlandı, Yargıtay’a gitti. Çalışkan, bu sefer Yargıtay’a dilekçe verdi ve tankların geçişinin eğitim planlamasının bir parçası olduğunu belirtti. Çalışkan’ın bu girişimi de büyük bir rahatsızlık yarattı” dedi. Fırsat bildiler TESUD’un Haziran 2019’da Meclis’te kabul edilen Askerlik Yasası’nın sakıncalarıyla ilgili bir bilgi notu paylaştığını ve TBMM’nin TSK üzerindeki yetkilerinin yok edildiği tespitinde bulunarak “Anılan yasa teklifi ile tek başına Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen yetki ve sorumlulukların, TBMM uhdesinde yer almasının, en azından Meclis yasama görevi içerisinde ve denetime tabi olarak kullanılması bakımından daha uygun ve yararlı olabileceği değerlendirilmektedir” uyarısı yaptığını kaydeden Solmaztürk, şöyle konuştu: “Bu yasa teklifine CHP ve İYİ Parti’nin dahi kaydadeğer bir itirazının olmadığı bir ortamda TESUD’un böyle kapsamlı bir bilgi notu hazırlayarak uyarılarda bulunması, o dönemde büyük bir rahatsızlık yarattı. Tüm bunlar göz önünde tutulduğunda hem TESUD hem de emekli askerler üzerinde bir baskı yaratmak için böyle bir operasyona giriştiler. İktidar, amirallerin açıklamasından sonraki sürece TESUD’u katarak bunu bir fırsat olarak gördü.” ‘Kötü niyet var’ Dernekler Yasası uyarınca bir dernek yönetimine el konulabilmesi için yöneticilerin hapis cezası gerektiren bir suç işlediğinin tespitinin gerektiğine dikkat çeken Solmaztürk, “Yapılan bir denetim var, burada tespit edilen bir şey var mı? Örneğin zimmete para mı geçirmişler, böyle bir şey var mı, yok. Fakat orada durmuyor, olayı amirallere bağlıyorlar. Bir kötü niyet olduğu açık” diye konuştu. Çalışkan ifade verecek Ayrıca TESUD Genel Başkanı Namık Kemal Çalışkan, 16 Nisan’da amirallerin Montrö açıklamasıyla ilgili soruşturma kapsamında ifadeye çağırılmış ve Çalışkan’ın evinde arama yapılmıştı. Çalışkan’ın bugün ifade vermesi bekleniyor. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Gazeteci Bilginer yaşamını yitirdi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyesi sürekli basın kartı sahibi, bir dönem gazetemizde de çalışan yazar, senarist Tülay Bilginer (74) dün hayatını kaybetti. TGC Yönetim Kurulu’nun, Bilginer’in ölümünün ardından yayımladığı mesajda “Değerli meslektaşımız Tülay Bilginer’i kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Uzun yıllar gazetecilik ve yazarlık alanında başarıyla hizmet veren, önceki TGC başkan yardımcılarından kaybettiğimiz Recep Bilginer’in kızı, Engin Bilginer’in de kardeşi olan Tülay Bilginer’in ailesinin, yakınlarının acısını paylaşıyor, başsağlığı ve sabır diliyoruz” denildi. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 23 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Osmanlı 1 T A V Ş A N C A ordusunda 2 A L İ A Ğ A İ P teğmene eş 3 R A N T N O D A rütbe. 2/Meş 4 H T O L A M A N rubat... Mora dönük canlı kırmızı renk. 3/Yelkenli ya da motorlu bir yarış tek5 6 7 8 9 AREKA ETA NAR L İ G T K İ R TAPE BUZUK İ E L ANEM İ A T A nesi... Yemek. 4/ Satrançta bir taş... İsrail’in para birimi. 5/ Kara batmamak için ayağa takılan bir çeşit örgülü ayaklık... Satrançta özel bir hareket. 6/Işık kaynağının 1 saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi... Vücuttaki AIDS virüsünü saptamakta kullanılan test. 7/ Mağaraların tabanında, kireçli suların damlamasıyla oluşan kolonlardan her biri. 8/Isparta, Burdur ve Denizli’nin dağ köylerinde dokunan bir tür kumaş. 9/İskambillerle oynanan bir oyun... Yapısına girdiği sözcüğe “hava, gaz” anlamı katan yabancı önek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlı ordusunda albaya eş rütbe. 2/ Şalvarın üstüne giyilen ve önde uzun iki parçası olan giysi... Kuzu sesi. 3/Takımlar grubu, küme... Bir görevde geçirilen süre. 4/Bir elçiliğe bağlı uzman... Kayınbirader. 5/ Yaşar Kemal’in bir romanı. 6/Asya’da bir ülke... Osmanlı Devleti’nde iki alaydan oluşan askeri birlik. 7/Yaklaşık on iki bin yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan kıta... Afrika’da bir ülke. 8/Gemici, işçi gibi kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili ve danslı yer... Yiğit, kahraman. 9/Ekolojide, bir canlının varlığını sürdürebildiği yaşama ortamının en küçük birimi... Taşıtların hasarlarına karşı yapılan sigorta.