Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 28 MART 2021 PAZAR YORUM / HABER Aynalar bile bizim ikiyüzlülüğümüzden bıktı! Yıllar önce asistanım sancılı bir boşanma süreci geçiriyordu. Benden bir şey rica etti. Eşi, tek çocuklarının kendinden olmadığından kuşkulanıyor ve DNA testi istiyordu. Ancak bu iş için müracaat edenler o kadar çoktu ki Adli Tabip’ten bir türlü gün alamıyordu. Araya benim girmemi istedi. Kabul ettim ama başaramadım. Müracaat sayısı o kadar çoktu ki yapacak bir şey yoktu. Ben de şaşırmıştım o günden beri de çocuklarının kendinden olmadığından şüphe edenlerin çokluğu karşısında Türk kutsal ailesinin nasıl kutsal olduğunu deşmeye başladım. Mesleğin icabı, Türkiye’nin hemen her yerine gittiğim ve her meslekten, her sınıftan insanla ilişki kurmaya çalıştığım için, bu kutsal ailenin hiç de kutsal olmadığına bizzat tanık oldum. Ağabeylerinden, babalarından, amcalarından gebe kalmış küçücük kızların, ailecek nasıl hemen kürtaj yaptırılıp bu meselenin üstünün örtüldüğünü duydum, tanık oldum. İlk cinsel ilişkisini babasıyla yaşayan bir başka kolej mezunu kızın, kendini nasıl alkolle uyuşturmaya çalıştığını gördüm. Anne baba hâlâ bir aradaydı. Paraları olduğu için kıza bir ev verilmişti ve içki parası ödeniyordu. Annelerin kızlarına, “Ağabeyin evlenene kadar bu işe razı ol. Çünkü o erkek, ihtiyaçları var” diyerek kızlarını ensest bir ilişkiye nasıl razı etmeye çalıştıklarını biliyorum. Gecekondularda küçücük bir odada kız kardeşlerle erkek kardeşlerin bir arada yattığını ve her türlü cinsel uyanışın o küçücük odalarda gerçekleştiğine de tanığım. Annelerin 12 yaşındaki erkek çocuğunu yataklarına aldıklarını, banyo yaptırdıklarını biliyorum. Üstelik bu tuhaf durum çok yaygın. Hepiniz duymuşsunuzdur, kızıyla ilişkiye giren bir baba, nasılsa yakalanmış, hâkim karşısında şöyle dedi: “Ne yani hâkim bey, bahçemin en iyi meyvesini başkasına mı bırakacaktım?” Bir tabu olan Türk kutsal ailesini ve ilişkilerini araştırma konusu yapan bir gruptan genç bir kadın psikoloğun da “Bu kadar acıya dayanamıyorum” diyerek intihar ettiğini de biliyorum. Semiha Berksoy’un Türküm, doğruyum, çalışkabir resmi. nım gibi Türk kutsal ailesi de mercek altına alınmak zorunda. Çünkü ne çok doğruyuz ne çok çalışkan ne de çok erdemli. Bir ülkede din işleriyle nasıl ilgilendikleri belli olmayan ve bizim vergilerimizle üç bakanlığın parasından daha fazla para harcayan Diyanet gibi bir kurumun web sitesinde, “Babalarının kızlarına karşı duydukları şehvet normaldir” diye fetvalar varsa, o ülkede ensest tahmin edemediğimiz kadar yoğundur. Neden bu olumsuzluğu belirtmek tepki çekiyor! Belki de aynaya bakmak Türk insanına uygun bir şey değil. Çünkü aynanın içinde burada yazılmayacak, insanın kanını donduran hikâyeler var. Kimseler “Bu, dünyanın her yerinde var” demesin, var ama bunu yapanların yanına kâr kalmıyor. Mağdurlar, korkmadan başlarına geleni ehil psikologlara anlatıyorlar ve eylemi gerçekleştirenin cezası çok ağır. Ayrıca peşleri bırakılmıyor; ensest suçundan cezaevinde yatmış, cezasını tamamlayıp çıkmış kişiler, resmi kurumlarca takip ediliyorlar. Ev tuttukları mahallede, mahalle halkı onlara karşı uyarılıyor. Yani bir çeşit damgalanıyorlar. Bizde durum tamamen farklı, adamın kızıyla ensest ilişki yaşadığını tüm mahalle biliyor ama adam elini kolunu sallayarak mahalle kahvesine geliyor ve çoğu da cuma namazını kaçırmayan sakinlerle okey oynuyor. Şimdi diyebilirsiniz ki bazı ahlaksız insanlar bunları yapıyor, bunu bütün bir topluma mal etmemek gerekir. İşte orada biraz duralım. Bunları konuşmadıkça en çok çocukların ruhları örseleniyor. Bir kentimiz var, adını kimse vermek istemiyor; orada ensest adeta doğal bir olay kabul edilmiş. Ne var ki ama aynı zamanda o kentimiz kadın intiharlarında başı çekiyor. Üstelik intihar etmiş kızların neden zehir kullandıkları ayrı bir soru. Demem odur ki bir sorunu yok saymak, o sorunu ortadan kaldırmıyor. Şimdi sırada ensest olmalı. Ensest suçunun doğru dürüst tanımlanması ve katı cezaların gelmesi için mücadele etmek gerek. Bunun için tüm anne babalar eyleme geçmeli. Çocuk sevmek Instagram’a her dakika çocuğunuzun resmini koymakla olmuyor. Sadece çocuklar mı? İnsanın kanını donduran bir olay daha iki gün önce yaşandı. Kocaeli’nde kendine “Delikanlı!” diyen bir vatandaş, işitme engelli bir başka vatandaşı öldüresiye dövdü ve bunu sosyal medyada paylaştı. Dövmesinin nedeni, işitme engelli vatandaşın gay olmasıymış. Bir yerlerde trans bir kadın intihar etti. Kutsal Türk ailesi çocuklarını reddetmişlerdi ama daha cenaze kalkmadan, koşarak tapuya gittiler reddettikleri trans çocuklarının mallarını paylaşmak için. Bilelim ve aynaya bakalım; hiçbir şey kutsal değildir. Korkmayın aynaya bakın. Çünkü aynalar uzun zamandır içinde yaşadığımızı sandığımız sözümona kutsal her şeyin artık gerçeğini gösteriyor. Çünkü aynalar bile insanoğlunun iki yüzlülüğünden bıktı. 28 MART 2021 SAYI: 34868 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:21 06:47 13:14 16:45 19:31 20:52 Ankara 05:07 06:32 12:59 16:29 19:15 20:35 İzmir 05:33 06:56 13:22 16:52 19:37 20:55 Toplumlara her zaman akıllılar baş olmaz. Deli liderler de boldur. Çünkü akıllılar illaki zeki, deliler de aptal değildir. Tam tersine, zeki deliler arasından, vasat akıllılardan çok daha etkin, yetkin önderler çıktığı görülmüştür. Örneğin Abdülhamit’in aptal olduğunu kim iddia edebilir? Ama paranoyaklığı da tescillidir. Keza Hitler, Stalin, Mussolini hatta Napolyon bile hem üstün zekâlı hem de yadsınamaz ölçüde ruh hastalarıdır. Tarihe baktığımızda, üstün zekâlı önderlerin akıllısıyla delisi arasında tek bir fark saptarız: Deli dâhiler, yönderlik ettikleri toplumları ergeç felakete sürükler ve kan banyosundan geçirirler. Akıllı dâhiler ise halklarını kan banyolarından sakınan, kurtaran, barışa ve esenliğe kavuşturanlardır. Savaşırken de dâhidirler, ancak akıllı olduklarından nerede, ne zaman duracaklarını bilir ve gerçek amaçlarını, yani önüne düştükleri halkın çıkarını gözden yitirmez, barış ereğinden sapmazlar. Pusulayı şaşıran, gemiyi de batırır Bu anlamda akıl, belki de olaylar karşısında soğukkanlı düşünme yeteneğini kaybetmeyen, pusulayı şaşırmayan zekâ ölçüsüdür. Delilik ise öfke ya da çaresizliğin, mantıksızlığa ittiği bir ölçü yitimi. Herhangi bir işte ya da uğraşta ölçüyü kaçırmak, dengesizlik yaratır. Delilere tam da ölçüyü kaçırdıkları için dengesiz denir. Evrende, dünyada, doğada ve bilimde her şeyin dengeye dayalı olduğunu düşüneham Sarayı’nda çok masaya koyar. Beti benzi atan adasayıda yabancı dev mın, başka seçeneği yoktur. O da let lideri ağırlamakta; cebindeki kuverleri çıkarır ve “şaka onlarla ticari anlaşma yaptım” gibisinden yerlerine koyar. imzalamak isteyen hükümete destek olmaSoydular, oyuyorlar ya çalışmaktadır. Türkiye’nin her şeyi çalındı, batıHangi ülke mukte yor. İliğini sömürüp kanını emenler, dirlerinin ağırlandığı sofradan kalkmamak için halkı birbiBaşka kimse yoh mi? açıklanmayan böyle bir davette, rine düşürmeye, çatışma yaratmaya çalışıyor. cek olursak; dengesiz önderlerin yönettikleri ülkeyi, halkı, ancak ve yalnız felakete götürecekleri açıktır. Başka bir olasılık yoktur. İster diktatör olsun ister demokrat, bir önderin nihai başarısı ya da yenilgisini, ölçüsü ve dengesi belirler. İşte bu ölçü ve denge bilinci açısından benim dünya ölçeğinde önyemek servisine eşlik eden protokol görevlisi, konuklardan birinin önüne çifter çifter sıralanmış gümüş çatal bıçak takımından bazı parçaları ceket ceplerine İngiliz Kraliyet yemek servisi Salgın diye halka yasakladıkları her özgürlüğü AKP kongrelerinde nispet yapar gibi sergilemek; itilenleri kakılanlara karşı kışkırtmaktan başka hangi amacı güdebilir? Halkın yarısı açlıkla, işsizlikle boğuşur, kimileri intiderim Atatürk’ten sonraki favorim, kaydırdığını görür. har ederken muktedir besleonun hasmı sayılacak Churchill’dir. Kuverlerin muhafızı melerin şatafatlı yaşamları, öfkeden başka neyi büyütebilir? Buckingham Sarayı’nda hırsızlık Bahriye Nazırı olarak Büyük Britanya Krallığı donanmasını Çanakkale Savaşı’na sokan ve yenilince yirmi yıl kariyerine ara vermek zorunda kalan Lord Winston Churchill; İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte geri döndüğü siyasal arenadaki muzaffer önderlik baChurchill Durum tatsız, çünkü yabancı konuk “hırsız” diye üstüne çullanılamayacak bir misyon yetkilisi ama Kraliçe’nin kuşaktan kuşağa aktarılan gümüş takımları da çay kaşığından kepçesine kadar kayıtlı kuyutlu, her yemek sonrası tek tek sayılıp tekmil verilen devlet malıdır. Meclis devre dışı, muhalefet atıl, muhalefet aciz, muhalefet yok hükmünde. Haydutlaşmayan çoğunluk, silahsız ve külahsız halk çaresizlik içinde. Fıkrayı bilirsiniz. Uçuruma düşerken bir dala tutunan adam “Kimse yoh mi?” diye feryat ederken gökler yarılır, şimşekler çakar ve davudi bir ses, “Ben varım, canını almaya geldim!” diye gürşarısını, dehşetin tam ortasında bile yi Protokol görevlisi, davette elbette ler. Adamcağız, titrek bir sesle haykıtirmediği bir soğukkanlılıkla tutturdu hazır bulunan Lord Churchill’in kurır: “Başka kimse yoh miii?” ğu ölçü ve kurduğu dengeye borçlu lağına eğilip, çok tatsız durumu fısılOysa Churchill, “Tehlikeye asla sırdur. Üstelik bunu, keskin zekâsına eş dar. Aristokrat başbakan, renk ver tınızı dönmeyin. Kaçmaya çalıştığınız lik eden muzip mizacıyla yapar. meden yemeğine devam eder. Sıra tehlike ikiye katlanır. Ama hızla tepki veZafere taşıdığı İngiltere, 1950’li yıl tatlı servisine, yani çalınan parçalara rip karşısına dikilirseniz, yarı yarıya azalların başında savaşın yıkımını henüz gelince, önündeki kuverleri tombul tırsınız” der. Bu, bir strateji hesabıdır. atlatamamış, epeyce yokluk çekilen pençeleriyle herkese göstere gösDişleri takırdayan Türkiye, tehlikebir ülkedir. 1952’de tahta çıkan gen tere alır, cebine kaydırır. Sonra hır ye sırtını dönüp kaçmayacak, karşıcecik Kraliçe Elisabeth, Başbakan sız konuğa bakarak: “Ah, ne yazık ki sına dikilecek bir kurtarıcı bekliyor. Churchill’in yönlendirmesiyle Bucking gördüler!” der ve cebinden çıkarıp Umarım çıkar. Bakmayın sempatik olmayı beceremediğine! Onu sempatik yapmak Uğur Dündar, Müjdat Gezen, Ahmet Altan, Berhan Şimşek, Erol Manisalı, Oktar Türel, için çırpınan on binler var. Lütfü Özkök, Mehduh Ün, Bü“Öl de ölelim”cilere karşı, lent Alparslan, Serra Kadıgil) “Deh de gidelim”ciler türedi. Vefa, verdiği beş yıllık eğitimi “Çüş de duralım”cılara inat. ile Türkiye’nin 10 lisesinden biH ri. IB diploma veriyor ve Dünya Deh de gidelim Şaka zamanı değil. O hepimizin cumhurbaşkanı. Aşı beklemekten şaşı olanların, Okulları listesinde. Yeterince mazbut bir okul olduğu halde durup dururken “Mazçüş de duralım Covid’e meydan okuyanların, kırmızı görmüş boğa gibi yeşile saldıranlabut” unvanlı bir vakfa devrediliyor. Milli Eğitim Bakanı’nın yükünü rın, Cumhuriyetinkiler neyse de Oshafifletmek için mi, yoksa Reyiz’in manlı yadigârı kurumlardan rant bekPaşa Yalısı, Adile Sultan Sarayı. vakıf sevdasından mı? Bir Allah bileyenlerin de cumhurbaşkanı. Hepsinin tepesine de tüy gibi Gala liyor, bir de Reyiz! Kadı kızındakine benzer bir kusuru ta Kulesi’ni dikiveriyor. İlla vakıf ise son derece mazbut Veda gönlündeki aslanlar: H fa Lisesi Eğitim Vakfı var. Cemaatler, tarikatlar, vakıflar. Peki, seneye 150. yılını kutlayacak Vefakâr başkanı Hakkı Baliç ise Onlara söz geçiremiyor. Vefa Lisesi’nden ne istiyor? yıllardır 120 kişilik bir Vefa Yaşlılar Evi Onlar da Hazine garantili müteahBir Melih Bulu daha bulamadı ki inşa etmek için hibe edilen boş bir arhitler gibi ağızlarınıceplerini açmış Vefa’ya vefasızlık yapıyor. sanın çevresinde çaresizce dört döhep bir şeyler bekliyor. Bozayı çok seviyorsa ünlü bozacıyı nüp duruyor. H Külliye’ye bağlasaydı. H Reyiz, kuşkusuz şiirsel bir karakter. Hazır Leblebi diye bir de köpeği var. Cumhur İttifakı, onursal üyeAma partisini kurarken “Bütün renkYaptığı vefasızlıktan çok Sultan si gibi kararlar veren Danıştay, “Türler aynı hızla kirleniyordu, birinciliğin Abdülaziz’e azizlik. kümdoğruyumçalışkanım” içerikli beyaza verildiğini” hatırlatan Özdemir Halife (Allah’ın yeryüzündeki gölgesi “Andımız”ı yasakladığı günlerde Vefa Asaf’a kulak vermedi. Zillullahı Zemin) sıfatı taşıyor. Lisesi de o mazbut vakfa devredildi. AKP’nin ne akı kaldı ne adaleti ne Ama mollalara kulak asmayıp, Ama Vefa’nın kendi marşı da var, de kalkınması. 1870’te ülkenin ilk kız öğretmen oku andı da: Hepsi birbirini kirletti. lu, Darülmuallimat’ı açacak kadar “Biz Vefa Lisesi öğrencileri,/ Kalbi Deterjan olur diye bir umut, da aydın. sevgi dolu, fikri ileri Bahçeli’ye sarılması bundan. Baş belası üç mektebi kuran da o. Aydınlatacağız yurtta her yeri,/ SeAma o da “kel merhem bulsa” terti Robert Kolej 1863’te onun izniy nin için ilim, irfan, şeref, şan,/ binden, “muhtacı himmet bir dede”!.. le kuruluyor. Senin için her şey, ey güzel vatan,/ Bu noktada ittifak desteği için ana1968’de 15. yüzyıla dayanan tarihi Kalbimizde bu hür, mukaddes toprak/ yasal kurumlara yöneldiler: ile Galata Sarayı Mektebi’ne bugün Elimizde ecdat, ruhu al bayrak,/ Nesil Anayasa Mahkemesi’ne, Yargıtay’a, kü modern konumunu kazandıran da nesil, alev alev yanarak,/ Vefalılar sana Danıştay’a, YSK’ye, kamu bankaları Abdülaziz. geliyorlar bak!” na, el atmaları bundan. 1872 yılında Bu marş “Başka bir aşk istemez Harbiye’nin “irticamürteci açılımı” “Dersaadet İdadii Mülkiyei Şâhâne” aşkınla çarpar kalbimiz. ile TSK de çoktan ittifaka dahil ediliyor. adıyla, Türkçe eğitim vermek üzere Ve Ey vatan gözyaşların dinsin yetiştik Görüş açıklama konusunda Etfa Lisesi’ni kurduran yine Abdülaziz. çünkü biz.!” diyen Mülkiye Marşı gibidir. Balık Kurumu Başkanı ile Genelkur1881 yılında Maarif Nezareti (vakMülkiye’nin maliyeden, hariciyeden, may Başkanı’nın statüleri eşitleniyor. fı değil!) Sadrazam Mütercim Rüşdü dahiliyeden silinmesinin nedeni ile VeH Paşa’nın konağını satın alıyor. Okul fa Lisesi’nin hesabı gayri sahih bir Reyiz’in aklı gönlünde yatan aslan bu konağa taşınıyor. (Bendeniz de o vakfa devredilmesinin nedeni belli ki larda, cemaatler, tarikatlar, vakıflarda. konağın çeşitli odalarında ortaokul da bu marşların ürküntüsü. Onları besleyip İttifak’a dahil etmekte. hil on yıl okudum. İstiklal Marşımızın H Bunun için en uygun zaman cumar M.Akif Ersoy’undan Yahya Kemal’e Siz bakmayın sempatik olmayı tesi gece yarıları. Şemsettin Günaltay’dan, Ecevit’in beceremediğine! Birkaç satır kararname karalayıp babası Fahri Ecevit’e, Sıddık Sami Sosyal medyada onu sempatik karalayıp kimlikleri, hesapları belirsiz Onar’a daha kısauzun okuyan meyapmak için çırpınan on binler var. “aslanların” ağzına atı atıveriyor: zunlar saymakla bitmez. Hasan Âli “Öl de ölelim”cilere karşı, “Deh de Gezi Parkı, Selimiye Kışlası, Pera Yücel, H.Cahit Yalçın, Adnan Adıgidelim”ciler türedi. Palas, Şişli Etfal Hastanesi, Sait Halim var, Süheyl Ünver, Kemal Sunal, “Çüş de duralım”cılara inat. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com ÜMİT ÖZAT’TAN ÇARPICI İDDİA: Sporda halen FETÖ’cüler var Eski Fenerbahçeli milli futbolcu ve Teknik Direktör Ümit Özat, spor camiasında halen FETÖ’cü yöneticiler bulunduğunu açıkladı. Katıldığı bir televizyon programında futbolda FETÖ yapılanmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Özat, “Kim diyorsa ‘FETÖ Ümit Özat temizliği var’ alnını karışlarım” ifadelerini kullandı. “FETÖ’nün bu ülke için tehlikeli olduğunu sizler yeni söylüyorsunuz. Biz 20 yıldır söylüyoruz” diyen Özat, “Antrenörlerde, başkanlarda FETÖ’cü var, yöneticilerde FETÖ’cü var. Bütün spor camiasında FETÖ’cü var. Bir tane yetkili makam çağırsın isim isim açıklayayım” dedi. l Haber Merkezi MUSTAFA KILIÇ VE HASAN DEMIR Cezaları onandı Yargıtay Ceza Genel Kurulu, eski Yargıtay üyesi Mustafa Kılıç ve eski Danıştay üyesi Hasan Demir’e FETÖ üyeliğinden verilen 7 yıl 6’şar ay hapis cezalarını onadı. Kılıç, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrası örgütle iltisaklı olduğu gerekçesiyle görevinden ihraç edilmiştı. Kılıç’ın, örgütün talimatıyla Yargıtay üyesi seçildiği iddia edilmişti. l ANKARA ESKİ AKP PERSONELİ AYVATOĞLU ‘Pudra şekeriydi’ dedi, serbest kaldı Otomobilinde uyuşturucu kullanırken çekilen görüntüleri ortaya çıkan AKP Genel Merkezi’nde büro personeli olduğu açıklanan Kürşat Ayvatoğlu, “Kokain değil, şaka amaçlı pudra şekeri çektik” dedi, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ankaragazetecisi.com’un haberine göre; 26 Mart’ta gözaltına alınan ve AKP Genel Merkezi’ndeki işinden atılan Kürşat Ayvatoğlu, soruşturma savcısı tarafından adli kontrol talebiyle nöbetçi sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Ayvatoğlu ifadesinde, “Görüntülerdeki benim burnuma çekmiş olduğum madde kesinlikle uyuşturucu madde değildir. Bu madde pudra şekeridir. Biz zaten arkadaş ortamında yabanca müzik dinlerken şaka, taklit amaçlı sanki uyuşturucu madde kullanıyormuşuz gibi yaparak eğleniyorduk. Bazen burundan sanki kokain çeker gibi bazen de esrarlı sigara içer gibi yapmış olduğumuz şakalar vardır. Zaten bu görüntünün de benim haberim olmadan çekildiği aşikârdır. Ben kesinlikle hayatım boyunca kokain maddesi kullanmadım. Mağdurum. Bana şantaj yapıldı. Suç duyurusunda bulunacağım” dedi. ‘Bizde böyle çok adam var’ Öte yandan AKP’nin sosyal medyada en bilinen trollerinden Tuğrul Selmanoğlu, “Ayvatoğlu meselesi can sıkıcı. İşin kötü tarafı bizde böyle çok adam var” dedi. Bu arada CHP Milletvekili Gürsel Tekin, Ayvatoğlu’nun satışa çıkardığı lüks otomobillerin listesini “Asgari ücret AKP genel merkez büro personeli maaşı olsun” notuyla paylaştı. Ayvatoğlu’na ait hesapta yer alan araç ilanlarının satış sitesinden kaldırıldığı da görüldü. Söz konusu listede 165 bin TL’lik “Volkswagen Golf”, 670 bin TL’lik “Land Rover” ve 940 bin TL’lik “Porsche Cayenne” marka araçlar yer alıyor. l ANKARA/ Cumhuriyet BAŞINDAN VURULMUŞTU Savcı yaşamını yitirdi Yozgat’ta 24 Mart’ta doğum günü kutlaması esnasında başından vurulan Sorgun Cumhuriyet Savcısı Özlem Salkım, 3 gün süren yaşam mücadelesini dün kaybetti. Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın kazara yaşandığını açıklamıştı. l İHA